Danıştay Kararı 13. Daire 2019/30 E. 2019/124 K. 15.01.2019 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2019/30 E.  ,  2019/124 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2019/30
Karar No:2019/124

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR): 1- … Gıda Üretim A.Ş.
2- … Sosyal Hizmetler A.Ş.
3- … Bilgi İşlem A.Ş.
VEKİLİ: …
KARŞI TARAF (DAVALI): …
VEKİLİ: …

İSTEMİN KONUSU: … İdare Mahkemesi’nin tek hâkimle verilen … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: … İli Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği’nce 26/09/2017 tarihinde gerçekleştirilen “2018-2019-2020 Yılları Veri Giriş Hazırlama/Bilgi Sistemlerine Yönelik Destek ve Hasta ve Ziyaretçi Yönlendirme ve Diş Klinik Destek Personeli Hizmet Alımı” ihalesine ilişkin olarak davacılar tarafından yapılan itirazen şikâyet başvurusunun Kamu İhale Kurulu’nun 30/11/2017 tarih ve … sayılı karar ile reddinin ardından, 696 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 127. maddesi gereği itirazen şikâyet başvuru bedelinin iadesi için 15/01/2018 tarihinde yapılan başvurunun zımnen reddi üzerine itirazen şikâyet başvuru bedeli olarak ödenen …-TL’nin iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce; davacılar tarafından yapılan itirazen şikâyet başvurusunun Kamu İhale Kurulu’nun 30/11/2017 tarih ve … sayılı karar ile reddi üzerine 696 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin (KHK) 127. maddesi gereğince itirazen şikâyet başvuru bedelinin iadesi için 15/01/2018 tarih ve 3903 sayılı dilekçe ile davalı idareye başvurularak ödenen bedelin iadesinin talep edildiği, İdarece başvuruya herhangi bir cevap verilmemesi üzerine itirazen şikâyet başvuru bedeli olarak ödenen …-TL’nin iadesine karar verilmesi talebiyle bakılan davanın açıldığı, 696 Sayılı KHK’nın 127. maddesiyle, 4734 sayılı Kanun’a göre yapılan ihalelerden sonra imzalanan sözleşmelerin feshi halinde yüklenicilerin zararının ortadan kaldırılmasının amaçlandığı, davacı ile idare arasında imzalanmış herhangi bir sözleşmenin mevcut olmadığı, davacılar tarafından ödenen bedelin, yapılan itirazen şikâyet başvurusu için ve sözleşme imzalanmadan önceki safhaya ilişkin bir harcama olduğu, anılan KHK’da sözleşme öncesi ihale işlemlerine dair isteklilerce yapılan harcamaların iadesine ilişkin olarak herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği, diğer taraftan, 4734 sayılı Kanun’un “” başlıklı 53. maddesinin (j) fıkrasının 2 numaralı alt bendinde yer alan “başvuru bedeli”, ‘na itirazen şikâyet başvurusunda bulunulması için yatırılması zorunlu bir bedel olup, bu bedelin iade edileceğine dair Kanun’da bir hüküm de mevcut olmadığı, Kanunla Kurum gelirleri arasında sayılan, iadesine ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmayan ve 696 sayılı KHK ile de iade kapsamında yer almayan itirazen şikâyet başvuru bedelinin iadesine karar verilmesi talebinin kabulüne hukuken imkân bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacılar tarafından, 696 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 127. maddesi uyarınca itirazen şikâyet başvuru bedelinin iadesi gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idare tarafından, iade edilecek kalemlerin 696 sayılı KHK’nın 127. maddesi ile 375 sayılı KHK’ya eklenen Geçici 23. maddenin 15. fıkrasında belirtildiği üzere, ödenecek kalemlerin ve ödeyecek idarelerin açıkça sayıldığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ: Dosyanın, 2577 sayılı İdarî Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin birinci fıkrası ve Geçici 8. maddesi uyarınca görevli ve yetkili olan … Bölge İdare Mahkemesi’ne gönderilmek üzere … İdare Mahkemesi’ne gönderilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca itiraz dilekçesi incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
USUL YÖNÜNDEN:
2577 sayılı Kanun’un 14/3-a maddesinde, dilekçelerin görev ve yetki yönünden inceleneceği belirtilmiş; 15/1-a maddesinde, 14. maddenin 3/a bendine göre idari yargının görevli olduğu konularda görevli veya yetkili olmayan mahkemeye açılan davanın görev veya yetki yönünden reddedilerek dava dosyasının görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verileceği kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı Kanun’un 6545 sayılı Kanun’la değişik 45. maddesinin birinci fıkrasında, idare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabileceği, ancak, konusu beş bin Türk lirasını geçmeyen vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında idare ve vergi mahkemelerince verilen kararların kesin olduğu, bunlara karşı istinaf yoluna başvurulamayacağı belirtilmiş, aynı maddenin son fıkrasında, ivedi yargılama usulüne tabi olan davalarda istinaf yoluna başvurulamayacağı kurala bağlanmış; 2577 sayılı Kanun’a 6545 sayılı Kanun’la eklenen Geçici 8. maddesinin birinci fıkrasında, ivedi yargılama usulü hariç olmak üzere bu Kanun’la idari yargıda kanun yollarına ilişkin getirilen hükümlerin, 2576 sayılı Kanun’un, bu Kanun’la değişik 3. maddesine göre kurulan bölge idare mahkemelerinin tüm yurtta göreve başlayacakları tarihten sonra verilen kararlar hakkında uygulanacağı, bu tarihten önce verilmiş kararlar hakkında, kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan kanun yollarına ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiş; 07/11/2015 tarihli ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Adalet Bakanlığının Bölge Adliye Mahkemeleri ve Bölge İdare Mahkemelerinin Tüm Yurtta Göreve Başlayacakları Tarihe İlişkin Kararı’nda, 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun uyarınca kurulan bölge idare mahkemelerinin 20/07/2016 tarihinde tüm yurtta göreve başlayacağı kurala bağlanmıştır.
Bu düzenlemelere göre, idare ve vergi mahkemelerinin, konusu beş bin Türk lirasını geçmeyen davalarda verilen kararları ile ivedi yargılama usulüne tabi davalarda verilen kararları hariç, 2576 sayılı Kanun’un 6545 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesine göre kurulan bölge idare mahkemelerinin tüm yurtta göreve başladıkları 20/07/2016 tarihinden sonra verilen nihaî kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulabilecektir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’na 6545 sayılı Kanun’un 18. maddesiyle eklenen “İvedi yargılama usulü” başlıklı 20/A maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden doğan uyuşmazlıklarda söz konusu yargılama usulünün uygulanacağı; (g) bendinde ise, verilen nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği kurala bağlanmıştır.
Aktarılan düzenlemelere göre ivedi yargılama usulüne tâbi olan uyuşmazlıklarla ilgili olarak ilk derece mahkemelerince verilen kararlara karşı hangi tarihte verildiğine bakılmaksızın temyiz kanun yoluna başvurulabileceği, bunlar dışında kalan uyuşmazlıklarla ilgili olarak 20/07/2016 tarihinden sonra verilen kararlara karşı kural olarak istinaf kanun yoluna başvurulabileceği, ancak 2577 sayılı Kanun’un 46. maddesinde tahdidî olarak sayılan uyuşmazlıklarla ilgili kararlara karşı istinaf kanun yolundan sonra temyiz kanun yoluna da başvurulabileceği açıktır.
Bu noktada mahkeme kararına karşı istinaf kanun yoluna mı, yoksa temyiz kanun yoluna mı başvurulabileceğinin belirlenmesi için öncelikle uyuşmazlığın ivedi yargılama usulüne tâbi olup olmadığının tespiti zorunludur. 2577 sayılı Kanun’a 6545 sayılı Kanun’un 18. maddesiyle eklenen “İvedi yargılama usulü” başlıklı 20/A maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden doğan uyuşmazlıklarda ivedi yargılama usulünün uygulanacağı kurala bağlandığından, ihale işlemlerinden doğan uyuşmazlıklardan ne anlaşılması gerektiğinin açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. 6545 sayılı Kanun’un 18. maddesinin gerekçesinde, “İdari yargıda davaların tümü aynı usul takip edilmek suretiyle sonuçlandırılmaktadır. Ancak idari davaların bazıları, niteliği itibarıyla diğerlerinden farklıdır. Bu tür davaların geciktirilmeksizin karara bağlanması gerekmektedir. Bu bakımdan, gecikerek karar verilmesinde hem idare hem de davacılar bakımından katlanılması zor ya da imkânsız sonuçlar doğuracak sınırlı sayıdaki dava türünün, diğerlerine göre daha ivedi bir şekilde sonuçlandırılması gerekmektedir. Yargısal sürecin, süratle sonuçlandırılması özel önem taşıyan ihale, özelleştirme, acele kamulaştırma uyuşmazlıklarından kaynaklanan bazı davaların ivedilikle sonuçlandırılmaması hâlinde, hukuki belirsizlik doğmasına neden olunmaktadır. Madde ile Avrupa örneklerinde olduğu gibi idari yargılamaya ivedi yargılama usulü kurumu kazandırılmaktadır.” açıklamalarına yer verilmiştir. Kanun’un gerekçesinde de ifade edildiği üzere, sınırlı sayıdaki dava türü ivedi yargılama usulüne tâbidir. Nitekim gerekçede ihaleyle bağlantılı tüm işlemlerin değil, yargısal sürecin süratle sonuçlandırılması özel önem taşıyan ihale uyuşmazlıklarının bu yargılama usulüne tâbi kılındığı vurgulanmıştır.
Öte yandan, ihale işlemlerine ilişkin idari usulü düzenleyen temel kanunlardan olan 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 4. maddesinde, ihalenin, “Bu Kanun’da yazılı usul ve şartlarla işin istekliler arasından seçilecek birisi üzerine bırakıldığını gösteren ve yetkili mercilerin onayı ile tamamlanan sözleşmeden önceki işlemleri”, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 4. maddesinde ise, “Bu Kanun’da yazılı usul ve şartlarla mal veya hizmet alımları ile yapım işlerinin istekliler arasından seçilecek birisi üzerine bırakıldığını gösteren ve ihale yetkilisinin onayını müteakip sözleşmenin imzalanması ile tamamlanan işlemleri” ifade ettiği belirtilmiş olup, bu kanunî tanımlamalar ve istikrar kazanan içtihatlar dikkate alınarak ihale ilanı ile başlayıp sözleşmenin imzalanması ile tamamlanan süreçte idarece tesis edilen işlemlerin ivedi yargılama usulüne tâbi ihale işlemleri olduğunun kabulü gerekir.
Bu itibarla, öncelikle sonuçlandırılması özel önem taşıyan uyuşmazlık olarak nitelendirilmesine imkân bulunmayan itirazen şikâyet başvuru bedelinden kaynaklanan dava konusu uyuşmazlık ivedi yargılama usulü kapsamında yer almadığından, istemin … Bölge İdare Mahkemesi’nce karara bağlanması gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin GÖREV YÖNÜNDEN REDDİNE,
2. Dosyanın istinaf incelemesinde görevli (ve yetkili) … Bölge İdare Mahkemesi’ne gönderilmek üzere kararı veren … İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine, 15/01/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.