Danıştay Kararı 13. Daire 2020/2559 E. 2023/2348 K. 15.05.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2020/2559 E.  ,  2023/2348 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2020/2559
Karar No:2023/2348

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Medya Hizmetleri A.Ş.

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirkete ait “… TV” logosuyla yayın yapan televizyon kanalında 01/07/2018 tarihinde yayınlanan “… ” adlı sinema filminde, 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (s) bendinde yer alan “Yayın hizmetleri… Toplumsal cinsiyet eşitliğine ters düşen, … ve kadını istismar eden programlar içeremez.
” şeklindeki yayın ilkesinin ihlâl edildiğinden bahisle 588.168.00-TL idari para cezası uygulanmasına ilişkin … tarih ve … sayılı Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (Üst Kurul) kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; Üst Kurulca, “…” adlı sinema filminde, kadınların eşlerinin kura ile belirlendiği, bir erkeğe dört veya beş kadın düşecek şekilde taksim yapıldığı, Anadolu kadınının cinsel istekleri herşeyin üzerinde tutan, ahlaki değerleri hiçe sayan, isterik karakterler olarak yansıtıldığı, toplumsal cinsiyet eşitliğine ters düşen, kadınlara yönelik baskıları teşvik eden ve kadını istismar eden içerikler barındırdığının tespit edildiğinden bahisle idari para cezası uygulanmasına karar verilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı,
Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda özetle, “İlk olarak filmde savaş durumunun genel koşulları çerçevesinde devletin çocuk sahibi olmayı önemsemesi ve özendirmesinin söz konusu olduğu, olağanüstü koşullarda kadın-erkek popülasyonundaki dengesizlik neticesinde yönetimlerin, siyasal iktidarların özel olarak düşünülen bu alana tarih boyunca müdahale ettiği, filmde, kadınlar ve erkekler nedensiz bir şehvet ve arzu peşinde koşan varlıklar olarak gösterilmek yerine, içinde bulunulan savaş koşulları ve diğer problemler eşliğinde gösterildiği, absürd bir komedi tarzında ilerlediği, gerçek ile gerçek dışılık unsurlarının içe içe geçtiği, kadınların, doğuştan gelen bir şehvet ve cinsel arayış ekseninde kurgulanmadığı, savaş koşullarında böyle davranmaya mecbur bırakıldıkları için komedinin özelliklerine uygun olarak temsil edildiği,…, kadınların kendi iradeleri ve arzuları dışında erkekler tarafından zorla herhangi bir istismara uğramadıkları, tam tersine, kadınların sosyal teoride önemli kavramlardan birisi olan taktikleri ile erkek egemen toplumun genel yapısının dışında hareket etmekte olduğu, bu durumun da kadını aşağılayan bir konumda değil, onu merkeze alan, onu etkin hâle getiren bir konumda göstermek anlamına geldiği, üstelik kadınlarla evlenmeye gelen erkeklerin hamal, güçsüz karakterler olduğu, ancak şiddet uygulayan, baskı yapan, kadını aşağılayan yapıda olmadığı, kadınların onlar üzerinde etkin olmaya çalıştığı, hatta çoğu zaman onları rahatlıkla yönlendirebilmekte olduğu, bunun haricinde filmdeki ilginç noktalardan birisinin, filozof Alan Badiou’nün “aşk ölüme direniştir” ifadesini somutlarcasına … rolündeki köylü kadının köye gelen hamal erkek … ile karşılaştığında ve daha sonra evlendiğinde konuşmaya başlaması olduğu, filmde kaba bir cinsellikten ziyade içinde aşkın da yer aldığı, yer yer dramın dâhi bulunduğu bir tonun dikkat çektiği, dolayısıyla sadece biyolojik ihtiyaç ve zorunluluk değil, onu aşan aşk meselesinin de kadınlık ve erkekliğin dahi üzerinde konumlandırıldığının hissedildiği, final sahnelerinin en vurucu, en akılda kalıcı ve yönetmenin genel dünyasını göstermesi açısından önemli olduğu, bu sahnede, 19 yıl önce savaş nedeniyle ayrılan erkeklerin genç kadınlarla evlenerek köye geri döndüklerini, köyde bıraktıkları eşlerinin ise evlendikleri erkeklerle karşılaştığı imgeler görüldüğü, buradaki kamera hareketleri, montaj, kamera açıları, ses, renk, diyaloglar gibi sinematik unsurların kadın ve erkekler arasındaki ilişkiyi köydeki kadınlar lehine göstermekte olduğu” şeklinde kanaat bildirdiği,
Bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan rapor ile dosyada yer alan diğer bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde, “…” adlı sinema filminde toplumsal cinsiyet eşitliğine ters düşen, kadınlara yönelik baskıları teşvik eden ve kadını istismar eden türde içerik bulunmadığı anlaşıldığından, dava konusu Üst Kurul kararında hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti:… Bölge İdare Mahkemesi … İdarî Dava Dairesi’nce; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, karara dayanak tutulan bilirkişi raporuna yapılan itirazların gerekçe gösterilmeden reddedildiği, televizyon ve sinemanın gerek tabi oldukları hukukî düzenlemeler, gerekse erişim ve izleyici kitleleri bakımından farklılık göstermesi göz önüne alındığında, idari yaptırıma konu eylemin, kitle iletişim aracı olan televizyonda gösterilmesi sebebiyle raporda hatalı çıkarımlarda bulunulduğu, bilirkişi raporunun sinemada gösterilmiş bir film için geçerli kabul edilebilirse de kitle iletişim aracı olan televizyonda yayınlanmış bir yapım için geçerli kabul edilemeyeceği, filmde sık sık kadını objeleştirici söylemlere yer verildiği, kadın bedeninin erkekler için arzu unsuru olarak kullanıldığı, kadın erkek ilişkilerinin cinsellik ekseninde kaba bir dille anlatıldığı, çok eşliliğin sıradanlaştırıldığı, kadınların fiziksel özelliklerinin kaba bir dille komedi malzemesi yapıldığı, kadınların objeleştirildiği, ihtiyaçlarının bayağılaştırıldığı, bahsedilen hususların bilirkişi raporunda 6112 sayılı Kanun nezdinde değil, sinematografi ve görsel sanatlar kapsamında değerlendirildiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, temyize konu Bölge İdare Mahkemesinin hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … ‘UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
ESAS YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY :
Dava konusu … tarih ve … sayılı Üst Kurul kararıyla, davacı şirkete ait “… TV” logosuyla yayın yapan televizyon kanalında 01/07/2018 tarihinde saat 20:13:40’ta yayınlanan “…” adlı sinema filminde, bir erkeğe dört veya beş kadın düşecek şekilde, kura ile eş belirleme ve gerdek gecesi kadınların erkeklere davranış şekillerine ilişkin sahnelere yer verildiği, komedi filmlerinin andıran atmosfer ve karakterlerle çekimi gerçekleştirilen filmde kadınların “Erken olsun da nasıl olursa olsun”, erkeklerin ise kadınların şehvet duygularını giderecek kişiler olarak gösterildiği, Anadolu kadınının erkeksiz kaldığında cinsel isteklerini herşeyin üzerinde tutan karakterler olarak gösterildiği, yayında toplumsal cinsiyet eşitliğine ters düşen nitelikte yayın yapıldığı ve bu yolla kadının istismar edildiği, dolayısıyla 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (s) bendinde yer alan “Yayın hizmetleri… Toplumsal cinsiyet eşitliğine ters düşen … ve kadını istismar eden programlar içeremez.
” şeklindeki yayın ilkesinin ihlâl edildiğinden bahisle anılan Kanun’un 32. maddesinin birinci fıkrası uyarınca davacı şirkete 588.168.00-TL idari para cezası uygulanmasına karar verilmiştir.
Bunun üzerine davacı tarafından anılan Kurul kararının iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (s) bendinde, “Yayın hizmetleri … Toplumsal cinsiyet eşitliğine ters düşen, kadınlara yönelik baskıları teşvik eden ve kadını istismar eden programlar içeremez.”;
“İdari yaptırımlar” başlıklı 32. maddesinin 1. fıkrasında ise, “Bu Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (a), (b), (d), (g), (n), (s) ve (ş) bentlerindeki yayın hizmeti ilkelerine aykırı yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara, ihlâlin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlâlin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde ikisinden beşine kadar idarî para cezası verilir.” kuralına yer verilmiştir.

HUKUKÎ DEĞERLENDİRME:
Toplumsal cinsiyet eşitliği, fırsatları ve kaynakları kullanmada, hizmetlere ulaşmada bireyin cinsiyeti nedeniyle ayrımcılığa mâruz kalmamasıdır. Cinsiyet, kişinin kadın ya da erkek olarak gösterdiği genetik, fizyolojik ve biyolojik özellikleri; toplumsal cinsiyet ise, toplumun erkek ya da kadın olarak bireye verdiği rolü, görev ve sorumlulukları ifade etmektedir. Nitekim toplumsal cinsiyet, toplumun bireyi nasıl gördüğü, nasıl algıladığı ve o bireyden beklentileri ile ilgili bir kavramdır. Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) uyarınca, siyasal, ekonomik, kültürel, kişisel veya diğer alanlarda, kadın ve erkek eşitliğine dayanan insan haklarının ve temel özgürlüklerin medeni durumları ne olursa olsun kadınlara tanınması hususlarını içermektedir. Kadınların bu haklardan yararlanmalarını veya bu hakları kullanmalarını engelleme veya hükümsüz kılma amacını taşıyan cinsiyete dayalı her türlü ayrım, dışlama veya kısıtlama toplumsal cinsiyet eşitliğinin ihlâli anlamına gelmekte olup toplumsal cinsiyet eşitliği ise karar verme, seçme, fırsatları ve kaynakları kullanma ve hizmetleri elde etmede cinsiyete bağlı ayrımcılık yapılmamasını ifade etmektedir. Cinsiyet eşitsizliği, kaynaklara ve fırsatlara ulaşmada eşitsizlik, şiddet ve tacize uğrama, temel hizmetlerden yararlanmada yetersizlik, çalışma yaşamı ve siyasette kadının sınırlı olarak yer alması ve kadınlarla erkekler arasındaki kişisel ilişkilerdeki güç dengesizliği hususlarıyla da yakından ilişkilidir.
Kadınlara yönelik ayrımcı tutumların sonuçlarından biri kadının istismarıdır. Kadınlara fiziksel, cinsel veya psikolojik zarar verebilecek ya da kadınları rahatsız edebilecek, içinde şiddet barındıran her türlü cinsiyetçi tavır kadının istismarına yol açmaktadır. Kadınların aşağılanması, küçümsenmesi, yaşadığı toplumun gelenek ve göreneklerine veya mazisine ait önemsediği değerlerin küçümsenmesi de duygusal şiddetin bir göstergesidir.
Uyuşmazlığa konu “… ” adlı sinema filminde, “Siz yine kaşınıyorsunuz., Bunlara koca lazım, koca. Koca Vezir-i Azama ne diyeceğiz? Biz izdivaç yapacağız. Bize damızlık herif mi gönderin? diyeceğiz. … Cengaverler gelecek, ateşimiz sönecek. Senelerin acısı çok yakında bitecek. Gadasını aldığım, imanına yandığım vay benim yalnızlığım. Haydi gözünüz aydın garılar, nihayet geliyorlar. Seninki nasıl olsun gız …. …? Gızım … ya senin ki? Hoyrat olsun belimi gırsın. Duvarlardan duvara vursun … …, …sizin ki nasıl olsun … Benimki külhan beyi olsun. Her gece öpsün uyutmasın. … Benimki iri hayvan olsun. Üç, beş, dokuz gocam olsun … Köpeği olurum … yerden yere vursun beni … valla anam ne yollarlarsa yollasınlar. Her şeye razıyım ben … Aman valla kim gelirse gelsin. Lakin çok acele gelsin ben yandım ya” şeklinde yer alan ifadelerin, 1 erkeğe 4 ya da 5 kadın düşecek şekilde kura ile eş belirleme sahnelerinin ve gerdek gecesi kadınların erkeklere davranış şekillerine ilişkin sahnelerin kadını aşağılayan ve objeleştiren unsurlar taşıdığı, savaş döneminin zorluklarını çeken, eşlerini ve çocuklarını savaşta kaybeden Anadolu kadınlarının erkeksiz kaldığında cinsel isteklerini her şeyin üstünde tutan karakterler şeklinde gösterilerek küçük düşürüldüğü, dolayısıyla toplumsal cinsiyet eşitliğine ters düşen nitelikte yayın yapıldığı ve bu yolla kadının istismar edildiği anlaşıldığından, dava konusu Üst Kurul kararında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, dava konusu işlemde hukuka aykırılık, dava konusu işlemin iptaline ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddine dair temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında ise hukukî isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin kabulüne;
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’ne gönderilmesine, 15/05/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.