Danıştay Kararı 13. Daire 2019/701 E. 2019/2252 K. 25.06.2019 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2019/701 E.  ,  2019/2252 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2019/701
Karar No:2019/2252

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ..
VEKİLİ : …

KARŞI TARAF (DAVALI) : …
VEKİLLERİ : …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … ili, … ilçesi, … Mahallesi’nde kain, … ada, … parsel numaralı taşınmazın maliki olan davacı tarafından, mülkiyeti Belediye’ye ait … ili, … ilçesi, … Mahallesi’nde kain … ada, … parsel (eski … ada, … parsel) numaralı taşınmazın 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu uyarınca satılmasına ilişkin 14/09/2018 tarih ve … sayılı … Büyükşehir Belediyesi Meclisi kararının, bu karara dayanılarak tesis edilen taşınmazların kapalı teklif usulü ile ihale edilmesine ilişkin 15/11/2018 tarih ve … sayılı … Büyükşehir Belediyesi Encümeni işleminin ve ihale şartnamesinin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce; davacının, maliki olduğu taşınmazın bitişiğinde yer alan ve imar planında park alanı olan … ada, … parsel (eski … ada, … parsel) sayılı taşınmazın imar değişikliği yapılarak bir kısmının park alanı kullanımından çıkarılıp ticaret alanı kullanımına ayrılması ve buna dayanılarak yapılan imar uygulaması ile iki parçaya bölünmesi işlemlerine karşı Mahkemelerinde dava açtığı; bu dava devam ederken söz konusu taşınmazın satılması için ihale kararı alınması üzerine bakılan davanın açıldığı; davacının, … ada,… parsel sayılı taşınmazın satışı için düzenlenen ihaleye katılmadığı veya katılma niyetinde olmadığı, iddialarının ihale sürecine ilişkin olmayıp ihale öncesi imar plan değişiklikleri ve imar uygulamasına açılan davalara dayandırıldığı, bu işlemlerin hukuka aykırı olmasının dava konusu işlemi de hukuka aykırı hâle getireceği tezine dayanılarak dava açıldığı, söz konusu taşınmaza ilişkin imar planı değişiklikleri ve imar uygulamasına açılan davalar ile işbu davanın konularının farklı olduğu, plan ve uygulama işlemlerinin hukuka uygunluk denetimininin ihale sürecinden bağımsız olarak yapılacağı, bu işlemlerin iptal edilmesi hâlinde eski duruma dönülmesini temin etme ve taşınmazın satışından kaynaklı sorunları çözme görevinin davalı Belediye’ye ait olduğu hususları dikkate alındığında, dava konusu işlem ile davacının güncel ve meşru bir menfaatinin doğrudan ihlâl edildiğinden söz edilemeyeceği, başka bir deyişle subjektif ehliyet koşulunun bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, 2577 sayılı Kanun’un 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, taşınmazın bedelinin düşük belirlendiği, ihale şartnamesinin hukuka aykırı olduğu, belediye yatırımlarına kaynak sağlamak amacının dava konusu işlemin tesis edilmesi için yeterli bir sebep olmadığı,
satışı yapılmak istenen taşınmazın kök parselinin davacının taşınmazına komşu taşınmaz olduğu, imar planında park alanı olan taşınmazın imar değişikliği yapılarak bir kısmının park alanı kullanımından çıkarılıp ticaret alanı kullanımına ayrıldığı, davayı açmakta menfaatlerinin bulunduğu, mahkemenin ehliyet ret kararı ile dava açma hakkının engellendiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, davacının ihaleye konu taşınmaza komşu olmasının ona bu alanda yapılacak her türlü işleme karşı dava açma hakkı vermeyeceği, davacının ihale ile herhangi bir irtibatının olmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1/a fıkrasında, iptal davaları, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmaktadır.
Yargı kararlarında “menfaat” kavramının davacı ile iptalini istediği idarî işlem arasındaki bağı, ilgiyi ifade ettiği belirtilmekte ve idarî işlem ile dava açan kişi arasında meşrû, güncel ve ciddî bir alâka söz konusu ise, davada menfaat bağının bulunduğu kabul edilmekte, bunun dışında ayrıca subjektif bir hakkın ihlâl edilmesi şartı aranmamaktadır.
Kişisel, meşru ve güncel bir menfaat alâkasının varlığı, davanın niteliğine ve özelliğine göre idarî yargı yerlerince belirlenmekte, davacının idarî işlemle ciddî, makûl, maddî ve manevî bir alâkasının bulunduğunun anlaşılması, dava açma ehliyeti için yeterli sayılmaktadır. Ayrıca, iptal davaları idarî işlemlerin hukuka uygun olup olmadığının denetlenmesine, hukukun üstünlüğünün sağlanmasına, böylece de idarenin hukuka bağlılığının ve sonuçta hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilebilmesine imkân sağladığından, bu davalarda menfaat alâkasının bu amaç doğrultusunda yorumlanması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının, … ili, … ilçesi, … Mahallesi’nde kain, … ada, … parsel numaralı taşınmazın maliki olduğu, bu taşınmazın bitişiğinde yer alan ve imar planında park alanı kullanımında bulunan … ada, … parsel (eski … ada, … parsel) sayılı taşınmazın imar planı değişikliği yapılarak iki parçaya bölündüğü, bir kısmının park alanı kullanımından çıkarılıp ticaret alanı kullanımına ayrıldığı, söz konusu taşınmazın satılması için ihale kararı alınması üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu itibarla, davacının ihaleye konu taşınmaza komşu parselin maliki olması; taşınmazın bedelinin düşük belirlendiği, ihale şartnamesinin hukuka aykırı olduğu, belediye yatırımlarına kaynak sağlamak amacının dava konusu işlemin tesis edilmesi için yeterli bir sebep olmadığı ve ihale konusu taşınmazın park alanından ticaret alanı kullanımına açıldığı yönündeki iddiaları dikkate alınarak dava konusu işlem ile makûl bir menfaat ilgisinin, dolayısıyla dava açma ehliyetinin bulunduğunun kabulü gerektiğinden, davanın ehliyet yönünden reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararında usul hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 25/06/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.