Danıştay Kararı 13. Daire 2020/2631 E. 2023/966 K. 02.03.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2020/2631 E.  ,  2023/966 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2020/2631
Karar No:2023/966

TEMYİZ EDEN (DAVACI): … Sanayi ve Ticaret A.Ş.
VEKİLİ: Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI): … Kurulu
VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN KONUSU: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirkete ait “…” logosuyla yayın yapan televizyon kanalında 17/09/2018 tarihinde saat 21.16’da yayınlanan “…” adlı dizide, 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 8. maddesinin 2. fıkrasında yer alan, “Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinde, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlakî gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılsa dahi yayınlanamaz.” hükmünün ihlâl edildiğinden bahisle aynı Kanun’un 32. maddesinin 2. fıkrası uyarınca 133.480,00-TL idari para cezası verilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (Kurul) kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; uyuşmazlığın çözümü, söz konusu dizide anılan yayın ilkesinin ihlâl edilip edilmediği yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmasını gerektirdiğinden, Mahkeme’nin 06/02/2019 tarihli kararı uyarınca uyuşmazlık konusu yayın üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporda özetle; ”…” adlı dizi filmin anılan televizyon kanalında 17/09/2018 tarih, saat 21.15 ila 18.09.2018 tarihi saat 00.15 arasında +7 sembolü kullanılarak yayınlandığı, dizinin davaya konu bölümü izlendiğinde sözle tehdit, aşağılama, silah ve bıçakla tehdit ve korkutma, dayak ve işkence sahnelerine yer verildiği, dizinin başlarında gösterilen kimsesiz olduğu anlaşılan çocukların/gençlerin ellerinin kızgın demirle damgalanması ve çocukların bu işlemi doğal bir şekilde kabullenmesi sahnesinin oldukça dikkat çekici olduğu, kucağında küçük bir bebek olan bir kadının mafya üyesi olduğu anlaşılan kişilerce kovalanarak yakalanıp götürüldüğü, sonraki sahnelerde silah satıcısı olduğu anlaşılan bir kişinin sözel tehditlere ilave olarak sivri bir anahtarla boynundan yaralandığı ve tehdit edilerek aşağılanmaya devam edildiği, bu sahnenin ardından daha önceki sahnelerde bebeğiyle kovalanan kadının bebeği elinden alınarak silahla bir adamı öldürmediği takdirde bebeğine zarar verileceği ile tehdit edildiği sahnenin görüldüğü, belirtilen bu örnekler dışında dizinin ilerleyen kısımlarında tehdit, şiddet, işkence, silah ve bıçakla tehdit ve zarar verme gibi sahnelerin ekrana geldiği,(…) çocuk ve gençlerin televizyon yayınları ve benzeri yollarla şiddet içerikli programlara maruz kalmaları, kısacası şiddet içerikli sahneleri seyretmelerinin şiddet davranışını öğrenmelerinde önemli bir etken olduğu, dava konusu dizinin ilgili bölümünün çocuk ve gençlerin televizyon başında olabilecekleri korumalı saatler içerisinde ve uygun koruyucu sembol kullanılmadan yayınlanmış olmasının, çocukların şiddet içerikli bu sahnelere maruz kalma olasılıklarını artıran bir faktör olarak değerlendirildiği, dava konusu yayınların çocukların ve gençlerin izlemesi açısından uygun olmadığı, dava konusu yayının kurgusu itibarı ile yoğun olarak şiddet içeren bir yapıda olduğu ve çocukları gelişimsel açıdan olumsuz etkileyebilecek şiddet öğeleri içerdiği halde 21.15 – 00.00 saatleri içerisinde her yaştan bireylerin televizyon karşısında olduğu saatlerde yayınlandığı ve 6112 sayılı Kanun’un 8/2. maddesindeki hükme aykırılık teşkil ettiği” görüş ve kanaatlerine yer verildiği, anılan raporun hükme esas alınabilecek nitelikte görüldüğü;
Bu itibarla, dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerle, söz konusu programa ait yayın bandı ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde, yaptırıma konu yayının, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişimini zedeleyecek nitelikte olduğu anlaşıldığından, 6112 sayılı Kanun’un 8. madddesinin 2. fıkrasında yer alan yayın ilkesinin ihlâl edildiğinden bahisle tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nce; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, yaptırıma konu sahnede kızgın demirle dağlama ve işaret koyma anının gösterilmediği, sadece demirin oyuncuların vücuduna bastırıldığı şeklinde bir algının yüz mimikleri ile yansıtıldığı, diğer sahnelerin ise filmin kurgusu ve bütünü içinde toplam iki dakika sürmeyen sahnelerden ibaret olduğu, anılan sahnelerin çocukların televizyon karşısında olma olasılığının bulunmadığı bir saatte ekrana getirildiği gibi bölgesel olarak buzlanma uygulanarak yayın yapıldığı, kanal ayrımı yapılarak ceza tesis edilmesinin eşitlik ilkesine aykırı olduğu, senaryonun bütünü görmezden gelinerek ve salt belirli görüntülerden hareket edilerek ceza tesis edildiği, bilirkişi raporuna yapılan itirazların dikkate alınmadığı, kesinliği kanıtlanmamış görüşlerden hareket edilerek olay ile doğrudan ilişkilendirilmeden soyut ve genel nitelikteki ifadelerle kaleme alınan bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağı, temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının gerekçesiz olduğu, dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idare tarafından, davacı yayın kuruluşunca sorumlu yayıncılık anlayışıyla hareket edilmeyip özellikle çocukların ve gençlerin ekranda bulunduğu zaman diliminde gelişimlerini olumsuz etkileyecek şekilde şiddet içeren görüntülere yer verildiği, uygulanan müeyyidenin orantılılık ve ölçülülük ilkelerine uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NİN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemesi kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi yolundaki … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, anılan Bölge İdare Mahkemesi kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın davacıya iadesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’ne gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine, 02/03/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.