Danıştay Kararı 13. Daire 2020/1613 E. 2020/2020 K. 09.09.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2020/1613 E.  ,  2020/2020 K.H.Ö
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2020/1613
Karar No:2020/2020

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLLERİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : …İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirketin 2011 yılı yıllık net satış hasılatının tamamı üzerinden evrensel hizmet katkı payı (EHKP) alınmasına ilişkin …tarih ve …sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesi’nce verilen kararda, Dairemizin 15/04/2019 gün ve 2013/2754 Esas, 2019/1194 sayılı kararı ile bozulması üzerine bozma kararına uyularak; evrensel hizmetin Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde coğrafi konumlarından bağımsız olarak herkes tarafından erişilebilir, önceden belirlenmiş kalitede ve herkesin karşılayabileceği makul bir bedel karşılığında asgari standartlarda sunulacak olan internet erişimi de dâhil elektronik haberleşme hizmetleri ile bu Kanun kapsamında belirlenecek olan diğer hizmetleri ifade ettiği, evrensel hizmet katkı payının bir idarî yaptırım olmadığı, bu sebeple evrensel hizmet katkı payının işletmecilerin yetkilendirmeleri kapsamındaki faaliyetlerden elde ettiği net satış hasılatları üzerinden hesaplanması gerektiği, davacı şirketin tüm faaliyetlerden elde edilen gelirlerinin tamamının yetkilendirme kapsamında kabul edilmesinde mevzuat kurallarına uygunluk bulunmadığından, davacı şirketin elde ettiği gelir kalemlerinden hangilerinin yetkilendirme kapsamındaki faaliyetlerden elde edildiği hususunda herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın, doğrudan 2011 yılı yıllık net satış hasılatının tamamı üzerinden evrensel hizmet katkı payı alınmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka aykırı bulunarak dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından yetkilendirilmiş tüm işletmecilerin, bir önceki yıla ait yıllık net satış hasılatının %1’ini, içinde bulunulan yılın Nisan ayı sonuna kadar Bakanlığın Merkez Saymanlık Müdürlüğü’ne evrensel hizmet katkı payı olarak ödemekle yükümlü olduğu, ödenmeyen katkı paylarının vergi daireleri tarafından takip ve tahsil edildiği, BTK’dan yetki alan şirketlerin, yalnızca yetkilendirme kapsamında faaliyette bulunabileceği, bunların yanı sıra yetki kapsamındaki faaliyetleri sunmak için gerekli cihaz satış, bakım ve onarım gibi diğer hizmetleri de verebilecekleri, yetkilendirme bir bütün olarak verildiğinden, tamamlayıcı unsurların yetkilendirme kapsamına dahil edilmesi gerektiği, yetkilendirme konusu dışında herhangi bir faaliyette bulunulacak ise başka bir şirket kurarak faaliyete devam edilebileceği, böylece yetki almasına ve EHKP ödemesine de gerek olmayacağı, katma değerli elektronik haberleşme hizmetlerinin de bir tür elektronik haberleşme hizmeti olduğu, mevzuata göre gelir ayrımına gidilmesinin mümkün olmadığı, cihaz ve ekipman satışı, katma değerli servis ve her türlü kurulum hizmeti ile yerinde teknik destek hizmetinin de yetkilendirmeyle ilgili faaliyetlerden olduğu, Daire’nin 2017 tarihli bir kararında da somut olaya benzer nitelikteki cihaz satışını elektronik haberleşme hizmetlerinin bir parçası olarak gördüğü ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, 5369 sayılı Evrensel Hizmet Kanunu’na göre yalnızca yetkilendirilmiş işletmecilerden EHKP alınmasının yegâne sebebinin, evrensel hizmet niteliğindeki elektronik haberleşme hizmetlerinin, elektronik haberleşme sektöründe elde edilen net satışlar üzerinden alınan pay ile finanse edilmek istenmesi olduğu, bu nedenle yetkilendirme konusu elektronik haberleşme hizmeti kapsamı dışında kalan hizmetler üzerinden EHKP alınamayacağı, katma değerli servis satışı, içerik hizmetleri, cihaz satışı, her türlü kurulum hizmeti, yerinde teknik destek hizmeti, elektronik genel kurul hizmeti, IPTV kurulum ve IPTV ekipman gibi elektronik haberleşme hizmeti olmayan hizmetlerin sunulabilmesi için BTK’dan yetki almaya gerek olmadığı, elektronik haberleşmenin kapsamına veri iletimi, gönderimi ve alımının girdiği, Yetkilendirme Yönetmeliği uyarınca yalnızca yetkilendirmeye tabi faaliyetlerin yürütülebileceği iddiasının hatalı bir yorum olduğu, esas faaliyetin yerine getirilmesine gerekli ve/veya ilgili sair faaliyetleri kendi bünyesinde gerçekleştirmeyi tercih eden şirketin bu iş için BTK’nın yetkilendirmesine ihtiyacı olmadığı, dolayısıyla sair faaliyetler üzerinden EHKP ödenmemesi gerektiği, katma değerli servis hizmetine ilişkin olarak BTK’nın yetkilendirdiği hususun “içerik sunumu” olmadığı, içeriğin “iletilmesi ve gönderilmesi” olduğu, bu gönderme ve iletmenin “katma değerli servis hizmeti” değil, “katma değerli elektonik haberleşme hizmeti” olduğu, örneğin, internet protokolü üzerinden televizyon yayınının (IPTV) temelde “iletim” ve “içerik” olmak üzere iki ayrı hizmet türünü içerdiği, buradaki “iletim” kısmından özel iletişim vergisi alınırken, içerik sunumuna ilişkin kısım yönünden vergi alınmaması gerektiğinin vergi mahkemesi içtihatlarıyla sabit olduğu, içerik hizmetinin elektronik haberleşme hizmeti olmadığı, nitekim içerik hizmetinin BTK tarafından “Uydu Platform Hizmeti” yetkilendirmesinden çıkarılmış olmasının da buna işaret ettiği, EHKP’nın söz konusu olabilmesi için iletim veya erişim sağlama hizmeti olması gerektiği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptali yolundaki …İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davalı idareye iadesine,
5. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 09/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.