Danıştay Kararı 13. Daire 2020/2647 E. 2020/2829 K. 27.10.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2020/2647 E.  ,  2020/2829 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2020/2647
Karar No:2020/2829

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR): 1. … Tabip Odası
2. … Çevre Koruma Derneği
3. … Çevre Koruma Derneği
4. … Çevre Koruma Derneği
5. …Çevre ve Tarihi Varlıkları Koruma Derneği
6. … Çevre Koruma Kültür ve Sanat Merkezi Derneği
7. …
8. … Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği
9. … Çevre Koruma Derneği
10. … Derneği
11. … Çevre ve Tüketici Koruma Derneği
12. … Odası
13. … Ziraat Odası
14. … Sulama Kooperatifi
15. … Üreticileri Birliği
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü / …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU: … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … Genel Müdürlüğü tarafından 17/01/2020 tarih ve 31011 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 305 adet maden sahasının 28/02/2020 ile 30/03/2020 tarihleri arasında www.mapeg.gov.tr sitesinde yayımlanacağına ilişkin ihale ilanının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; dava dilekçesinde davacının dava konusu işlemi 17/01/2020 tarihinde öğrenmiş olduğu, ivedi yargılama usulüne tabi olan davayı 30 günlük süre içinde, en geç 17/02/2015 tarihine kadar açabileceği, dava açma süresinin son gününün Covid-19 pandemisi nedeniyle sürelerin durmasından etkilenmediği gerekçesiyle davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacılar tarafından, ihale ilanı işlemine karşı açılan davanın ivedi yargılama usulüne tabi olmadığı ve genel dava açma süresinin içinde açılan davanın süresinde olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacıların duruşma istemi yerinde görülmeyerek ve dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz isteminin reddine,
2. Davanın süre aşımı yönünden reddi yolundaki … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:.., K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın taraflara iadesine,
5.Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacılara iadesine,
6. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
7. 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 27/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY:

Anayasa’nın 40/2. maddesi hükmü ile bireylerin yargı ya da idarî makamlar önünde haklarını arayabilmelerine kolaylık ve olanak sağlanması amaçlanmış; idareye, işlemlerinde, ilgililerin kaç gün içinde, hangi mercilere başvurabileceklerini bildirme yükümlülüğü getirilmiştir. Anayasa’nın 125. maddesinde de, idarî işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin “yazılı bildirim” tarihinden başlayacağı belirtilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7. maddesinde, idare mahkemelerinde idarî işlemlere karşı dava açma süresinin “altmış gün” olduğu kurala bağlanmış; 20/A maddesinde ise, ivedi yargılama usulünde dava açma süresinin “otuz gün” olduğu öngörülmüştür.
Diğer yandan ilgililere herhangi bir yazılı bildirimin yapılmadığı ve idarî işlemin bir şekilde öğrenilmesi üzerine dava açıldığı durumlarda, bu kişilerin kaç gün içinde hangi merciye başvuracaklarını bilmeleri beklenemeyeceğinden, dava açma süresinin hesabı açısından öğrenme tarihinin başlangıç alınması ve aynı şekilde özel dava açma süresinin değil, genel dava açma süresinin işletilmesi gerekir.
Olayda, tarafından 17/01/2020 tarih ve 31011 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 305 adet maden sahasının 28/02/2020 ile 30/03/2020 tarihleri arasında … sitesinde yayımlanacağına ilişkin ihale ilanının iptali istemiyle açılan davanın genel dava açma süresi içinde, 17/03/2020 tarihinde açıldığı görülmektedir.
Davacının, kendisine yazılı olarak bir bildirim yapılmadığı sürece 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinde öngörülen ve özel bir yargılama niteliği taşıyan ivedi yargılama usulünü ve bu usule tâbi işlerde geçerli olan dava açma süresini bilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla ivedi yargılama usulüne tâbi olan bir işlemi öğrendiğinde kaç gün içinde hangi merciye başvurulacağını ya da doğrudan dava açılıp açılamayacağını bilmesi beklenemez.
Bu itibarla, uyuşmazlığın ivedi yargılama usulüne tâbi olduğu ve dava açma süresinin otuz gün olduğu yolunda kendisine yazılı bildirim yapılmayan davacının, altmış günlük genel dava açma süresi içerisinde, 17/03/2020 tarihinde açtığı davanın süresinde olduğunun kabulü gerekir.
Açıklanan nedenle, genel dava açma süresi içinde açılan davanın esasının incelenmesi gerektiğinden davanın süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.