Danıştay Kararı 13. Daire 2019/1766 E. 2020/3117 K. 12.11.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2019/1766 E.  ,  2020/3117 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/1766
Karar No : 2020/3117

DAVACI : … İnşaat Petrol Mobilya Spor Tesisleri Tekstil Sanayi Tic. Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU :
Bayilik lisansı sahibi olan davacı şirkete ait akaryakıt istasyonunda, akaryakıt fiyatlarını gösteren ilan panosu ile diğer bilgi ve belgeleri içeren levha ve çıkartmalar bulunmadığından 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 4. maddesinin 1. ve 2. fıkralarına aykırı davranıldığından bahisle 12.327,00-TL ayrıca dağıtım firmasına ait marka ve logonun olmadığı saptandığından, 5015 sayılı Kanun’un 7. maddesinin dördüncü fıkrasının da ihlal edildiğinden bahisle 147.933,00-TL olmak üzere toplam 160.260,00-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin 06/07/2011 tarih ve 3314-31 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (Kurul) kararının iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI :
Dava konusu Kurul kararının hukukî dayanağının olmadığı, eski dağıtıcıya ait işaretlerin kaldırıldığı, kurumsal kimlik çalışmalarını yürütme görevinin dağıtım firmasına ait olduğu, ayrıca üst sınırdan ceza verildiği, ceza verilecekse bile 2010 yılı tarifesinin uygulanması gerektiği ileri sürülerek ileri sürülmüştür.
DAVALININ SAVUNMASI :
Bayilik lisansı sahibi olan davacı şirkete ait akaryakıt istasyonunda, akaryakıt fiyatlarını gösteren ilan panosu ile dağıtım firmasına ait marka ve logonun bulunmadığının tespit edildiği, bu tespite dayanılarak verilen idari para cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ : Dava konusu işlemin, dağıtıcıya ait marka ve logo olmadığından bahisle idarî para cezası verilmesine ilişkin kısmı yönünden iptali gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …’İN DÜŞÜNCESİ : Bayilik lisansı sahibi olan davacı şirkete ait akaryakıt istasyonunda, akaryakıt fiyatlarını gösteren ilan panosu ile diğer bilgi ve belgeleri içeren levha ve çıkartmalar bulunmadığından 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 4. maddesinin 1. ve 2. fıkralarına aykırı davranıldığı, ayrıca dağıtım firmasına ait marka ve logonun olmadığı saptandığından, 5015 sayılı Kanun’un 7. maddesinin dördüncü fıkrasının da ihlal edildiğinden bahisle, anılan Kanun’un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (4) numaralı alt bendi ile üçüncü fıkrası uyarınca her bir fiil için ayrı ayrı olmak üzere toplam 160.260.-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin 06/07/2011 tarih ve 3314-31 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararının iptali istemiyle açılan davada; davanın reddi yolunda Danıştay Onüçüncü Dairesince verilen 18/03/2015 günlü, E:2011/4293; K:2015/1086 sayılı kararın; temyiz incelemesi sonucunda Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 29.05.2017 tarih ve E:2015/4559, K:2017/2340 sayılı kararıyla; akaryakıt istasyonunda akaryakıtların satış fiyatlarının ilan panosu ile diğer bilgi ve belgeleri içeren levha ve çıkartmaları bulundurmayarak 5015 sayılı Kanun’un 4. maddesinin 2. fıkrasına aykırı davranıldığı gerekçesi ile verilen idari para cezasına ilişkin kısmı onanmış, akaryakıt istasyonunda dağıtıcı firmaya ait amblem ve logonun bulunmadığından bahisle 5015 sayılı Kanun’un 7. maddesinin dördüncü fıkrasına aykırı davranıldığı gerekçesi ile verilen idari para cezasına yönelik kısmı ise bozulmuştur.
2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 38. maddesinde, İdari Dava Daireleri Kurulunun, idari dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararları temyizen inceleyeceği, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46. maddesinin 1. fıkrasında, Danıştay Dava Dairelerinin nihai kararlarının Danıştayda temyiz edilebileceği, 49. maddesinin 4. fıkrasında ise Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde bu madde ile ısrar hariç 50’nci madde hükümlerinin kıyasen uygulanacağı öngörülmüştür. 2577 sayılı Yasanın 49. maddesinin 4. fıkrasında yer alan düzenleme ile Danıştay Dava Dairelerine, ilk derecede bakılan davalarla ilgili bozma kararlarına karşı eski kararlarında ısrar edebilme yetkisi tanınmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, akaryakıt istasyonunda dağıtıcı firmaya ait amblem ve logonun bulunmadığından bahisle 5015 sayılı Kanun’un 7. maddesinin dördüncü fıkrasına aykırı davranıldığı gerekçesi ile verilen idari para cezasına ilişkin işlemin iptaline hükmedilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesince, Dairemizin 18/03/2015 tarih ve E:2011/4293; K:2015/1086 sayılı davanın reddi yolundaki kararının Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 29/05/2017 tarih ve E:2015/4559; K:2017/2340 sayılı kararı ile kısmen onanıp kısmen bozulması ve davalı idarenin karar düzeltme isteminin de İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 30/01/2019 tarih ve E:2017/3390 K:2019/304 sayılı kararıyla reddedilmesi üzerine, bozulan kısımla ilgili olarak gereği yeniden görüşüldü:
MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Bayilik lisansı sahibi olan davacı şirkete ait akaryakıt istasyonunda, akaryakıt fiyatlarını gösteren ilan panosu ile diğer bilgi ve belgeleri içeren levha ve çıkartmalar bulunmadığından 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 4. maddesinin 1. ve 2. fıkralarına aykırı davranıldığı, ayrıca dağıtım firmasına ait marka ve logonun olmadığı saptandığından, 5015 sayılı Kanun’un 7. maddesinin dördüncü fıkrası da ihlal edildiğinden bahisle, anılan Kanun’un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (4) numaralı alt bendi ile üçüncü fıkrası uyarınca her bir fiil için ayrı ayrı olmak üzere toplam 160.260,00-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin dava konusu Kurul kararının tesis edildiği, bunun üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dairemizin 18/03/2015 tarih ve E:2011/4293; K:2015/1086 sayılı davanın reddi yolundaki kararına yönelik olarak davacı tarafından yapılan temyiz başvurusu üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 29/05/2017 tarih ve E:2015/4559; K:2017/2340 sayılı kararı ile;
“Uyuşmazlığın, akaryakıt istasyonunda akaryakıtların satış fiyatlarının ilan panosu ile diğer bilgi ve belgeleri içeren levha ve çıkartmaları bulundurmayarak Kanun’un 4. maddesinin 2. fıkrasına aykırı davranıldığı gerekçesi ile idari para cezası verilmesine ilişkin kısmı yönünden Dairece verilen ret kararında hukuki isabetsizlik görülmemiştir.
Temyize konu kararın, dağıtıcı firmaya ait amblem ve logolara yer verilmediği gerekçesi ile idari para cezası verilmesine ilişkin kısmına gelince;
Dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 7. maddesinin dördüncü fıkrasında, bayinin bayilik süresinin bitiminde sözleşme yaptığı yeni dağıtıcının ürünlerini pazarladığı anlaşılacak şekilde faaliyetine devam edeceği ve en geç bir ay içinde eski dağıtım şirketi ile ilgili tüm belirtileri kaldıracağı düzenlenmiş; 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (4) numaralı alt bendinde, 7. maddenin ihlâli halinde sorumluları hakkında altıyüzbin Türk Lirası idarî para cezası uygulanacağı, aynı maddenin dördüncü fıkrasında, bayiler için yukarıda yer alan cezaların beşte birinin uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
Öte yandan, gerçek ve tüzel kişilere verilecek lisanslara, Kuruma yapılacak bildirimlere ve kayıt düzenlerine ilişkin usul ve esasların belirlenmesi amacıyla 17/06/2004 tarih ve 25495 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği’nin 38. maddesinin (f) bendinde; bayilik lisansı sahiplerinin, bayilik sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesinden itibaren bir ay içerisinde eski dağıtıcı ile ilgili tüm belirtilerin kaldırılması ve faaliyete sözleşme yapılan yeni dağıtıcının ürünlerinin pazarlandığı anlaşılacak şekilde devam edilmesi ile yükümlü oldukları kuralına yer verilmiştir.
Ancak Kanunun anılan 19’uncu maddesinin 2’inci fıkrasının a bendi hükmü başka bir uyumazlıkta itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine götürülmüş ve Anayasa Mahkemesi 07/04/2016 günlü, E:2015/109; K:2016/28 sayılı kararıyla sözkonusu hükümdeki “Aşağıdaki hallerde, sorumlulara altı yüz bin Türk Lirası idari para cezası verilir:” bölümünün, “5015 sayılı Kanun’un 7. maddesinin dördüncü fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan “…bayi, sözleşme yaptığı yeni dağıtıcının ürünlerini pazarladığı anlaşılacak şekilde faaliyetine devam eder…” ibaresi yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE,” karar vermiş, iptal kararının yürürlüğünü dokuz ay süreyle ertelemiştir. Ne var ki bu konudaki yeni yasal düzenleme, dokuz aylık sürenin dolmuş olmasına rağmen henüz yapılmamıştır.
T.C. Anayasası’nın itiraz yolu ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması durumunu düzenleyen 152. maddesinin birinci fıkrası; “Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır.” hükmünü taşımakta; üçüncü fıkrasında da “Anayasa Mahkemesi, işin kendisine gelişinden başlamak üzere 5 ay içinde kararını verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır. Ancak, Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır.” kuralı yer almaktadır. 152. maddenin üçüncü fıkrasında yer alan kural, Anayasa Mahkemesinin verdiği iptal kararlarının, itiraz yoluna başvurulmasını isteyen kişi ya da kişiler tarafından açılan davaların yanısıra iptal edilen hüküm ya da hükümler esas alınarak hakkında uygulama yapılmış olan kişiler tarafından açılan ve görülmekte olan davalarda da uygulanması gerektiğini açıkça vurgulamaktadır.
Bu hukuksal durumun doğal sonucu olarak, bir kanun ya da kanun hükmünde kararnamenin uygulanması nedeniyle dava açmak durumunda kalan ve Anayasanın 152. maddesi uyarınca itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulmasını isteme hakkına sahip olan kişilerin de hak ve menfaatlerini ihlal eden kuralın, itiraz yoluyla daha önce yapılan başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş olması halinde, iptal hükmünün hukuki sonuçlarından yararlanmaları gerekeceği açıktır.
Öte yandan, Anayasa’nın 153. maddesinde, Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararlarının geriye yürümeyeceği kuralı, iptal edilen hükümlere göre kazanılmış olan hakların korunmasına yönelik olup, Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmiş olduğu bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanmış hükümler dikkate alınarak çözümlenmeleri Anayasa’nın üstünlüğü ve Hukuk Devleti ilkesine aykırı olduğu gibi, temyiz incelemesinin Anayasa’ya aykırılığı belirlenerek iptal edilen kurallara göre yapılmasına da olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda, dava konusu işlemin dayanağı olan yasal düzenlemenin Anayasa Mahkemesince iptal edilerek kararın yürürlüğe girmiş bulunması ve kanun koyucu tarafından bu konuda henüz düzenleme yapılmamış olması karşısında, hukuka aykırılığı Anayasa Mahkemesi kararı ile saptanmış Yasa maddesi uyarınca verilen dava konusu idari para cezasında ve davanın bu kısım yönünden reddi yolundaki Daire kararının ilgili bölümünde hukuka uygunluk görülmemiştir.” gerekçesiyle Dairemiz kararının bu kısmının bozulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46. maddesinin birinci fıkrasında, Danıştay dava dairelerinin nihaî kararlarının Danıştay’da temyiz edilebileceği; 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 38. maddesinde, İdari Dava Daireleri Kurulu’nun, idari dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararları temyizen inceleyeceği; 2577 sayılı Kanun’un 49/4 ve 50. maddelerinde Danıştay dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların temyizen bozulması hâlinde ise Danıştay dava dairelerine ısrar imkânı tanımayıp, Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu kurala bağlanmıştır.
Aktarılan kanun hükümlerine göre, Danıştay dava dairelerince ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurullarınca bozulması hâlinde Danıştay dava dairelerine ısrar imkânı tanınmadığından, bozma kararına uyularak İdari Dava Daireleri Kurulu kararında belirtilen gerekçelerle, dava konusu Kurul kararının dağıtıcısına ait amblem ve logoya istasyonda yer vermediğinden bahisle davacıya 147.933,00-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin kısmının iptaline karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. 06/07/2011 tarih ve 3314-31 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararının, dağıtıcıya ait marka ve logo olmadığından bahisle davacıya …-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin kısmının İPTALİNE,
2. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
3. Dava netice itibarıyla kısmen iptal, kısmen ret kararı ile sonuçlandığından, davacı tarafından yapılan ve ayrıntısı aşağıda gösterilen, ilk derece aşamasında …-TL, temyiz aşamasında …-TL ve temyiz aşamasından sonra …-TL olmak üzere toplam …-TL yargılama giderinin yarısı olan …-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geriye kalan …-TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
4. Davalı idarece karar düzeltme aşamasında yapılan …-TL yargılama giderinin davalı idare üzerinde bırakılmasına,
5. Davalı idare lehine önceki kararda vekâlet ücretine hükmedildiğinden yeniden vekâlet ücretine hükmedilmemesine,
6. Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,
7. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 12/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.