Danıştay Kararı 13. Daire 2020/1384 E. 2020/1896 K. 09.07.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2020/1384 E.  ,  2020/1896 K.
T.C.

D A N I Ş T A Y

ONÜÇÜNCÜ DAİRE

Esas No:2020/1384

Karar No:2020/1896

TEMYİZ EDENLER : 1. (DAVALI) …

VEKİLİ : …

2. (DAVALI YANINDA MÜDAHİL):

VEKİLİ : …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: … Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimliği tarafından 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 22/b maddesi uyarınca 12/01/2018 tarihinde doğrudan temin usulü ile gerçekleştirilen “…” işine ilişkin sözleşmenin feshedilerek, ihalenin açık ihale usulü ile gerçekleştirilmesi talebiyle yapılan başvurunun zımnen reddine dair işlemin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; davacı firmanın muhtelif özel hastanelerde aynı marka lineer hızlandırıcıların bakım ve onarım işini yaptığı, davacı şirket personelinin üretici firmanın lineer hızlandırıcı ürünlerinin bakımını ve onarımını yapabildiklerine dair sertifikalarının bulunduğu, dolayısıyla davacı şirketin de üretici firmaya ait lineer hızlandırıcıların bakım ve onarımını yapabilecek niteliğe sahip olduğu, ihale kapsamında bakım ve onarımı yapılacak cihazın Türkiye’deki tek temsilcisinin müdahil şirket olduğunu gösteren ve davalı idare tarafından sunulan belgenin, bakım ve onarım hizmetleri açısından müdahil şirketin “ihtiyaç ile ilgili özel bir hakka sahip olduğu” anlamına gelmediği, bu nedenle davalı idare tarafından lineer hızlandırıcının bakım ve onarım hizmetinin doğrudan temin yöntemiyle satın alınmasında ve davacı tarafından yapılan başvurunun zımnen reddi işleminde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka aykırı bulunarak işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI: Davalı idare tarafından, dava konusu hizmetin teminine yönelik sözleşme imzalanan firmanın bakım ve onarımı yapılacak cihazın Türkiye’deki tek temsilcisi olduğu, müdahil şirketin bu nedenle cihazın bakım ve onarımı ile ilgili özel bir hakka sahip olduğu; davalı yanında müdahil tarafından, davalı idare ile sözleşme imzalandığından davanın konusuz kaldığı, davacının dava konusu bakım ve onarım hizmetini yerine getirmek için yeterli sertifikalarının bulunmadığı, bakım ve onarım hizmetini verecek firmanın sisteme ilişkin güncelleme yapacak yeterliliğe de sahip olması gerektiği, davacının sistemin güncellemesini yapabilecek alt yapısının bulunmadığı, davanın yasal süresi içerisinde açılmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … ‘IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

USUL YÖNÜNDEN:

… Hastanesi Başhekimliği’nce 12/01/2018 tarihinde doğrudan temin usulüyle gerçekleştirilen “…” işi ihalesine ilişkin davalı yanında müdahil şirket ile 18/01/2018 tarihinde sözleşme imzalanmıştır.

Davacı tarafından, “söz konusu bakım ve onarım hizmet alımı işi ihalesinin doğrudan temin usulüyle gerçekleştirildiğinin bilgisine haricen ulaşıldığı, ihale konusu hizmet alımının doğrudan temin usulüyle yapılabilmesine ilişkin şartlar oluşmadığından imzalanan sözleşmenin feshedilerek açık ihale usulüyle ihaleye çıkılması gerektiği” iddialarıyla ihaleyi gerçekleştiren idareye 10/06/2019 tarihinde yapılan başvurunun zimnen reddi üzerine 07/08/2019 tarihinde bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7. maddesinde, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hâllerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu; 11. maddesinde, ilgililer tarafından idarî dava açılmadan önce idarî işlemin kaldırılmasının, geri alınmasının, değiştirilmesinin veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idarî dava açma süresinde istenebileceği, bu başvurunun işlemeye başlamış olan idarî dava açma süresini durduracağı kurala bağlanmıştır.

2577 sayılı Kanun’a 6545 sayılı Kanun’un 18. maddesiyle eklenen “İvedi yargılama usulü” başlıklı 20/A maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden doğan uyuşmazlıklarda ivedi yargılama usulünün uygulanacağı; 2. fıkrasının (a) bendinde, dava açma süresinin otuz gün olduğu; (b) bendinde ise, bu Kanun’un 11. maddesi hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmiştir.

Aktarılan mevzuat kurallarının birlikte değerlendirilmesinden, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden kaynaklanan uyuşmazlıkların ivedi yargılama usulüne tâbi olduğu, bu usule tâbi olan uyuşmazlıklarda dava açma süresinin otuz gün olduğu ve dava açılmadan önce idarî işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması istemiyle, 2577 sayılı Kanun’un 11. maddesi kapsamında yapılacak bir başvurunun işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurmayacağı anlaşılmaktadır.

Bireysel idarî işlemlerin iptali istemiyle açılan davalarda, dava açma sürelerinin hesabında, idarî işlemin ilgilisine tebliğ edildiği tarihin esas alınması gerekmekte ise de, idarece tesis edilen işlemin doğrudan tarafı olmayan ve bu nedenle de idarece yazılı bildirim zorunluluğu bulunmayan kişilerin açacakları davalarda, bu kişilerin idarî işlemi öğrenme tarihinin belirlenebildiği durumlarda, öğrenme tarihinin esas alınması gerektiği yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir.

Dosyanın incelenmesinden, doğrudan temin usulüyle gerçekleştirilen hizmet alımına ilişkin davacıya herhangi bir bildirim yapılmadığı, davacının hizmet alımının yapıldığı tarihi ihaleyi gerçekleştiren idareye yaptığı başvuruyla birlikte öğrenebileceği, söz konusu başvuruda “haricen öğrenilme” zamanına ilişkin kesin bir tarih belirtilmese de en geç idareye başvuru tarihi olan 10/06/2019 tarihinin öğrenme tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği, ivedi yargılama usulüne tâbi olan uyuşmazlıkta 2577 sayılı Kanun’un 11. maddesi kapsamında idareye yapılan başvurunun işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurmayacağı da dikkate alındığında, dava açma süresinin 10/06/2019 tarihinde başladığı sonucuna ulaşılmaktadır.

Bu durumda, öğrenme tarihini izleyen günden itibaren otuz gün içinde en son 10/07/2019 tarihine kadar dava açılması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 07/08/2019 tarihinde bakılan davanın açıldığı dikkate alındığında, davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenmesi mümkün değildir.

Bu itibarla, dava konusu işlemin iptali yolundaki temyize konu Mahkeme kararında usûl kurallarına uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1. Davalı ve davalı yanında müdahilin temyiz isteminin kabulüne,

2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare

Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,

3. DAVANIN SÜRE AŞIMI NEDENİYLE REDDİNE,

4. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL ilk derece yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,

5. Temyiz aşamasında davalı idare tarafından yapılan toplam …-TL yargılama gideri ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,

6. Harçtan muaf olan davalı idareden başlangıçta alınmayan …-TL temyiz başvuru harcı ve …-TL temyiz karar harcının davacıdan tahsili için Mahkemece ilgili vergi dairesine müzekkere yazılmasına,

7. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL

müdahil yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı yanında müdahile verilmesine,

8. Posta giderleri avansından artan tutarın taraflara ve müdahile ayrı ayrı iadesine,

9. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,

10. 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak

(karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 09/07/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.