Danıştay Kararı 13. Daire 2019/1742 E. 2020/2285 K. 24.09.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2019/1742 E.  ,  2020/2285 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/1742
Karar No : 2020/2285

DAVACI : … Petrol Ürünleri Pazarlama ve Ticaret Ltd. Şti.

DAVALI : … Kurumu

VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU : Davacı şirkete, lisanssız otogaz bayiliği faaliyeti yürüttüğünden bahisle 5307 sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 16. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendi uyarınca 219.600,00.-TL idari para cezası verilmesine ilişkin 05/03/2009 tarih ve 2008-44 sayılı … Kurulu (Kurul) kararının iptali istenilmektedir.

DAVACININ_İDDİALARI : Kurul kararının eksik ve hatalı olduğu, tam bir inceleme yapılmadan alındığı, kanunlara aykırı olduğu, karara konu olan LPG otogaz satımı ile ilgili herhangi bir satış yapılmaması hakkında resmî bir tebligat yapılmadığı, Kurul kararının 7201 sayılı Tebligat Kanunu’na uygun olarak tebliğ edilmediği, tebligatta teslim alan ve tebliğ edilen kişiler olarak belirtilen kişilerin kim olduğunun bilinmediği, tebligattaki imzanın şirket yetkilileri ve sahiplerinin imzalarıyla hiçbir ilgisinin bulunmadığı, tebligattan haberlerinin olmadığı, bankadaki mevcutları üzerine haciz tatbik edilmesi sonucunda konunun ortaya çıktığı, idari para cezası uygulanmasına neden olabilecek herhangi bir hususun mevcut olmadığı, tutanağın gerçeği yansıtmadığı, söz konusu tarihlerde depolarında bulunan malı aynı günde satma imkânının bulunmadığı ileri sürülmektedir.

DAVALININ SAVUNMASI : Öncelikle usule ilişkin olarak, davada süre aşımı bulunduğu, Kurul kararının davacı şirkete 01/04/2009 tarihinde tebliğ edildiği, davanın 60 gün içinde açılmadığından süre yönünden reddi gerektiği ileri sürülmüş;
Esasa ilişkin olarak ise, 21/04/2008 tarihinde gerçekleştirilen denetimde davacı şirketin LPG otogaz alış ve satışına yönelik muhasebe kayıtları incelendiğinde lisans alma tarihi olan 19/06/2006 tarihinde önce LPG otogaz alış ve satış faaliyetinde bulunduğunun tespit edildiği, Kuruma çeşitli tarihlerde ulaşan tutanakların incelenmesi sonucunda şirketin lisanssız otogaz satışı gerçekleştirdiği anlaşılarak kanun ve usule uygun olarak idari para cezası tesis edildiği, işlemin hukuka uygun olduğu savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’UN DÜŞÜNCESİ : Dava konusu işlemin iptali gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …’IN DÜŞÜNCESİ : Dava; LPG Otogaz Bayilik Lisansı sahibi davacıya ait tesiste, 05/02/2010 tarihinde yapılan denetimde, aparatsız LPG tüpü dolumu yapıldığının tespiti üzerine 5307 sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 3. maddesinin birinci fıkra hükmü gereğince belirlenen idari para cezası verilmesine ilişkin …’nun 05/03/2009 tarih ve 2008-44 sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
5307 sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un “İdari Para Cezaları” başlıklı 16. maddesinin 2. fıkrasının b/2 alt bendinde belirtilen “Lisans almaksızın hak konusu yapılan tesislerin yapımına ve/veya işletimine başlanması ile bunlar üzerinde tasarruf hakkı doğuracak işlemlerin yapılması” fiilini işlediği tespit edilen davacı hakkında idari para cezası uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Bu durumda, davacı hakkında 5307 sayılı Kanunun 5728 sayılı Kanunla değişik 16. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendi hükmü uyarınca uygulanan idari para cezasında yasaya aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Dairemizin 22/10/2013 tarih ve E:2011/174, K:2013/2598 sayılı dava konusu işlemin iptali yolundaki kararının Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 29/12/2016 tarih ve E:2014/2435, K:2016/4019 sayılı kararıyla bozulması ve kararın düzeltilmesi isteminin de 19/12/2018 tarih ve E:2017/1116, K:2018/5672 sayılı kararla reddi üzerine gereği görüşüldü:
MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
LPG otogaz bayilik lisansı sahibi davacı şirketin “… Üzeri, Soğuk Hava Deposu Karşısı, …/…” adresinde bulunan iş yerinde, 5307 sayılı Kanun’un 12. maddesi uyarınca yapılan denetim sonucu düzenlenen tutanak ve eki Z raporları ile 13/06/2006 tarihinden lisans aldığı 19/06/2006 tarihine kadar lisanssız bayilik faaliyetinde bulunduğu tespit edilmiştir.
Söz konusu tespit esas alınarak davacı şirketin 5307 sayılı Kanun’un 3. maddesinin birinci fıkrası uyarınca otogaz bayilik lisansı alma yükümlülüğünü yerine getirmediğinden bahisle davacı şirket hakkında 5307 sayılı Kanun’un 16. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendi, Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasasında Yapılacak Denetimler ile Ön Araştırma ve Soruşturmalarda Takip Edilecek Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 25. maddesi ile Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanun ve Elektrik Piyasası Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 16. Maddesi Uyarınca Uygulanacak Para Cezaları Hakkında Tebliğ hükümleri uyarınca 2006 yılı için belirlenen 219.600,00.-TL tutarında idari para cezası uygulanmasına karar verilmiştir.
Davacı şirket tarafından Kurul kararının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’na uygun olarak tebliğ edilmediği, tebligatta teslim alan ve tebliğ edilen kişiler olarak belirtilen kişilerin kim olduğunun bilinmediği, tebligattaki imzanın şirket yetkilileri ve sahiplerinin imzalarıyla hiçbir ilgisinin bulunmadığı, bankadaki mevcutları üzerine haciz tatbik edilmesi sonucunda konunun ortaya çıktığı, yapılan araştırmalar sonucunda evraklara ulaşılarak idari para cezası tesis edildiğinin öğrenildiği ileri sürülerek 06/07/2010 tarihinde işlemin öğrenildiği belirtilmek suretiyle 28/07/2010 tarihinde İdare Mahkemesi kayıtlarına giren dilekçeyle bakılan dava açılmıştır.
Davacı şirket tarafından dava dilekçesiyle birlikte dosyaya sunulan tebliğ evrakının “Tebliğ evrakı muhataptan başka bir kişiye tebliğ edilmiş ise sebebi … ” bölümünde, “Gösterilen adreste daimi çalışan şirket müdürü …’ın imzasına tebliğ edilmiştir.”; “Tebliğ edilmemişse sebebi” bölümünde “01/04/09”; “Kimlik tespiti” bölümünde “Eşi …” ibaresi yer alırken; davalı idare tarafından sunulan tebliğ mazbatasında ise “Gösterilen adreste daimi çalışan şirketin müdürü …’ın imzasına tebliğ edilmiştir.” şeklindeki ibareyle tebligatın 01/04/2009 tarihinde yapıldığını belirten tarih yer almıştır.
Dairemizin 29/04/2013 tarihli ara kararı ile davacı şirketten 5307 sayılı Kanun yürürlüğe girmeden önce faaliyette bulunup bulunmadığının, kurulduğu dönemdeki mevzuata göre gayrisıhhi müessese veya iş yeri açma ve çalışma ruhsatı olup olmadığının sorulmasına karar verilmiş, davacı tarafından ara kararına verilen cevap ekinde 26/07/2001 tarihli Akaryakıt ve LPG (Otogaz) Depolama ve Satış Tesisine ilişkin İkinci Sınıf Gayri Sıhhi Müessese Ruhsatının sunulduğu anlaşılmıştır.
Ardından Dairemizin 22/10/2013 tarih ve E:2011/174, K:2013/2598 sayılı kararıyla, dava konusu Kurul kararının 24/03/2009 tarih ve 9603 sayılı Denetim Dairesi Başkanlığı yazısıyla 01/04/2009 tarihinde davacı şirkete tebliğ edildiği görülmekle birlikte tebliğ alındısının incelenmesinden tebliğin davacı şirket müdürünün eşine yapıldığı ve usulsüz olduğu anlaşılarak öğrenme tarihi belirtilmek suretiyle açılan davanın süresinde olduğunun anlaşıldığından bahisle davalı idarenin süre aşımı itirazı geçerli bulunmayarak davanın esasının incelenmesine geçilmiş ve işlemin iptaline karar verilmiştir.
Anılan kararın temyiz edilmesi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 29/12/2016 tarih ve E:2014/2435, K:2016/4019 sayılı kararıyla “… Dosyanın incelenmesinden; davacı şirketi temsile yetkili kişilerin … ve … olduğu, dava konusu işlemin 04/01/2009’da … imzasına tebliğ edildiği, davanın ise, yasal dava açma süresinin son günü olan 30/06/2009 tarihinden uzun bir süre geçtikten sonra, 22/07/2010’da açıldığı anlaşılmaktadır.
Hâl böyle olmakla birlikte davacı Şirket tarafından tebliğ mazbatasındaki imzanın Şirket Temsilcisi …’a ait olmadığı öne sürüldüğünden uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için; öncelikle davacı şirket yetkilisi tarafından imzalanan tebliğ mazbatasında yer alan imza ile davacı tarafından dava dosyasına sunulan noterden onaylı imza sirkülerindeki imza örneklerinin aynı kişilere ait olup olmadığının tespiti gerekmektedir.
Bu durumda; Dairece, davacı şirket tarafından imzalanan tebliğ mazbatasındaki imzalar ile noterden onaylı imza sirkülerindeki imzaların aynı olup olmadığının belirlenmesi için, konusunda uzman bir kuruma imza istiktabı yaptırılması üzerine ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken; davalı idarenin süre itirazı yerinde görülmeyerek işin esasına girilmesi suretiyle dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmesinde hukukî isabet görülmemiştir. …” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiş, davacı tarafından yapılan karar düzeltme başvurusu ise 19/12/2018 tarih ve E:2017/1116, K:2018/5672 sayılı kararla reddedilmiştir.
Yeniden bir karar verilmek üzere Dairemize gönderilen ve 2019/1742 esasına kaydedilen işbu dava dosyasında Dairemizin 22/05/2019 tarihli ara kararıyla imza istiktabı yaptırılmasına karar verilmiş ve … Noterliği’nden, davacı şirket tarafından 27/09/2004 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 10 yıl süreyle şirketin iş ve işlemlerinde şirketi temsil ve ilzama yetkili olmak üzere … ve …’a yetki verilmesine dair 10/03/2009 tarih ve 2100 yevmiye numaralı imza sirkülerinin ıslak imzalı aslı ile … Kurumu’ndan dava konusu Kurul kararının tebliğine ilişkin evraklar istenilmiştir.
13/12/2019 tarihinde … Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü’ne, … Noterliği tarafından düzenlenen 10/03/2009 tarih ve … yevmiye numaralı imza sirküleri ile dava konusu Kurul kararının 01/04/2009 tarihinde … imzasına tebliğ edildiği belirtilen tebliğ mazbatası gönderilerek imzaların aynı kişiye ait olup olmadığının tespitinin gerekçeli olarak yazılmış bir raporla açıklanarak raporun Dairemize gönderilmesi istenilmiştir.
Emniyet Genel Müdürlüğü … Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü tarafından hazırlanarak dava dosyasına sunulan 08/01/2020 tarihli raporda “… Tetkike konu tebliğ mazbatasının “3” numaralı hanesinde atılı bulunan imza ile … ‘ın mukayese imzaları arasında yapılan karşılaştırma neticesinde; imzanın genel şekli yönünden kısmi benzerlik görülmüş ise de, imzanın tersim tarzı, imza içerisindeki el hareketlerinin yapılışı ve işleklik vasıfları yönünden farklılıklar görülmüş, söz konusu imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasen … elinden çıktığının kabulü mümkün görülememiştir.” şeklindeki beyanla söz konusu tebliğ mazbatasındaki imzanın …’a ait olmadığı belirtilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
Davalı idare tarafından süre itirazında bulunulmuştur.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Dava açma süresi” başlıklı 7. maddesinde, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hâllerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu, bu sürelerin idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı; “Sürelerle ilgili genel esaslar” başlıklı 8. maddesinde, sürelerin tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlayacağı kurala bağlanmıştır.
Yazılı bildirimin yapılması gereken durumlarda tebligatın usulüne uygun olarak yapılmaması durumunda idari işlemin öğrenme tarihinin belirlenebildiği durumlarda, dava açma süresinin hesaplanmasında öğrenme tarihinin esas alınması gerektiği yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir.
… Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü’nce imza incelemesi yapılarak hazırlanan ve dava dosyasına sunulan raporda tebliğ mazbatasındaki imzanın …’a ait olmadığı sonucuna varıldığından, Kurul kararının davacı şirket yetkilisine tebliğine ilişkin olarak yapılan tebligatın usulsüz tebligat olduğu ve öğrenme tarihi (06/07/2010) belirtilerek 28/07/2010 tarihinde İdare Mahkemesi kayıtlarına giren dilekçeyle açılan davanın 60 günlük yasal dava açma süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Bu itibarla, davanın süresi içinde açıldığı anlaşıldığından davalı idarenin süre itirazı geçerli görülmemiştir.
ESAS YÖNÜNDEN:
İlgili Mevzuat:
5307 sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un “Lisansların tâbi olacağı usul ve esaslar” başlığını taşıyan 3. maddesinin birinci fıkrasında, LPG’nin dağıtımı, taşıması ve otogaz bayilik faaliyetlerinin yapılması (tüplü LPG bayiliği hariç), depolanması, LPG tüpünün imalâtı, dolumu, muayenesi, tamiri ve bakımı ile bu amaçla tesis kurulması ve işletilmesi için lisans alınmasının zorunlu olduğu kurala bağlanmış; “Otogaz bayileri” konusunu düzenleyen 7. maddesinin birinci fıkrasında, otogaz bayilerinin, dağıtıcıları ile yapacakları tek elden satış sözleşmesine göre bayilik faaliyetlerini yürütecekleri; altıncı fıkrasında ise, dağıtıcıların ve bayilerin kurdukları otogaz istasyonlarını lisans alarak işletmeye başlayacakları belirtilmiştir.
Kanun’un 12. maddesinin dördüncü fıkrasında, Kurumun piyasa faaliyetlerini kendi personeli veya kamu kurum ve kuruluşları ile özel denetim kuruluşlarından hizmet alımı yoluyla denetime tabi tutacağı kurala bağlanmış; lisans başvurusunu yapmış, ancak işlemlerini tamamlayamamış olanların faaliyetlerinin devamı için üç aya kadar ek süre verilebileceğini düzenleyen Kanun’un Geçici 2. maddesinin Kuruma verdiği yetki uyarınca, … Kurulu’nun 09/03/2006 tarih ve 683/141 sayılı kararı ile, lisans başvurusunu yapmış, ancak işlemlerini tamamlayamamış olanlara faaliyette bulunmaları için 13/06/2006 tarihine kadar ek süre tanınmış, bu tarihten sonra hiçbir LPG otogaz istasyonunun LPG piyasasında faaliyette bulunamayacağına karar verilmiştir.
5307 sayılı Kanun’un olay tarihinde yürürlükte bulunan 16. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinin 1 numaralı alt bendinde, 5, 6 ve 7. madde hükümlerinin ihlâli birinci derece kusur sayılarak, sorumluları hakkında ikiyüz milyar Türk Lirası idarî para cezası uygulanacağı; son fıkrasında ise, idarî para cezalarının miktarlarının her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi uyarınca belirlenen yeniden değerleme oranında artırılmak suretiyle uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
Dava konusu Kurul kararının incelenmesi;
LPG piyasasındaki 5307 sayılı Kanun ile yürürlüğe giren yeni hukuksal durum açısından geçiş dönemi hükümlerini düzenleyen Geçici 2. maddesinin 1. fıkrasında, bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihte fiilen, bu Kanun uyarınca lisans alınması gereken faaliyetleri yürüten kişilerin, bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten sonra bir yıl içinde durumlarını bu Kanuna uygun hâle getirerek, Kurum tarafından istenecek bilgi ve belgelerle Kuruma başvurmak zorunda oldukları, başvurusunu yapmış, ancak işlemleri tamamlayamayan kişilerin faaliyetlerinin devamı için üç ayı aşmamak üzere ek süre verilmesinde Kurum’un yetkili olduğu, ancak bu Kanun’un yürürlüğe girmeden önce, kurulduğu dönemdeki mevzuata göre gayrisıhhî müessese, iş yeri açma ve çalışma ruhsatlı olarak faaliyetlerini sürdüren otogaz istasyonlarının, bu Kanun gereği belirlenen güvenlik önlemlerine uymak kaydıyla faaliyetlerine devam edecekleri, fiilen faaliyette bulunanlar açısından Kanunda öngörülen süre içerisinde başvuru yapmayan veya süresinde başvurusu yapmış ancak süresinde durumunu bu Kanuna uygun hale getirmeyenlerin durumunu düzenleyen 2. fıkrasında ise bu durumda olanların faaliyetlerinin sürenin bitim tarihinde durdurulacağı kuralına yer verilmiştir.
Aktarılan kuralların değerlendirilmesinden, LPG piyasasında faaliyet gösteren gerçek ve tüzel kişiler açısından Kanun’un yürürlüğe girdiği 13/03/2005 tarihi itibarıyla fiilen lisans alınması gereken bir faaliyeti yürüten kişiler tarafından, bir yıl içinde (13/03/2006 tarihine kadar), … Kurumu’nca lisans için istenecek bilgi ve belgeler ile Kuruma başvurmaları gerektiği, bu süre içerisinde başvurusunu yaptığı hâlde işlemleri tamamlanamayan kişilerin faaliyetlerini 13/06/2006 tarihine kadar sürdürebilmelerine Kurul kararıyla imkân tanındığı, dolayısıyla bu kapsamda, lisans alınmaksızın faaliyette bulunabilmenin son gününün 13/06/2006 tarihi olduğu, Kanun’un yürürlüğe girdiği 13/03/2005 tarihinden önce gayrisıhhî müessese, iş yeri açma ve çalışma ruhsatı alarak faaliyetlerini sürdüren otogaz istasyonlarının ise, Kanun gereği belirlenen güvenlik önlemlerine uymak kaydıyla faaliyetlerine devam edecekleri kurala bağlanmış olup, bu durumda olanlar için lisans alınmadan faaliyet gösterilebilmesi için Kanun’da bir süre öngörülmediği, ancak bu Kanun gereğince belirlenen güvenlik kurallarına uyulmadığının idare tarafından tespit edilmesi hâlinde faaliyetin durdurulabileceği anlaşılmaktadır.
5522 sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 1. maddesi ile 5307 sayılı Kanun’un birinci fıkrasının son cümlesi, “Ancak bu Kanun yürürlüğe girmeden önce kurulduğu dönemdeki mevzuata göre gayrisıhhî müessese veya iş yeri açma ve çalışma ruhsatlı olarak bu Kanun gereği güvenlik ve lisans gereklerini yerine getirerek faaliyetlerini sürdüren otogaz istasyonları, lisans almak şartıyla faaliyetlerine devam ederler. Bu Kanun gereği güvenlik ve lisans gereklerine uyduğu TSE tarafınca belirlendiği halde, imar plânlarının henüz yapılamamasından dolayı iş yeri açma ve çalışma ruhsatlandırma işlemleri sonuçlandırılamıyorsa, imar plânlarının tamamlanması ile iş yeri açma ve çalışma ruhsatı alabileceklere 31/12/2007 tarihine kadar geçici faaliyet lisansı verilir. Diğerleri faaliyetten men edilir.” şeklinde değiştirilmiştir.
Anılan kural gereğince, 5307 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 13/03/2005 tarihi itibarıyla gayrisıhhî müessese veya iş yeri açma ve çalışma ruhsatlı olarak 5307 sayılı Kanun gereği güvenlik ve lisans gereklerini yerine getirerek faaliyetlerini sürdüren otogaz istasyonlarının, lisans almak şartıyla faaliyetlerine devam edebilecekleri, dolayısıyla 5522 sayılı Kanun’un Resmî Gazete’de yayımlandığı ve yürürlüğe girdiği 24/06/2006 tarihinden sonra lisanssız olarak faaliyetin sürdürülmesine imkân bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, davacı şirketin son olarak 18/06/2006 tarihinde lisanssız faaliyette bulunduğu ve 5307 sayılı Kanun yürürlüğe girmeden önceki bir tarihte gayrisıhhi müessese ruhsatına sahip olduğu dikkate alındığında, lisanssız olarak 24/06/2006 tarihine kadar faaliyette bulunabileceği açık olduğundan, 19/06/2006 tarihine kadar lisanssız faaliyette bulunduğundan bahisle hakkında idarî para cezası uygulanmasına dair dava konusu Kurul kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Dava konusu 05/03/2009 tarih ve 2008-44 sayılı Kurul kararının İPTALİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen davacı tarafından yapılan toplam … -TL yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
3. Ayrıntısı aşağıda gösterilen davalı idare tarafından yapılan toplam …-TL yargılama giderinin davalı idare üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 24/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.