Danıştay Kararı 13. Daire 2019/3369 E. 2023/1046 K. 08.03.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2019/3369 E.  ,  2023/1046 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2019/3369
Karar No:2023/1046

TEMYİZ EDENLER : I- (DAVALILAR) 1- …
VEKİLİ : Av. …
2- …
VEKİLİ : Av. …
II- (DAVACI) … Şti.
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin .. tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimliği’nce 13/11/2013 tarihinde açık ihale usulü ile gerçekleştirilen “130 Kişi İle Malzemesiz Yemekhane Hizmetleri” ihalesine katılan davacı şirketin dahil olduğu ortak girişim grubunun pilot ortağının gerçeğe aykırı ve yanıltıcı bilanço bilgileri tablosu sunduğunun tespit edildiğinden bahisle 4734 sayılı Kanun’un 58. maddesi uyarınca davacı şirketin bir yıl süreyle bütün kamu kurum ve kuruluşların ihalelerine katılmaktan yasaklanmasına ilişkin 21/03/2014 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan işlemin …. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla iptal edilmiş olması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen şimdilik 10.000 TL maddi, 200.000 TL manevi zararın 21/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacı şirketin mahrum kaldığını ileri sürdüğü kazancın, ancak bahse konu ihaleye ilişkin Sözleşmenin imzalanmasından sonra ihale konusu işin Sözleşmede öngörülen şartlara göre tamamlanması hâlinde elde edilebileceği, bu çerçevede davacı şirketin yasaklama dönemine ilişkin kâr kaybından dolayı uğradığını ileri sürdüğü zararın varsayıma dayandığı ve varsayıma dayalı olarak tazminata hükmedilemeyeceğinden, davacı şirketin maddi tazminat talebinin reddi gerektiği, davacının manevi tazminat talebine gelince; tüzel kişiliğin, saygınlığını yitirmesine, itibar kaybına uğramasına veya amaçlarını gerçekleştirmek bakımından zor duruma düşürülmesine yol açan hukuka aykırı tasarrufların manevi zarara yol açtığı kabul edilerek bu tür zararların tazmini gerektiği, davacı şirketin uğramış olduğu manevi zarara karşılık takdiren 20.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, davacının maddi tazminat isteminin reddine, reddedilen miktar üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan …-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine, manevi tazminat isteminin 20.000,00-TL’lik kısmının kabulüne ve anılan tutarın 21/09/2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin ise reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nce; davacının istinaf başvurusu yönünden, … İdare Mahkemesi’nce verilen kararın, davanın reddine ilişkin kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı; davalı idarenin istinaf başvurusuna gelince, tüzel kişiler lehine manevi tazminata hükmedilirken piyasadaki konumları ve ekonomik durumları dikkate alınarak, zararın meydana gelmesine yol açan olayın meydana geliş şekli ve zarara yol açan idari işlemin tesis edilmesi sırasında hizmet kusurunun ağırlığı ortaya konularak, sebepsiz zenginleşmeye yol açmayacak oranda bir tazminat miktarının belirlenmesi gerektiği, olayda söz konusu yasaklama kararının, davacı şirketin dahil olduğu ortak girişim grubunun pilot ortağının ihale aşamasında yanıltıcı bilanço bilgileri tablosu sunduğunun tespit edilmesi nedeniyle tesis edildiği dikkate alındığında, davalı idarece verilen yasaklama kararının ağır bir hizmet kusuru olarak değerlendirilemeyeceği, uygulanan yasaklama işleminden dolayı davacı şirketin ticarî itibarının zedelendiği ve güvenilirliğinin azaltıldığının kabulü ile manevi tatmin amacını aşmayacak miktarda, anılan yasaklama işleminin uygulamada kaldığı süre ve davacı şirket üzerindeki olumsuz etkileri dikkate alınarak, işlem nedeniyle uğranılan manevi zarara karşılık takdiren 5.000,00 TL manevi tazminatın, söz konusu yasaklama işleminin hukuka aykırılığının Mahkeme kararı ile ortaya konulduğu 19/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davalıların istinaf başvurusunun kabulü ile … İdare Mahkemesi’nce verilen kararın kaldırılmasına, esastan incelenen davanın kısmen reddine kısmen kabulüne; davacının istinaf başvurusunun ise reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacı tarafından, hukuka aykırı olarak tesis edilen söz konusu yasaklama kararı sebebiyle yasaklılık süresi boyunca hiçbir ihaleye katılamadığı ve zarara uğradığı, bilirkişi incelemesi yaptırılarak yasaklılık süresi içerisinde oluşan zararın tespit edilmesi gerektiği, hükmedilen manevi tazminat miktarının yetersiz olduğu; davalı idareler tarafından, söz konusu yasaklama kararının verilmesinde idarelerine atfedilebilecek bir kusur veya ihmallerinin bulunmadığı, davacı şirketin dahil olduğu ortak girişimin pilot ortağı tarafından sunulan gerçeğe aykırı ve yanıltıcı belgelerden davacı şirketin de bizzat sorumlu olduğu, bu açıdan davacı şirketin ortağının sebebiyet verdiği fiili durumlar nedeniyle kamu idarelerinden maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulmasının dürüstlük ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMALARI : Davacı ve davalı … Üniversitesi Rektörlüğü tarafından savunma verilmemiştir.
Davalı …Bakanlığı tarafından, temyize konu kararın idareleri lehine olan kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimliği’nce 13/11/2013 tarihinde açık ihale usulü ile gerçekleştirilen “130 Kişi İle Malzemesiz Yemekhane Hizmetleri” ihalesine katılan davacı şirketin dahil olduğu ortak girişim grubunun pilot ortağının gerçeğe aykırı ve yanıltıcı bilanço bilgileri tablosu sunduğunun tespit edildiğinden bahisle 4734 sayılı Kanun’un 58. maddesi uyarınca davacı şirketin bir yıl süreyle bütün kamu kurum ve kuruluşların ihalelerine katılmaktan yasaklanmasına ilişkin 21/03/2014 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan işlemin .. Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla iptal edilmiş olması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen şimdilik 10.000 TL maddi, 200.000 TL manevi zararın 21/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasa’nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu; 36. maddesinde ise, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir.
Anayasa’nın 90. maddesinin son fıkrasında, usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümlerinin esas alınacağı kuralı yer almaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Adil yargılanma hakkı” kenar başlıklı 6. maddesinde, herkesin medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahip olduğu kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinde, “Bu Kanun’da hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hâllerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler ile elektronik işlemlerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır. Ancak, davanın ihbarı ve bilirkişi seçimi Danıştay, mahkeme veya hakim tarafından re’sen yapılır.” kuralına yer verilmiştir.
01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 323. maddesinin 1. fıkrasının (ğ) bendinde, vekâlet ücreti yargılama giderleri arasında sayılmıştır.
2577 sayılı Kanun’un 49. maddesinin birinci fıkrasında, “Temyiz incelemesi sonunda Danıştay; a) Kararı hukuka uygun bulursa onar. Kararın sonucu hukuka uygun olmakla birlikte gösterilen gerekçeyi doğru bulmaz veya eksik bulursa, kararı, gerekçesini değiştirerek onar. b) Kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onar.” kuralı yer almıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
1-Temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının; … İdare Mahkemesi’nce, davacının 10.000,00-TL maddi tazminat isteminin reddi ile manevi tazminat isteminin kısmen kabulü, 20.000,00 TL manevi tazminatın 21/09/2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesi yönünde verilen karara karşı davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddine, davalı idareler tarafından yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile … İdare Mahkemesi’nce verilen kararın kaldırılmasına, 5.000,00-TL manevi tazminatın yasaklama işleminin hukuka aykırılığının Mahkeme kararı ile ortaya konulduğu 19/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine ilişkin kısmında hukukî isabetsizlik bulunmamaktadır.
2- Temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararı, reddedilen maddi tazminat nedeniyle davalı idareler lehine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi yönünden incelendiğinde;
Bir tam yargı davası sonucunda, davacı aleyhine hükmedilen vekâlet ücretinin, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile korunan hak arama hürriyeti ve mahkemeye erişim hakkını ihlâl ettiği iddiasıyla yapılan bireysel başvuru sonucunda verilen Anayasa Mahkemesi’nin … tarih ve B. No:… numaralı kararında konuya ilişkin temel ilkeler ortaya konulmuştur.
Anılan kararda, “Sözleşme’nin adil yargılanma hakkını düzenleyen 6. maddesinde, mahkemeye erişim hakkına açıkça yer verilmemişse de maddenin (1) numaralı fıkrasındaki ‘herkes medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, … bir mahkeme tarafından davasının … görülmesini istemek hakkı…’ ifadeleri çerçevesinde ve hakkın doğası gereği mahkemeye erişim hakkını da kapsadığının kabulü gerekir.
Mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız hâle getiren, bir başka ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamalar mahkemeye erişim hakkını ihlâl edebilir.
Dava sonucundaki başarıya dayalı olarak taraflara vekâlet ücreti ödeme yükümlülüğü öngörülmesi de bu kapsamda mahkemeye erişim hakkına yönelik bir sınırlama oluşturur. Böyle bir sınırlamanın meşru görülebilmesi için kamu yararı ile birey hakkı arasında makûl bir dengenin gözetilmiş olması gerekir… Bu yükümlülüklerin kapsamını belirlemek kamu otoritelerinin takdir yetkisi içindedir. Öngörülen yükümlülükler dava açmayı imkânsız hâle getirmedikçe ya da aşırı derecede zorlaştırmadıkça mahkemeye erişim hakkının ihlâl edildiği söylenemez. Dolayısıyla davayı kaybetmesi hâlinde başvurucuya yüklenecek olan vekâlet ücreti bu çerçevede değerlendirilmelidir. (B. No:2013/1613, 2/10/2013,§ 38 – 39).
Buna karşılık bir hukuki uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyan başvurucuların, reddedilen dava konusu miktar üzerinden hesaplanan vekâlet ücretini karşı tarafa ödemeye mahkûm edilmeleri ihtimali veya olgusu, belirli dava koşulları çerçevesinde mahkemeye başvurmalarını engelleme ya da mahkemeye başvurmalarını anlamsız kılma riski taşımaktadır. Bu çerçevede, davanın özel koşulları çerçevesinde masrafların makûllüğü ve orantılılığı, mahkemeye erişim hakkının asgari sınırını teşkil etmektedir.
Taraflardan birinin yargılamadaki başarı oranına göre kazanılan veya kaybedilen değer oranında lehine veya aleyhine mahkeme masraflarının hükmedilmesine yönelik düzenlemeler mahkemeye erişim hakkına müdahale oluşturmakta ise de abartılı, zorlama veya ciddiyetten yoksun talepleri disipline etmeye yönelik orantılı müdahaleler meşru görülebilir.
Ancak, yukarıda ifade edildiği üzere, bu sınırlamaların hakkın özüne zarar vermeyecek nitelikte, meşru bir amaca dayalı ve kullanılan aracın sınırlama amacı ile orantılı olması, kamu yararının gerekleri ile bireyin hakları arasında kurulmaya çalışılan adil dengeyi bozacak şekilde birey aleyhine katlanılması zor külfetler yüklenmemiş olması gereklidir.” gerekçelerine yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi tarafından yapılan değerlendirmelere göre, istenen tazminatın reddedilmesi üzerine belirli bir oranının karşı tarafa vekâlet ücreti olarak ödenmesi yükümlülüğü öngörülmesi tek başına mahkemeye erişim hakkını ihlâl eden bir müdahale olarak nitelendirilemeyecektir. Ancak, her bir uyuşmazlığın kendine özgü niteliklerinin ve uyuşmazlığa konu olayın, davacıların mahkemeye erişim hakkı üzerinde farklı sonuçlar doğurabilmesi de mümkündür.
Diğer taraftan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 36533/04 başvuru numaralı Mesutoğlu-Türkiye kararında özetle; mahkemeye erişim hakkının mutlak olmadığı, bazı sınırlamalara tâbi olabildiği, bununla birlikte, getirilen kısıtlamaların, hakkın özünü ortadan kaldıracak ölçüde, kişinin mahkemeye erişimini engellememesi gerektiği, mahkemeye erişim hakkına getirilen bu tür sınırlamaların ancak meşru bir amaç güdüldüğü takdirde ve hedeflenen amaç ile başvurulan araçlar arasında makûl bir orantı olması hâlinde Sözleşme’nin 6/1 maddesi ile bağdaşabileceği, bu ilkelerden hareketle, dava açma hakkının doğal olarak yasayla belirlenen şartları olmakla birlikte, mahkemelerin yargılama usullerini uygularken bir yandan davanın hakkaniyetine hâlel getirecek kadar abartılı şekilcilikten, öte yandan, kanunla öngörülmüş olan usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak kadar aşırı bir gevşeklikten kaçınılması gerektiği belirtilmektedir.
Uyuşmazlıkta, davanın maddi tazminat istemi yönünden reddine yönelik İdare Mahkemesi kararına karşı davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddine dair Bölge İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu, ancak davalı idareler lehine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesinin mahkemeye erişim hakkını anlamsız/etkisiz kılma sonucunu doğurduğu açık olduğundan, davalı idareler lehine nispi vekâlet ücretine değil, maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Ancak, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmemektedir.
Bu itibarla, temyizen incelenen Bölge İdare Mahkemesi kararının, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının hüküm fıkrasında yer alan “maddi tazminat istemi yönünden nispi olarak belirlenen …-TL … avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine” ibaresinin “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan …-TL’nin davacıdan alınarak davalı idareye ödenmesine” şeklinde düzeltilmesi gerektiğinden, 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca, … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının hüküm fıkrasında yer alan “davacının istinaf başvurusunun reddine” ibaresinin, “davacının istinaf başvurusunun reddine, 2577 sayılı Kanun’un 45. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, İdare Mahkemesi kararının hüküm fıkrasında yer alan maddi tazminat istemi yönünden nispi olarak belirlenen …TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine ibaresinin ‘Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan …-TL’nin davacıdan alınarak davalı idarelere ödenmesine’ şeklinde düzeltilmesine” ibaresi eklenmek suretiyle düzeltilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesi’nin …tarih ve E:…, K:… sayılı kararının “davacının istinaf başvurusunun reddine, 2577 sayılı Kanun’un 45. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, İdare Mahkemesi kararının hüküm fıkrasında yer alan maddi tazminat istemi yönünden nispi olarak belirlenen …-TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine ibaresinin “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan …-TL’nin davacıdan alınarak davalı idarelere ödenmesine şeklinde düzeltilmesine” ibaresi eklenmek suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın taraflara iadesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesi’ne gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine, 08/03/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.