Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2019/688 E. , 2019/541 K.h.ö
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2019/688
Karar No:2019/541
TEMYİZ EDEN (DAVALI) :…
VEKİLİ : Av.…
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:.., K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: …T.A.Ş’nin hissedarı olan davacı tarafından, 06/12/2000 tarih ve 24252 1. Mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 14. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, …T.A.Ş.’nin temettü hariç ortaklık hakları ile yönetimi ve denetiminin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) devrine ilişkin 06/12/2000 tarih ve 123 sayılı Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (Kurul) kararının Danıştay Onuncu Dairesi’nin 05/11/2004 tarih ve E:2004/8038, K:2004/7170 sayılı kararı ile yapılan satışa hazırlık işlemlerinin ve buna dayalı olarak TMSF tarafından yapılan satış işleminin ise …İdare Mahkemesi’nin …tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile iptal edildiği, anılan kararların temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğinden bahisle, bankaya el konulması tarihinden önceki durumun tüm kurum ve kuruluşlar nezdinde hukuken ve fiilen yeniden oluşturulması ve kendisine hissedarlık haklarının iadesi istemiyle yapılan başvurunun zımnen reddi üzerine …-TL tutarındaki zararın el konulma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılan davada, …İdare Mahkemesi’nin …tarih ve E:…, K:… sayılı davanın reddi yolundaki kesinleşen kararı hakkında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 53. maddesinin 1. fıkrasının (ı) bendi uyarınca davanın konusu kalmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığı, lehine yargılama giderleri ve nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi, davalı idare lehine hükmedilen vekâlet ücretinin kaldırılması yönünden yargılamanın yenilenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; 2577 sayılı Kanun’un 53. maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinin açık hükmü karşısında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Mahkemelerince verilen …tarih ve E:…, K:… sayılı davanın reddi yolundaki kesinleşen ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) Ek 1 Nolu Protokol’ün 1. maddesinin ihlâl edildiğine ilişkin kararının yargılamanın yenilenmesi nedeni oluşturduğu, bakılan davada, AİHM’nin 10/10/2017 tarihli Felnner ve diğerleri v. Türkiye (Başvuru no:13312/08 ve 840 diğer başvuru) kararı sonucu, AİHS’nin ilgili Yüksek Sözleşmeci Taraf’ın iç hukuku bu ihlâli ancak kısmen telâfi edebiliyorsa, Mahkeme, gerektiği takdirde, zarar gören tarafın hakkaniyete uygun bir surette tatminine karar verir maddesi uyarınca maddi tazminat olarak her başvuran lehine farklı miktarlarda AİHM içtihatlarınca hesaplanan tazminata hükmettiği, dolayısıyla Mahkemelerince verilen …tarih ve E:…, K:… sayılı karara konu davadaki tazminat talebinin karşılandığı görülmüş olup davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı sonucuna varıldığı, AİHM tarafından yapılan yargılamada yerel yargılamalarda yapılan masraf ve giderlerin ödenmesine yönelik bir karar alınmadığı ve bu nedenle haklılığı AİHM’nin yukarıda bahsi geçen kararı ile tespit edilen davacı lehine Mahkemelerinde görülen davaya ilişkin yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi ve önceki kararı gereğince davalı idareye ödenen avukatlık ücretinin de davacıya iadesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle davacının yargılamanın yenilenmesi isteminin kabulü ile Mahkemelerinin …tarih ve E:…, K:… sayılı kararının kaldırılmasına ve konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, lehine yargılama giderleri ve maktu vekâlet ücretine hükmedilmesine, davalı idare lehine hükmedilen vekâlet ücretinin iadesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, yargılamanın yenilenmesi koşulları oluşmadığı, davacının uğradığını iddia ettiği zararın AİHM tarafından karşılandığı ileri sürülerek temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, AİHM’nin hak ihlâline karar verdiği, kararda yargılama giderleri ve vekâlet ücreti konusunda herhangi bir açıklamanın yapılmadığı, hak ihlâlinin giderilmesi bakımından yargılama giderlerinin ve ödenen vekâlet ücretinin kaldırılması gerektiği, öte yandan, Mahkeme kararının yargılama giderlerine ilişkin kısmının düzeltilmesinin uygun olacağı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Dosyanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 1. fıkrası ve Geçici 8. maddesi uyarınca görevli ve yetkili olan …Bölge İdare Mahkemesi’ne gönderilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkimi’nin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
USUL YÖNÜNDEN:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 6545 sayılı Kanun’la değişik 45. maddesinin 1. fıkrasında, idare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda farklı bir kanun yolu öngörülmüş olsa dâhi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabileceği, ancak, konusu beş bin Türk lirasını geçmeyen vergi davaları, tam yargı davaları ve idarî işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında idare ve vergi mahkemelerince verilen kararların kesin olduğu, bunlara karşı istinaf yoluna başvurulamayacağı; son fıkrasında, ivedi yargılama usulüne tâbi olan davalarda istinaf yoluna başvurulamayacağı kurala bağlanmış; 2577 sayılı Kanun’a 6545 sayılı Kanun’la eklenen 20/A maddesinde, ivedi yargılama usulü düzenlenmiş, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemleri ile Özelleştirme Yüksek Kurulu kararları bu usulün uygulanacağı uyuşmazlıklar arasında sayılmış, anılan usule tâbi olan davalar hakkında verilen nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği hükmüne yer verilmiş; Geçici 8. maddesinin 1. fıkrasında, ivedi yargılama usulü hariç olmak üzere bu Kanun’la idari yargıda kanun yollarına ilişkin getirilen hükümlerin, 2576 sayılı Kanun’un, bu Kanun’la değişik 3. maddesine göre kurulan bölge idare mahkemelerinin tüm yurtta göreve başlayacakları tarihten sonra verilen kararlar hakkında uygulanacağı, bu tarihten önce verilmiş kararlar hakkında, kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan kanun yollarına ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiş; 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Adalet Bakanlığının Bölge Adliye Mahkemeleri ve Bölge İdare Mahkemelerinin Tüm Yurtta Göreve Başlayacakları Tarihe İlişkin Kararı’nda, 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun uyarınca kurulan bölge idare mahkemelerinin 20/07/2016 tarihinde tüm yurtta göreve başlayacağı duyurulmuştur.
Bu düzenlemelere göre, idare ve vergi mahkemelerinin konusu beş bin Türk lirasını geçmeyen davalarda verilen kararları ile ivedi yargılama usulüne tâbi davalarda verilen kararları hariç, 2576 sayılı Kanun’un 6545 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesine göre kurulan Bölge İdare Mahkemeleri’nin tüm yurtta göreve başladıkları 20/07/2016 tarihinden sonra verilen nihaî kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulabilecektir.
Dosyanın incelenmesinden, …T.A.Ş.’nin hissedarı olan davacı tarafından, 06/12/2000 tarih ve 24252 1. Mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 14. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, …T.A.Ş.’nin temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin, TMSF’ye devrine ilişkin 06/12/2000 tarih ve 123 sayılı Kurul kararının Danıştay Onuncu Dairesi’nin 05/11/2004 tarih ve E:2004/8038, K:2004/7170 sayılı kararı ile davalı idare tarafından yapılan satışa hazırlık işlemlerinin ve buna dayalı olarak TMSF tarafından yapılan satış işleminin ise …İdare Mahkemesi’nin …tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile iptal edildiği, anılan kararların temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğinden bahisle, Danıştay Onuncu ve Onüçüncü Daire’lerinin kesinleşmeye ilişkin kararlarının infazı cümlesinden olmak üzere, bankaya el konulması tarihinden önceki durumun tüm kurum ve kuruluşlar nezdinde hukuken ve fiilen yeniden oluşturulması ve kendisine hissedarlık haklarının iadesi istemiyle yaptığı başvurunun zımnen reddi üzerine hisse karşılığı bedellerin yasal faiziyle tazmini istemiyle açılan davada, …İdare Mahkemesi’nin …tarih ve E:…, K:… sayılı davanın reddine yönelik kesinleşen kararı hakkında yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunulduğu, Mahkemece bu istem kabul edilerek davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği ve bu karara karşı 30 gün içerisinde Danıştay’da temyiz yoluna başvurulabileceğinin belirtilmesi üzerine davalı idare tarafından temyiz başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, …İdare Mahkemesi’nce, bölge idare mahkemelerinin tüm yurtta faaliyete başladığı 20/07/2016 tarihinden sonra, 18/10/2018 tarihinde verilmiş olan, yargılamanın yenilenmesi isteminin kabulüne ilişkin kararın bozulması istemini içeren başvuru, 2577 sayılı Kanun’un 45. maddesinde düzenlenen “istinaf” kanun yolu kapsamında bulunduğundan, istemin …Bölge İdare Mahkemesi tarafından karara bağlanması gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin GÖREV YÖNÜNDEN REDDİNE,
2. Dosyanın istinaf incelemesinde görevli (ve yetkili) …Bölge İdare Mahkemesi’ne gönderilmek üzere kararı veren …İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine, 12/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.