Danıştay Kararı 13. Daire 2019/1631 E. 2019/1702 K. 15.05.2019 T.

13. Daire         2019/1631 E.  ,  2019/1702 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2019/1631
Karar No:2019/1702

TEMYİZ EDEN (DAVALI) :
VEKİLİ :
KARŞI TARAF (DAVACI) :
VEKİLİ :
İSTEMİN_KONUSU : …. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, davalı idare ile 25/03/2016 tarihinde imzalanan, “… ili, … ilçesi, …, …, … Mahallelerinin Kanalizasyon Hattı Döşenmesi Yapım İşi”ne ait sözleşmenin 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 11. maddesinin birinci fıkrasına 678 sayılı Olağanüstü Hâl Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 30. maddesiyle eklenen (g) bendi uyarınca feshedilmesi nedeniyle irat olarak kaydedilen 23.050,00-TL (kesin) teminat bedelinin irat kaydedildiği tarihten itibaren hesaplanacak yasal faziyle birlikte ödenmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesi’nce tek hâkimle verilen kararda; dava konusu ihalenin yapılmasından ve kamu ihale sözleşmesinin imzalanmasından sonra, davacı şirketin …/…ile irtibatlı ve iltisaklı olduğunun … İl Emniyet Müdürlüğü’nce bildirilmesi üzerine, Kamu İhale Kanunu’nun 11. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamında ihalenin iptal edilerek sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle, aynı maddenin (678 sayılı KHK ile eklenen) beşinci fıkrası uyarınca kesin teminatın irat kaydedilemeyeceği, uyuşmazlığın dayanağı olan sözleşmenin 23/11/2017 tarih ve 21552 sayılı yazı ile feshedilmesi nedeniyle irat olarak kaydedilen 23.050,00-TL tutarındaki (kesin) teminat bedelinin dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne, davacının yoksun kaldığı 23.050,00-TL kesin teminat bedelinin dava tarihi olan 12/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Dosyanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesi uyarınca görevli ve yetkili olan … Bölge İdare Mahkemesi’ne gönderilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
USUL YÖNÜNDEN:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14/3-a maddesinde, dilekçelerin görev ve yetki yönünden inceleneceği belirtilmiş; 15/1-a maddesinde, 14. maddenin 3/a bendine göre idari yargının görevli olduğu konularda görevli veya yetkili olmayan mahkemeye açılan davanın görev veya yetki yönünden reddedilerek dava dosyasının görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verileceği kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı Kanun’un 6545 sayılı Kanun’la değişik 45. maddesinin birinci fıkrasında, idare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabileceği, ancak, konusu beş bin Türk lirasını geçmeyen vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında idare ve vergi mahkemelerince verilen kararların kesin olduğu, bunlara karşı istinaf yoluna başvurulamayacağı, son fıkrasında ise ivedi yargılama usulüne tâbi olan davalarda istinaf yoluna başvurulamayacağı belirtilmiştir.
2577 sayılı Kanun’a 6545 sayılı Kanun’un 18. maddesiyle eklenen “İvedi yargılama usulü” başlıklı 20/A maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden doğan uyuşmazlıklarda söz konusu yargılama usulünün uygulanacağı; (g) bendinde ise, verilen nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği kurala bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; “… ili, … ilçesi, …, …, … Mahallelerinin Kanalizasyon Hattı Döşenmesi Yapım İşi”ne ait ihalenin davacı üzerinde bırakıldığı, 25/03/2016 tarihinde taraflar arasında sözleşmenin imzalandığı, anılan sözleşme kuralları çerçevesinde davacı şirket tarafından yüklenicisi olduğu ihale konusu işin 29/08/2016 tarihinde fiilen bitirildiği, aynı gün geçici kabul tutanağı düzenlendiği, 14/10/2016 tarihinde geçici kabul tutanağının onaylandığı, kurumlar arasında yapılan yazışmalar ve gerçekleştirilen araştırmalar sonucu davacı şirketin ortağı olan …’in …/…terör örgütü ile iltisaklı olduğu, ayrıca kapatılan … … Derneği’nin üyesi olduğu hususunun … İl Emniyet Müdürlüğü ve İl Olağanüstü Hâl Bürosunca ihaleyi yapan idareye bildirilmesi sonucunda, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 11. maddesinin birinci fıkrasına 678 sayılı Olağanüstü Hâl Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 30. maddesiyle eklenen (g) bendi uyarınca uyuşmazlığın dayanağını teşkil eden kamu ihale sözleşmesinin feshedildiği ve 23.050,00-TL tutarındaki kesin teminatın irat kaydedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı, …. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla davanın kabulüne, davacının yoksun kaldığı 23.050,00-TL kesin teminat bedelinin dava tarihi olan 12/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verildiği, bu karara karşı davalı idarece 15/08/2018 tarihli dilekçe ile … Bölge İdare Mahkemesi’ne istinaf başvurusunda bulunulduğu, … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, “…dava konusu işlemin, konusu ve nedenleri göz önünde bulundurulduğunda; her ne kadar zaman yönünden ihale sonrasında tesis edilmiş ise de, ihale sürecine ilişkin tesis edilen işlemlerin “ihale işlemleri kapsamında” kabul edilmesi ve yargılama usulünün 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesi uyarınca belirlenmesi gerekmektedir… İvedi yargılama konusu bir işleme yönelik olarak açılmış davada verilen kararın doğrudan temyize tâbi, istinaf yolu kapalı bir karar olması…” gerekçesine yer verilerek davalı idarenin istinaf başvurusunun incelenmeksizin reddine; temyiz incelemesiyle görevli Danıştay’a gönderilmek üzere dava dosyasının Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Aktarılan mevzuat hükümlerine göre ivedi yargılama usulüne tâbi olan uyuşmazlıklarla ilgili olarak ilk derece mahkemelerince verilen kararlara karşı temyiz kanun yoluna başvurulabileceği, bunlar dışında kalan uyuşmazlıklarla ilgili olarak verilen kararlara karşı kural olarak istinaf kanun yoluna başvurulabileceği, ancak 2577 sayılı Kanun’un 46. maddesinde tahdidî olarak sayılan uyuşmazlıklarla ilgili kararlara karşı istinaf kanun yolundan sonra temyiz kanun yoluna da başvurulabileceği açıktır.
Bu noktada mahkeme kararına karşı istinaf kanun yoluna mı, yoksa temyiz kanun yoluna mı başvurulabileceğinin belirlenmesi için öncelikle uyuşmazlığın ivedi yargılama usulüne tâbi olup olmadığının tespiti zorunludur. 2577 sayılı Kanun’a 6545 sayılı Kanun’un 18. maddesiyle eklenen “İvedi yargılama usulü” başlıklı 20/A maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden doğan uyuşmazlıklarda ivedi yargılama usulünün uygulanacağı kurala bağlandığından, ihale işlemlerinden doğan uyuşmazlıklardan ne anlaşılması gerektiğinin açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
6545 sayılı Kanun’un 18. maddesinin gerekçesinde, “İdari yargıda davaların tümü aynı usul takip edilmek suretiyle sonuçlandırılmaktadır. Ancak idari davaların bazıları, niteliği itibarıyla diğerlerinden farklıdır. Bu tür davaların geciktirilmeksizin karara bağlanması gerekmektedir. Bu bakımdan, gecikerek karar verilmesinde hem idare hem de davacılar bakımından katlanılması zor ya da imkânsız sonuçlar doğuracak sınırlı sayıdaki dava türünün, diğerlerine göre daha ivedi bir şekilde sonuçlandırılması gerekmektedir. Yargısal sürecin, süratle sonuçlandırılması özel önem taşıyan ihale, özelleştirme, acele kamulaştırma uyuşmazlıklarından kaynaklanan bazı davaların ivedilikle sonuçlandırılmaması hâlinde, hukuki belirsizlik doğmasına neden olunmaktadır. Madde ile Avrupa örneklerinde olduğu gibi idari yargılamaya ivedi yargılama usulü kurumu kazandırılmaktadır.” açıklamalarına yer verilmiştir. Kanun’un gerekçesinde de ifade edildiği üzere, sınırlı sayıdaki dava türü ivedi yargılama usulüne tâbidir. Nitekim gerekçede ihaleyle bağlantılı tüm işlemlerin değil, yargısal sürecin süratle sonuçlandırılması özel önem taşıyan ihale uyuşmazlıklarının bu yargılama usulüne tâbi kılındığı vurgulanmıştır.
Öte yandan, ihale işlemlerine ilişkin idari usulü düzenleyen temel kanunlardan olan 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 4. maddesinde, ihalenin, “Bu Kanun’da yazılı usul ve şartlarla işin istekliler arasından seçilecek birisi üzerine bırakıldığını gösteren ve yetkili mercilerin onayı ile tamamlanan sözleşmeden önceki işlemleri”, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 4. maddesinde ise, “Bu Kanun’da yazılı usul ve şartlarla mal veya hizmet alımları ile yapım işlerinin istekliler arasından seçilecek birisi üzerine bırakıldığını gösteren ve ihale yetkilisinin onayını müteakip sözleşmenin imzalanması ile tamamlanan işlemleri” ifade ettiği belirtilmiş olup, bu kanunî tanımlamalar ve istikrar kazanan içtihatlar dikkate alınarak ihale ilanı ile başlayıp sözleşmenin imzalanması ile tamamlanan süreçte idarece tesis edilen işlemlerin ivedi yargılama usulüne tâbi ihale işlemleri olduğunun kabulü gerekir.
Bakılan davanın, sözleşmesi feshedilen davacı tarafından, irat kaydedilen 23.050,00-TL tutarındaki kesin teminatının iadesi istemiyle açıldığı, davacılar tarafından, sözleşmenin feshedilmesine ve teminatın irat kaydedilmesine ilişkin ihale komisyonu kararına yönelik olarak şikâyet ve itirazen şikâyet yoluna başvurulmadığı, ihale işlemleri ve sürecine ilişkin herhangi bir iddialarının da bulunmadığı, sözleşmenin davacı tarafından yerine getirilerek ihale konusu işin geçici kabulünün yapıldığı görülmektedir.
Bu itibarla, ihale sürecinin tamamlanmasından sonraki aşamaya ilişkin olan ve öncelikle sonuçlandırılması özel önem taşıyan uyuşmazlık olarak nitelendirilmesine imkân bulunmayan irat kaydedilen kesin teminat bedelinin iade edilmesi istemine ilişkin uyuşmazlığın çözümü ivedi yargılama usulü kapsamında yer almadığından, istemin Konya Bölge İdare Mahkemesi’nce karara bağlanması gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenle,
1. Temyiz isteminin GÖREV YÖNÜNDEN REDDİNE,
2. Dosyanın istinaf incelemesinde görevli ve yetkili .. Bölge İdare Mahkemesi’ne gönderilmek üzere …. İdare Mahkemesi’ne iadesine, 15/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.