Danıştay Kararı 13. Daire 2019/3675 E. 2019/2939 K. 07.10.2019 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2019/3675 E.  ,  2019/2939 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/3675
Karar No : 2019/2939

DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALILAR: 1. …
2. …

DAVANIN KONUSU :
01/08/2019 tarih ve 30849 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Radyo, Televizyon ve İsteğe Bağlı Yayınların İnternet Ortamında Sunumu Hakkında Yönetmeliğin 2. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinin, 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin, 5. maddesinin birinci fıkrasının, 6. maddesinin, 12. maddesinin, 16. maddesinin ve 17. maddesinin iptali istenilmektedir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Dava konusu işlem ile davacı arasında hukuken korunabilir, somut, güncel ve meşru bir menfaat ilgisinin bulunmaması nedeniyle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dava dilekçesi 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
USUL YÖNÜNDEN:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1/a fıkrasında, idarî davaların idarî işlemler hakkında yetki, sebep, şekil, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılacağı belirtildikten sonra, ilk inceleme konularının belirlendiği 14. maddesinin 3/c bendinde dava dilekçesinin ehliyet yönünden de inceleneceği, 15. maddesinin 1/b bendinde ise, bu hususta kanuna aykırılık görülmesi hâlinde davanın reddedileceği kurala bağlanmıştır.
İptal davasının subjektif ehliyet şartı olan “menfaat ihlâli”, öğretide ve içtihatta dava konusu işlemle davacı arasında kurulan kişisel, meşru, güncel bir menfaat alâkası olarak tanımlanmaktadır. Menfaatin kişisel olması, idarî işlemin mutlaka davacı hakkında tesis edilmiş olmasını gerektirmemektedir. Sözü edilen menfaat alâkasının varlığı ve sınırlarının her olayda yargı yerince uyuşmazlığın niteliğine göre belirlenmesi gerekmektedir.
Dava konusu Yönetmeliğin iptali isteminde bulunan davacı, bir kamu görevlileri sendikasıdır.
Anayasa’nın sendika kurma hakkını düzenleyen 51. maddesinde, “Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir. Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz. …
İşçi niteliği taşımayan kamu görevlilerinin bu alandaki haklarının kapsam, istisna ve sınırları gördükleri hizmetin niteliğine uygun olarak kanunla düzenlenir. …” kuralı yer almaktadır.
4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde, Sendika, “Kamu görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal ve meslekî hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kuruluş” olarak tanımlanmıştır. Aynı Kanun’un sendika ve konfederasyonların yetki ve faaliyetlerini düzenleyen 19. maddesinde, “Kamu görevlileri sendikaları ile konfederasyonlar, bu Kanundaki hükümler çerçevesinde, toplu sözleşme görüşmelerinde taraf olmaya yetkilidir.
Sendika ve konfederasyonlar kuruluş amaçları doğrultusunda toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeterek aşağıdaki faaliyetlerde bulunabilirler:
a) (Değişik: 4/4/2012-6289/14 md.) Genel olarak kamu personelinin hak ve ödevleri, çalışma koşulları, yükümlülükleri, iş güvenlikleri ile sağlık koşullarının geliştirilmesi konularında görüş bildirmek ve toplu sözleşmenin uygulanmasını izlemek üzere yapılacak çalışmalara temsilciler göndermek.
b) Devlet personel mevzuatında kamu görevlilerinin temsilini öngören çeşitli kurullara temsilci göndermek.
c) Verimlilik araştırmaları yapmak, sonuçlarla ilgili raporlar düzenlemek, önerilerde bulunmak ve işverenlerle bu konularda ortak çalışmalar yapmak.
d) Üyelerin meslekî yeterliliklerinin artırılması ve sorunlarının çözülmesi ile sendikal faaliyetlerinin geliştirilmesine yönelik kurs, seminer ve sosyal amaçlı toplantılar düzenlemek, bilimsel çalışmalar yapmak ve yayınlarda bulunmak.
e) Üyelerin ortak ekonomik ve sosyal hak ve menfaatleri ile personel hukukunu ilgilendiren konularda ilgili kurumlara ve yetkili makamlara sunulmak üzere çalışmalar yapmak ve öneriler getirmek.
f) Üyelerin idare ile ilgili doğacak ihtilaflarında, ortak hak ve menfaatlerinin izlenmesinde veya hukukî yardım gerekliliğinin ortaya çıkması durumunda üyelerini veya mirasçılarını, her düzeyde ve derecedeki yönetim ve yargı organları önünde temsil etmek veya ettirmek, dava açmak ve bu nedenle açılan davalarda taraf olmak.
g) Üyeleri ve ailelerinin yararlanmaları için hizmet amacıyla, eğitim ve sağlık tesisleri, dinlenme yerleri, misafirhane spor alanları ve benzeri yerler ile kitaplık, kreş, yuva ve huzur evleri, yardımlaşma sandıkları kurmak ve yönetmek ile herhangi bir bağışta bulunmamak kaydı ile üyeleri için kooperatifler kurulmasına yardım etmek ve nakit mevcudunun yüzde onundan fazla olmamak kaydıyla bu kooperatiflere kredi vermek.
h) (Değişik: 4/4/2012-6289/14 md.) Yangın, su baskını, deprem gibi tabii afetlerin vukuunda, gerektiğinde üyelik şartı aranmaksızın nakit mevcudunun yüzde onunu aşmamak kaydıyla afete uğrayan bölgelerde konut, sağlık ve eğitim tesisleri yapılması amacıyla kamu yararına çalışan dernekler ve Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ile kamu kurum ve kuruluşlarına aynî ve nakdî yardımda bulunmak, afete uğrayan bölgelerde konut ve sağlık tesisleri yapmak.
ı) (Ek: 14/4/2016-6704/14 md.) Gerektiğinde, nakit mevcudunun yüzde onunu aşmamak kaydıyla ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile koordinasyon halinde, 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun mülga 64’üncü maddesi ve 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 47’nci maddesinin sekizinci fıkrasında sayılanlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu, 3/11/1980 tarihli ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun, 17/7/2004 tarihli ve 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun Ek 1’inci maddesi hükümlerine göre nakdî tazminat ödenmesi veya aylık bağlanması hakkı bulunanlara aynî ve nakdî yardımda bulunmak.” kuralına yer verilmiştir.
Sendikanın unsurlarından birisi de “ortak amaç” unsurudur. Anayasanın 51. maddesi uyarınca sendikalar, “üyelerinin çalışma ilişkilerindeki ortak ekonomik ve sosyal hak ve çıkarlarını korumak ve geliştirmek” amacıyla kurulabilirler. Nitekim, sendikacılığın tarihsel gelişimine bakıldığında gerek işçilerin gerek işverenlerin bir araya gelip örgütlenmelerinin ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerinin korunması ve geliştirilmesi ihtiyacından doğduğu görülmektedir (ÇELİK Nuri / CANİKLİOĞLU Nurşen / CANBOLAT Talat, İş Hukuku Dersleri, Yenilenmiş 28. Bası, Beta, 2015, İstanbul, s. 547).
Sendikaların amaç unsuruna yönelik olarak 1961 Anayasası’nın 46. maddesinde herhangi bir belirlemeye yer verilmemişken, 1982 Anayasası’nda açıkça “…üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için…” ifadeleri kullanılmak suretiyle bir çerçeve çizilmiştir. Öte yandan, sendikanın, çalışanların mali ve sosyal haklarını korumak ve geliştirmek için meydana getirilen bir kuruluş olduğu tanımlamasına Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru üzerine vermiş olduğu kararlarda da yer verilmiştir (Osman Köse ve Basın Yayın İletişim ve Posta Emekçileri Sendikası başvurusu, B. No: 2014/13387, Karar Tarihi: 09/11/2017, p. 39; Abdulkadir Akgün başvurusu, B. No: 2015/19791, Karar Tarihi: 20/03/2019, p. 43).
Anayasa’da, 4688 sayılı Kanun’da, yargı kararlarında ve öğretide belirtilen kuruluş amaçları göz önünde bulundurulduğunda, kamu görevlileri sendikalarının kuruluş amaçlarıyla ilgili konularda dava açabileceklerinde kuşku bulunmamaktadır. Öte yandan, dava konusu Yönetmeliğin 1. maddesi uyarınca, söz konusu Yönetmeliğin amacının, radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmetlerinin internet ortamından sunumuna, iletimine, medya hizmet sağlayıcılara yayın lisansı, platform işletmecilerine de yayın iletim yetkisi verilmesine ve söz konusu yayınların denetlenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemek olduğu; davacı sendikanın tüzel kişiliğinin hak ve menfaatlerini doğrudan etkilemediği gibi, davacı sendika üyesi personelin hak ve menfaatlarine yönelik herhangi bir düzenleme de getirmediği; salt davalı idarede örgütlü olmanın menfaat bağı için yeterli olmadığı hususları dikkate alındığında, dava konusu Yönetmelik ile davacı …’nın menfaat alâkasının bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu itibarla, davacı Sendikanın 01/08/2019 tarih ve 30849 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Radyo, Televizyon ve İsteğe Bağlı Yayınların İnternet Ortamında Sunumu Hakkında Yönetmeliğin 2. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinin, 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin, 5. maddesinin birinci fıkrasının, 6. maddesinin, 12. maddesinin, 16. maddesinin ve 17. maddesinin iptali istemiyle dava açma ehliyeti bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14/3-c ve 15/1-b maddeleri uyarınca DAVANIN EHLİYET YÖNÜNDEN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam ….-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 07/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.