Danıştay Kararı 13. Daire 2020/424 E. 2020/3159 K. 16.11.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2020/424 E.  ,  2020/3159 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/424
Karar No : 2020/3159

DAVACI: …
VEKİLİ: Av. …
DAVALILAR: 1) … Bakanlığı
VEKİLİ: Av. …
2) … Başkanlığı
VEKİLİ: …

DAVANIN KONUSU: Mülkiyeti Hazineye ait taşınmazlar üzerinde bulunan ve Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yönetilen cami, mescit ve bunların müştemilatının, baz istasyonu kurulması ve ticarî faaliyetlerde kullandırılması amacıyla kiralanmasına ilişkin esasları belirlemek üzere Diyanet İşleri Başkanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan sorumlu Devlet Bakanlığı ile Milli Emlak Genel Müdürlüğü ve Maliye Bakanlığı arasında 21/12/2006 tarihinde imzalanan Protokol’ün, cami, mescit ve bunların müştemilatının baz istasyonu olarak kiralanmasına ilişkin kısımlarının iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI: Evinin yakınındaki camiye baz istasyonu kurulduğu, baz istasyonunun, davalı idareler arasında yapılan sözleşme sonucunda kurulmasının öngörüldüğü, baz istasyonu ve benzeri tesislerin işletmesinin bir telekomünikasyon hizmeti olduğu aşikârsa da, insan yaşamında tehlike oluşturacak bir hizmetin, toplum yaşamı ve halk sağlığının önüne geçmesinin ve hizmete üstünlük tanınmasının kamu yararı ilkesiyle bağdaşmadığı, fazla bir giderle de olsa yoğun yerleşim alanı dışında başka bir yerde aynı sonucu sağlayacak istasyonun hizmet verme ihtimalinin bulunduğunun gözetilmesi gerektiği, baz istasyonlarının işletilmesi sonucu geniş halk kitlelerine yarar sağlandığı kuşkusuz olsa da, bu yarar karşısında bazı kişilerin zarar görmesinin kabul edilemeyeceği, hizmetten elde edilen yarar ile karşısındaki zararın dengelenmesi gerektiği, hiçbir hizmetin insan hayatı kadar önem ve öncelik taşıdığının düşünülemeyeceği, baz istasyonunun yönetmeliğe uygun sertifikalı olmasının ölçüt olmadığı, ölçütün, meskun mahâlde kurulan baz istasyonu ile kaldırılmasını talep edenlerin evlerinin arasındaki mesafe ile gelecek ve uzun zaman diliminde ortaya çıkan endişe, psikolojik tedirginlik ve ümitsizlik nedeniyle doğacak sağlık problemlerinin olması gerektiği, Yargıtay özel kişilerin maliki olduğu taşınmaz üzerinde kurulan baz istasyonlarının çevre hakkı gereğince kaldırılması yolunda kararlar verirken Hazineye ve tüm vatandaşlara ait bir camide baz istasyonu kurulmasının ve vatandaşların hayatını tehlikeye atarak varlığını sürdürmesinin kamu yararı kavramı ile açıklanmasının mümkün olmadığı ileri sürülmüştür.

DAVALILARIN SAVUNMALARI: Hazine ve Maliye Bakanlığı (Mülga Maliye Bakanlığı) tarafından, 178 sayılı Maliye Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 13. maddesi ile, Hazine’nin özel mülkiyetindeki taşınmazların satışı, kiraya verilmesi, trampası ve üzerinde sınırlı ayni haklar tesisi ile Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin kiralanması ve bu yerler için gerekli görülen hâllerde kullanma izni verilmesi işlemlerini yapma yetkisi verildiği; bu takdir yetkisini kamu hizmetlerinin gereği ve kamu yararı ilkesi çerçevesinde kullanma hakkına sahip olduğu, 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’da cami ve mescitlerin Diyanet İşleri Başkanlığı’nca yönetileceği, mazbut vakıflara ait cami vakıflarına bağlı camilerin de küçük ve büyük onarım ve işletme giderleri Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ilgili tertibine konulacak ödeneklerle karşılanacağından, camilerin küçük ve büyük onarım ve işletme giderlerinin her sene bütçede belirli büyüklükte kamu harcamasını gerektirdiği; bu giderlerden tasarruf sağlanması ve kamu harcamalarının azaltılarak uygulanmakta olan maliye politikasına katkıda bulunulması, Hazineye ait taşınmazlar üzerinde bulunan ve cami yaptırma ve yaşatma dernekleri tarafından yapılan cami ve mescitlerin bünyesindeki ticarî ünitelerin yönetimi, Hazine hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla camilerin yönetiminden sorumlu Diyanet İşleri Başkanlığı ile dava konusu protokolün düzenlendiği, söz konusu protokolün iptali istemiyle açılan davalarda ret kararı verildiği;
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından, mülkiyeti Hazineye ait olan camilerin bünyesindeki dükkân, büro ve benzeri yapıların cami dernekleri tarafından kiraya verilerek elde edilen gelirlerin derneklerce harcanması söz konusu olurken, derneklerin Hazine payını zamanında ve usulüne uygun olarak ödememeleri, bazı derneklerin de gayrimenkuller üzerinde düzensiz ve mevzuata aykırı yapılaşma yoluna gitmelerinin bu hususta yaşanan olumsuzlukları artırdığı, ayrıca cami müştemilatından elde edilecek gelirlerin tahsil yetkisinin kamu otoritesinde değil de cami derneklerinde bulunması hâlinde bu gelirlerin sarfında ne derece kamu yararının gözetileceğinin malum olduğu, protokol ile camiler bünyesindeki müştemilatın kendilerince kiraya verilmesinin, kiralamadan elde edilen gelirlerin hem Hazineye hem cami derneklerine usulüne uygun olarak dağıtılması ile müştemilatla ilgili sıkıntıları gidereceği ve böylece işletmelerin bir disiplin altına alınacağı düşünülerek hiçbir geliri bulunmayan camiler için de bir kaynak sağlanmasının hedeflendiği, kiralamalara dair hususlarda Dini ve Sosyal Hizmet Vakfı ile protokol yapılarak işbirliği yapılmasında mevzuata aykırılık bulunmadığı, kamuoyunda atom bombası ve röntgen cihazlarından yayılan ve iyonlaştırıcı özelliği bulunan radyasyonla aynı adla anılan, fakat terminoloji benzerliği dışında bir benzerliği bulunmayan elektromanyetik radyasyon hakkında kavram kargaşası ve yanlış bilgilendirmelerden kaynaklanan tepkiler olduğu, baz istasyonunun bulunmadığı her ortamda dahi elektromanyetik radyasyonun mevcut olduğu, elektrikle çalışan her türlü cihazdan çeşitli oranda yayıldığı, baz istasyonlarının insan ve çevre sağlığı açısından tehlike arz edip etmediği hususunda başta TÜBİTAK olmak üzere çeşitli kuruluşlar tarafından inceleme ve araştırma yapıldığı, tehlike arz ettiğine dair ciddi ve bilimsel verilerin mevcut olmadığının ifade edildiği, yönetmelik ve standartlara uygun olduğu ve limit değerler aşılmadığı takdirde insan sağlığı açısından endişe edilecek bir durum olmadığı savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’UN DÜŞÜNCESİ : Dava konusu Protokol’ün cami, mescit ve müştemilatının baz istasyonu olarak kiralanmasına ilişkin kısımlarının Dairemizin 10/02/2012 tarih ve E:2009/1632, K:2012/331 kararı ile iptal edildiği ve söz konusu kararın Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 20/10/2014 tarih ve E:2012/1590, K:2014/2988 sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği anlaşıldığından, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …’UN DÜŞÜNCESİ : Mülkiyeti Hazineye ait taşınmazlar üzerinde bulunan ve Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yönetilen cami, mescit ve bunların müştemilatının, baz istasyonu kurulması ve ticarî faaliyetlerde kullandırılması amacıyla kiralanmasına ilişkin esasları belirlemek üzere Diyanet İşleri Başkanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan sorumlu Devlet Bakanlığı ile Milli Emlak Genel Müdürlüğü ve Maliye Bakanlığı arasında 21/12/2006 tarihinde imzalanan ”Protokol”ün cami, mescit ve müştemilatının baz istasyonu olarak kiralanmasına ilişkin kısmının iptali istemiyle açılan davada, davanın reddine ilişkin Danıştay Onüçüncü Dairesi’nin 21/12/2017 tarih ve E:2011/589, K:2017/4118 kararının temyizi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 16/09/2019 tarih ve E: 2018/1372, K: 2019/3718 sayılı kararıyla; “Uyuşmazlık konusu “Protokol”ün 1. maddesinde yer alan “… baz istasyonu kurulması” düzenlemesi ile 3. maddesinde yer alan “Başkanlık birinci maddede belirtilen yerlerin baz istasyonu olarak kullanılmak üzere kiralanmasına ilişkin işlemleri, her türlü gözetim ve denetim yetkisi kendisinde kalmak üzere Dinî ve Sosyal Hizmet Vakfı vasıtasıyla yürütür.” düzenlemesi Danıştay Onüçüncü Dairesi’nin 10/02/2012 tarih ve E:2009/1632, K:2012/331 kararı ile, “178 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 2886 sayılı Kanun’da, adına tahsis yapılan kamu kurumlarının söz konusu taşınmazları üçüncü kişilere kiraya vermesine engel bir düzenlemeye yer verilmediğinden, tahsis kararında veya sözleşmede aksine bir hüküm olmadıkça bu yerlerin başkalarına kiralanmasına yasal bir engel bulunmamaktadır. Ayrıca, 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanuna göre yönetimi Diyanet İşleri Başkanlığı’na ait olan, cami ve mescitlerin müştemilatı ve bunlar üzerindeki ticarî ünitelerin Başkanlığa kiraya verilmesinden sonra, anılan yerlerin Başkanlıkça başkalarına kiraya verilmesi ve buna ilişkin esasların belirlenmesi hususunda yetkisi bulunduğu tartışmasızdır. Ancak, ibadet yerleri olan camilerin ve mescitlerin doğrudan baz istasyonu kurulmak amacıyla kiraya verilmesine olanak sağlayan düzenlemede ibadet yerlerinin özelliği ve kullanımı dikkate alındığında, söz konusu düzenlemenin cami, mescit ve müştemilatının baz istasyonu olarak kiralanmasına ilişkin kısımlarında kamu yararı ve hukuka uyarlık görülmemiştir.” gerekçesiyle iptal edilmiş, temyiz başvurusu üzerine karar Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 20/10/2014 tarih ve E:2012/1590, K:2014/2988 sayılı kararıyla onanarak kesinleşmiştir.Bu nedenle, Dairece bu husus değerlendirilerek yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bu durumda, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 16/09/2019 tarih ve E:2018/1372, K:2019/3718 sayılı ve Danıştay Onüçüncü Dairesi’nin 10/02/2012 tarih ve E:2009/1632, K:2012/331 sayılı kararlarında belirtilen gerekçelerle, dava konusu Protokol’ün cami, mescit ve müştemilatının baz istasyonu olarak kiralanmasına ilişkin kısmında kamu yararı ve hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, mülkiyeti Hazineye ait taşınmazlar üzerinde bulunan ve Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yönetilen cami, mescit ve bunların müştemilatının, baz istasyonu kurulması ve ticarî faaliyetlerde kullandırılması amacıyla kiralanmasına ilişkin esasları belirlemek üzere Diyanet İşleri Başkanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan sorumlu Devlet Bakanlığı ile Milli Emlak Genel Müdürlüğü ve Maliye Bakanlığı arasında 21/12/2006 tarihinde imzalanan ”Protokol”ün cami, mescit ve müştemilatının baz istasyonu olarak kiralanmasına ilişkin kısmının iptali gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesince, Dairemizin 21/12/2017 tarih ve E:2011/589, K:2017/4118 sayılı davanın reddi yolundaki kararının, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 16/09/2019 tarih ve E:2018/1372, K:2019/3718 sayılı kararıyla bozulması üzerine gereği yeniden görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY ve HUKUKÎ SÜREÇ:
2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ile anılan Kanun’un 74. maddesine istinaden çıkarılan Devlete Ait Taşınmaz Mal Satış, Trampa, Kiraya Verme, Mülkiyetin Gayri Ayni Hak Tesis, Ecrimisil ve Tahliye Yönetmeliği doğrultusunda mülkiyeti Hazine’ye ait taşınmazlar üzerinde bulunan ve Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yönetilen cami, mescit ve bunların müştemilatının baz istasyonu kurulması ve ticarî faaliyetlerde (dükkân, büro vb.) kullandırılması amacıyla kiralanmasına ilişkin esasları belirlemek üzere Devlet Bakanlığı, mülga Maliye Bakanlığı, Milli Emlak Genel Müdürlüğü ve Diyanet İşleri Başkanlığı arasında 21/12/2006 tarihinde 10 yıllığına protokol düzenlenmiştir.
Bunun üzerine davacı tarafından anılan protokolün, cami, mescit ve bunların müştemilatının baz istasyonu olarak kiralanmasına ilişkin kısımlarının iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
Dairemizin 21/12/2017 tarih ve E:2011/589, K:2017/4118 sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiş, anılan karara karşı davacı tarafından esas bakımından, davalı Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından ise vekâlet ücretine hükmedilmemesine ilişkin kısım bakımından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 16/09/2019 tarih ve E:2018/1372, K:2019/3718 sayılı kararıyla, “Uyuşmazlık konusu Protokol’ün 1. maddesinde yer alan “… baz istasyonu kurulması” düzenlemesi ile 3. maddesinde yer alan “Başkanlık birinci maddede belirtilen yerlerin baz istasyonu olarak kullanılmak üzere kiralanmasına ilişkin işlemleri, her türlü gözetim ve denetim yetkisi kendisinde kalmak üzere Dinî ve Sosyal Hizmet Vakfı vasıtasıyla yürütür.” düzenlemesi, Danıştay Onüçüncü Dairesi’nin 10/02/2012 tarih ve E:2009/1632, K:2012/331 kararı ile, “178 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 2886 sayılı Kanun’da, adına tahsis yapılan kamu kurumlarının söz konusu taşınmazları üçüncü kişilere kiraya vermesine engel bir düzenlemeye yer verilmediğinden, tahsis kararında veya sözleşmede aksine bir hüküm olmadıkça bu yerlerin başkalarına kiralanmasına yasal bir engel bulunmamaktadır. Ayrıca, 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanuna göre yönetimi Diyanet İşleri Başkanlığı’na ait olan cami ve mescitlerin müştemilatı ve bunlar üzerindeki ticarî ünitelerin Başkanlığa kiraya verilmesinden sonra, anılan yerlerin Başkanlıkça başkalarına kiraya verilmesi ve buna ilişkin esasların belirlenmesi hususunda yetkisi bulunduğu tartışmasızdır. Ancak, ibadet yerleri olan camilerin ve mescitlerin doğrudan baz istasyonu kurulmak amacıyla kiraya verilmesine olanak sağlayan düzenlemede ibadet yerlerinin özelliği ve kullanımı dikkate alındığında, söz konusu düzenlemenin cami, mescit ve müştemilatının baz istasyonu olarak kiralanmasına ilişkin kısımlarında kamu yararı ve hukuka uyarlık görülmemiştir.” gerekçesiyle iptal edilmiş, temyiz başvurusu üzerine karar Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 20/10/2014 tarih ve E:2012/1590, K:2014/2988 sayılı kararıyla onanarak kesinleşmiştir.
Bu nedenle, Dairece bu husus değerlendirilerek yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan, davalı idarelerden Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından anılan karar avukatlık ücreti yönünden temyiz edilmekte ise de, Dairece yukarıda aktarılan hukukî durum değerlendirilerek yeniden bir karar verileceğinden, bu aşamada Diyanet İşleri Başkanlığının temyiz talebinin incelemesine imkân bulunmamaktadır.” gerekçesiyle Dairemiz kararının bozulmasına karar verilmiştir.

HUKUKÎ DEĞERLENDİRME:
Mülkiyeti Hazineye ait taşınmazlar üzerinde bulunan ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nca yönetilen cami, mescit ve bunların müştemilatının, baz istasyonu kurulması ve ticarî faaliyetlerde (dükkân, büro vb.) kullandırılması amacıyla kiralanmasına dair esasların belirlenmesine ilişkin Diyanet İşleri Başkanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan sorumlu Devlet Bakanlığı ile Milli Emlâk Genel Müdürlüğü ve Maliye Bakanlığı arasında imzalanan dava konusu 21/12/2006 tarihli protokol ile bu protokolün uygulanmasına ilişkin Diyanet İşleri Başkanlığı ile Dinî ve Sosyal Hizmet Vakfı arasında imzalanan 23/03/2007 tarihli protokolün iptali istemiyle açılan davada; Dairemizin 10/02/2012 tarih ve E:2009/1632, K:2012/331 sayılı kararıyla, 21/12/2006 tarihli protokolün 1. maddesinde yer alan “… baz istasyonu kurulması ve …”, 3. maddesinde yer alan ” Baz istasyonu kurulması amacıyla nihaî kiracıdan elde edilecek gayrisafi gelirin %3’ü (Yüzde üç)”, “… %3 (Yüzde üç) ve …”, “Başkanlık birinci maddede belirtilen yerlerin baz istasyonu olarak kullanılmak üzere kiralanmasına ilişkin işlemleri, her türlü gözetim ve denetim yetkisi kendinde kalmak üzere Dinî ve Sosyal Hizmet Vakfı vasıtasıyla yürütür. …” ifadeleri, 4. maddede yer alan “… % 3 ve …” ifadesi, 10. maddede yer alan “… baz istasyonu kurulması ve …” ifadeleri ile 23/03/2007 tarihli protokolün iptaline, 21/12/2006 tarihli protokolün kalan kısımlarına yönelik olarak ise davanın reddine karar verilmiş, anılan karara yönelik olarak taraflarca karşılıklı olarak yapılan temyiz başvurusu üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 20/10/2014 tarih ve E:2012/1590, K:2014/2988 sayılı kararıyla temyiz başvuruları reddedilerek kararın onanmasına karar verilmiş, karar kesinleşmiştir.
Bu itibarla, dava konusu 21/12/2016 tarihli protokolün cami, mescit ve müştemilatının baz istasyonu olarak kiralanmasına ilişkin kısımlarının, Dairemizin 10/02/2012 tarih ve E:2009/1632, K:2012/331 sayılı kararıyla iptal edildiği ve kararın Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 20/10/2014 tarih ve E:2012/1590, K:2014/2988 sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği anlaşıldığından, davanın esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmamaktadır.
Öte yandan, dava konusu Protokolün 1. maddesinde yer alan “… mülkiyeti Hazine’ye ait taşınmazlar üzerinde bulunan ve Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yönetilen cami, mescit ve bunların müştemilatının baz istasyonu kurulması” düzenlemesi ile 3. maddesinde yer alan “Başkanlık birinci maddede belirtilen yerlerin baz istasyonu olarak kullanılmak üzere kiralanmasına ilişkin işlemleri, her türlü gözetim ve denetim yetkisi kendisinde kalmak üzere Dinî ve Sosyal Hizmet Vakfı vasıtasıyla yürütür.” düzenlemesinin iptali istemiyle açılan davada, Dairemizin 27/12/2016 tarih ve E:2010/3285, K:2016/4419 sayılı kararıyla; dava konusu protokolün ilgili kısımlarının Dairemizin 10/02/2012 tarih ve E:2009/1632, K:2012/331 sayılı kararıyla iptal edildiği ve kararın Danıştay İdari Dava Daireleri’nin 20/10/2014 tarih ve E:2012/1590, K:2014/2988 sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği anlaşıldığından, davanın esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmadığı gerekçesiyle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği ve kararın temyiz edilmeden kesinleştiği anlaşılmıştır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. KONUSU KALMAYAN DAVA HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA;
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen davacı tarafından yapılan toplam …-TL yargılama gideri ile Avukatlık Asgari Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretininin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,
3. Ayrıntısı aşağıda gösterilen davalı Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yapılan toplam …-TL temyiz yargılama giderinin davalı Diyanet İşleri Başkanlığı üzerinde bırakılmasına,
5. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 16/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.