Danıştay Kararı 13. Daire 2020/3623 E. 2020/4015 K. 29.12.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2020/3623 E.  ,  2020/4015 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2020/3623
Karar No:2020/4015

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Kurulu

VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Perakende İnşaat ve Proje Geliştirme Sanayi Tic. A.Ş.
(… Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.)
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 96. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak anılan Kanun’un 1. maddesi, 33. maddesinin 5. fıkrası ve 128. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamında gayrimenkul yatırım ortaklığı statüsünün sona erdirilerek Kanun kapsamından çıkarılmasına ve Kanun’un 69. maddesinin 2. fıkrası uyarınca şirket paylarının Borsa kotundan çıkarılmasına ilişkin … tarih ve … sayılı Sermaye Piyasası Kurulu (Kurul) kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; Kurulca hazırlanan 26/07/2016 tarihli denetleme raporunda, “… Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Kurulumuza iletilen … tarih ve … sayılı yazıda, … adlı şahsın dilekçesine yer verilmiş ve dilekçe içeriğinde belirtilen hususlara ilişkin inceleme yapılarak düzenlenecek raporun Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesi talep edilmiştir. … isimli şahsın dilekçesinde özetle, … Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş.’nin hissedarları olan …, … ve … isimli şahısların Fetullahçı Terör Örgütü ile yakınlığı ve intisabı olduğu ve Şirket’in halka arzı nedeniyle elde edilen tutarların FETÖ’yü finanse etmek için kullanıldığı belirtilmiştir. Yine Kurumumuza iletilen 25/07/2016 tarihli isimsiz ve imzasız şikâyet dilekçesinde ”Mayıs 2016’da hisse senetleri halka satılan … Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı sahiplerinin yurtdışına kaçacağı ve paralel yapıyla irtibatlı oldukları bilinmektedir. Yatırımcıların korunması için gerekli tedbirlerin alınmasını rica ederim. ” ifadelerine yer verilmiştir.” şeklinde ibarelerin bulunduğundan davacı şirketin gayrimenkul yatırım ortaklığı statüsünün sona erdirilerek şirket paylarının borsa kotundan çıkarılmasına karar verilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı, Kurul’un, gayrimenkul yatırım ortaklığı statüsünde faaliyet gösterebilmek için gerekli olan “işin gerektirdiği dürüstlük ve itibara sahip bulunma” şartını sağlamayan şirketlerin gayrimenkul yatırım ortaklığı statüsünün sona erdirilerek şirket paylarının borsa kotundan çıkarılması takdir ve yetkisine sahip bulunduğu, bu yetkiye istinaden tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince, Dairemizin … tarih ve E:…, K:… sayılı bozma kararına uyularak; Kurul tarafından dava konusu işlemin tesis edilmesine gerekçe olarak gösterilen başlıca iki sebepten ilkinin, şirket yönetim kurulu üyelerinin 6362 sayılı Kanun’un ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklarına İlişkin Esaslar Tebliği’nin ilgili hükümlerinin gerektirdiği itibara sahip olunması şartını sağlamayabileceği ve bu durumun şirketin halka açık paylarına sahip ortaklarının aleyhine sonuçlar doğurabileceği olduğu, Danıştay Onüçüncü Dairesince yapılan ara kararına verilen cevabî yazıdan; …, … ve … hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nca … iddianame numarasıyla … suç tarihli silahlı terör örgütüne üye olma suçunda dolayı 28/03/2019 tarihli iddianamenin hazırlandığı, iddianamenin kabul edilerek … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … sayılı esasıyla dava açıldığı, 12/03/2020 tarihinde duruşma yapıldığı ve yargılamanın devam ettiğinin anlaşıldığı, dava konusu Kurul kararının 26/07/2016 tarihli olduğu, söz konusu şirket ortak ve yönetim kurulu üyeleri olan …, …ve … hakkında silahlı suç örgütüne üye olma suçundan dolayı düzenlenen iddianamenin ise 28/03/2019 tarihli olduğu, dolayısıyla Kurul karar tarihinde işleme gerekçe olarak gösterilen şirket yönetim kurulu üyelerinin işin gerektirdiği itibara sahip olunması şartını sağlamayabileceği yönündeki gerekçenin hukuka uygun bulunmadığı;
İkinci sebebin ise şirket pay fiyatlarının genel olarak düşüş seyrinde giderek halka arzı takip eden birkaç gün dışında halka arz fiyatının üzerine çıkamadığı, payların Borsa’da işlem hacmine bakıldığında Haziran ayının başından itibaren şirketin halka açık paylarının büyüklüğüne göre çok az miktarda işlem hacmi gerçekleştirdiği ve çok sığ bir piyasasının olduğu, şirket paylarının 11/05/2016’dan itibaren 13,60-TL pay fiyatı üzerinden Borsa’da işlem görmeye başladığı, pay fiyatı 17/06/2016 tarihine kadar yatay bir seyir izledikten sonra bu tarihten 11/07/2016 tarihine kadar düşüş eğiliminde olduğu, 12/07/2016’da halka arz fiyatı olan 13,60-TL’ye tekrar yükselerek sonraki dönemde tekrar düşüş seyrine girdiği ve en son 25/07/2016 tarihinde ise kapanış fiyatının 12,70-TL olduğu, şirketin halka arz edilen paylarının (22.500.000 adet) %94’ünün 14,00-TL’den geri alım garantisi kapsamına girdiği, kapsam dışında kalan payların şirket sermayesine oranının yaklaşık %0,58 olduğu, şirketin kanun kapsamından çıkarılmasına karar verilmesi hâlinde geri alım garantisi kapsamında şirket paylarının geri alınmasının zorunlu tutulabileceği, böyle bir durumda halka açık paylara sahip olan yatırımcıların paylarını Borsa fiyatından dahi yüksek bir fiyat olan 14,00-TL’den şirketin hakim ortaklarına satarak ortaklıktan herhangi bir zarara uğramadan ayrılabilecekleri ve 21.732.548-TL nominal değerli payların tamamının garanti edilen geri alım pay fiyatından (14,00-TL) geri alınması hâlinde bloke tutulan nakit (faizleri ile birlikte) ve teminat mektubu toplamının yatırımcılara ödenmesi gereken 304.255.672-TL’yi karşılamakta 113.411-TL eksik
kalacağı hususunun olduğu; şirketin borsada işlem görmeye ilk kez Kurul karar tarihinden 2,5 ay önce başladığı ve 2,5 ay gibi kısa bir süre borsada işlem gördüğü, işlem gördüğü bu zaman dilimi içerisinde de (11/05/2016-25/07/2016) ülkemizde 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasında olağanüstü hâl süreci yaşandığı da göz önüne alındığında pay fiyatlarının düşüş eğiliminde seyretmesinin ve işlem hacminin düşük ve sığ olmasının hayatın olağan akışına uygun bir durum olduğu, öte yandan, doğrudan en ağır yaptırım olan dava konusu işlemin uygulanması yerine mevzuatta belirtilen daha hafif tedbir ve yaptırımlar uygulanabileceği, işleme gerekçe olarak gösterilen pay fiyatı ve işlem hacmi düşüklüğü ile şirket piyasasının sığlığı olarak gösterilen fiillerle yaptırımın ölçülü olmadığı, nitekim davacı şirket tarafından da bu hususun ifade edildiği, bununla birlikte Kurul tarafından sonradan gelişen durum ve olayların dikkate alınması suretiyle yeniden işlem tesis edilebileceğinin de açık olduğu sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, davacı şirketin gayrimenkul yatırım ortaklığı statüsünün sona erdirilerek kanun kapsamından çıkarılmasına ve paylarının Borsa kotundan çıkarılmasına ilişkin dava konusu Kurul kararında hukuka uyarlık, davanın reddi yolunda verilen İdare mahkemesi kararında ise hukukî isabet bulunmayarak davacının istinaf başvurusunun kabulüyle İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun değişik 45. maddesinin 4. fıkrası uyarınca esastan incelenen davada, dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, dava konusu Kurul kararı tesis edilirken yatırımcı menfaatleri ve kamu yararı esas alınarak yatırımcıların zarar görmemesini teminen yatırımcılara paylarını, halka arz fiyatı ve Borsa’da oluşan işlem fiyatı üzerinden daha yüksek bir fiyattan halka arz edenlere satma hakkı tanındığı, hakim ortakları ve yönetim kurul üyeleri işin gerektirdiği dürüstlük ve itibara sahip bulunma şartını kaybetmiş olan şirketin yatırım ortaklığı statüsünde faaliyet göstermesi ve bu statüde Borsa’da işlem görmeye devam etmesinin mümkün olmadığı, haklarında Savcılık soruşturması yürütülmesi sonucunda hâlihazırda devam eden yargılamanın da şahısların mesleki itibar şartını sağlamamasına sebep olması karşısında kararın uygulanmasının mesleki itibara sahip olmayan kişilerce yönetilecek olan şirketin gayrimenkul yatırım ortaklığı statüsünün tekrar kazanmasını gerektirebileceği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, Kurul’un kendi raporlarında dahi hakkında herhangi bir usulsüzlüğe rastlamadığını ifade ettiği, kim tarafından verildiği belli olmayan, hiçbir delille desteklenmeyen dilekçelerdeki iftiralar gerekçe gösterilerek işlem tesis edilmesinin hukuka açıkça aykırı olduğu, FETÖ/PDY yayın organlarının her daim hedefi olduğu, yalan yanlış haberler yayınlanarak itibarsızlaştırılmaya çalışıldığı, şirket yöneticileri hakkında açılan davada beraat kararı verildiği ve kararın kesinleştiği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

HUKUKÎ DEĞERLENDİRME :
Bölge idare mahkemesi kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Öte yandan, davacı şirket Yönetim Kurulu üyeleri …, … ve … hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan dolayı açılan davada … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla anılan şahısların beraatine karar verildiği, kararın istinaf başvurusunda bulunulmaksızın 17/07/2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun kabul edilerek Mahkeme kararının kaldırılması ve dava konusu işlemin iptali yolundaki … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, anılan Bölge İdare Mahkemesi kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın davalıya iadesine,
5. Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davalı idareye iadesine,
6. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’ne gönderilmesini teminen dosyanın …İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine, 29/12/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.