Danıştay Kararı 13. Daire 2019/1824 E. 2020/137 K. 14.01.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2019/1824 E.  ,  2020/137 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2019/1824
Karar No:2020/137

TEMYİZ EDEN (DAVACI): …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI): Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem : Bayilik lisansı kapsamında faaliyet gösteren davacıya ait istasyonda akaryakıt fiyat panosu bulundurulmadığından bahisle 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 19. maddesi uyarınca 72.751,00-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (Kurul) 28/09/2017 tarih ve 7312-19 sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesi’nce; davacıya ait istasyonda akaryakıt fiyat panosu bulundurulmadığından bahisle 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 19. maddesi uyarınca 72.751-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun 28/09/2017 tarih ve 7312-19 sayılı kararının iptali istemiyle … tarihinde Mahkemelerinin E:… sayılı dosyasına kayıtlı olarak açılan davada, … tarih ve K:… sayılı kararı ile, dava dilekçesinin 2577 sayılı Kanunun 3. ve 5. maddelerine aykırı olarak düzenlenmiş olması nedeniyle 30 (otuz) gün içinde aynı maddeye uygun bir şekilde yeniden düzenlenip dava açılmak üzere dilekçenin reddine karar verildiği, bu kararın davacı vekiline usulüne uygun olarak 26/03/2018 tarihinde tebliğ edildiği, ancak bu tarihi izleyen günden başlayan otuz günlük dava açma (yenileme) süresi geçtikten sonra 26/04/2018 tarihinde yenilendiği anlaşılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenmesine olanak bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdarî Dava Dairesi’nce; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, davanın süre aşımı yönünden reddi yolunda verilen kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
USUL YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY:
Bayilik lisansı kapsamında faaliyet gösteren davacı tarafından, ilk olarak 08/01/2018 tarihinde …. Mahkemesi’nde kayda giren dilekçe ile, istasyon otomasyon sistemi arızalı iken akaryakıt hareketine konu eylem gerçekleştirdiğinden bahisle 72.751,00-TL, akaryakıt fiyat panosu bulundurulmadığından bahisle 72.751,00-TL ve dağıtıcısı ile ilgili belirtileri bulundurmadığından bahisle 72.751,00-TL olmak üzere 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 19. maddesinin 7. fıkrası uyarınca toplam 218.253,00-TL idari para cezası verilmesine ilişkin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun 28/09/2017 tarih ve 7312-19 sayılı kararının iptali istemiyle dava açılmıştır.
Söz konusu Kurul kararı davacıya 27/10/2017 tarih ve 50128 sayılı bildirim kararı ile tebliğe çıkarılmış olup; dava bilgi formunda belirtildiği üzere, davacı tarafından 29/12/2017 tarihinde söz konusu Kurul kararının tamamının iptali istenilmiş, dava dilekçesi içeriğinde iptali istenilen dava konusu işlemin tebliğ tarihi olarak 03/11/2017 tarihi belirtilmiştir.
…. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve K:… sayılı kararıyla; her idarî para cezası için ayrı dava açılması gerektiğinden ve ayrıca dilekçenin konu kısmında 27/10/2017 tarihli işlemin iptalinin istenildiği, dilekçe içeriğinde ve sonuç-istem kısmında ise 18/10/2017 tarihli işlemin iptalinin istenildiği, bu hâliyle dava dilekçesinde farklı tarihli işlemlerin iptali istemine yer verilmekle hangi işlemin/işlemlerin dava konusu edildiği anlaşılamadığı gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3. ve 5. maddelerine uygun bulunmayan dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
Dilekçe ret kararı davacı vekili Av. … imzasına 26/03/2018 tarihinde tebliğ edilmiş olup; bunun üzerine davacı vekili tarafından 26/04/2018 tarihinde Mahkeme kayıtlarına alınan dilekçe ile, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun 28/09/2017 tarih ve 7312-19 sayılı kararının akaryakıt fiyat panosu bulundurulmadığından bahisle 72.751,00-TL idari para cezası verilmesine ilişkin kısmının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari davaların açılması” başlıklı 3. maddesinde, “1. İdari davalar, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılır. 2. Dilekçelerde; a) Tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları veya unvanları ve adresleri ile gerçek kişilere ait Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, b) Davanın konu ve sebepleri ile dayandığı deliller, c) Davaya konu olan idari işlemin yazılı bildirim tarihi, d) Vergi, resim, harç, benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarına ilişkin davalarla tam yargı davalarında uyuşmazlık konusu miktar, e) Vergi davalarında davanın ilgili bulunduğu verginin veya vergi cezasının nevi ve yılı, tebliğ edilen ihbarnamenin tarihi ve numarası ve varsa mükellef hesap numarası, gösterilir. 3. Dava konusu kararın ve belgelerin asılları veya örnekleri dava dilekçesine eklenir. Dilekçeler ile bunlara ekli evrakın örnekleri karşı taraf sayısından bir fazla olur.” kuralına yer verilmiştir.
Aynı Kanun’un 5. maddesinin 1. fıkrasında, her idari işlem aleyhine ayrı ayrı dava açılacağı, ancak, aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı bir dilekçe ile de dava açılabileceği; 14. maddesinin 3. fıkrasında, dava dilekçelerinin, görev ve yetki, idarî merci tecavüzü, ehliyet, idarî davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, süre aşımı, husumet, 3. ve 5. maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden sırasıyla inceleneceği; 15. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde ise, dilekçelerin 3. ve 5. maddelere uygun olmadıklarının tespiti hâlinde, yeniden dava açılmak üzere dilekçenin reddine karar verileceği kurala bağlanmıştır.

HUKUKÎ DEĞERLENDİRME:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü” başlıklı 11. maddesinde, Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu; “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu hükümlerine yer verilmiştir.Öte yandan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinin birinci fıkrasında: “Herkes, davasının, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir.” kuralı yer almıştır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 36533/04 başvuru numaralı ve 14/10/2008 tarihli Mesutoğlu-Türkiye kararında ise özetle; mahkemeye erişim hakkının mutlak olmadığı, bazı sınırlamalara tâbi olabildiği, bununla birlikte, getirilen kısıtlamaların, hakkın özünü ortadan kaldıracak ölçüde, kişinin mahkemeye erişimini engellememesi gerektiği, mahkemeye erişim hakkına getirilen bu tür sınırlamaların ancak meşru bir amaç güdüldüğü takdirde ve hedeflenen amaç ile başvurulan araçlar arasında makul bir orantı olması hâlinde Sözleşmenin 6. maddesinin birinci fıkrası ile bağdaşabileceği, bu ilkelerden, dava açma hakkının doğal olarak yasayla belirlenen şartları mevcut olmakla birlikte, mahkemelerin yargılama usûllerini uygularken bir yandan davanın hakkaniyetine halel getirecek kadar abartılı şekilcilikten, öte yandan, kanunla öngörülmüş olan usûl şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak kadar aşırı bir gevşeklikten kaçınmaları gerektiği belirtilmiştir.
Her ne kadar, İdare Mahkemesinin verdiği dilekçe ret kararı, usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş ve davacı tarafından süresi içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise de, adil yargılanma hakkı kapsamında dilekçe ret kararının hukuka uygun olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir.
Dava konusu işlemin 27/10/2017 tarih ve 50128 sayılı bildirim kararı ile davacıya teblige çıkarılmış olduğu, dosya içerisinde yer alan dava bilgi formunda belirtildiği üzere 29/12/2017 tarihinde açılan ilk dava ile davacı tarafından söz konusu Kurul kararının tamamının iptalinin istenildiği, davacı vekili tarafından dava dilekçesi içeriğinde iptali istenilen dava konusu işlemin tebliğ tarihi olarak 03/11/2017 tarihinin belirtildiği, bu hâliyle Mahkeme tarafından dilekçe ret kararı verilen ilk davanın süresinde açılmış olduğu anlaşılmaktadır.
Öte yandan, İdare Mahkemesince, her bir para cezası için ayrı ayrı dava açılması gerektiğinden bahisle dilekçenin reddine karar verilmiş ise de, söz konusu idarî para cezalarına karşı birlikte dava açılabileceği anlaşılmaktadır. Ayrıca her ne kadar dilekçe ret kararında, dava dilekçesinin konu kısmında 27/10/2017 tarihli işlemin iptalinin istenildiği, dilekçe içeriğinde ve sonuç-istem kısmında ise 18/10/2017 tarihli işlemin iptalinin istenildiği, bu hâliyle dava dilekçesinde farklı tarihli işlemlerin iptali istemine yer verilmekle hangi işlemin/işlemlerin dava konusu edildiğinin anlaşılamadığı belirtilmiş ise de; bu durumun tek başına dilekçe ret sebebi sayılamayacağı ve davacı tarafından açılan ilk dava dilekçesinde iptali istenilen işlemin sayı numarasının (…) hem dava dilekçesinin konu kısmında hem de sonuç ve istem kısmında aynı olduğu, davacının 27/10/2017 tarih ve 50128 sayılı bildirim kararı ile kendisine tebliğ edilen Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun 28/09/2017 tarih ve 7312-19 sayılı kararının iptalini istediği açıktır.
Mahkemece, usûle aykırı olarak verilen dilekçe ret kararı üzerine davanın süresinde yenilenmediğinden bahisle süre aşımı nedeniyle davanın reddine karar verildiği tespit edilmiş olup; Mahkemece yapılan usûlî hata nedeniyle davacının dava açma hakkının, dolayısıyla mahkemeye erişim hakkının engellendiği sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, davanın süresinde yenilenmediği gerekçesiyle davanın süre aşımı yönünden reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararında ve bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin kararda usûl hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. Davanın süre aşımı yönünden reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’ne gönderilmesine, 14/01/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.