Danıştay Kararı 13. Daire 2019/3811 E. 2019/3179 K. 21.10.2019 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2019/3811 E.  ,  2019/3179 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2019/3811
Karar No:2019/3179

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : …

KARŞI TARAF (DAVALI) : …
VEKİLİ : …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı’nca gerçekleştirilen ihale sonucu davacı şirketin uhdesinde kalan “…-TL bedelli … Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Onarım İşi”ne ilişkin 10/09/2018 tarihli sözleşmenin, 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nun 20. maddesi uyarınca tek taraflı olarak feshedilmesine ilişkin ‘nin 26/07/2019 tarih ve … sayılı işleminin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce; ihale üzerinde kalan davacı ile davalı idare arasında 10/09/2018 tarihli sözleşmenin imzalandığı; … Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı’nın 05/07/2019 tarih ve … sayılı yazısı ile 10 gün içinde işin tamamlanmasının istenildiği, Fesih Tasfiye Komisyonu tarafından 23/07/2019 tarihinde yerinde yapılan kontrolde tespit edilen eksikliklerin mevcut durumunun tutanak altına alındığı, tespit edilen eksikliklerin davacı tarafından yapımlarının gerçekleştirilmemesi nedeniyle 4735 sayılı Kanun’un 20. maddesinde yer alan taahhüdün sözleşme hükümlerine uygun olarak yerine getirilmemesi veya işin süresinde bitirilmemesi gerekçesiyle sözleşmenin feshedildiğinin 26/07/2019 tarih ve … sayılı işlemle davacı şirkete bildirildiği, uyuşmazlığın ihale aşamasına ilişkin olmadığı, davacı ile davalı idare arasında imzalanan sözleşmenin uygulanmasından kaynaklandığı, sözleşmenin feshi sebeplerinin haklı olup olmadığı hususlarının sözleşme hükümlerinin değerlendirilerek adli yargı merciinde çözümlenmesi gerektiği, idarenin, sözleşme hükümleri yanında kanundan doğan yükümlülüklerini yerine getirip getirmemesinin de haklı fesih değerlendirmesinde bir öneminin olduğu ve bu durumun işleme “idari işlem” niteliği kazandırmasının mümkün olmadığı, dolayısıyla tamamen sözleşme yapılarak teslim alınan işe ilişkin olarak sözleşmenin uygulaması aşamasında meydana gelen sebeplerle sözleşmenin feshine dair tesis edilen işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adli yargının görevinde olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Bölge İdare Mahkemesi’ne hitaben yazılmış dilekçesinde, ihaleye ilişkin işin projesinin hatalı olduğu, proje hatasından dolayı kamunun zarara uğratıldığı gerekçesiyle Manisa Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı çalışanları hakkında idari ve cezai soruşturma başlatıldığı, idarenin tek yanlı ve üstün gücünü kullanarak sözleşmeyi feshettiği, bu nedenle idari yargının görevli olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Dosyanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin birinci fıkrası ve Geçici 8. maddesi uyarınca görevli ve yetkili olan İzmir Bölge İdare Mahkemesi’ne gönderilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
USUL YÖNÜNDEN:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14/3-a maddesinde, dilekçelerin görev ve yetki yönünden inceleneceği belirtilmiş; 15/1-a maddesinde, 14. maddenin 3/a bendine göre idari yargının görevli olduğu konularda görevli veya yetkili olmayan mahkemeye açılan davanın görev veya yetki yönünden reddedilerek dava dosyasının görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verileceği kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı Kanun’un 6545 sayılı Kanun’la değişik 45. maddesinin birinci fıkrasında, idare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabileceği, ancak, konusu … Türk lirasını geçmeyen vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında idare ve vergi mahkemelerince verilen kararların kesin olduğu, bunlara karşı istinaf yoluna başvurulamayacağı, son fıkrasında ise ivedi yargılama usulüne tabi olan davalarda istinaf yoluna başvurulamayacağı belirtilmiştir.
2577 sayılı Kanun’a 6545 sayılı Kanun’un 18. maddesiyle eklenen “İvedi yargılama usulü” başlıklı 20/A maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden doğan uyuşmazlıklarda söz konusu yargılama usulünün uygulanacağı; (g) bendinde ise, verilen nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği kurala bağlanmıştır.
Aktarılan düzenlemelere göre, ivedi yargılama usulüne tâbi olan uyuşmazlıklarla ilgili olarak ilk derece mahkemelerince verilen kararlara karşı temyiz kanun yoluna başvurulabileceği, bunlar dışında kalan uyuşmazlıklarla ilgili olarak verilen kararlara karşı kural olarak istinaf kanun yoluna başvurulabileceği, ancak 2577 sayılı Kanun’un 46. maddesinde tahdidî olarak sayılan uyuşmazlıklarla ilgili kararlara karşı istinaf kanun yolundan sonra temyiz kanun yoluna da başvurulabileceği açıktır.
Bu noktada mahkeme kararına karşı istinaf kanun yoluna mı, yoksa temyiz kanun yoluna mı başvurulabileceğinin belirlenmesi için öncelikle uyuşmazlığın ivedi yargılama usulüne tâbi olup olmadığının tespiti zorunludur. 2577 sayılı Kanun’a 6545 sayılı Kanun’un 18. maddesiyle eklenen “İvedi yargılama usulü” başlıklı 20/A maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden doğan uyuşmazlıklarda ivedi yargılama usulünün uygulanacağı kurala bağlandığından, ihale işlemlerinden doğan uyuşmazlıklardan ne anlaşılması gerektiğinin açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
6545 sayılı Kanun’un 18. maddesinin gerekçesinde, “İdari yargıda davaların tümü aynı usul takip edilmek suretiyle sonuçlandırılmaktadır. Ancak idari davaların bazıları, niteliği itibarıyla diğerlerinden farklıdır. Bu tür davaların geciktirilmeksizin karara bağlanması gerekmektedir. Bu bakımdan, gecikerek karar verilmesinde hem idare hem de davacılar bakımından katlanılması zor ya da imkânsız sonuçlar doğuracak sınırlı sayıdaki dava türünün, diğerlerine göre daha ivedi bir şekilde sonuçlandırılması gerekmektedir. Yargısal sürecin, süratle sonuçlandırılması özel önem taşıyan ihale, özelleştirme, acele kamulaştırma uyuşmazlıklarından kaynaklanan bazı davaların ivedilikle sonuçlandırılmaması hâlinde, hukuki belirsizlik doğmasına neden olunmaktadır. Madde ile Avrupa örneklerinde olduğu gibi idari yargılamaya ivedi yargılama usulü kurumu kazandırılmaktadır.” açıklamalarına yer verilmiştir. Kanun’un gerekçesinde de ifade edildiği üzere, sınırlı sayıdaki dava türü ivedi yargılama usulüne tâbidir. Nitekim gerekçede ihaleyle bağlantılı tüm işlemlerin değil, yargısal sürecin süratle sonuçlandırılması özel önem taşıyan ihale uyuşmazlıklarının bu yargılama usulüne tâbi kılındığı vurgulanmıştır.
Öte yandan, ihale işlemlerine ilişkin idari usulü düzenleyen temel kanunlardan olan 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 4. maddesinde, ihalenin, “Bu Kanun’da yazılı usul ve şartlarla işin istekliler arasından seçilecek birisi üzerine bırakıldığını gösteren ve yetkili mercilerin onayı ile tamamlanan sözleşmeden önceki işlemleri”, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 4. maddesinde ise, “Bu Kanun’da yazılı usul ve şartlarla mal veya hizmet alımları ile yapım işlerinin istekliler arasından seçilecek birisi üzerine bırakıldığını gösteren ve ihale yetkilisinin onayını müteakip sözleşmenin imzalanması ile tamamlanan işlemleri” ifade ettiği belirtilmiş olup, bu kanunî tanımlamalar ve istikrar kazanan içtihatlar dikkate alınarak ihale ilanı ile başlayıp sözleşmenin imzalanması ile tamamlanan süreçte idarece tesis edilen işlemlerin ivedi yargılama usulüne tâbi ihale işlemleri olduğunun kabulü gerekir.
Kanun gerekçesinde de ifade edildiği üzere, sınırlı sayıdaki dava türü ivedi yargılama usulüne tâbidir. Nitekim gerekçede ihaleyle bağlantılı tüm işlemlerin değil, yargısal sürecin süratle sonuçlandırılması özel önem taşıyan ihale uyuşmazlıklarının bu yargılama usulüne tâbi kılındığı vurgulanmıştır.
Uyuşmazlıkta, ihale üzerinde kalan davacı ile davalı idare arasında 10/09/2018 tarihli sözleşmenin imzalandığı, sözleşmeye göre işin bitim tarihinin 28/10/2018 olarak belirlendiği, davacı tarafından 14/09/2018 tarihinde iş yerinin teslim alınarak işe başlandığı ve onarım işinin tamamlanarak 28/10/2018 tarihli dilekçe ile işin bittiğinin idareye bildirildiği, davacı şirkete Eylül 2018’de …-TL ödeme yapıldığı, inşaatta eksiklikler olduğunun tespiti üzerine … Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı’nın 05/07/2019 tarih ve … sayılı yazısı ile 10 gün içinde işin tamamlanmasının istenildiği, Fesih Tasfiye Komisyonu tarafından 23/07/2019 tarihinde yerinde yapılan kontrolde tespit edilen eksikliklerin mevcut durumunun tutanak altına alındığı, tespit edilen eksikliklerin davacı tarafından giderilmemesi nedeniyle 4735 sayılı Kanun’un 20. maddesinde yer alan taahhüdün sözleşme hükümlerine uygun olarak yerine getirilmemesi ve işin süresinde bitirilmemesi gerekçesiyle sözleşmenin tek tarflı olarak feshedilmesine ilişkin dava konusu işlemin tesis edildiği, anılan işlemde ihale sürecine ilişkin herhangi bir gerekçeye yer verilmediği görülmektedir.
Bu durumda, her ne kadar davacı tarafından kararın kaldırılması talebiyle Bölge İdare Mahkemesi’ne hitaben yazılan dilekçeyle istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de, mahkemece yapılan ilk inceleme sonucunda, dilekçenin Bölge İdare Mahkemesi’ne hitaben yazılmakla birlikte uyuşmazlığın ivedi yargılama usulüne tâbi olduğu gerekçesiyle dosyanın Danıştay’a gönderildiği, ancak uyuşmazlığın ihale sürecinin tamamlanmasından sonraki aşamaya ilişkin olduğu ve öncelikle sonuçlandırılması özel önem taşıyan uyuşmazlık olarak nitelendirilmesine imkân bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, sözleşmenin imzalanmasından sonra ortaya çıkan bir sebebe dayanarak tesis edilen ve sözleşmenin idarece tek taraflı feshine ilişkin işlemden kaynaklanan dava konusu uyuşmazlığın çözümü ivedi yargılama usulü kapsamında yer almadığından, istemin İzmir Bölge İdare Mahkemesi’nce karara bağlanması gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin GÖREV YÖNÜNDEN REDDİNE,
2. Dosyanın istinaf incelemesinde görevli (ve yetkili) … Bölge İdare Mahkemesi’ne gönderilmek üzere kararı veren … İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine, 21/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.