Danıştay Kararı 13. Daire 2019/1591 E. 2023/1436 K. 28.03.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2019/1591 E.  ,  2023/1436 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2019/1591
Karar No:2023/1436

TEMYİZ EDENLER : 1. (DAVALI) … Üniversitesi Rektörlüğü
VEKİLİ : Av. …

2. (DAVACI) … Tekstil Makina Gıda Sanayi ve Dış Ticaret Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının davacı tarafından esas yönünden, davalı tarafından vekâlet ücretine hükmedilmemesi yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davalı idarece 14/11/2018 tarihinde 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 45. maddesi uyarınca açık teklif usulüyle 7 adet kantinin kiraya verilmesine ilişkin olarak gerçekleştirilen ihalelerin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; davanın … Üniversitesi bünyesindeki “Merkezi Derslikler Kantini” ihalesi yönünden; davacı şirket ile davalı idare arasında 24/10/2015 tarihinde 3 yıl süreli olmak üzere 2886 sayılı Kanun uyarınca kira sözleşmesi imzalandığı, kiraya konu kantinin 02/11/2015 tarihinde davacı şirkete teslim edildiği, 3 yıllık kira sözleşmesinin teslim tarihinden itibaren hesaplanmak üzere 02/11/2018 tarihinde sona erdiği, uyuşmazlığa konu ihalenin ise 14/11/2018 tarihinde gerçekleştirildiği, dava konusu ihalenin davacı şirket ile yapılan kira sözleşmesinin sona ermesinden sonra yapıldığı ve davacı şirketin kiracı sıfatının sona ermiş olduğu, ayrıca davacı şirketin dava konusu ihaleye katılım göstermediği anlaşıldığından, davanın “Merkezi Derslikler Kantini” ihalesine ilişkin kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı;
Davanın “Merkezi Derslikler Kantini” ihalesi haricindeki diğer 6 adet kantinin kiralama ihaleleri yönünden; davacı şirket ile davalı idare arasında 24/10/2015 tarihinde 3 yıl süreli kira sözleşmesinin sadece “Merkezi Derslikler Kantini”ne ilişkin olduğu, diğer kantinler hakkında herhangi bir kira sözleşmesi bulunmadığı, öte yandan davacı şirketin anılan kantinlere ilişkin ihalenin hiçbir aşamasında yer almadığı, söz konusu diğer kantinlere ilişkin ihale işleminin iptali istemiyle açılan işbu davada, davacı şirketin belli ölçüler içinde, somut bir şekilde anlaşılan ve ortaya koyulan güncel ve meşru bir menfaat ilişkisi bulunmadığından, davanın diğer kantinlerin kiralama ihalelerine ilişkin kısmının ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
. Belirtilen gerekçelerle davanın, “Merkezi Derslikler Kantini” kiralama ihalesi yönünden reddine; diğer 6 adet kantinin kiralama ihaleleri yönünden 2577 sayılı Kanun’un 15. maddesinin 1-b bendi uyarınca ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacı tarafından, “Merkezi Derslikler Kantini”nin 24/10/2015 tarihli kira sözleşmesi ile işletildiği, kira süresinin 3 yıl olduğu, henüz kira süresinin sona ermediği, kira sözleşmesi devam ederken davalı idare tarafından bu şekilde ihale kararı alınmasının hukuka aykırı olduğu, ihale yapılacak yerler arasında “Merkezi Derslikler Kantini”nin de yer aldığı, ihale şartnamesindeki şartlar nedeniyle belirli kişilerin ihaleye katılmasının amaçlandığı, bu şartlar nedeniyle diğer kantin ihalelerine giremedikleri, Merkezi Derslikler Kantini dışındaki diğer kantinlerin ihalalelerine de girebilecekleri, davayı açmakta güncel ve meşru menfaati bulunduğu; davalı idare tarafından, Mahkeme kararının lehlerine olduğu hâlde lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMALARI : Davalı idare tarafından, davacı şirket ile 24/10/2015 tarihinde kira sözleşmesinin imzalandığı, İhale Şartnamesi’nin 14. maddesi ile Kira Sözleşmesi’nin 11. maddesi uyarınca idareleri tarafından 01/06/2016 tarihinde kira sözleşmesinin tek taraflı olarak feshedildiği, bunun üzerine tahliye talebiyle Süleymanpaşa Kaymakamlığı’na başvuru yapıldığı ancak idarelerine olumsuz yanıt verildiği, davacı şirket tarafından işletilmekte olan kantine ait 3 yıllık kira sözleşmesinin 02/11/2018 tarihinde sona erdiği, 20/11/2018 tarihli yazı ile Süleymanpaşa Kaymakamlığı’ndan tahliye talebinde bulunulduğu, davacı şirketin ihaleye katılmadığı, ihaleye başvuru yapılmış olsaydı dahi ihaleye malî yönden katılma yeterliğini sağlayamacağı, borcu yoktur yazısı alamayacağı, zira davacı şirket ile yapılan kira sözleşmesinden doğan kira alacaklarının tahsili amacıyla icra müdürlüğü nezdinde icra takibi başlatıldığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Davacı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ :Davacının temyiz isteminin kısmen kabulü kısmen reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY :
Davacı şirket ile davalı idare arasında “Merkezi Derslikler Kantini”nin işletilmesi amacıyla 24/10/2015 tarihinde 3 yıl süreli kira sözleşmesi imzalandığı, kiraya konu kantinin 02/11/2015 tarihinde davacı şirkete teslim edildiği, 3 yıllık kira sözleşmesinin teslim tarihinden itibaren 02/11/2018 tarihinde sona erdiği, davacının işletmekte olduğu ve sözleşme süresinin 02/11/2018 tarihinde sona eren Merkezi Derslikler Kantini ile birlikte 6 adet kantinin kiralanması için ihaleye çıkarılmasına karar verildiği, akabinde davalı idarece davacının önceki kiracısı olduğu Merkezi Derslikler Kantini de dahil olmak üzere 7 adet kantinin kiraya verilmesi amacıyla 14/11/2018 tarihinde ihalelerin gerçekleştirildiği, bunun üzerine davacı tarafından, kira şartnamesinde belirtilen yeterlik kriterlerinden dolayı ihaleye iştirak ettirilmediğinden bahisle anılan ihalenin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü” başlıklı 11. maddesinde, Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu; “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde, iptal davaları, idari işlemler hakkında menfaatleri ihlâl edilenler tarafından, tam yargı davaları ise idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
1. İdare Mahkemesi kararının, davanın reddine ilişkin kısmının incelenmesi:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın, davanın reddine ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, davacı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın reddine ilişkin kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
2. İdare Mahkemesi kararının, davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin kısmının incelenmesi:
2577 sayılı Kanun’un 2. maddesinin 1/a fıkrasında, iptal davaları, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmaktadır.
Yargı kararlarında “menfaat” kavramının davacı ile iptalini istediği idarî işlem arasındaki bağı, ilgiyi ifade ettiği belirtilmekte ve idarî işlem ile dava açan kişi arasında meşru, güncel ve ciddi bir alâka söz konusu ise, davada menfaat bağının bulunduğu kabul edilmekte, bunun dışında ayrıca subjektif bir hakkın ihlâl edilmesi şartı aranmamaktadır.
Kişisel, meşru ve güncel bir menfaat alâkasının varlığı, davanın niteliğine ve özelliğine göre idarî yargı yerlerince belirlenmekte, davacının idarî işlemle ciddi, makûl, maddi ve manevi bir alâkasının bulunduğunun anlaşılması, dava açma ehliyeti için yeterli sayılmaktadır. Ayrıca, iptal davaları idarî işlemlerin hukuka uygun olup olmadığının denetlenmesine, hukukun üstünlüğünün sağlanmasına, böylece de idarenin hukuka bağlılığının ve sonuçta hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilebilmesine imkân sağladığından, bu davalarda menfaat alâkasının bu amaç doğrultusunda yorumlanması gerekmektedir.
Bu itibarla, davacının iptal davası açma ehliyetini haiz olup olmadığının belirlenmesinde “menfaat” alâkasının bulunmasının yeterli olduğu, idarî işlemle menfaat alâkası bulunanlar tarafından iptal davası açılmasının mümkün olduğu açıktır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirket ile davalı idare arasında “Merkezi Derslikler Kantini”nin işletilmesi amacıyla 24/10/2015 tarihinde 3 yıl süreli kira sözleşmesi imzalandığı, kiraya konu kantinin 02/11/2015 tarihinde davacı şirkete teslim edildiği, 3 yıllık kira sözleşmesinin teslim tarihinden itibaren 02/11/2018 tarihinde sona erdiği, davacının işletmekte olduğu ve sözleşme süresi 02/11/2018 tarihinde sona eren Merkezi Derslikler Kantini ile birlikte 6 adet kantininde kiralanmasına karar verildiği, anılan kantinlerin 14//11/2018 tarihinde gerçekleştirilen ihalelerine davacının Kira Şartnamesi’nde belirtilen belgeleri olmadığından bahisle iştirak ettirilmediği belirtilerek bahsi geçen tüm kantinlerin kiralama ihalelerinin iptalinin istenildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, her ne kadar davacı şirket dava konusu ihalelere katılmamış olsa da, davacı şirketin Merkezi Derslik Kantini’nin önceki işletmecisi olduğu, Merkezi Derslikler Kantini dışındaki diğer kantin ihalelerine de başvurma iradesi olduğu fakat Kira Şartnamesi’nde belirtilen şartları taşımadığından bahisle katılamadığı iddiaları karşısında dava konusu Merkezi Derslikler Kantini dışındaki diğer kantinlerin de kiralanmasına ilişkin ihaleler ile davacının menfaat ilgisinin varlığının kabulü gerektiğinden, Mahkeme kararının davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin kısmında usul kurallarına uygunluk bulunmamaktadır.
Öte yandan, her ne kadar davalı idarece, vekâlet ücreti yönünden temyiz başvurusunda bulunulmuş ise de, Dairemizin bozma kararı üzerine İdare Mahkemesi’nce, davanın anılan kısmı yönünden yeniden bir karar verileceğinden ve bu yeni kararda vekâlet ücreti hakkında da yeni bir hüküm kurulacağından, davalı idarenin temyiz isteminin incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kısmen reddine,
2. … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının davanın reddine ilişkin kısmında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının davanın bu kısmının ONANMASINA,
3. Davacının temyiz isteminin kısmen kabulüne;
4. … İdare Mahkemesi’nin …tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ehliyet yönünden reddine ilişkin kısmının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
5. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
6. 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 28/03/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.