Danıştay Kararı 13. Daire 2019/1738 E. 2020/3116 K. 12.11.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2019/1738 E.  ,  2020/3116 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/1738
Karar No : 2020/3116

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu

VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU :
Bayilik lisansı sahibi davacıya istasyonunda dağıtıcısına ait belirtilere yer vermediğinden ve üçüncü şahıslar malî sorumluluk sigortası yaptırma yükümlülüğünü yerine getirmediğinden bahisle toplam …-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (Kurul) 17/06/2010 tarih ve 2605-86 sayılı kararının iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI :
Davalı idare tarafından savunma istem yazısının usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği, dağıtıcıya ait bez ve bayraklar tozlandığı için çıkarıldığı, ilgili mevzuat gereğince ön araştırma ve soruşturma yapılmadığı, ceza verilmeden önce aykırılıkların giderilmesi için kendilerine 15 gün süre verilmesi gerektiği, cezanın üst sınırdan verilmiş olması nedeniyle idarenin takdir yetkisini hukuka aykırı şekilde kullandığı, işlemin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

DAVALININ SAVUNMASI :
Davacıya ait akaryakıt istasyonunda yapılan denetim sonucu, davacının dağıtıcısına ait işaretleri istasyonda bulundurmadığı ve üçüncü şahıslar malî sorumluluk sigortası yaptırma yükümlülüğünü yerine getirmediğinin tespit edilmesi üzerine 5015 sayılı Kanun’un 15. maddesi ve Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği’nin 49. maddesinin birinci fıkrasına aykırılık nedeniyle, anılan Kanun’un 19. maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkrası uyarınca verilen idarî para cezasında Kanun’a aykırılık bulunmadığı belirtilerek, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ : Dava konusu işlemin, dağıtıcıya ait belirtilere istasyonda yer verilmediğinden bahisle idarî para cezası verilmesine ilişkin kısmı yönünden iptali gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …’NUN DÜŞÜNCESİ : Dava, bayilik lisansı sahibi davacının istasyonda dağıtıcısına ait sembollere yer vermemesi nedeni ile …-TL ve üçüncü şahıslar malî sorumluluk sigortası yaptırma yükümlülüğünü yerine getirmediğinden bahisle 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkrası uyarınca …-TL olmak üzere toplam …-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun 17/06/2010 tarih ve 2605-86 sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Danıştay Onüçüncü Dairesi’nin davanın reddine ilişkin 27/02/2014 günlü, E:2011/3393, K:2014/625 sayılı kararı, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 29/05/2017 günlü, E: 2014/3565, K: 2017/2333 sayılı kararıyla kısmen onanmış, kısmen bozulmuştur.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesine göre, Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davalarda, temyiz incelemesi sonucu bozulan kararlar üzerine, Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurullarının kararlarına uyulması zorunludur.
Bu durumda, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun bozma kararında belirtilen gerekçelerle dava konusu Kurul kararının, akaryakıt istasyonuda dağıtıcı firmaya ait amblem ve logonun bulunmadığından bahisle 5015 sayılı Kanun’un 7. Maddesinin dördüncü fıkrasına aykırı davranıldığı gerekçesi ile verilen idari para cezasına yönelik kısmında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu Kurul kararının belirtilen kısım yönünden iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesince, Dairemizin 27/02/2014 tarih ve E:2011/3393; K:2014/625 sayılı dava konusu işlemin mali sorumluluk sigortasına ilişkin kısmının iptali, dağıtıcısına ait belirtilere yer verilmesine ilişkin kısmına yönelik davanın reddi yolundaki kararının Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 29/05/2017 tarih ve E:2014/3565; K:2017/2333 sayılı kararı ile iptale ilişkin kısmının onanıp redde ilişkin kısmının bozulması ve idarenin karar düzeltme isteminin de İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 30/01/2019 tarih ve E:2017/3992; K:2019/305 sayılı kararıyla reddedilmesi üzerine, bozulan kısımla ilgili olarak gereği yeniden görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
11/03/2005 tarihinde aldığı bayilik lisansı ile … A.Ş.’nin bayisi olarak …-…’de faaliyet göstermekte olan davacıya ait istasyonda, 09/11/2006 tarihinde yetkililer tarafından yapılan denetimde tutulan A-019115 sayılı tutanak ile dağıtıcısına ait belirtilere istasyonda yer vermediği ve üçüncü şahıslar mali sorumluluk sigortası yaptırmadığının tespit edildiği, söz konusu tutanağın davacının oğlu tarafından herhangi bir itiraz şerhi konulmadan imzalandığı, davalı idare tarafından tespit edilen hususlarla ilgili olarak davacıdan savunma talebinde bulunulduğu, davacı vekili tarafından savunmalarını sunmak amacıyla 08/02/2010 tarihinde davalı idareden bilgi ve belge talep edildiği, davalı idare tarafından istenilen belgelerin 11/03/2010 tarih ve 10312 sayılı yazı ekinde gönderildiği ve 01/04/2010 tarihinde davacı vekiline bu belgelerin tebliğ edildiği, ancak savunma verilmemesi üzerine dava konusu işlemin tesis edildiği ve anılan işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dairemizin 27/02/2014 tarih ve E:2011/3393; K:2014/625 sayılı kararına yönelik olarak taraflarca yapılan temyiz başvurusu üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 29/05/2017 tarih ve E:2014/3365; K:2017/2333 sayılı kararı ile;
“Uyuşmazlığın, üçüncü şahıslar malî sorumluluk sigortası yaptırma yükümlülüğünü yerine getirmediğinden bahisle idari para cezası verilmesine ilişkin kısmı yönünden Dairece verilen iptal kararında hukuki isabetsizlik görülmemiştir.
Temyize konu kararın, dağıtıcı firmaya ait amblem ve logolara yer verilmediği gerekçesi ile idari para cezası verilmesine ilişkin kısmına gelince;
Dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 7. maddesinin dördüncü fıkrasında, bayinin bayilik süresinin bitiminde sözleşme yaptığı yeni dağıtıcının ürünlerini pazarladığı anlaşılacak şekilde faaliyetine devam edeceği ve en geç bir ay içinde eski dağıtım şirketi ile ilgili tüm belirtileri kaldıracağı düzenlenmiş; 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (4) numaralı alt bendinde, 7. maddenin ihlâli halinde sorumluları hakkında altıyüzbin Türk Lirası idarî para cezası uygulanacağı, aynı maddenin dördüncü fıkrasında, bayiler için yukarıda yer alan cezaların beşte birinin uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
Öte yandan, gerçek ve tüzel kişilere verilecek lisanslara, Kuruma yapılacak bildirimlere ve kayıt düzenlerine ilişkin usul ve esasların belirlenmesi amacıyla 17/06/2004 tarih ve 25495 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği’nin 38. maddesinin (f) bendinde; bayilik lisansı sahiplerinin, bayilik sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesinden itibaren bir ay içerisinde eski dağıtıcı ile ilgili tüm belirtilerin kaldırılması ve faaliyete sözleşme yapılan yeni dağıtıcının ürünlerinin pazarlandığı anlaşılacak şekilde devam edilmesi ile yükümlü oldukları kuralına yer verilmiştir.
Ancak Kanunun anılan 19’uncu maddesinin 2’inci fıkrasının a bendi hükmü başka bir uyumazlıkta itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine götürülmüş ve Anayasa Mahkemesi 07/04/2016 günlü, E:2015/109; K:2016/28 sayılı kararıyla sözkonusu hükümdeki “Aşağıdaki hallerde, sorumlulara altı yüz bin Türk Lirası idari para cezası verilir:” bölümünün, “5015 sayılı Kanun’un 7. maddesinin dördüncü fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan “…bayi, sözleşme yaptığı yeni dağıtıcının ürünlerini pazarladığı anlaşılacak şekilde faaliyetine devam eder…” ibaresi yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE,” karar vermiş, iptal kararının yürürlüğünü dokuz ay süreyle ertelemiştir. Ne var ki bu konudaki yeni yasal düzenleme, dokuz aylık sürenin dolmuş olmasına rağmen henüz yapılmamıştır.
T.C. Anayasası’nın itiraz yolu ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması durumunu düzenleyen 152. maddesinin birinci fıkrası; “Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır.” hükmünü taşımakta; üçüncü fıkrasında da “Anayasa Mahkemesi, işin kendisine gelişinden başlamak üzere 5 ay içinde kararını verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır. Ancak, Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır.” kuralı yer almaktadır. 152. maddenin üçüncü fıkrasında yer alan kural, Anayasa Mahkemesinin verdiği iptal kararlarının, itiraz yoluna başvurulmasını isteyen kişi ya da kişiler tarafından açılan davaların yanısıra iptal edilen hüküm ya da hükümler esas alınarak hakkında uygulama yapılmış olan kişiler tarafından açılan ve görülmekte olan davalarda da uygulanması gerektiğini açıkça vurgulamaktadır.
Bu hukuksal durumun doğal sonucu olarak, bir kanun ya da kanun hükmünde kararnamenin uygulanması nedeniyle dava açmak durumunda kalan ve Anayasanın 152. maddesi uyarınca itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulmasını isteme hakkına sahip olan kişilerin de hak ve menfaatlerini ihlal eden kuralın, itiraz yoluyla daha önce yapılan başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş olması halinde, iptal hükmünün hukuki sonuçlarından yararlanmaları gerekeceği açıktır.
Öte yandan, Anayasa’nın 153. maddesinde, Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararlarının geriye yürümeyeceği kuralı, iptal edilen hükümlere göre kazanılmış olan hakların korunmasına yönelik olup, Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmiş olduğu bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanmış hükümler dikkate alınarak çözümlenmeleri Anayasa’nın üstünlüğü ve Hukuk Devleti ilkesine aykırı olduğu gibi, temyiz incelemesinin Anayasa’ya aykırılığı belirlenerek iptal edilen kurallara göre yapılmasına da olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda, dava konusu işlemin dayanağı olan yasal düzenlemenin Anayasa Mahkemesince iptal edilerek kararın yürürlüğe girmiş bulunması ve kanun koyucu tarafından bu konuda henüz düzenleme yapılmamış olması karşısında, hukuka aykırılığı Anayasa Mahkemesi kararı ile saptanmış Yasa maddesi uyarınca verilen dava konusu para cezasında ve davanın bu kısım yönünden reddi yolundaki Daire kararının ilgili bölümünde hukuka uygunluk görülmemiştir.” gerekçesiyle Dairemiz kararının davanın kısmen reddine ilişkin kısmının bozulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46. maddesinin birinci fıkrasında, Danıştay dava dairelerinin nihaî kararlarının Danıştay’da temyiz edilebileceği; 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 38. maddesinde, İdari Dava Daireleri Kurulu’nun, idari dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararları temyizen inceleyeceği; 2577 sayılı Kanun’un 49/4 ve 50. maddelerinde Danıştay dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların temyizen bozulması hâlinde ise Danıştay dava dairelerine ısrar imkânı tanımayıp, Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu kurala bağlanmıştır.
Aktarılan kanun hükümlerine göre, Danıştay dava dairelerince ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurullarınca bozulması hâlinde Danıştay dava dairelerine ısrar imkânı tanınmadığından, bozma kararına uyularak İdari Dava Daireleri Kurulu kararında belirtilen gerekçelerle, dava konusu Kurul kararının dağıtıcısına ait belirtilere (amblem ve logoya) istasyonda yer vermediğinden bahisle davacıya …-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin kısmının iptaline karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. 17/06/2010 tarih ve 2605-86 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararının, dağıtıcısına ait belirtilere istasyonda yer vermediğinden bahisle davacıya …-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin kısmının da İPTALİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama gideri ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
3. Davalı idarece yapılan …-TL yargılama giderinin davalı idare üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 12/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.