Danıştay Kararı 13. Daire 2020/2815 E. 2023/798 K. 23.02.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2020/2815 E.  ,  2023/798 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2020/2815
Karar No:2023/798

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Kurumu
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Petrol ve Petrol Ürünleri Gıda Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Bayilik lisansı ile faaliyet gösteren davacıya, lisansı ile tanınan haklar dışında faaliyet göstererek otomasyon sistemi sağlıklı çalışmamasına rağmen bayilik faaliyeti yaptığının tespit edildiğinden bahisle, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 4. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği’nin 18. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ile 1240 sayılı Kurul kararının 5. maddesinin ikinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerine aykırılık nedeniyle Kanun’un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendinin (2) numaralı alt bendi ile aynı fıkranın (f) bendi uyarınca 87.815,00-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Denetim Dairesi Başkanlığı’nın … tarih ve … sayılı işlemiyle bildirilen … tarih ve … sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (Kurul) kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen …tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacı şirkete ait akaryakıt istasyonunda 24/11/2017 tarihinde yapılan denetimde, otomasyon sistemi ve yer altı tanklarında yapılan incelemede, istasyonun (4) numaralı yer altı tankına bağlı (2) adet benzin pompasından yapılan satışların otomasyon sistemine yansımadığı, ilgili pompaların tabancaları kaldırıldığında sistemde görülemediği, bunun üzerine akaryakıt istasyonunun ödeme kaydedici cihazının (X) ve (Z) raporları incelendiğinde, yapılan bazı satışların otomasyon sistemine yansımadığının tespit edilmesi üzerine dava konusu işlemin tesis edildiği;
Uyuşmazlık konusu olayda, dava konusu idarî para cezasına konu fiil ve olayın gelişimi dikkate alındığında, davacı şirkete ait akaryakıt istasyonunda otomasyon sisteminin sağlıklı ve düzenli çalışmadığı, bu fiilin herhangi bir ihmâlden kaynaklanmadığı ya da irade dışı bir sebeple çalışmadığını doğrulayacak hukuken kabul edilebilir bir gerekçenin de ileri sürülemediği, istasyonda mevzuatla yasaklanmış olan piyasa faaliyetleri kapsamında ticarî faaliyet yürütülmeye çalışıldığının anlaşıldığı, iradî bir davranış sonucu gerçekleştiği kanaatine varılan bu fiilin niteliği dikkate alındığında, davacı şirket hakkında tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nce; piyasada faaliyet gösteren bayilik lisansı sahiplerinin, dağıtıcıların, akaryakıt istasyonlarında kurmakla yükümlü oldukları istasyon otomasyon sistemine izinsiz müdahale edemeyecekleri, stok hareketleri ve akaryakıt alım satım işlemlerinin elektronik ortamda, günlük olarak izlenebilmesini teminen istasyonlarında kurulu olan otomasyon sisteminin güvenliğinden sorumlu oldukları ve istasyon otomasyon sisteminin çevrim içi olmayan yerlerinde (tank, pompa v.s) akaryakıt satışı ve dolum yapamayacakları, buna aykırı fiilde bulunduğu tespit olunan bayilik lisansı sahiplerine 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinin yedinci fıkrası uyarınca idarî para cezası verilebileceği;
5015 sayılı Kanun’un 4. maddesindeki kuralın, lisans sahiplerinin genel nitelikli hak, kısıtlama ve yükümlülüklerine ilişkin olduğu, anılan maddenin birinci ve ikinci fıkrasının, lisans sahiplerine, lisans hangi faaliyete (rafinerici, taşıma, iletim, bayilik v.b) ilişkin olarak verilmişse, sadece buna ilişkin alanda piyasa faaliyetinde bulunabilecekleri ve bu hakkın lisansta kayıtlı hususlar dahilinde kullanılabileceğine ilişkin koşulları düzenlediği;
Bu itibarla, dava konusu idarî para cezasının tesis edilmesine sebep olan olayın, bayilik lisansı sahibi olan davacıya ait istasyonda otomasyon sisteminin sağlıklı ve düzenli çalışmaması, akaryakıt dolum ve satışlarının otomasyon sistemine tam yansımaması olduğu, davacıya “sahip olunan lisansın verdiği haklar dışında faaliyet gösterilmesi” fiilinin karşılığı olan idarî para cezasının verildiği; ancak, dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerden bayilik faaliyetinin usûlüne uygun yürütülmediği açık olduğundan, bu kapsamda davacıya idarî yaptırım uygulanması mümkün ise de, davacıya isnat edilen, “lisansı ile tanınan haklar dışında faaliyet göstererek otomasyon sistemi sağlıklı çalışmamasına rağmen bayilik faaliyetinde bulunulması” fiilinin karşılığının, 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinde idarî yaptırım olarak belirlenmediği anlaşıldığından, lisansın verdiği haklar dışında faaliyet yürütüldüğünün kabulü ile 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendinin (2) numaralı alt bendi uyarınca idarî para cezası verilmesine ilişkin işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulü ile İdare Mahkemesi’nin davanın reddi yolundaki kararının kaldırılmasına ve dava konusu işlemin iptaline, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı işler için belirlenen …-TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, dava konusu işleme konu fiilin, 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca sahip olunan lisansın verdiği haklar dışında faaliyet gösterme kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, dava konusu işlemin hukuka uygun olarak tesis edildiği ileri sürülmüştür.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, Bölge İdare Mahkemesi kararı usûl ve hukuka uygun olduğundan davalı idarenin temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Bölge İdare Mahkemesi kararının dava konusu işleme ilişkin kısmının Dairemiz kararında belirtilen gerekçelerle onanması; Bölge İdare Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının vekâlet ücretine ilişkin kısmının ise düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY:
Bayilik lisansı ile faaliyet gösteren davacı şirkete ait akaryakıt istasyonunda 24/11/2017 tarihinde yapılan denetimde, akaryakıt istasyonunda bulunan (4) numaralı yer altı tankına bağlı 2 adet benzin pompasından yapılan satışların otomasyon sistemine yansımadığı, söz konusu pompaların tabancası kaldırıldığında sistemde görülmediği ve akaryakıt istasyonunun (X) ve (Z) raporları incelendiğinde yapılan satışların otomasyon sisteminde görülmediğinin tespit edildiğinden bahisle hakkında doğrudan soruşturmaya başlandığı, hazırlanan soruşturma raporu tebliğ edilerek anılan raporda belirtilen hususlarla ilgili yazılı savunma yapılmasının istenildiği, davacı şirket tarafından yapılan yazılı savunmada ileri sürülen hususların davacıyı haklı çıkarabilecek gerekçeler olmadığı belirtilerek dava konusu Kurul kararının tesis edilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun “Lisans sahiplerinin temel hak ve yükümlülükleri” başlıklı 4. maddesinde,
“Lisans, sahibine lisansta yer alan faaliyetin yapılması ile bu konularda taahhütlere girişilmesi haklarını verir.
Lisans ile tanınan haklar; bu Kanun’un, ilgili diğer mevzuatın ve lisansta yer alan kayıtlı hususların yerine getirilmesi koşuluyla kullanılır. (…)” kuralına yer verilmiştir.
5015 sayılı Kanun’un dava konusu işleme ilişkin fiil tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 19. maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendinin (2) numaralı alt bendinde, “Sahip olunan lisansın verdiği haklar dışında faaliyet gösterilmesi” hâlinde sorumlulara üç yüz elli bin Türk Lirası idarî para cezası verileceği belirtildikten sonra, anılan fıkranın (f) bendinde, 4. maddenin dördüncü fıkrasının (l) bendi kapsamındaki ihlâller hariç olmak üzere bayiler için (e) bendinde yer alan cezanın beşte birinin uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
Anılan Kanun’un 19. maddesinin yedinci fıkrasında ise, “Yukarıda belirtilenlerin dışında kalan, ancak bu Kanun’un getirdiği yükümlülüklere uymayanlara Kurum’ca bin beş yüz Türk Lirası’ndan yetmiş bin Türk Lirası’na kadar idarî para cezası verilir.” kuralı yer almıştır.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Kanunîlik ilkesi” başlıklı 4. maddesinde,
“Hangi fiillerin kabahat oluşturduğu, kanunda açıkça tanımlanabileceği gibi; kanunun kapsam ve koşulları bakımından belirlediği çerçeve hükmün içeriği, idarenin genel ve düzenleyici işlemleriyle de doldurulabilir. Kabahat karşılığı olan yaptırımların türü, süresi ve miktarı ancak kanunla belirlenebilir.” kuralına yer verilmiştir.
06/07/2007 tarih ve 26574 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Petrol Piyasasında Dağıtıcı Lisansı Sahiplerinin Bayi Denetim Sistemine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki 27/06/2007 tarih ve 1240 sayılı Kurul Kararı’nın “İstasyon Otomasyon Sistemine İlişkin Usul ve Esaslar” başlıklı 5. maddesinin ikinci fıkrasında,
“(2) Bayilik lisansı sahibi,
a) Akaryaklt istasyonlarında kurulu olan istasyon otomasyon sisteminin güvenliğinden sorumludur.
b) İstasyon otomasyon sistemine izinsiz müdahalede bulunamaz.
c) İstasyon otomasyon sistemi çevrim içi olmayan yerlerde (tank, geçici tank, pompa vs.) akaryakıt hareketine konu eylem (satış, dolum vs.) gerçekleştiremez.
ç) Satışlarıyla ilgili dağıtıcısının talep ettiği her türlü belgeyi 5 gün içinde ibraz eder.” kuralı yer almıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 24. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde, kararlarda yargılama giderleri ve hangi tarafa yükletildiğinin belirtileceği; 31. maddesinde, yargılama giderleri hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı kurala bağlanmış; anılan madde ile atıfta bulunulan Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Yargılama giderlerinin kapsamı” başlıklı 323. maddesinde, karar ve ilam harçları, posta giderleri, keşif ve bilirkişi ücretleri, vekille takip edilen davalarda yasa gereği takdir olunacak vekâlet ücreti yargılama giderleri arasında sayılmış; 326. maddesinin birinci fıkrasında, yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği; 330. maddesinde, vekil ile takip edilen davalarda mahkemece kanuna göre takdir olunacak vekâlet ücretinin taraf lehine hükmedileceği; 332. maddesinde ise, yargılama giderlerine mahkemece re’sen hükmedileceği kural altına alınmıştır.
2577 sayılı Kanun’un 49. maddesinin birinci fıkrasında, “Temyiz incelemesi sonunda Danıştay; a) Kararı hukuka uygun bulursa onar. Kararın sonucu hukuka uygun olmakla birlikte gösterilen gerekçeyi doğru bulmaz veya eksik bulursa, kararı, gerekçesini değiştirerek onar. b) Kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onar.” kuralı yer almıştır.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun “Avukatlık Ücreti” başlıklı 164. maddesinde, avukatlık ücretinin, avukatın hukukî yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade ettiği belirtilmiştir.
HUKUKÎ DEĞERLENDİRME:
1. Temyizen incelenen Bölge İdare Mahkemesi kararının, davacı şirkete 87.815,00-TL idarî para cezası verilmesine dair kısmı yönünden davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile anılan Mahkeme kararının kaldırılmasına ve dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmının incelenmesi;
5326 sayılı Kanun’un yukarıda aktarılan kuralına göre, kanunda veya idarenin genel ve düzenleyici işlemlerinde tanımlanabilen kabahatin karşılığı olan idarî yaptırımın ve miktarının mutlaka ilgili kanununda belirtilmiş olması, ilgilisine de bu kabahatinin karşılığı olan idarî yaptırımın uygulanması gerekmektedir. Dolayısıyla, idarî yaptırım uygulamaya yetkili idareler tarafından, yaptırım kararı alınmadan önce mevzuata aykırı fiilin ne olduğu ve kanunun hangi maddesinin ihlâl edildiği tereddüde yer vermeyecek şekilde belirlenmeli ve bundan sonra fiilin karşılığı olan kanunda belirtilen idarî yaptırımın uygulanmasına karar verilmelidir. Başka bir anlatımla fiil ile uygulanan idarî yaptırım örtüşmeli ve ilgilisine kanunda karşılığı olmayan veya fiil ile örtüşmeyen bir idarî yaptırım uygulanmamalıdır.
5015 sayılı Kanun’un 4. maddesindeki düzenlemenin, lisans sahiplerinin genel nitelikli hak, kısıtlama ve yükümlülüklerine ilişkin olduğu; anılan maddenin birinci ve ikinci fıkralarında, lisans sahiplerine, lisans hangi faaliyete (rafinerici, dağıtıcı, işleme, bayilik v.b) ilişkin olarak verilmişse, sadece buna ilişkin alanda piyasa faaliyetinde bulunabilecekleri ve lisans ile tanınan hakların 5015 sayılı Kanun’un, ilgili diğer mevzuatın ve lisansta yer alan hususların yerine getirilmesi koşuluyla kullanılacağının belirtildiği görülmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, davalı idarece, bayilik lisansı ile faaliyet gösteren davacı şirkete ait akaryakıt istasyonunda 24/11/2017 tarihinde yapılan denetimde, lisansı ile tanınan haklar dışında faaliyet gösterilerek istasyondaki otomasyon sistemi sağlıklı çalışmadığı hâlde akaryakıt hareketine konu fiil gerçekleştirilmek suretiyle, 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendinin (2) numaralı alt bendi uyarınca “sahip olunan lisansın verdiği haklar dışında faaliyet gösterildiği” gerekçesiyle dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu Kurul kararına dayanak teşkil eden 5015 sayılı Kanun’un -dava konusu işleme ilişkin fiil tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan- 19. maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendinin (2) numaralı alt bendinde, lisans sahiplerinin kendilerine verilen lisansta belirtilen faaliyet konuları ve tanınan haklar dışında başka bir konuda ve alanda piyasa faaliyetinde bulunulması hâlinde uygulanacak idarî para cezasına ilişkin bir düzenleme olduğu görülmektedir.
Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği’nin 18. maddesinde, lisansın, sahibine lisansta yer alan faaliyetin yapılması ile bu konuda taahhütlere girişilmesi haklarını verdiği ve lisansla tanınan hakların, ilgili mevzuatta kayıtlı hususların yerine getirilmesi koşuluyla kullanılabileceği açıklandıktan sonra, 37. maddesinde bayilik lisansı kapsamında yürütülecek faaliyetlere yer verilmiş; 38. maddesinde ise, bayilik lisansı sahiplerinin yükümlülüklerinin neler olduğu belirtilmiştir.
Bu kapsamda, lisans ile tanınan hakların, 5015 sayılı Kanun’un, ilgili diğer mevzuatın ve lisansta yer alan kayıtlı hususların bir bütün olarak dikkate alınması suretiyle belirlenmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, bayilik lisansı ile faaliyet gösteren davacıya isnat edilen “lisans ile tanınan haklar dışında faaliyet göstererek istasyondaki otomasyon sistemi sağlıklı çalışmadığı hâlde akaryakıt hareketine konu eylem gerçekleştirilmesi” fiilinin, 5015 sayılı Kanun’un 4. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarının ihlâli anlamına geleceğinin kabulü ve davacıya 4. madde hükümlerini ihlâl ettiğinden bahisle Kanun’un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendinin (2) numaralı alt bendi uyarınca ceza verilmesi mümkün değildir.
Zira, anılan hükümlerin bu şekilde yorumlanması, ikincil düzenlemelerde yer alan herhangi bir yükümlülüğün ihlâli hâlinde, piyasada faaliyet gösteren lisans sahiplerinin 5015 sayılı Kanun’un 4. maddesini ihlâl etmiş olacağı ve tümüne 19. maddenin ikinci fıkrasının (e) bendinin (2) numaralı alt bendi uyarınca ceza verilmesi gerekeceği anlamına gelecektir ki, bu durum 19. maddenin düzenlenme biçimi ve amacıyla çelişeceği gibi, kanunîlik ilkesine de aykırılık oluşturacaktır.
Bunun yanında, 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinin yedinci fıkrasının dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan hâlinde, maddede belirtilenlerin dışında kalan, ancak bu Kanun’un getirdiği yükümlülüklere uymayanlara ne şekilde ceza verileceği kurala bağlanmış olduğundan, ikincil mevzuatın ihlâli hâlinde verilecek olan idarî para cezası miktarının tayininde 19. maddenin ikinci fıkrasının (e) bendinin (2) numaralı alt bendinin mi yoksa 19. maddenin yedinci fıkrasının mı uygulanacağı şeklinde bir belirsizlik doğacaktır ki, bu durum da kanunîlik ilkesine aykırılık teşkil edecektir.
Bu itibarla, sahip olduğu lisansın verdiği haklar dışında faaliyet gösterdiğinden bahisle davacı şirkete idarî para cezası verilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk, davanın reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile anılan Mahkeme kararının kaldırılarak dava konusu işlemin iptaline yönelik temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla hukukî isabetsizlik bulunmamaktadır.
Öte yandan, davalı idarece, fiil tarihi itibarıyla yürürlükte olan mevzuat kuralları dikkate alınmak suretiyle davacı şirket hakkında yeniden bir değerlendirme yapılarak karar verilebileceği açıktır.
2. Temyizen incelenen Bölge İdare Mahkemesi kararının vekâlet ücreti yönünden incelenmesi;
2577 sayılı Kanun’un 49. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca, Danıştay’ın, temyize konu kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onayabileceği kuşkusuzdur.
İdari Yargılama Usulü Kanunu ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yargılama giderlerine ilişkin hükümlerine göre, vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti yargılama giderlerinden olup, vekâlet ücretinin tutarı ve hangi tarafa yükletildiğinin kararda gösterilmesi gerekmektedir.
Avukatın hukukî yardımının karşılığı olan vekâlet ücretinin tutarı ise, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi esas alınmak suretiyle tespit edilmelidir. Anılan Tarife incelendiğinde, idare mahkemelerinde avukatla takip edilen dava ve işlerin duruşmalı veya duruşmasız olmasına göre hükmedilecek maktu vekâlet ücreti farklılık göstermektedir. Bu itibarla, ilgili Tarife uyarınca vekâlet ücreti belirlenirken bakılan davanın duruşmalı veya duruşmasız olup olmadığı göz önünde bulundurulmalıdır. Diğer yandan, davanın duruşmalı olarak görülmesi talebiyle açılmış olmasına rağmen duruşmaya katılmayarak duruşmayla ilgili hukukî bir yardım sağlamayan vekil lehine duruşmalı vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, İdare Mahkemesi’nce bakılan davada, davacı şirketin dava dilekçesinde yer alan talebi üzerine daha önce belirlenen 17/06/2019 tarihinde duruşma yapıldığı, duruşmaya davacı vekilinin 14/06/2019 tarihli mazeret dilekçesi sunarak katılmadığı, davalı idareyi temsilen gelenin de olmadığı, Mahkemece davacı vekilinin mazereti yerinde görülmeyerek duruşmaya son verildiği, ancak Bölge İdare Mahkemesi kararında duruşmaya katılmayan davacı taraf lehine duruşmalı davalar için öngörülen 2.590,00-TL vekâlet ücretine hükmedildiği görülmektedir.
Bu kapsamda, duruşmalı olarak görülen davada duruşmaya katılmayarak hukukî yardım sağlamayan davacı lehine duruşmalı vekâlet ücreti yerine, duruşmasız davalar için öngörülen 1.700,00-TL vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği anlaşıldığından, davacı lehine duruşmalı davalar için öngörülen vekâlet ücretine hükmedilmesinde usûl kurallarına uygunluk bulunmamaktadır. Ancak, bu eksikliğin giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmemektedir.
Bu itibarla, 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca, temyizen incelenen kararın hüküm fıkrasında yer alan “2.590,00-TL avukatlık ücretinin” ibaresinin, “1.700,00-TL avukatlık ücretinin” şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile Mahkeme kararının kaldırılması ve dava konusu işlemin iptali yolundaki temyize konu …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, anılan Bölge İdare Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen GEREKÇEYLE ONANMASINA,
3. Temyize konu kararın yargılama giderlerine ilişkin kısmının, hüküm fıkrasında yer alan “2.590,00-TL avukatlık ücretinin” ibaresinin, “1.700,00-TL avukatlık ücretinin” şeklinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
4. Davalı harçtan muaf olduğundan temyiz aşamasında yatırılan toplam …-TL harcın istemi hâlinde davalıya iadesine,
5. Temyiz posta giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
6. Posta giderleri avansından artan tutarın davalıya iadesine,
7. 2577 sayılı Kanun’un 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’ne gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine, 23/02/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.