Danıştay Kararı 13. Daire 2019/1243 E. 2023/2198 K. 04.05.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2019/1243 E.  ,  2023/2198 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2019/1243
Karar No:2023/2198

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirkete ait “…” logosuyla yayın yapan televizyon kanalında 05/01/2017 tarihinde 15.00-16.00 saatleri arasındaki yayında 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 9. maddesinin 6. fıkrasının (ç) bendi ile 10. maddesinin 1. fıkrasının ve Yayın Hizmeti Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 12. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinin ihlâl edildiğinden bahisle davacı şirkete 14.908,00-TL idari para cezası verilmesine ilişkin Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun (Üst Kurul) … tarih ve … sayılı kararının iptali istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; yayında ekrana getirilen mesaj ve telefon numaralarının arkadaş bulmaya yönelik olduğu, bu mesaj numarasına gönderilen ve ekranda yer alan telefon numaralarının kişilerin arkadaş bulması amacıyla ekrana getirildiği, davacı şirkete ait yayıncı kuruluşun “sohbet, arkadaşlık ve eş bulma hatlarının ve hizmetlerinin tanıtımına yer verilemez” kuralını ihlâl ederek yayın yaptığı, bu yayının çocukların ve …lerin ekran başında olduğu saatlerde yapılmasının kime ait olduğu belli olmayan cep telefonu numaralarının anılan kesim tarafından aranması, çocukların ve …lerin özellikle de ergenlik çağındaki çocukların cinsel istismarına kadar yol açabilecek tehlikeleri barındırdığı, maddi ve manevi varlığını sıkıntıya sokabileceği gibi fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişimine de zarar verebilecek türden olduğu anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nce; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, sohbet, arkadaşlık ve eş bulma hatlarının farklı numaralar olduğu, alt bantta yer alan telefon numaralarına ait yayının sorumluluğunun Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ile GSM operatörlerinde olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, temyize konu kararın usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının gerekçeli onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
ESAS YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY :
Davacı şirkete ait “…” logosuyla yayın yapan televizyon kanalının, 05/01/2017
tarihinde 24 saatlik tüm gün yayınlarının incelenmesi neticesinde, saat 15.00 – 16.00 saatlerinde gösterilen kısımda, ekranın sol alt köşesinde bir kutucukta sürekli olarak insanların fotoğrafları ve bu fotoğrafların altında cep telefonu numaralarının yer aldığı, “…tv.com” ve “Cep telefonundan …tv.com’a gir fotoğrafını hemen yükle” ve “… Yaz …’ye gönder” yazılarına yer verildiği, ekranın en altında ise yayına mesaj atan şahısların isimleri, cep telefonu numaraları ve bulundukları şehir bilgilerinin yer aldığı, akan yazının başındaki kutucukta “… boşluk mesajını yaz …’ye Gönder” ibarelerinin yer aldığı tespit edilmiştir.

Söz konusu programda yer alan bu ibarelerle, 6112 sayılı Kanun’un 9. maddesinin 6. fıkrasının (ç) bendinin, 10. maddesinin 1. fıkrasının ve Yayın Hizmeti Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 12. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinin ihlâl edildiğinden bahisle dava konusu Üst Kurul kararıyla davacı şirkete 14.908,00-TL idari para cezası verilmesi üzerine bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 9. maddesinde, yayın hizmetlerinde ticari iletişimin genel esasları düzenlenmiş olup, 6. fıkrasının (ç) bendinde, ticari iletişimin, ”Çocukların fiziksel, zihinsel veya ahlakî gelişimine zarar vermemek, deneyimsizliklerini veya saflıklarını istismar ederek, çocukları bir ürün veya hizmeti satın almaya veya kiralamaya doğrudan yönlendirmemek; çocukları reklamı yapılmakta olan ürün veya hizmetleri satın almak için ebeveynlerini veya başkalarını ikna etmeye doğrudan teşvik etmemek; çocukların ebeveynlerine, öğretmenlerine veya diğer kişilere duyduğu güveni istismar etmemek veya sebepsiz olarak çocukları tehlikeli durumlarda göstermemek”; zorunda olduğu kuralına yer verilmiş; 10. maddesinin 1. fıkrasında, “Televizyon ve radyo yayın hizmetlerinde reklamlar ile tele-alışveriş, sesli ve/veya görüntülü bir uyarıyla açıkça fark edilebilecek ve program hizmetinin diğer unsurlarından kolaylıkla ayırt edilebilecek biçimde düzenlenir.” ; Yayın Hizmeti Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 12. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde, “Eş ve arkadaş bulma hizmetlerinin ticari iletişimine izin verilemez.” kuralları yer almış, işlem tarihindeki hâliyle anılan Kanun’un 32. maddesinde ise, Üst Kurulun yayın ilke ve esaslarına aykırı yayın yapan özel radyo ve televizyon kuruluşlarını uyaracağı ve idari yaptırım uygulayacağı kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesiyle atıfta bulunulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Bilirkişi İncelemesi” başlıklı beşinci bölümünde yer alan 266. maddesinde, mahkemenin çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği; ancak, genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamayacağı; 273. maddesinde, mahkemenin bilirkişinin görevlendirilmesine ilişkin kararında inceleme konusunun bütün sınırlarıyla açıkça belirlenmesine ve bilirkişinin cevaplaması gereken sorulara ilişkin hususlara yer vermek zorunda olduğu; 275. maddesinde, bilgisine başvurulan bilirkişinin kendisine tevdi olunan görevin uzmanlık alanına girmediğini mahkemeye bildirme yükümlülüğünün bulunduğu; 278. maddesinde, bilirkişinin görevini mahkemenin sevk ve idaresi altında yürüteceği, bilirkişinin görev alanı veya sınırları hakkında tereddüde düşerse, bu tereddüdünün giderilmesini her zaman mahkemeden isteyebileceği; 279. maddesinde, bilirkişi raporunun gerekçeli olması gerektiği, bilirkişinin hukuki değerlendirmelerde bulunamayacağı belirtilmiş; anılan maddenin gerekçesinde, bilirkişinin raporunu mahkemece belirlenen sınırlar dâhilinde tümüyle maddi vakıalara hasrederek kendisine yöneltilen somut soruları bilimsel dayanaklarını açık ve anlaşılır biçimde göstermek ve eksiksiz olarak cevaplandırmak suretiyle hazırlaması ve ayrıca raporunu kaleme alırken özel ve teknik bilgi bağlamında uzman kimliği bulunmayan hâkimin ve tarafların anlayabileceği kavramları ve terimleri kullanmaya özen göstermesi gerektiği vurgulanmış; 281. maddesinde, mahkemenin gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla tekrar inceleme de yaptırabileceği; 282. maddesinde ise, hâkimin bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendireceği kurala bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava konusu işlemin 6112 sayılı Kanun’un 9. maddesinin 6. fıkrasının (ç) bendi uyarınca “idari para cezası” uygulanmasına ilişkin kısmı incelendiğinde;
Aktarılan kurallara göre genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkesin bilmesi gereken konularla, hâkimlik mesleğinin gereği olarak hâkimin hukukî bilgisi ile çözümleyebileceği konular dışında kalan ve çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hâllerde bilirkişi oy ve görüşünün alınmasının zorunlu olduğu; bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmesi hâlinde bilirkişilerce hazırlanan raporların olayın özel veya teknik bilgi gerektiren yönlerini hiçbir tereddüde yer vermeyecek şekilde aydınlatan bilimsel esaslara dayalı gerekçeleri içermesi gerektiği, bu nitelikte olmayan bilirkişi raporlarının hükme esas alınamayacağı, mahkemenin böyle bir durumda yeni bir bilirkişi heyeti oluşturabileceği ve hükme esas alınabilecek rapor elde edinceye kadar bilirkişi incelemesine devam edebileceği; kural olarak bilirkişi raporunun hâkimi bağlamayacağı ve hâkimin raporu serbestçe takdir edeceği açıktır.
Dosyanın incelenmesinden, 6112 sayılı Kanun’un 9. maddesinin 6. fıkrasının (ç) bendine aykırı yayın yapıldığı tespitinin dava konusu işlemin tesis edilmesinin sebeplerinden biri olduğu görülmekle birlikte, söz konusu yayın içeriğinde, 6112 sayılı Kanun’un 9. maddesinin 6. fıkrasının (ç) bendinde yer alan yayın ilkesinin ihlâl edilip edilmediğinin, yani çocukların fiziksel, zihinsel veya ahlâkî gelişimine zarar verilip verilmediği ile deneyimsizliklerini ve saflıklarını istismar ederek çocukların bir ürünü veya hizmeti satın almaya veya kiralamaya doğrudan yönlendirilip yönlendirilmediğinin belirlenmesi özel bilgiyi gerektirdiğinden, uyuşmazlığın söz konusu ihlâle yönelik kısmının genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgi ile çözümlenmesi mümkün değildir.
Bu nedenle, programda yer alan görüntü ve ifadelerin, 6112 sayılı Kanun’un 9. maddesinin 6. fıkrasının (ç) bendinde yer alan yayın ilkesini ihlâl edip etmediğinin tespiti amacıyla, çocuk ve ergen ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı hekimler ile çocuk ve ergen psikoloğundan oluşturulacak bilirkişi heyetince rapor düzenlendikten sonra hüküm kurulması gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak verilen İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi yönündeki Bölge İdare Mahkemesi kararının bu yönüyle usul hükümlerine uygunluk taşımadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, dava konusu işlemin 6112 sayılı Kanun’un 9. maddesinin 6. fıkrasının (ç) bendi bakımından hukuka aykırılık taşıyıp taşımadığının Dairemiz içtihatlarına uygun bir bilirkişi raporu alındıktan sonra incelenip değerlendirilmesi gerekmekte ise de; dava konusu idari para cezasının üç ayrı sebebe dayalı olarak tesis edildiği görüldüğünden, bu sebeplerden herhangi birinin var olması durumunda aynı idari para cezasının verilip verilemeyeceğinin incelenmesi gerekmektedir.
6112 sayılı Kanun’un 32. maddesinin ikinci fıkrasında, davacıya isnat edilen üç ayrı fiil için de, “ihlâlin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden yüzde üçüne kadar idari para cezası” verilmesi şeklinde aynı hukukî yaptırım öngörülmüştür.
Dava konusu işlemde ise, üç ayrı ihlâl nedeniyle en ağır (tek) cezanın verilmesinin kararlaştırıldığı, ancak söz konusu kuruluşun Aralık 2016 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 2.250,00-TL olduğu, televizyon kuruluşları için idari para cezası 10.000,00 TL’den (2017 yılı için yeniden değerleme oranına göre belirlenen 14.908,00 TL) az olamayacağından 14.908,00 TL idari para cezası uygulandığı, bu nedenle söz konusu para cezasında üç ayrı sebep nedeniyle en ağır cezanın uygulanamadığı, cezanın alt sınırdan verildiği, tek bir ihlâlin bulunması durumda dahi aynı idari para cezasının verileceği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, dava konusu idari para cezasının verilmesinde tek bir ihlâlin tespit edilmesinin yeterli olduğun dikkate alındığında, Yayın Hizmeti Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 12. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi yönünden yapılan incelemede, yayına mesaj gönderenlerin isimleri, yaşları, bulundukları şehirler ve telefon numaraları gibi kişisel bilgilerin akar yazı şeklinde yer aldığı, ekrana getirilen telefon numaralarının arkadaş bulmaya yönelik olduğu, ekranda yer alan telefon numaralarının ise kişilerin arkadaş bulması amacıyla ekrana getirildiği anlaşıldığından, davacı şirketin, “Eş ve arkadaş bulma hizmetlerinin ticari iletişimine izin verilmez.” kuralına ihlâl ederek yaptığı yayın nedeniyle tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddine ilişkin temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında ise sonucu itibarıyla hukukî isabetsizlik bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine;
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığında, anılan kararın yukarıda belirtilen GEREKÇEYLE ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın davacıya iadesine,
5. 2577 sayılı Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’ne gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine, 04/05/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.