Danıştay Kararı 13. Daire 2019/1821 E. 2020/136 K. 14.01.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2019/1821 E.  ,  2020/136 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2019/1821
Karar No:2020/136

TEMYİZ EDEN (DAVACI): …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI): Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem : Bayilik lisansı kapsamında faaliyet gösteren davacı şirkete ait istasyonda, istasyon otomasyon sistemi arızalıyken akaryakıt hareketine konu eylem gerçekleştirildiğinden bahisle 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 19. maddesinin yedinci fıkrası uyarınca 72.751,00-TL idari para cezası verilmesine ilişkin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (Kurul) 28/09/2017 tarih ve 7312-19 sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; Mahkemelerinin E:… sayılı dosyasına kayıtlı olarak açılan davada, … tarih ve K:… sayılı kararı ile, dava dilekçesinin 2577 sayılı Kanun’un 3. ve 5. maddelerine aykırı olarak düzenlenmiş olması nedeniyle 30 (otuz) gün içinde aynı maddeye uygun bir şekilde yeniden düzenlenip dava açılmak üzere dilekçenin reddine karar verildiği, bu kararın davacı şirket vekiline usulüne uygun olarak 26/03/2018 tarihinde tebliğ edildiği, ancak bu tarihi izleyen günden başlayan otuz günlük dava açma (yenileme) süresi geçtikten sonra 26/04/2018 tarihinde yenilendiği anlaşılan davanın, süre aşımı nedeniyle esasının incelenmesine imkân bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, davanın süre aşımı yönünden reddi yolunda verilen kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
USUL YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY:
Bayilik lisansı kapsamında faaliyet gösteren davacı şirkete istasyon otomasyon sistemi arızalı iken akaryakıt hareketine konu eylem gerçekleştirildiğinden bahisle 72.751,00-TL; akaryakıt fiyat panosu bulundurulmadığından bahisle 72.751,00-TL ve dağıtıcısı ile ilgili belirtileri bulundurmadığından bahisle 72.751,00-TL olmak üzere 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 19. maddesinin 7. fıkrası uyarınca toplam 218.253,00-TL idari para cezası verilmesine ilişkin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (Kurul) 28/09/2017 tarih ve 7312-19 sayılı kararı alınmış, söz konusu Kurul kararı davacı şirkete 27/10/2017 tarih ve 50128 sayılı yazı ile tebliğe çıkarılmıştır.
Davacı tarafından, ilk olarak 29/12/2017 tarihinde … İdare Mahkemesi’nin E:… sayılı dosyasına kaydan açılan davada Kurul kararının tamamının iptali istenilmiş, dava dilekçesi içeriğinde iptali istenilen dava konusu işlemin tebliğ tarihi olarak 03/11/2017 tarihi belirtilmiştir.
… İdare Mahkemesince … tarih ve K:… sayılı karar ile her para cezası için ayrı ayrı dava açılması gerektiğinden ve ayrıca dilekçenin konu kısmında 27/10/2017 tarihli işlemin iptalinin istenildiği; dilekçe içeriğinde ve sonuç-istem kısmında ise 18/10/2017 tarihli işlemin iptalinin istenildiği, bu hâliyle dava dilekçesinde farklı tarihli işlemlerin iptali istemine yer verilmekle hangi işlemin/işlemlerin dava konusu edildiğinin anlaşılamadığı gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3. ve 5. maddelerine uygun bulunmayan dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
Dilekçe ret kararı 26/03/2018 tarihinde tebliğ edilmiş olup, bunun üzerine davacı vekili tarafından 26/04/2018 tarihinde Mahkeme kayıtlarına alınan dilekçe ile 28/09/2017 tarih ve 7312-19 sayılı Kurul kararının istasyon otomasyon sistemi arızalıyken akaryakıt hareketine konu eylem gerçekleştirildiğinden bahisle 72.751,00-TL idari para cezası verilmesine ilişkin kısmının iptali istemiyle dava dilekçesinin yenilenmiş olduğu anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü” başlıklı 11. maddesinde, Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu; “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu hükümlerine yer verilmiştir.Öte yandan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinin birinci fıkrasında: “Herkes, davasının, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir.” kuralı yer almıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari davaların açılması” başlıklı 3. maddesinde, “1. İdari davalar, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılır. 2. Dilekçelerde; a) Tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları veya unvanları ve adresleri ile gerçek kişilere ait Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, b) Davanın konu ve sebepleri ile dayandığı deliller, c) Davaya konu olan idari işlemin yazılı bildirim tarihi, d) Vergi, resim, harç, benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarına ilişkin davalarla tam yargı davalarında uyuşmazlık konusu miktar, e) Vergi davalarında davanın ilgili bulunduğu verginin veya vergi cezasının nevi ve yılı, tebliğ edilen ihbarnamenin tarihi ve numarası ve varsa mükellef hesap numarası, gösterilir. 3. Dava konusu kararın ve belgelerin asılları veya örnekleri dava dilekçesine eklenir. Dilekçeler ile bunlara ekli evrakın örnekleri karşı taraf sayısından bir fazla olur.” kuralına yer verilmiştir.
Aynı Kanun’un 5. maddesinin 1. fıkrasında, her idari işlem aleyhine ayrı ayrı dava açılacağı, ancak, aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı bir dilekçe ile de dava açılabileceği; 14. maddesinin 3. fıkrasında, dava dilekçelerinin, görev ve yetki, idarî merci tecavüzü, ehliyet, idarî davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, süre aşımı, husumet, 3. ve 5. maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden sırasıyla inceleneceği; 15. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde ise, dilekçelerin 3. ve 5. maddelere uygun olmadıklarının tespiti hâlinde, yeniden dava açılmak üzere dilekçenin reddine karar verileceği kurala bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 36533/04 başvuru numaralı ve 14/10/2008 tarihli Mesutoğlu-Türkiye kararında özetle, mahkemeye erişim hakkının mutlak olmadığı, bazı sınırlamalara tâbi olabildiği, bununla birlikte, getirilen kısıtlamaların, hakkın özünü ortadan kaldıracak ölçüde, kişinin mahkemeye erişimini engellememesi gerektiği, mahkemeye erişim hakkına getirilen bu tür sınırlamaların ancak meşru bir amaç güdüldüğü takdirde ve hedeflenen amaç ile başvurulan araçlar arasında makul bir orantı olması hâlinde Sözleşmenin 6. maddesinin birinci fıkrası ile bağdaşabileceği, bu ilkelerden, dava açma hakkının doğal olarak yasayla belirlenen şartları mevcut olmakla birlikte, mahkemelerin yargılama usullerini uygularken bir yandan davanın hakkaniyetine halel getirecek kadar abartılı şekilcilikten, öte yandan, kanunla öngörülmüş olan usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak kadar aşırı bir gevşeklikten kaçınmaları gerektiği belirtilmiştir.
Her ne kadar, İdare Mahkemesinin verdiği dilekçe ret kararı, usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş ve davacı tarafından süresi içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise de, adil yargılanma hakkı kapsamında dilekçe ret kararının hukuka uygun olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir.
Dava konusu işlemin 27/10/2017 tarih ve 50128 sayılı yazı ile davacı şirkete tebliğe çıkarılmış olduğu, dosya içerisinde yer alan dava bilgi formunda belirtildiği üzere 29/12/2017 tarihinde açılan ilk davada davacı şirket tarafından söz konusu idarî işlem ile verilen Kurul kararının tamamının iptalinin istenildiği, dava dilekçesi içeriğinde iptali istenilen dava konusu işlemin tebliğ tarihi olarak 03/11/2017 tarihinin belirtildiği, bu hâliyle Mahkeme tarafından dilekçe ret kararı verilen ilk davanın süresinde açılmış olduğu anlaşılmaktadır.
Öte yandan İdare Mahkemesince, her bir para cezası için ayrı ayrı dava açılması gerektiğinden bahisle dilekçenin reddine karar verilmiş ise de, söz konusu idarî para cezalarına karşı birlikte dava açılabileceğinde kuşku bulunmamaktadır. Ayrıca, her ne kadar dilekçe ret kararında dava dilekçesinin konu kısmında 27/10/2017 tarihli işlemin iptalinin istenildiği; dilekçe içeriğinde ve sonuç-istem kısmında ise 18/10/2017 tarihli işlemin iptalinin istenildiği, bu hâliyle dava dilekçesinde farklı tarihli işlemlerin iptali istemine yer verilmekle hangi işlemin/işlemlerin dava konusu edildiğinin anlaşılamadığı gerekçesiyle dilekçenin reddine karar verilmiş ise de; davacı tarafından açılan ilk davaya ait dilekçede iptali istenilen işlemin sayısının (82143293-663.99 E.50128) hem dava dilekçesinin konu kısmında hem de sonuç ve istem kısmında aynı olduğu, yenilenen dilekçede işlem tarihinde hata yapılmış olmakla birlikte, dilekçenin gerek konu kısmında gerekse sonuç kısmında E.50128 işlem sayısının yazılı olduğu, davacı tarafından dilekçede yapılan bu maddî hatanın dilekçe ret sebebi sayılmaması gerektiği, yenilenen dilekçeye eklenen işlemden de dava konusu işlemin tarih ve sayısının tespit edilebildiği, davacının 27/10/2017 tarih ve E.50128 sayılı yazı ile kendisine tebliğ edilen 28/09/2017 tarih ve 7312-19 sayılı Kurul kararının iptalini istediği açıktır.
Bu durumda, usule aykırı olarak verilen dilekçe ret kararı üzerine davanın süresinde yenilenmediği gerekçesiyle süre aşımı nedeniyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmış olup, Mahkemece yapılan bu usulî hata nedeniyle davacının dava açma hakkının, dolayısıyla mahkemeye erişim hakkının engellendiği sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, dava dilekçesinin reddi üzerine otuz günlük süre içerisinde dilekçenin yenilenmediği gerekçesiyle davanın süre aşımı yönünden reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında usul hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. Davanın süre aşımı yönünden reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 14/01/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.