Danıştay Kararı 13. Daire 2019/1520 E. 2023/1462 K. 28.03.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2019/1520 E.  ,  2023/1462 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2019/1520
Karar No:2023/1462

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirkete ait “…” çağrı işaretiyle yayın yapan radyo kanalında 27/03/2017 tarihinde 07.00-09.00 saatleri arasında yayınlanan “…” adlı programda 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 8. maddesinin 2. fıkrasının ihlâl edildiğinden bahisle davacı şirkete 8.741,00-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (Üst Kurul) … tarih ve … sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; uyuşmazlığın mahiyeti ve tarafların iddiaları özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden, 22/01/2018 tarihinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, davacı tarafından bilirkişi ücretinin mahkeme veznesine yatırılmadığı, davanın kamunun genel menfaatine yönelik olmayıp davacıyı ilgilendiren bir konu olduğu, bu durumda bilirkişi ücretini yatırmamak suretiyle davacının iddialarını somut bir şekilde kanıtlayamadığı, dosyada mevcut bilgi ve belgeler incelendiğinde ise dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nce; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, bilirkişi incelemesi için gider avansı yatırılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesinin haksız ve mesnetsiz olduğu, bilirkişi raporunun takdiri delil olup hakimin kararı üzerinde bağlayıcı etkisinin bulunmadığı, radyo yayınlarında özellikle sabah saatlerinde güncel haberlere, bir sohbet içerisinde yer verildiği, programda sunucu tarafından Mısır’daki bir habere üstü kapalı atıfta bulunulduğu, söylemlerin kısa bir hicivden ibaret olduğu, toplumun ve çocukların genel ahlakını bozacak herhangi bir ifadenin kullanılmadığı, programın özellikle trafikte olan sürücüler için hazırlandığı, çocuk ve gençler tarafından dinlenme olasılığının bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY : Davacı şirkete ait “…” çağrı işaretiyle yayın yapan radyo kanalında 27/03/2017 tarihinde 07.00-09.00 saatlerinde yayınlanan “…” adlı programda, sunucu tarafından kullanılan ifadeler ile 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan yayın ilkesinin tekraren ihlâl edildiğinden bahisle … tarih ve … sayılı Kurul kararı ile davacı şirkete 8.741,00-TL idarî para cezası verilmiş, anılan kararın iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesiyle atıfta bulunulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Bilirkişi İncelemesi” başlıklı beşinci bölümünde yer alan 266. maddesinde, mahkemenin çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği, hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamayacağı; 273. maddesinde, mahkemenin bilirkişinin görevlendirilmesine ilişkin kararında, inceleme konusunun bütün sınırlarıyla açıkça belirlenmesine ve bilirkişinin cevaplaması gereken sorulara ilişkin hususlara yer vermek zorunda olduğu; 275. maddesinde, bilgisine başvurulan bilirkişinin kendisine tevdi olunan görevin uzmanlık alanına girmediğini mahkemeye bildirme yükümlülüğünün bulunduğu; 278. maddesinde, bilirkişinin görevini mahkemenin sevk ve idaresi altında yürüteceği, bilirkişinin görev alanı veya sınırları hakkında tereddüde düşerse, bu tereddüdünün giderilmesini her zaman mahkemeden isteyebileceği; 279. maddesinde, bilirkişi raporunun gerekçeli olması gerektiği, bilirkişinin hukuki değerlendirmelerde bulunamayacağı kurala bağlanmış; anılan maddenin gerekçesinde, bilirkişinin raporunu mahkemece belirlenen sınırlar dâhilinde tümüyle maddi vakıalara hasrederek kendisine yöneltilen somut soruların bilimsel dayanaklarını açık ve anlaşılır biçimde göstermek ve eksiksiz olarak cevaplandırmak suretiyle hazırlaması ve ayrıca raporunu kaleme alırken özel ve teknik bilgi bağlamında uzman kimliği bulunmayan hâkimin ve tarafların anlayabileceği kavramları ve terimleri kullanmaya özen göstermesi gerektiği vurgulanmış; 281. maddesinde, mahkemenin gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla tekrar inceleme de yaptırabileceği; 282. maddesinde, hâkimin bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendireceği, 325. maddesinde ise, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işlerde, hâkim tarafından re’sen başvurulan deliller için gereken giderlerin, bir haftalık süre içinde taraflardan birisi veya belirtilecek oranda her ikisi tarafından ödenmesine karar verileceği, belirlenen süre içinde bu işlemlere ait giderleri karşılayacak miktarda avans yatırılmazsa, ileride bu gideri ödemesi gereken taraftan alınmak üzere Hazine’den ödenmesine hükmedileceği kural altına alınmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Aktarılan kurallar uyarınca, bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmesi hâlinde bilirkişilerce hazırlanan raporların, olayın özel veya teknik bilgi gerektiren yönlerini hiçbir tereddüde yer vermeyecek şekilde aydınlatan bilimsel esaslara dayalı gerekçeleri içermesi gerektiği, bu nitelikte olmayan bilirkişi raporlarının hükme esas alınamayacağı, mahkemenin böyle bir durumda yeni bir bilirkişi heyeti oluşturabileceği ve hükme esas alınabilecek rapor elde edinceye kadar bilirkişi incelemesine devam edebileceği açıktır. Öte yandan, bilirkişi giderini karşılayacak miktarda avansın davacı tarafından yatırılmaması durumunda, ileride bu gideri ödemesi gereken taraftan alınmak üzere Hazineden ödenmesine hükmedilmesi gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirkete ait radyo kanalında 27/03/2017 tarihinde 07.00-09.00 saatlerinde yayınlanan “…” adlı programda 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 2. fıkrasında yer alan yayın ilkesinin tekraren ihlâl edildiğinden bahisle dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmakta olup, söz konusu yayındaki ifadelerin, 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 2. fıkrasında yer alan yayın ilkesini ihlâl edip etmediği, başka bir anlatımla çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlakî gelişimini olumsuz yönde etkileyip etkilemediğinin belirlenmesi özel bilgiyi gerektirdiğinden, uyuşmazlığın hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukukî bilgi ile çözümlenebilmesi mümkün görülmeyerek bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, davacı şirket tarafından bilirkişi ücretinin yatırılmaması üzerine, uyuşmazlığın dosyada yer alan bilgi ve belgelere göre karara bağlandığı anlaşılmaktadır.

Bu itibarla, programda yer alan ifadelerin, 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 2. fıkrasında yer alan yayın ilkesini ihlâl edip etmediğinin tespiti amacıyla, ileride bilirkişi giderlerini ödemesi gereken taraftan alınmak üzere bilirkişi giderinin Hazine’den ödenmesine hükmedilerek, aralarında çocuk ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı hekim ile çocuk psikoloğunun da bulunduğu bilirkişilerden oluşturulacak heyetçe rapor düzenlendikten sonra hüküm kurulması gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak verilen İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında usul kurallarına uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’ne gönderilmesine, 28/03/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.