Danıştay Kararı 13. Daire 2020/2033 E. 2020/2092 K. 15.09.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2020/2033 E.  ,  2020/2092 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2020/2033
Karar No:2020/2092

TEMYİZ EDENLER : 1- DAVACI : …
VEKİLİ : …
2- DAVALI : Kamu İhale Kurumu
VEKİLİ :
KARŞI TARAF (DAVALI): …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … A.Ş. Yatırım Koordinasyon Dairesi Başkanlığı’nca 30/10/2019 tarihinde açık ihale usulûyle gerçekleştirilen “…” ihalesine ilişkin olarak davacı şirketin teklifinin değerlendirme dışı bırakılması ve geçici teminatının gelir kaydedilmesine dair 05/12/2019 tarih ve … sayılı ihale komisyonu kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; uyuşmazlık konusu ihale ile ilgili olarak, 4734 sayılı Kanun’da öngörülen usul izlendikten sonra, idari dava açılmadan önce tüketilmesi zorunlu başvuru yolları olan “şikâyet” ve sonrasında “itirazen şikâyet” başvurusu üzerine Kamu İhale Kurulu’nca verilen kararın iptali istenebilecek iken, davacı tarafından, Kanun’da belirtilen zorunlu başvuru yolları tüketilmeden ihale komisyonu kararının iptali istemiyle açılan davanın incelenmesine olanak bulunmadığı gerekcesiyle davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiş, hasım mevkiinden çıkarılan davalı Kamu İhale Kurumu lehine vekalet ücretine hükmedilmemiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Kamu İhale Kurumu tarafından, süresi içinde savunma dilekçesi verildiği ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği ileri sürülmektedir. Davacı tarafından, ihale komisyonu kararının hukuka aykırı olduğu ve kararın tebliğ edilmediği, yatırılan teminatın gelir kaydedilmesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … ‘İN DÜŞÜNCESİ : Davacının temyiz isteminin süre yönünden reddedilmesi, Kamu İhale Kurumu’nun temyiz istemin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE
MADDİ OLAY:
… A.Ş. Yatırım Koordinasyon Dairesi Başkanlığı’nca 30/10/2019 tarihinde “…” ihalesi gerçekleştirilmiştir.
İhalede davacı şirketi temsilen teklifi imzalayan şirket müdürü …’in ihale tarihi itibarıyla yasaklı olduğundan bahisle 05/12/2019 tarih ve … sayılı ihale komisyonu kararıyla davacının teklifinin değerlendirme dışı bırakılmasına ve geçici teminatının gelir kaydedilmesine karar verilmiş, anılan kararın hukuka aykırı olduğu iddiasıyla bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun ”İvedi yargılama usulü” başlıklı 20/A maddesinin birinci fıkrasında ivedi yargılama usulü uygulanacak uyuşmazlıklar sayılmış, (a) bendinde, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden doğan uyuşmazlıklarda ivedi yargılama usulünün uygulanacağı belirtilmiştir. İkinci fıkrada ise, ivedi yargılama usulünde uygulanacak süreler belirtilmiş, (g) bendinde, verilen nihai kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı Kanun’un 48. maddesinin 6. fıkrasında, temyizin kanuni süre geçtikten sonra yapılması hâlinde kararı veren merciin temyiz isteminin reddine karar vereceği, bu karara karşı tebliğ tarihini izleyen günden itibaren yedi gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği; 7. fıkrasında ise, temyizin kanuni süre içinde yapılmadığının anlaşılması hâlinde, 6. fıkrada sözü edilen kararın, Danıştay’ın ilgili dairesi ve kurulunca kesin olarak verileceği kuralı yer almıştır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesinin dördüncü fıkrasında, “Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır.” kuralına yer verilmiştir.
2577 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 3. fıkrasında, bu Kanunda yazılı sürelerin bitmesi çalışmaya ara verme zamanına rastlarsa, bu sürelerin ara vermenin sona erdiği günü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılacağı; 16. maddesinde, dava dilekçesi ve eklerinin birer örneğinin davalıya tebliğ olunacağı, davalının yapılacak tebliğe karşı, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde cevap verebileceği, bu sürenin haklı sebeplerin bulunması hâlinde bir defaya mahsus olmak üzere en fazla otuz gün uzatılabileceği kurala bağlanmıştır.
26/03/2020 tarih ve 31080 (Mükerrer) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un Geçici 1. maddesinde; ”(1) Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla;
a) Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler; 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim tarafından tayin edilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler 13/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden,
b) 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile takip hukukuna ilişkin diğer kanunlarda belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim veya icra ve iflas daireleri tarafından tayin edilen süreler; nafaka alacaklarına ilişkin icra takipleri hariç olmak üzere tüm icra ve iflas takipleri, taraf ve takip işlemleri, yeni icra ve iflas takip taleplerinin alınması, ihtiyati haciz kararlarının icra ve infazına ilişkin işlemler 22/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden, itibaren 30/4/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durur. Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlar. Durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılır. Salgının devam etmesi halinde Cumhurbaşkanı durma süresini altı ayı geçmemek üzere bir kez uzatabilir ve bu döneme ilişkin kapsamı daraltabilir. Bu kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır.” denilmektedir.
Diğer taraftan, 30/04/2020 tarih ve 31114 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 29/04/2020 tarih ve 2480 sayılı Cumhurbaşkanı kararı ile yürürlüğe konulan “Yargı Alanındaki Hak Kayıplarının Önlenmesi Amacıyla Getirilen Durma Süresinin Uzatılmasına Dair Karar”ın 1. maddesinde, “Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde yayılmasını ve yargı alanında doğabilecek hak kayıplarını önlemek amacıyla; 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun geçici 1 inci maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen durma süresi, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve ikincil mevzuatında öngörülen zorunlu idari başvuru yoluna ilişkin süreler hariç, 1/5/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden 15/6/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar (salgın hastalığın yayılma tehlikesinin daha önce ortadan kalkması halinde yeniden değerlendirilmek üzere) uzatılmıştır.” kuralına yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME
1-Temyize konu Mahkeme kararının, davalı konumundan çıkarılan Kamu İhale Kurumu lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesine yönelik kısmında hukukî isabetsizlik görülmemiştir.
2-Davacının temyiz istemi yönünden yapılan incelemede;
Dosya incelendiğinde, temyize konu Mahkeme kararının 22/04/2020 tarihinde davacı vekilinin elektronik tebligat adresine ulaştığı ve bu tarihi izleyen beşinci günün sonunda 27/04/2020 tarihinde elektronik tebligat yoluyla tebliğ edilmiş sayıldığı, ivedi yargılama usulüne tabi bu davada temyiz süresinin 15 (on beş) gün olduğu ve bunun İdare Mahkemesi kararında da açıkça belirtildiği görülmektedir.
Davacı tarafından, anılan karara karşı yapılan temyiz isteminin, süreler, 30/04/2020 tarih ve 31114 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 29/04/2020 tarih ve 2480 sayılı Cumhurbaşkanı kararı ile yürürlüğe konulan “Yargı Alanındaki Hak Kayıplarının Önlenmesi Amacıyla Getirilen Durma Süresinin Uzatılmasına Dair Karar”ın 1. maddesiyle 01/05/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden 15/06/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar uzatılmış olduğundan, en geç 30/06/2020 tarihine kadar yapılması gerektiği oysa davacı tarafından bu süre geçirildikten sonra 16/07/2020 tarihinde kayda giren dilekçe ile temyiz isteminde bulunulduğu anlaşıldığından, süre aşımı nedeniyle temyiz isteminin incelenmesi mümkün değildir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının TEMYİZ İSTEMİNİN SÜRE AŞIMI NEDENİYLE REDDİNE oyçokluğuyla,
2. Kamu İhale Kurumu’nun temyiz isteminin reddine,
3. … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının Kamu İhale Kurumu lehine vekâlet ücreti verilmemesine ilişkin kısmında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının bu kısmının ONANMASINA oybirliğiyle,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına,
4. Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
5. Posta giderleri avansından artan tutarın taraflara ve Kamu İhale Kurumu’na iadesine,
6. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
7. 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 15/09/2020 tarihinde karar verildi.

(X) KARŞI OY :

Anayasa’nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu; 36. maddesinde ise, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Anayasa’nın 90. maddesinin son fıkrasında, usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümlerinin esas alınacağı kuralı yer almaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Adil yargılanma hakkı” kenar başlıklı 6. maddesinde, herkesin medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahip olduğu kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanun’un 48. maddesinin 6. fıkrasında, temyizin kanuni süre geçtikten sonra yapılması hâlinde kararı veren merciin temyiz isteminin reddine karar vereceği, bu karara karşı tebliğ tarihini izleyen günden itibaren yedi gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği; 7. fıkrasında ise, temyizin kanuni süre içinde yapılmadığının anlaşılması hâlinde, 6. fıkrada sözü edilen kararın, Danıştay’ın ilgili dairesi ve kurulunca kesin olarak verileceği kuralı yer almıştır.
2577 sayılı Kanunu’nun 48. maddesinin 7. fıkrasında yer alan kural uyarınca, kesin olarak temyiz süre ret kararı verilmesi hâlinde temyiz eden tarafın temyiz talebinin süresinde olduğunu yargılamanın hiçbir aşamasında savunma imkânı kalmamaktadır.
Anayasa’nın 36. maddesinde belirtilen hak arama hürriyetinin tesisi için herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olması, adil yargılanma hakkı kapsamında tarafların aleyhine olan durumlara ilişkin görüş ve itirazlarının alınarak yeterli tartışma imkânının tanınması gerektiği dikkate alındığında, temyiz istemi süre yönünden reddedilen tarafa itiraz imkânının tanınmaması Anayasa’da öngörülen adil yargılanma hakkına aykırı olduğundan, 2577 sayılı Kanun’un 48. maddesinin 7. fıkrasının “temyizin kanuni süre içinde yapılmadığı” ibaresi yönünden iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması gerektiği oyuyla, temyiz isteminin reddine yönelik kısım yönünden karara katılmıyorum.