Danıştay Kararı 13. Daire 2019/1335 E. 2023/887 K. 28.02.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2019/1335 E.  ,  2023/887 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2019/1335
Karar No:2023/887

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … TV Radyo Yayıncılık Yapımcılık A.Ş.
(Devrolunan … Haber ve Görsel Yayıncılık A.Ş.
(Eski Unvanı: .. Haber ve Görsel Yayıncılık A.Ş.)

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…., K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirkete ait “…” logosuyla yayın kuruluşunda 16-19/03/2016 tarihlerinde yayınlanan “… ” adlı programın incelenmesi neticesinde, söz konusu yayının, 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasının (ç) ve (f) bendini tekraren ihlâl etmiş olduğunun tespiti üzerine 281.946,00-TL idari para cezası uygulanmasına ilişkin Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (Üst Kurul) … tarih ve … sayılı toplantısında alınan 24 sayılı kararın iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi tarafından verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; uyuşmazlık konusu programın evlenmek amacıyla kadın ve erkeklerin ayrı evlerde, fakat aynı konular üzerinde bir arada oldukları ve günün 12 saatinin kameralarla izlendiği ve yaşananların izleyicilere aktarıldığı yarışma formatında bir program olduğu, bahse konu programda, evlenme hedefiyle yeni tanışan kadın ve erkeklerin evde daha fazla kalabilmek, para ödülünü ve diğer ödülleri alabilmek için hem kendi aralarında hem de karşı cinsle olan mücadelesine ve çekişmelerine yer verildiği görülmekle birlikte, dava konusu yayınlarda yarışmacıların birbirlerine karşı sarf ettikleri ifadelerin ve sergiledikleri tavırların şiddeti ve içeriği değerlendirildiğinde, anılan programın reytinglerini yükseltmeye yönelik gerçeklikten uzak, mizansen bir kurgu içerdiği, yarışmaya katılan adayların yarışmanın formatını bilerek programa katılmış oldukları da dikkate alındığında, özel hayatın gizliliğinin ihlâl edildiğinden sözedilmeyeceği gibi, 16-19/03/2016 tarihli yayınlarda yarışmacıların diyaloglarında geçen ifadelerin ve tavırların kişi onur ve haysiyetini küçük düşürücü, aşağılayıcı nitelik taşımadığı;
Bu durumda, programda geçen ve aktarılan ifadeler 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (ç) ve (f) bendlerinde yer verilen yayın ilkesini ihlâl edici nitelikte görülmediğinden davacı yayın kuruluşuna aynı Kanun’un 32. maddesinin 2. fıkrası uyarınca 281.946,00-TL idari para cezası verilmesine ilişkin Üst Kurul kararında hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nce; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, bahse konu yayınlar sırasında küçük düşürücü, kişilik haklarına saldırı ve insan onurunu kırıcı ifadelere yer verildiği, bu ifadelerin toplumun örf ve adetlerine ve Türk aile yapısına ters düştüğü, hedef kitle olarak kendi toplumunu alan bir kitle iletişim kuruluşunun Kanun’a aykırı yayın yapmasının, kamu hizmeti ve sorumluluk anlayışı ile bağdaşamayacağı ileri sürülmüştür.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, uyuşmazlık konusu programın yarışma programı olduğu ve haber verme gibi misyonu olmadığı, toplumsal ahlakî değerlerin zedelendiği değerlendirmesinin isabetsiz olduğu, Bölge İdare Mahkemesi kararının hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının gerekçeli onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
ESAS YÖNÜNDEN:
MADDÎ OLAY :
Dava konusu Kurul kararıyla, “…” logolu yayın kuruluşunda 16-19/03/2016 tarihlerinde yayınlanan “… ” adlı programında, 6112 sayılı Kanun’un “Yayın Hizmeti İlkeleri” başlıklı 8. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan “İnsan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez.” ile aynı fıkranın (f) bendinde yer alan “Toplumun milli ve manevi değerlerin, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı olamaz.” düzenlemelerinin tekraren ihlâl edildiğinden bahisle Üst Kurul’un … tarih ve … sayılı kararıyla, aynı Kanun’un 32. maddesinin 2. fıkrası uyarınca 281.946,00-TL idari para cezası verilmesine karar verilmiştir.
Bunun üzerine, anılan Üst Kurul kararının iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un “Yayın hizmeti ilkeleri” başlıklı 8. maddesinin 1. fıkrasında, “Medya hizmet sağlayıcılar, yayın hizmetlerini kamusal sorumluluk anlayışıyla bu fıkrada yer alan ilkelere uygun olarak sunarlar. Yayın hizmetleri;

ç) İnsan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez. … f) Toplumun millî ve manevî değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı olamaz….”; 32. maddesinin 2. fıkrasının dava konusu Kurul kararının tesis edildiği tarih itibarıyla yürürlükte bulunan hâlinde, “8’inci maddenin birinci fıkrasının diğer bentleri ile ikinci ve üçüncü fıkralarında ve bu Kanun’un diğer maddelerinde belirlenen ilke, yükümlülük veya yasaklara aykırı yayın yapan medya hizmet sağlayıcıları uyarılır. Uyarının ilgili kuruluşa tebliğinden sonra ihlâlin tekrarı hâlinde medya hizmet sağlayıcıya ihlâlin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlâlin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden üçüne kadar idari para cezası verilir. İdarî para cezası miktarı, radyo kuruluşları için bin Türk Lirasından, televizyon kuruluşları ve isteğe bağlı medya hizmet sağlayıcıları için onbin Türk Lirasından az olamaz” hükmüne yer verilmiştir.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “İçtima” başlık 15. maddesinde, “(1) Bir fiil ile birden fazla kabahatin işlenmesi hâlinde bu kabahatlere ilişkin tanımlarda sadece idarî para cezası öngörülmüşse, en ağır idarî para cezası verilir…”; “İdarî yaptırım kararı” başlıklı 25. maddesinde, “İdarî yaptırım kararına ilişkin tutanakta; … b) İdarî yaptırım kararı verilmesini gerektiren kabahat fiili, c) Bu fiilin işlendiğini ispata yarayacak bütün deliller, … açık bir şekilde yazılır. Tutanakta, ayrıca kabahati oluşturan fiil, işlendiği yer ve zaman gösterilerek açıklanır.” kuralı yer almıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesinin temel öğelerinden biri belirliliktir. Belirlilik ilkesi, hukukî güvenlikle bağlantılı olup, hangi somut fiil ve olguya hangi hukukî yaptırımın veya sonucun bağlandığının ve bunların idareye hangi müdahale yetkisini verdiğinin bilinmesini gerektirir. Bu ilkeye göre, suç ve ceza uygulamalarının herhangi bir tereddüte yer vermeyecek şekilde açık, anlaşılır ve nesnel olması, ayrıca keyfî uygulamalara yol açmaması gereklidir. Başka bir anlatımla, idarî yaptırım uygulanmasına ilişkin işlemlerde, kabahat teşkil eden fiiller ile karşılığı olan yaptırımların çelişkiye yer verilmeksizin ve hukukî denetime imkân tanıyacak şekilde açık bir biçimde belirtilmesi gerekmektedir.
Aktarılan kuralların değerlendirilmesinden, medya hizmet sağlayıcılarının yayınlarında insan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı bir biçimde yayın yapılması, yayının kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya toplumun millî ve manevî değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı bir biçimde yayın yapılması hâlinde idarî yaptırım uygulama yetki ve görevinin davalı idareye ait olduğu açıktır.
Bununla birlikte, belirtilen ihlâller nedeniyle verilecek idarî yaptırım kararlarında ise, yargısal denetime de imkân verecek şekilde idarî para cezasının hangi kabahat fiili nedeniyle verildiğinin belirli olması ve idarî yaptırım kararında yaptırıma konu fiilin işlendiği yer ve zamanın açık bir biçimde gösterilmesi gerekmektedir.
Uyuşmazlık konusu “…” adlı programın 16-19/03/2016 tarihlerinde yayımlanan bölümlerine yönelik olarak davalı idare tarafından yapılan inceleme neticesinde, söz konusu programın yarışma tarzında olduğu, yarışmacılar tarafından kullanılan ve ayrıntılarına uzman raporunda yer verilen ifadelerin kişinin onurunu zedeleyici, aşağılayıcı ve eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü bir boyuta ulaştığı anlaşılmakta, mezkur yayında 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (ç) ve (f) bentlerinde yer alan ilkelerin ihlâl edildiğinin değerlendirildiği, anlaşılmaktadır.
Söz konusu yarışma programının 16-19/03/2016 tarihlerinde yayınlanan bölümlerinde yer alan hangi görüntü veya ifadelerin ihlâle neden olduğu hususunun dava konusu işlemde açıkça belirtilmediği, “ayrıntılarına uzman raporunda yer verilen ifadeler…” gibi genel ve soyut bir gerekçe ile yetinilmek suretiyle belirlilik ilkesine aykırı olarak işlem tesis edildiği, dava konusu işlemde 6112 sayılı Kanun’un 8/1(ç) ve (f) bentlerinin ihlâl edildiğine ilişkin olarak başka bir tespit ve değerlendirmeye de yer verilmediği göz önüne alındığında, davacı şirket hakkında para cezası uygulanmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddine ilişkin temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla hukukî isabetsizlik bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin iptaline ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, anılan kararın yukarıda belirtilen GEREKÇEYLE ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın davalıya iadesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un 50. maddesi uyarınca, bu gerekçeli onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’ne gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine, 28/02/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.