Danıştay Kararı 13. Daire 2019/926 E. 2023/1044 K. 08.03.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2019/926 E.  ,  2023/1044 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2019/926
Karar No:2023/1044

TEMYİZ EDENLER:
1- (DAVALI) … Bakanlığı
VEKİLİ: Av. …

2- (DAVACI) … Seyahat Nakliyat Taahhüt Ticaret Ltd. Şti.
VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN KONUSU: … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu Genel Müdürlüğü Hurda İşletmesi Müdürlüğü Seymen Hurda Müdürlüğü’nce 25/11/2005 tarihinde açık ihale usulü ile gerçekleştirilen “Personel Taşıma İşi” ihalesi üzerinde kalan davacı şirketin, ihale tarihi itibarıyla sosyal güvenlik prim borcu bulunduğunun tespit edildiğinden bahisle 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 58. maddesi uyarınca altı ay süreyle kamu ihalelerine katılmaktan yasaklanmasına ilişkin 19/02/2006 tarih ve 26085 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan davalı idare işleminin Mahkeme kararıyla iptal edilmiş olması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen 400.000-TL maddi, 300.000-TL manevi zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce, Dairemizin 12/02/2015 tarih ve E:2012/3944, K:2015/515 sayılı bozma kararı üzerine verilen kararda; maddi tazminat istemi yönünden; dava konusu uyuşmazlığın çözümü özel bir uzmanlık bilgisini gerektirdiğinden, Mahkemelerinin 27/04/2018 tarihli ara kararı ile bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilerek 2004-2005 ve 2007-2011 yılları için düzenlenen bilanço ve gelir tabloları ve dosyadaki diğer bilgi ve belgeler incelenmek suretiyle davacı şirketin yoksun kaldığı gelir kaybınının hesaplanmasının istenildiği, 11/09/2018 tarihli bilirkişi raporunda, davacı şirketin kamu ihalelerine katılmaktan yasaklanması sebebiyle uğradığı kazanç kaybını hesaplamayı sağlayacak delillerin dava dosyasına sunulmadığı, bu nedenle sağlıklı bir tespitin yapılamayacağının belirtildiği; davacı şirketin saklamakla yükümlü olduğu detay mizan, detay gelir tablosu ve nakliye gelirlerine ilişkin belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olarak tazmin edilmesi istenen zararın ve malvarlığındaki gerçek, kanıtlanabilir bir azalma durumunun somut olarak ortaya konulamadığı görüldüğünden, maddi tazminat isteminin reddi gerektiği; manevi tazminat istemi yönünden ise; tüzel kişiliğin saygınlığını yitirmesine, itibar kaybına uğramasına veya amaçlarını gerçekleştirmek bakımından zor duruma düşürülmesine yol açan hukuka aykırı tasarrufların manevi zarara yol açtığı, bu tür zararların tazmini gerektiği, bakılan uyuşmazlıkta, yargı yerince hukuka aykırı bulunarak iptal edilen yasaklama kararının, davacının ticari itibarını zedelediği ve güvenilirliğini azalttığı, bu nedenle, davacı şirket lehine takdiren 45.000 TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, davacının maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat isteminin 45.000,00-TL’lik kısmının kabulüne ve anılan tutarın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin ise reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI: Davacı tarafından, ticari defter ve belgeleri saklama yükümlülüğünün Türk Ticaret Kanunu’na göre 10 yıl, Vergi Usul Kanunu’na göre 5 yıl olarak belirlendiği, 19/02/2006 tarih ve 26085 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan davalı idare işlemi ile yasaklanmalarından itibaren 10 yıldan fazla süre geçtiği, dolayısıyla bu yükümlülüğün sona erdiği, söz konusu yasaklama işlemi sebebiyle maddi zarara uğradıklarının açık olduğu, hükmedilen manevi tazminat tutarının sarsılan ticari itibarlarını karşılamaktan uzak bir tutar olduğu; davalı idare tarafından, söz konusu yasaklama işleminde ağır, açık ve bariz bir hizmet kusurunun söz konusu olmadığı, bu nedenle yasal şartları gerçekleşmeyen manevi tazminat isteminin reddi gerektiği, davacı lehine hükmolunan manevi tazminat miktarının fahiş nitelikte olduğu ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMALARI: Davacı tarafından, söz konusu yasaklama kararı sebebiyle ticari itibarlarının zedelendiği, hükmolunan manevi tazminat tutarının fahiş olmaktan ziyade talep edilen tutarın oldukça altında olduğu; davalı idare tarafından, temyize konu Mahkeme kararının idareleri lehine olan kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek bu kısım yönünden istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 08/03/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.