Danıştay Kararı 13. Daire 2019/3838 E. 2019/3279 K. 23.10.2019 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2019/3838 E.  ,  2019/3279 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2019/3838
Karar No:2019/3279

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : …

KARŞI TARAF (DAVALI) : Millî Savunma Bakanlığı – ANKARA

İSTEMİN_KONUSU :…İdare Mahkemesi’nin…tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Millî Savunma Bakanlığı … Başkanlığı … İşletme Müdürlüğü ve bağlı ünitelerin personel taşıma hizmet alımı kapsamında yüklenici olan davacı tarafından, akaryakıta gelen zamlardan, ÖTV artışlarından dolayı oluşan akaryakıt fiyat farkının sözleşmeye göre belirlenerek ödenmesi istemiyle yapılan başvurunun; belirtilen meblağların faturalarının kesilmesi ve İşletme Müdürlüğüne teslimi hâlinde fatura bedellerinin ödeneceği, aksi takdirde 24/04/2019 tarihli başvuru ekinde sunulan faturalar üzerinden ödeme yapılacağı belirtilmek suretiyle reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti:…İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; yapılan ihale neticesinde, davacı şirket ile davalı idare arasında 17/02/2017 tarihinde personel taşıma hizmeti alımı sözleşmesinin imzalandığı, bu sözleşmenin 14.3. maddesinde “Sözleşmede yer alan fiyat farkına ilişkin esas ve usullerde sözleşme imzalandıktan sonra değişiklik yapılmaz.” yönünde düzenleme bulunduğu, davacı ve davalı idare arasında akaryakıt fiyat farkına ilişkin uyuşmazlığın da bu madde kaynaklı olduğu, söz konusu uyuşmazlığın ihale sonrasında taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması aşamasındaki ihtilaftan kaynaklandığı ve özel hukuk hükümlerine tâbi olduğu, dolayısıyla taraflar arasında imzalanan sözleşmeye uyulmadığı iddiasından kaynaklanan işlemin iptaline ilişkin uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adlî yargı yerlerinin görevli bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALAR : Davacı tarafından, uyuşmazlığın çözümünde idarî yargının görevli olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NİN DÜŞÜNCESİ : Dosyanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin birinci fıkrası ve Geçici 8. maddesi uyarınca görevli ve yetkili olan Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi’ne gönderilmek üzere…İdare Mahkemesi’ne gönderilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14/3-a maddesinde, dilekçelerin görev ve yetki yönünden inceleneceği belirtilmiş; 15/1-a maddesinde, 14. maddenin 3/a bendine göre idarî yargının görevli olduğu konularda görevli veya yetkili olmayan mahkemeye açılan davanın görev veya yetki yönünden reddedilerek dava dosyasının görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verileceği kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı Kanun’un 6545 sayılı Kanun’la değişik 45. maddesinin birinci fıkrasında, idare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda farklı bir kanun yolu öngörülmüş olsa dâhi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabileceği, ancak, konusu beş bin Türk lirasını geçmeyen vergi davaları, tam yargı davaları ve idarî işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında idare ve vergi mahkemelerince verilen kararların kesin olduğu, bunlara karşı istinaf yoluna başvurulamayacağı; aynı maddenin son fıkrasında, ivedi yargılama usulüne tâbi olan davalarda istinaf yoluna başvurulamayacağı kurala bağlanmış; 2577 sayılı Kanun’a 6545 sayılı Kanun’la eklenen Geçici 8. maddesinin birinci fıkrasında, ivedi yargılama usulü hariç olmak üzere bu Kanun’la idarî yargıda kanun yollarına ilişkin getirilen hükümlerin, 2576 sayılı Kanun’un, bu Kanun’la değişik 3. maddesine göre kurulan bölge idare mahkemelerinin tüm yurtta göreve başlayacakları tarihten sonra verilen kararlar hakkında uygulanacağı, bu tarihten önce verilmiş kararlar hakkında, kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan kanun yollarına ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiş; 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Adalet Bakanlığının Bölge Adliye Mahkemeleri ve Bölge İdare Mahkemelerinin Tüm Yurtta Göreve Başlayacakları Tarihe İlişkin Kararı’nda, 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun uyarınca kurulan bölge idare mahkemelerinin 20/07/2016 tarihinde tüm yurtta göreve başlayacağı kurala bağlanmıştır.
Bu düzenlemelere göre, idare ve vergi mahkemelerinin, konusu beş bin Türk lirasını geçmeyen davalarda verilen kararları ile ivedi yargılama usulüne tâbi davalarda verilen kararları hariç, 2576 sayılı Kanun’un 6545 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesine göre kurulan Bölge İdare Mahkemeleri’nin tüm yurtta göreve başladıkları 20/07/2016 tarihinden sonra verilen nihaî kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulabilecektir.
2577 sayılı Kanun’a 6545 sayılı Kanun’un 18. maddesiyle eklenen “İvedi yargılama usulü” başlıklı 20/A maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden doğan uyuşmazlıklarda söz konusu yargılama usulünün uygulanacağı; ikinci fıkrasının (g) bendinde, verilen nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği kurala bağlanmıştır.
Aktarılan düzenlemelere göre ivedi yargılama usulüne tâbi olan uyuşmazlıklarla ilgili olarak ilk derece mahkemelerince verilen kararlara karşı hangi tarihte verildiğine bakılmaksızın temyiz kanun yoluna başvurulabileceği, bunlar dışında kalan uyuşmazlıklarla ilgili olarak 20/07/2016 tarihinden sonra verilen kararlara karşı kural olarak istinaf kanun yoluna başvurulabileceği, ancak 2577 sayılı Kanun’un 46. maddesinde tahdidî olarak sayılan uyuşmazlıklarla ilgili kararlara karşı istinaf kanun yolundan sonra temyiz kanun yoluna da başvurulabileceği açıktır.
Bu noktada mahkeme kararına karşı istinaf kanun yoluna mı, yoksa temyiz kanun yoluna mı başvurulabileceğinin belirlenmesi için öncelikle uyuşmazlığın ivedi yargılama usulüne tâbi olup olmadığının tespiti zorunludur. 2577 sayılı Kanun’a 6545 sayılı Kanun’un 18. maddesiyle eklenen “İvedi yargılama usulü” başlıklı 20/A maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden doğan uyuşmazlıklarda ivedi yargılama usulünün uygulanacağı kurala bağlandığından, ihale işlemlerinden doğan uyuşmazlıklardan ne anlaşılması gerektiğinin açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. 6545 sayılı Kanun’un 18. maddesinin gerekçesinde, “İdarî yargıda davaların tümü aynı usul takip edilmek suretiyle sonuçlandırılmaktadır. Ancak idarî davaların bazıları, niteliği itibarıyla diğerlerinden farklıdır. Bu tür davaların geciktirilmeksizin karara bağlanması gerekmektedir. Bu bakımdan, gecikerek karar verilmesinde hem idare hem de davacılar bakımından katlanılması zor ya da imkânsız sonuçlar doğuracak sınırlı sayıdaki dava türünün, diğerlerine göre daha ivedi bir şekilde sonuçlandırılması gerekmektedir. Yargısal sürecin, süratle sonuçlandırılması özel önem taşıyan ihale, özelleştirme, acele kamulaştırma uyuşmazlıklarından kaynaklanan bazı davaların ivedilikle sonuçlandırılmaması hâlinde, hukukî belirsizlik doğmasına neden olunmaktadır. Madde ile Avrupa örneklerinde olduğu gibi idarî yargılamaya ivedi yargılama usulü kurumu kazandırılmaktadır.” açıklamalarına yer verilmiştir. Kanun’un gerekçesinde de ifade edildiği üzere, sınırlı sayıdaki dava türü ivedi yargılama usulüne tâbidir. Nitekim gerekçede ihaleyle bağlantılı tüm işlemlerin değil, yargısal sürecin süratle sonuçlandırılması özel önem taşıyan ihale uyuşmazlıklarının bu yargılama usulüne tâbi kılındığı vurgulanmıştır.
Öte yandan, ihale işlemlerine ilişkin idarî usulü düzenleyen temel kanunlardan olan 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 4. maddesinde, ihalenin, “Bu Kanun’da yazılı usul ve şartlarla, işin istekliler arasından seçilecek birisi üzerine bırakıldığını gösteren ve yetkili mercilerin onayı ile tamamlanan sözleşmeden önceki işlemleri”; 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 4. maddesinde ise, “Bu Kanun’da yazılı usul ve şartlarla mal veya hizmet alımları ile yapım işlerinin istekliler arasından seçilecek birisi üzerine bırakıldığını gösteren ve ihale yetkilisinin onayını müteakip sözleşmenin imzalanması ile tamamlanan işlemleri” ifade ettiği belirtilmiş olup, bu kanunî tanımlamalar ve istikrar kazanan içtihatlar dikkate alınarak ihale ilanı ile başlayıp sözleşmenin imzalanması ile tamamlanan süreçte idarece tesis edilen işlemlerin ivedi yargılama usulüne tâbi ihale işlemleri olduğunun kabulü gerekir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı ile Millî Savunma Bakanlığı …Tesisleri İş Başkanlığı … BÖLGE 5. İşletme Müdürlüğü arasında 22/12/2016 ve 17/02/2017 tarihinde personel taşıma hizmet alımı sözleşmesi imzalandığı, söz konusu sözleşmeler kapsamında akaryakıta gelen zamlardan, ÖTV artışlarından dolayı oluşan akaryakıt fiyat farkının sözleşmeye göre belirlenerek ödenmesi istemiyle başvuruda bulunulduğu, anılan başvurunun reddi üzerine de bu işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, sözleşmenin imzalanması ile tamamlanan süreçten sonraki bir tarihte davalı idareye akaryakıt fiyat farkı ödemesine ilişkin yapılan başvurunun reddi üzerine bu işlemin iptali istemiyle açılan ve öncelikle sonuçlandırılması özel önem taşıyan uyuşmazlık olarak nitelendirilmesine imkân bulunmayan iptal davasının, ivedi yargılama usulü kapsamında yer almadığı açık olup, istemin … Bölge İdare Mahkemesi’nce karara bağlanması gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin GÖREV YÖNÜNDEN REDDİNE,
2. Dosyanın istinaf incelemesinde görevli ve yetkili … Bölge İdare Mahkemesi’ne gönderilmek üzere kararı veren…İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine, 23/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.