Danıştay Kararı 13. Daire 2019/1548 E. 2019/2213 K. 24.06.2019 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2019/1548 E.  ,  2019/2213 K.Ö.K
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2019/1548
Karar No:2019/2213

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLLERİ : …

KARŞI TARAF (DAVALI) : Mersin Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : ..

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:.. sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … Ltd. Şti. adına kesilen idari para cezasının kanuni temsilci sıfatıyla davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen …- TL tutarındaki 20/09/2017 günlü, … numaralı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen E:…, K:… sayılı kararda; dava konusu ödeme emrinin dayanağı olan idari para cezasının kesinleşmesinin ardından … Ltd. Şti. hakkında yapılan malvarlığı araştırması sonucunda amme alacağının şirketten tahsil imkanının kalmadığının anlaşıldığı, idari para cezasına konu fiilin işlendiği 20/08/2009 tarihinde davacının şirkette kanuni temsilci sıfatı ve temsil yetkisinin bulunduğu, kanuni temsilci olduğu dönemde (23/06/2008 ile 20/05/2011 tarihleri arasında) doğan borçlardan sorumlu olduğu açık olan davacı adına 6183 sayılı Kanun’un Mükerrer 35. maddesi uyarınca düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; “davacının kanuni temsilcisi olduğu Şiringöl, … Ltd. Şti. hakkında, 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesi uyarınca, dava konusu işleme dayanak teşkil eden, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun 02/12/2010 günlü, … sayılı kararı ile verilen …-TL idari para cezasının iptali istemiyle açılan davanın, Danıştay Onüçüncü Dairesi’nin 04/06/2013 günlü, E:2011/597, K:2013/1672 sayılı kararı ile reddedilmesi, karar düzeltme isteminin de 25/11/2015 günlü, E:2015/303 K:2015/4457 sayılı karar ile reddedilmesi üzerine, söz konusu para cezasının tahsili amacıyla davacının kanuni temsilcisi olduğu şirket adına 28/01/2016 günlü, … no’lu ödeme emrinin düzenlenmesi, şirket tarafından herhangi bir ödeme yapılmaması, ödeme emrine karşı da dava açılmaması nedeniyle şirket hakkında yapılan mal varlığı araştırması sonucunda şirkete ait … plakalı aracın bulunduğunun tespit edilmesi üzerine Emniyet Müdürlüğünden araç üzerine haciz konulmasının istenildiği, 15/04/2015 tarihinde araç üzerine haciz şerhinin işlendiği, araç üzerinde başka haciz şerhlerinin de bulunduğunun tespit edildiği, bunun dışında başkaca bir mal varlığına rastlanmadığı, dava konusu borç miktarı gözetildiğinde amme alacağının şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyeceğinin açık olduğundan bahisle, idarece 6183 sayılı Kanun’un Mükerrer 35. maddesi uyarınca kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği”, Mahkeme kararında maddi olaya ilişkin bu kısımda yanlışlık yapılmışsa da, bu hususun gerekçe ve hüküm fıkrası doğru olan Mahkeme kararının kaldırılmasını gerektirmediği, bu sebeple istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının yukarıda anılan gerekçeyle usul ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, limitet şirket kanuni temsilcilerinin şirket borçlarından sorumlu tutulabilmesi için şirketin borç ödemeden acze düştüğünün tespit edilmesi gerektiği, kanuni temsilcilik görevi sona erdiği için borçtan sorumlu olmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bölge idare mahkemesi kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun gerekçeli olarak reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:…. sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın davacıya iadesine,
5. Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
6. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine, 24/06/2019 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY:

5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 8. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde, bayilerin, bayisi olduğu dağıtıcı haricinde diğer dağıtıcı ve onların bayilerinden akaryakıt ikmali yapılmaması ile yükümlü oldukları kurala bağlanmıştır.
5015 sayılı Kanun’un uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan 23/01/2008 tarih ve 5728 sayılı Kanun ile değişik 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (4) numaralı alt bendinde, 8. maddenin ihlâli hâlinde, sorumluları hakkında altıyüzbin Türk Lirası idarî para cezası uygulanacağı; dördüncü fıkrasında, bayiler için bu cezanın beşte birinin verileceği öngörülmüştür.
Olayda, … Limitet Şirketi hakkında akaryakıt istasyonunda yapılan denetim sonucunda dağıtıcısı dışında başka bir dağıtıcıdan akaryakıt ikmal ederek 5015 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrası ile ikinci fıkrasının (a) bendini ihlâl ettiğinden bahisle, anılan Kanun’un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (4) numaralı alt bendi uyarınca …-TL idarî para cezası verilmiş, anılan ceza kesinleştikten sonra, şirketten tahsil edilemeyen idari para cezası dava konusu ödeme emriyle kanuî temsilci sıfatıyla davacıdan istenmiştir.
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun “İdarî para cezaları” başlıklı 19. maddesi, 6455 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle değiştirilerek yeniden düzenlenmiş ve 8. maddenin ihlâli hâlinde uygulanacak idarî para cezası 19. maddenin ikinci fıkrasının (c) bendinde sekizyüzellibin Türk Lirası olarak belirlenerek, bayiler için bu cezanın yine beşte birinin uygulanacağı öngörülmüştür.
Öte yandan, Dairemizce, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun “İdarî para cezaları” başlıklı 6455 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle değişik 19. maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinde yer alan “Aşağıdaki hâllerde, sorumlulara sekizyüzellibin Türk Lirası idarî para cezası verilir:” kuralının, (3) numaralı alt bendindeki “8. maddenin ihlâli” yönünden Anayasa’nın 2. maddesine aykırı görülerek yapılan itiraz başvurusu üzerine, Anayasa Mahkemesi’nin 07/04/2016 tarih ve E:2015/109, K:2016/28 sayılı kararıyla, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun, 28/03/2013 tarih ve 6455 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle değiştirilen 19. maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinin; “Aşağıdaki hâllerde, sorumlulara sekizyüzellibin Türk Lirası idarî para cezası verilir:” bölümünün, 5015 sayılı Kanun’un 8. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline; iptal hükmünün, kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiş olup, anılan iptal kararı 03/05/2016 tarih ve 29701 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak 03/02/2017 tarihinde yürürlüğe girmiş olmasına rağmen kanun koyucu tarafından 5015 sayılı Kanun’un 8. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi yönünden uygulanacak idarî para cezasına yönelik olarak belirlenen sürede yeni bir yasal düzenleme yapılmamıştır.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Genel Kanun Niteliği” başlıklı değişik 3. maddesinde, bu Kanun’un, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması hâlinde, diğer genel hükümlerinin ise idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı kurala bağlanmıştır. 5326 sayılı Kanun’un “Zaman Bakımından Uygulama” başlıklı 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümlerinin kabahatler bakımından da uygulanacağı belirtilmiş ve madde ile atıfta bulunulan 5237 sayılı Kanun’un “Zaman Bakımından Uygulama” başlıklı 7. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur” hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre, 5015 sayılı Kanun’un 8. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde yer alan, bayisi olduğu dağıtıcı haricinde diğer dağıtıcı ve onların bayilerinden akaryakıt ikmali yapılmaması yükümlülüğünün ihlâli hâlinde Anayasa Mahkemesi’nin verdiği iptal kararının yürürlüğe girdiği tarihten sonra yeni bir yasal düzenleme yapılmayarak bayiler için cezasızlık durumu gerçekleşmiş olup “borcu bulunmadığı” kapsamında görülmekte olan bu davada lehe olan bu durumun hukuk devleti ilkesi gereği davacıya da aynen uygulanması gerekir.
Bu itibarla, Anayasa Mahkemesi’nce, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun, 28/03/2013 tarih ve 6455 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle değiştirilen 19. maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinin; “Aşağıdaki hâllerde, sorumlulara sekizyüzellibin Türk Lirası idarî para cezası verilir:” bölümünün, 5015 sayılı Kanun’un 8. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi yönünden iptal edilmesi ve kanun koyucu tarafından uygulanacak yaptırım konusunda gerek iptal kararında verilen dokuz aylık süre içerisinde, gerekse karar yürürlüğe girdikten sonra herhangi bir yasal düzenleme yapılmaması karşısında, bu bendi ihlâl eden bayiler için cezasızlık durumu gerçekleştiğinden lehe olan bu hukukî durumdan davacının da yararlandırılması gerekmekte olup, dava konusu ödeme emrinin “bayisi olduğu dağıtıcı haricinde diğer dağıtıcı ve onların bayilerinden akaryakıt ikmali yapılmaması yükümlülüğünün ihlâli”nden kaynaklanan kısmına yönelik temyize konu kararın bozulmasına karar verilmesi gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.