Danıştay Kararı 13. Daire 2019/1739 E. 2020/2956 K. 03.11.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2019/1739 E.  ,  2020/2956 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/1739
Karar No : 2020/2956

DAVACI : … Alternatif Enerji Sistemleri Petrol Zirai İlaçlar Tarım Gıda Hayvancılık Temizlik Maddeleri İnşaat Taahhüt Otomotiv İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
VEKİLLERİ : Av. …, Av. …

DAVANIN KONUSU :
Davacı şirketin, tesisinde işleme lisansı almaksızın biodizel üretimi yapıldığından bahisle 50.000,00-TL ve ürettiği biodizeli lisans almaksızın piyasada kullanıcılara sattığından bahisle 600.00,00-TL olmak üzere toplam 650.000,00- TL idarî para cezası verilmesine ilişkin 09/06/2010 tarih ve 2598-30 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (Kurul) kararının iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI :
Dava konusu işleme esas alınan ve tarafına isnat edilen fiillerin işlenmediği, usulüne uygun şekilde savunma alınmadan işlem tesis edilmesinin savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğu ileri sürülmektedir.

DAVALININ SAVUNMASI :
Davanın süresinde açılmadığı, davacı şirketin, biodizel üretim tesisinde herhangi bir lisans başvurusu olmaksızın biodizel üretimi yaptığı ve ürettiği biodizeli bayilik lisansı almaksızın kullanıcılara sattığının tespit edilmesi üzerine, usulüne uygun savunma istem yazısı tebliğ edilerek verilen idari para cezasında Kanuna aykırılık bulunmadığı belirtilerek, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ :
Dava konusu işlemin ürettiği biyodizeli lisans almaksızın piyasada kullanıcılara sattığından bahisle verilen 600.00,00-TL idarî para cezasına ilişkin kısmının da iptali gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …’IN DÜŞÜNCESİ :
Davacı şirketin, işleme lisansı olmaksızın biyodizel üretimi yaptığı ve ürettiği biyodizeli piyasada kullanıcılara sattığından bahisle 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (1) numaralı alt bendi ile ikinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi ve aynı maddenin dördüncü fıkrası uyarınca toplam 650.000 TL idari para cezası verilmesine ilişkin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun 09/06/2010 tarih ve 2598-30 sayılı kararının iptali istemiyle istemiyle açılan davada; 09/06/2010 tarih ve 2598-30 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararının lisanssız olarak biyodizel satışı yapmak fiili nedeniyle verilen idari para cezasına ilişkin kısmının iptali, lisanssız olarak biyodizel üretimi yapmak fiili nedeniyle verilen idari para cezasına ilişkin kısmı bakımından davanın reddi yolunda verilen Danıştay Onüçüncü Dairesinin 05/11/2013 tarih, E:2011/4583, K:2013/2733 sayılı kararı, temyiz incelemesi sonucunda, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 28/12/2016 tarih ve E:2014/1899,K:2016/3910 sayılı kararıyla; “ 06.01.2005 tarih ve 25692 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Petrol Piyasasında Yapılacak Denetimler ile Ön Araştırma ve Soruşturmalarda Takip Edilecek Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 25. maddesinde; petrol piyasasında faaliyette bulunan gerçek veya tüzel kişilerin ilgili mevzuat hükümlerine aykırı faaliyet ve işlemlerinden bu Yönetmelikte düzenlenen ön araştırma ve soruşturma prosedürüne gerek olmayacak derecede açık olduğu Kurul tarafından belirlenenler için, Daire Başkanlığı vasıtasıyla ilgili gerçek veya tüzel kişiye onbeş günden az olmamak üzere uygun bir süre verilerek yazılı savunmasının alınacağı, Daire Başkanının; ilgili gerçek veya tüzel kişinin savunmasını, kendi görüşüyle birlikte Başkanlığa sunacağı, Başkanın konuyu Kurul gündemine öncelikle alacağı, Kurulun, yazılı savunma ve konuya ilişkin Daire Başkanlığı görüşünü inceleyerek kararını vereceği, ilgili mevzuat hükümlerine aykırılığın Kurul tarafından sabit görülmesi halinde, ilgili kanunlarda öngörülen ceza ve yaptırımların uygulanmasını kararlaştıracağı kurala bağlanmıştır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Hükmi şahıslara ve ticarethanelere tebligat” başlıklı 12. maddesinde, “Hükmi şahıslara tebliğ, salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılır.
Bir ticarethanenin muamelelerinden doğan ihtilaflarda ticari mümessiline yapılan tebliğ muteberdir.” denildikten sonra; “Hükmi şahısların memur veya müstahdemlerine tebligat” başlıklı 13. maddesinde ise, “Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler herhangi bir sebeple mutat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerine yapılır.” hükmüne yer verilmiş; Tebligat Tüzüğü’nün 18. maddesinin son paragrafında ise, hükmi şahsın yetkili kişisinin bulunmadığı tebliğ mazbatasında tespit edildiği takdirde tebligatın o yerdeki diğer memur veya müstahdeme yapılabileceği öngörülmüş; 32. maddesinde ise “usulüne aykırı tebliğ” düzenlenmiş olup, bu maddeye göre tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı muttali olmuş ise muteber sayılacağı ve muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi kabul edileceği belirtilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, hükmi şahıslara yapılacak tebliğin öncelikle hükmi şahsın yetkilisine yapılması, yetkili kişinin bulunamaması veya evrakı alacak durumda olmaması halinde ise memur veya müstahdemlerine tebligat yapılması gerekmektedir. Ancak memur veya müstahdemlere yapılacak tebligatta tüzel kişiliğin yetkilisinin iş yerinde bulunamaması nedeniyle tebligatın bu kişilere yapıldığının belirtilmesi zorunludur.
Temyize konu dosyanın incelenmesinden; 03/11/2009 tarih, 2302/7 sayılı Kurul kararı ile davacı şirketin, işleme lisansı olmaksızın biyodizel üretimi yaptığı ve ürettiği biyodizeli piyasada kullanıcılara sattığından bahisle, yazılı savunmasının alınmasına karar verildiği, anılan Kurul kararının Denetim Dairesi Başkanlığı’nın 20/11/2009 tarih, 39565 sayılı yazısı ekinde davacı şirketin “… – … Karayolu 70. Km … Kasabası Yanı … / …” adresine tebligata çıkarıldığı; 29/12/2009 tarihli tebliğ mazbatasında, davacı şirket yetkililerinin iş yerinde bulunmadığı, tebligatı alacak durumda olmadığı yolunda herhangi bir kayıt düşülmeden, tebliğ evrakının “aynı adreste çalışan …’ya” tebliğ edildiğinin belirtildiği, bunun üzerine, yasal süre içinde savunma yapılmadığı belirtilerek dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda; davacı şirkete, işleme lisansı olmaksızın biyodizel üretimi yaptığı ve ürettiği biyodizeli piyasada kullanıcılara sattığından bahisle idari para cezası verilmişse de, dava konusu Kurul kararı alınmadan önce usulüne uygun şekilde savunma isteme yazısının tebliğ edilmesi gerektiğinden, davalı idarece yukarıda belirtildiği şekilde tebligat işlemlerinin yaptırılmamasının, savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğu anlaşıldığından, savunma isteme yazısının usule aykırı olarak tebliğ edilmesi nedeniyle, idarî para cezası uygulanmasına ilişkin uyuşmazlık konusu Kurul kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.” gerekçesiyle davacı şirketin, ürettiği biyodizeli kullanıcılara sattığından bahisle verilen 50.000,00-TL tutarındaki idari para cezasına ilişkin kısmı yukarıda belirtilen gerekçeyle onanmış, kararın, davacı şirketin lisanssız olarak biyodizel üretiminde bulunduğundan bahisle verilen idari para cezasına ilişkin kısmı bozulmuştur.
2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 38. maddesinde, İdari Dava Daireleri Kurulunun, idari dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararları temyizen inceleyeceği, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46. maddesinin 1. fıkrasında, Danıştay Dava Dairelerinin nihai kararlarının Danıştay’da temyiz edilebileceği, 49. maddesinin 4. fıkrasında ise Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde bu madde ile ısrar hariç 50’nci madde hükümlerinin kıyasen uygulanacağı öngörülmüştür. 2577 sayılı Yasanın 49. maddesinin 4. fıkrasında yer alan düzenleme ile Danıştay Dava Dairelerine, ilk derecede bakılan davalarla ilgili bozma kararlarına karşı eski kararlarında ısrar edebilme yetkisi tanınmamıştır.
Açıklanan nedenlerle Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararının, davacı şirketin lisanssız olarak biyodizel üretiminde bulunduğundan bahisle verilen idari para cezasına ilişkin kısmının iptali gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesince, Dairemizin 05/11/2013 tarih ve E:2011/4583, K:2013/2733 sayılı dava konu işlemin kısmen iptali, davanın kısmen reddi yolundaki kararının Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 28/12/2016 tarih ve E:2014/1899, K:2016/3910 sayılı kararı ile kısmen gerekçeli onanıp, kısmen bozulması ve idarenin karar düzeltme isteminin de İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 27/12/2018 tarih ve E:2017/2669 K:2018/6146 sayılı kararıyla reddedilmesi üzerine, bozulan kısımla ilgili olarak gereği yeniden görüşüldü:

MADDİ OLAY :
Davacı şirkete ait tesiste işleme lisansı almaksızın biodizel üretimi yapıldığı ve üretilen biodizelin piyasada kullanıcılara satıldığı hususunun tespit edildiği, bu tespitlere dayanılarak dava konusu işlemin tesis edildiği, anılan işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İNCELEME VE GEREKÇE
Dairemizin 05/11/2013 tarih ve E:2011/4583, K:2013/2733 sayılı dava konusu Kurul kararının lisanssız olarak biodizel satışı yapmak fiili nedeniyle verilen 50.000,00-TL tutarındaki idarî para cezasına ilişkin kısmının iptaline, lisanssız olarak biodizel üretimi yapmak fiili nedeniyle verilen 600.000,00-TL tutarındaki idari para cezası yönünden ise davanın reddine ilişkin kararına karşı taraflarca hükmün aleyhlerine olan kısımlarına ilişkin yaptıkları temyiz başvurusu Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 28/12/2016 tarih ve E:2014/1899, K:2016/3910 sayılı kararı ile;
“06/01/2005 tarih ve 25692 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Petrol Piyasasında Yapılacak Denetimler ile Ön Araştırma ve Soruşturmalarda Takip Edilecek Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 25. maddesinde; petrol piyasasında faaliyette bulunan gerçek veya tüzel kişilerin ilgili mevzuat hükümlerine aykırı faaliyet ve işlemlerinden bu Yönetmelikte düzenlenen ön araştırma ve soruşturma prosedürüne gerek olmayacak derecede açık olduğu Kurul tarafından belirlenenler için, Daire Başkanlığı vasıtasıyla ilgili gerçek veya tüzel kişiye onbeş günden az olmamak üzere uygun bir süre verilerek yazılı savunmasının alınacağı, Daire Başkanının; ilgili gerçek veya tüzel kişinin savunmasını, kendi görüşüyle birlikte Başkanlığa sunacağı, Başkanın konuyu Kurul gündemine öncelikle alacağı, Kurulun, yazılı savunma ve konuya ilişkin Daire Başkanlığı görüşünü inceleyerek kararını vereceği, ilgili mevzuat hükümlerine aykırılığın Kurul tarafından sabit görülmesi halinde, ilgili kanunlarda öngörülen ceza ve yaptırımların uygulanmasını kararlaştıracağı kurala bağlanmıştır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Hükmi şahıslara ve ticarethanelere tebligat” başlıklı 12. maddesinde, “Hükmi şahıslara tebliğ, salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılır.
Bir ticarethanenin muamelelerinden doğan ihtilaflarda ticari mümessiline yapılan tebliğ muteberdir.” denildikten sonra; “Hükmi şahısların memur veya müstahdemlerine tebligat” başlıklı 13. maddesinde ise, “Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler herhangi bir sebeple mutat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerine yapılır.” hükmüne yer verilmiş; Tebligat Tüzüğü’nün 18. maddesinin son paragrafında ise, hükmi şahsın yetkili kişisinin bulunmadığı tebliğ mazbatasında tespit edildiği takdirde tebligatın o yerdeki diğer memur veya müstahdeme yapılabileceği öngörülmüş; 32. maddesinde ise “usulüne aykırı tebliğ” düzenlenmiş olup, bu maddeye göre tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı muttali olmuş ise muteber sayılacağı ve muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi kabul edileceği belirtilmiştir.
Bu düzenlemelere göre, hükmi şahıslara yapılacak tebliğin öncelikle hükmi şahsın yetkilisine yapılması, yetkili kişinin bulunamaması veya evrakı alacak durumda olmaması halinde ise memur veya müstahdemlerine tebligat yapılması gerekmektedir. Ancak memur veya müstahdemlere yapılacak tebligatta tüzel kişiliğin yetkilisinin iş yerinde bulunamaması nedeniyle tebligatın bu kişilere yapıldığının belirtilmesi zorunludur.
Temyize konu dosyanın incelenmesinden; 03/11/2009 gün, 2302/7 sayılı Kurul kararı ile davacı şirketin, işleme lisansı olmaksızın biyodizel üretimi yaptığı ve ürettiği biyodizeli piyasada kullanıcılara sattığından bahisle, yazılı savunmasının alınmasına karar verildiği, anılan Kurul kararının Denetim Dairesi Başkanlığı’nın 20/11/2009 gün, 39565 sayılı yazısı ekinde davacı şirketin “… – … Karayolu 70. Km … Kasabası Yanı … / …” adresine tebligata çıkarıldığı; 29/12/2009 tarihli tebliğ mazbatasında, davacı şirket yetkililerinin iş yerinde bulunmadığı, tebligatı alacak durumda olmadığı yolunda herhangi bir kayıt düşülmeden, tebliğ evrakının “aynı adreste çalışan …’ya” tebliğ edildiğinin belirtildiği, bunun üzerine, yasal süre içinde savunma yapılmadığı belirtilerek dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda; davacı şirkete, işleme lisansı olmaksızın biyodizel üretimi yaptığı ve ürettiği biyodizeli piyasada kullanıcılara sattığından bahisle idari para cezası verilmişse de, dava konusu Kurul kararı alınmadan önce usulüne uygun şekilde savunma isteme yazısının tebliğ edilmesi gerektiğinden, davalı idarece yukarıda belirtildiği şekilde tebligat işlemlerinin yaptırılmamasının, savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğu anlaşıldığından, savunma isteme yazısının usule aykırı olarak tebliğ edilmesi nedeniyle, idarî para cezası uygulanmasına ilişkin uyuşmazlık konusu Kurul kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.” gerekçesiyle Dairemizin anılan kararının bu kısmının bozulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46. maddesinin birinci fıkrasında, Danıştay dava dairelerinin nihaî kararlarının Danıştay’da temyiz edilebileceği; 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 38. maddesinde, İdari Dava Daireleri Kurulu’nun, idari dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararları temyizen inceleyeceği; 2577 sayılı Kanun’un 49/4 ve 50. maddelerinde Danıştay dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların temyizen bozulması hâlinde ise Danıştay dava dairelerine ısrar imkânı tanımayıp, Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu kurala bağlanmıştır.
Aktarılan kanun hükümlerine göre, Danıştay dava dairelerince ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurullarınca bozulması hâlinde Danıştay dava dairelerine ısrar imkânı tanınmadığından, bozma kararına uyularak İdari Dava Daireleri Kurulu kararında belirtilen gerekçelerle, dava konusu Kurul kararının lisanssız olarak biodizel üretimi yapmak fiili nedeniyle 600.000,00 -TL tutarında idarî para cezası verilmesine ilişkin kısmının da iptaline karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Dava konusu 09/06/2010 tarih ve 2598-30 sayılı Kurul kararının, lisanssız olarak biodizel üretimi yapmak fiili nedeniyle 600.000,00-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin kısmının da İPTALİNE,
2. Davacı tarafından ayrıntısı aşağıda gösterilen ilk derece ve temyiz aşamalarında yapılan toplam …-TL yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
3. Davacı lehine önceki kararda vekâlet ücretine hükmedildiğinden yeniden vekâlet ücretine hükmedilmemesine,
4. Davalı idarece temyiz ve karar düzeltme aşamalarında yapılan …-TL yargılama giderinin davalı idare üzerinde bırakılmasına,
5. Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 03/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.