Danıştay Kararı 13. Daire 2019/3670 E. 2020/2960 K. 03.11.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2019/3670 E.  ,  2020/2960 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/3670
Karar No : 2020/2960

DAVACI: …
VEKİLİ: Av. …
DAVALI: … Kurumu
VEKİLİ: Av. …

DAVANIN KONUSU :
Davacıya ait akaryakıt istasyonundan alınan numunenin akredite laboratuvar analizinde teknik düzenlemelere aykırı olduğunun tespit edildiğinden bahisle …-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (Kurul) kararının iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI :
Aynı fiil nedeniyle açılan ceza davasından beraat edildiği, akaryakıt istasyonundaki sayaçlardan alınan numunelerde aykırılık olmadığı, numune alınan ve aykırı sonuç veren istasyonun arka tarafında bulunan fıçıdaki akaryakıtın satışa sunulmadığı ileri sürülmektedir

DAVALININ SAVUNMASI :
Davacının akaryakıt istasyonunda yapılan denetimde alınan numunelerin analizinin teknik düzenlemelere aykırı sonuç vermesi akabinde tesis edilen işlemin hukuka uygun olduğu savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ :
Dava konusu işlemin iptali gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …’IN DÜŞÜNCESİ :
Dava; davacıya ait akaryakıt istasyonundan alınan numunenin akredite laboratuvar analizinde teknik düzenlemelere aykırı olduğunun tespit edildiği ve bu fiilin 5015 sayılı Kanunun 4. maddesinin dördüncü fıkrasının (ı) bendine aykırı olduğundan bahisle, anılan Kanunun 19. maddesi uyarınca idari para cezası verilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Danıştay Onüçüncü Dairesince, davanın reddine ilişkin olarak verilen 08/02/2012 tarih, E:2010/1919, K:2012/301 sayılı karar Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 26/12/2018 tarihli ve E:2018/803, K:2018/6005 sayılı kararıyla bozulmuştur.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesi hükümlerinde yer alan düzenleme uyarınca, Danıştay’ın ilk derece Mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesi sonucunda Danıştay İdari Dava Kurulu’nca verilen bozma kararlarına Danıştay Dava Dairelerince ısrar etme olanağı tanınmamış olması nedeniyle, bozma kararında yer alan gerekçe uyarınca, dava konusu işlemin iptali yolunda karar verilmesi gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesince, Dairemizin 08/02/2012 tarih ve E:2010/1919, K:2012/301 sayılı davanın reddi yolundaki kararının Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 26/12/2018 tarih ve E:2018/803, K:2018/6005 sayılı kararı bozulması üzerine, bozulan kısımla ilgili olarak gereği yeniden görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Bayilik lisans sahibi olan davacı şirkete ait akaryakıt istasyonunda yapılan denetim akabinde 12/04/2007 tarihinde alınan akaryakıt numunelerinin TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Enerji Enstitüsü’nde yapılan analizi sonucunda, teknik düzenlemelere aykırı olduğunun tespit edildiği, bu raporlar esas alınarak dava konusu işlemin tesis edildiği, anılan işlemin iptali istemiyle de bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İNCELEME VE GEREKÇE:
Dairemizin 08/02/2012 tarih ve E:2010/1919, K:2012/301 sayılı kararıyla davanın reddine karar verildiği, anılan kararın davacı tarafından temyiz edildiği, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 26/12/2018 tarih ve E:2018/803, K:2018/6005 sayılı kararıyla;
“5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 1. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanunun amacının; yurt içi ve yurt dışı kaynaklardan temin olunan petrolün doğrudan veya işlenerek güvenli ve ekonomik olarak rekabet ortamı içerisinde kullanıcılara sunumuna ilişkin piyasa faaliyetlerinin şeffaf, eşitlikçi ve istikrarlı biçimde sürdürülmesi için yönlendirme, gözetim ve denetim faaliyetlerinin düzenlenmesini sağlamak olduğu belirtilmiştir.
Anılan Kanunun “Lisans Sahiplerinin Temel Hak ve Yükümlülükleri” başlıklı 4. maddesinin dördüncü fıkrasının (ı) bendinde, bu Kanuna göre faaliyette bulunanların; piyasa faaliyetlerinde, Kurul’un belirleyeceği teknik düzenlemelere uygun akaryakıt sağlamakla yükümlü oldukları, 14. maddesinin dördüncü fıkrasında, Kurum’un piyasa faaliyetlerini kendi personeli ile veya kamu kurum ve kuruluşları ile özel denetim kuruluşlarından hizmet alımı yoluyla denetime tâbi tutacağı, Kurum’un, denetlemelerde kullanılmak üzere, Türkiye Akreditasyon Kurumu ile işbirliği yaparak akredite sabit ve gezici laboratuvarlar kurabileceği, kurulmasına kaynak aktarabileceği, denetlemede, ön araştırmada ve soruşturmada takip edilecek usul ve esasların çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği; 19. maddesinin 2. fıkrası (b) bendinin 3. alt bendinde; 4. madde hükümlerinin ihlâli halinde, sorumluları hakkında ikiyüzellibin Türk Lirası idarî para cezası uygulanacağı, aynı maddenin 4. fıkrasında, bayiler için yukarıda yer alan cezaların beşte birinin uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
Ayrıca Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği’nin 38. maddesinin (a) bendinde ise, bayilik lisansı sahiplerinin akaryakıtın kullanım amacının ve niteliğinin değiştirilmemesi ile yükümlü oldukları düzenlemesine yer verilmiştir.
Öte yandan, petrol piyasasına ilişkin faaliyetler kapsamındaki tesislerin ve piyasaya sunulan petrol ve madenî yağın teknik düzenlemelere ve standartlara uygunluğu ile ilgili usul ve esasların belirlenmesi amacıyla 10/09/2004 günlü, 25579 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Petrol Piyasasında Uygulanacak Teknik Kriterler Hakkında Yönetmeliğin 5. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendinde, akaryakıtın teknik düzenlemelere uygun olmasının zorunlu olduğu, (b) bendinde, ürünlerin öncelik sırasıyla TS veya EN standartlarına veya bu standart da yoksa, TSE tarafından kabul gören diğer standartlara uygun olmasının esas olduğu belirtilmiş, aynı Yönetmeliğin 7. maddesinin (d) bendinde ise, lisans sahiplerinin akaryakıtı teknik düzenlemelere uygun olarak arz etmekle yükümlü oldukları ifade edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; bayilik lisansı sahibi olan davacıya ait akaryakıt istasyonunda 12/04/2007 tarihinde yapılan denetimde, iki motorin pompası ve bir kurşunsuz benzin pompası ile istasyonun arka kısmında bulunan 100 litrelik fıçıdan alınan akaryakıt numunelerinin 19/04/2007 tarihinde TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Enerji Enstitüsüne teslim edildiği, yapılan analiz sonucu düzenlenen … sayılı raporda fıçıdan alınan numunenin, … ve … sayılı raporlarda da motorin pompalarından alınan numunelerin teknik düzenlemelere uygun olduğunun belirtildiği, … sayılı raporda ise kurşunsuz benzin pompasından alınan numunenin “Araştırma Oktan Sayısı” parametresi yönünden teknik düzenlemelere aykırı olduğunun tespit edildiği ve bu rapor esas alınarak dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Benzer bir uyuşmazlıkta, Danıştay Onüçüncü Dairesine sunulan ODTÜ Petrol Araştırma Merkezinin … günlü, … sayılı yazısında, benzinde oktan sayısının rafineri üretimi sırasında belirlenen bir özellik olduğu, benzinin kompozisyonu ve MTBE gibi katkı maddeleri ile istenen seviyede olmasının sağlandığı, oktan sayısı ile ilgili standartta belirtildiği üzere güneş ışığına maruz kalan ve uzun süre bekletilen numunelerde oktan sayısında değişme beklenebileceği, ulusal markeri olumlu çıkan bir yakıtın oktan sayısını kasıtlı olarak bayilerin değiştirmesinin mümkün olmadığı yönünde; TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Enerji Enstitüsü’nün konuya ilişkin 26/06/2013 günlü yazısında ise, oktan sayısının artırılmasının piyasada bulunan bazı katkı maddeleri ile mümkün olduğu hâlde, bunun tersi bir durumla bugüne kadar karşılaşılmadığı yönünde görüş bildirildiği görülmektedir.
Bu durumda; akredite laboratuvarlar tarafından konuya ilişkin olarak verilen görüş yazıları göz önünde bulundurulduğunda, akaryakıtın ulusal marker seviyesinin geçerli olması ve yalnızca “Araştırma Oktan Sayısı” parametresinin teknik düzenlemelere aykırı çıkması, diğer parametrelerin tamamının uygun bulunması, davacı şirketin numune alınan akaryakıta bir müdahalesinin olduğu ve piyasaya teknik kriterlere aykırı akaryakıt arz ettiğine ilişkin başka bir tespitin de bulunmaması karşısında, akaryakıtın “araştırma oktan sayısı” parametresi yönünden teknik düzenlemelere aykırı olmasından dolayı davacı şirkete yüklenebilecek bir sorumluluk bulunmadığından, davacı şirket hakkında uygulanan idarî para cezasında hukuka uygunluk, davanın reddine ilişkin Daire kararında ise hukuki isabet görülmemiştir.” gerekçesiyle Dairemizin anılan kararının bozulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46. maddesinin birinci fıkrasında, Danıştay dava dairelerinin nihaî kararlarının Danıştay’da temyiz edilebileceği; 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 38. maddesinde, İdari Dava Daireleri Kurulu’nun, idari dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararları temyizen inceleyeceği; 2577 sayılı Kanun’un 49/4 ve 50. maddelerinde Danıştay dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların temyizen bozulması hâlinde ise Danıştay dava dairelerine ısrar imkânı tanımayıp, Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu kurala bağlanmıştır.
Aktarılan kanun hükümlerine göre, Danıştay dava dairelerince ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurullarınca bozulması hâlinde Danıştay dava dairelerine ısrar imkânı tanınmadığından, bozma kararına uyularak İdari Dava Daireleri Kurulu kararında belirtilen gerekçelerle, dava konusu Kurul kararının iptaline karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Dava konusu … tarih ve … sayılı Kurul kararının İPTALİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama gideri ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … -TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
3. Davalı idarece yapılan …-TL yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 03/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.