Danıştay Kararı 13. Daire 2019/1062 E. 2023/1442 K. 28.03.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2019/1062 E.  ,  2023/1442 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2019/1062
Karar No:2023/1442

TEMYİZ EDENLER : 1. (DAVALI) …Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
2. (DAVACI) …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem:Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından 02/08/2011 tarihinde gerçekleştirilen Tuz Gölü havzasında bulunan ER:… sayılı sahaya ilişkin ihalenin yargı kararıyla iptal edildiğinden bahisle, ihale bedelinin davalı idare hesabına yatırıldığı tarih ile iade edildiği tarih arasındaki (24/08/2011 ile 02/12/2015) döneme ait yasal faiz karşılığı zarar miktarı olan 2.463.386,30-TL’nin ödenmesi talebiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nün … tarih ve … sayılı işleminin iptali ile ihale bedeli üzerindeki tasarruf hakkından yoksun kalınan döneme ilişkin yasal faiz karşılığı olan 2.463.386,30-TL’nin zararın idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesi’nce verilen … tarih ve E:…, K:…. sayılı kararda; davalı idarece Tuz Gölü Havzasında bulunan … erişim no.lu saha için Maden Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca arama ruhsatı verilmesi amacıyla 02/08/2011 tarihinde yapılan ihalenin …. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…., K:… sayılı kararıyla, “ihalenin yapıldığı tarih itibarıyla, düzenleyici nitelikteki imar planında tuz üretim sahası olarak belirlenmeyen, Göl, Gölün Kış Seviyesi, Hassas A Zonu ve 1. Derece Doğal Sit alanı sınırları içerisinde kalan sahada, madencilik dâhil her türlü insan faaliyetinin yasaklanmasına karşın, sahanın kullanım amacına aykırı olarak ve plan hükümlerini bertaraf edecek şekilde tuz üretim alanı olarak ihaleye çıkarıldığı” gerekçesiyle iptaline karar verilmesi ve bu iptal kararı neticesinde davacıya verilen ruhsatın iptal edilmesi üzerine, … Madencilik San. ve Tic. A.Ş. ile davacı şirket arasında yapılan devir sözleşmesi gereğince davacı tarafından talep edilebilecek alacak niteliği olan ihale bedeli üzerinde, bu bedelin idare hesabına yatırıldığı tarih ile davacı şirkete iade edildiği tarih arasındaki dönem için davacının tasarruf hakkından yoksun bırakıldığının kabulü gerektiği, idarenin hizmet kusuruna dayalı olarak davacı şirketin mülkiyetinde bulunacak maddi bir değerde eksilmeye sebep olduğu anlaşıldığından, 6.400.000,00-TL tutarındaki ihale bedelinin belirtilen dönem arasındaki yasal faiz karşılığının davacı şirkete ödenmesi gerekirken, anılan talebin reddedilmesinde hukuka uygunluk bulunmadığı, bu itibarla, dava konusu işlem hukuka aykırı bulunduğundan, 6.400.000,00-TL ihale bedelinin 24/08/2011-02/12/2015 tarihleri arasındaki yasal faizi karşılığı olan 2.463.386,30-TL’nin davacı şirkete ödenmesi gerektiği; hesaplanan faiz miktarına yasal faiz uygulanması talebine gelince, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un 3. maddesinin birinci fıkrası ve genel hukuk ilkeleri çerçevesinde yasal faiz olarak hesap edilecek miktara ayrıca faiz işletilmesinin mümkün olmadığı, bununla birlikte, Danıştay’ın yerleşik kararlarında belirtildiği üzere, faize faiz yürütülmesi talebi faizin hesaplanma biçimine ilişkin olduğundan, bu talebin faiz talebinden farklı bir talep olarak değerlendirilmek suretiyle bu talep bakımından ayrıca hüküm kurulmasına gerek bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemin iptaline, 6.400.000,00-TL ihale bedelinin 24/08/2011-02/12/2015 tarihleri arasındaki döneme ilişkin yasal faiz karşılığı olan 2.463.386,30-TL’nin davacı şirkete ödenmesine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesi’nce; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve taraflarca ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, … tarihinde yapılan ihale sonucunda sahayı dava dışı … Madencilik San. ve Tic. A.Ş.’nin aldığı, 29/12/2011 tarihli Olur ile işletme ruhsatı talebinin kabul edilerek 06/01/2012 tarihinden geçerli on yıllık işletme ruhsatı ve sahanın tamamına işletme izni düzenlendiği, 17/07/2012 tarihinde ruhsatın davacı şirkete devredildiği, faiz talebine ilişkin olarak idareye atfedilebilecek bir kusur bulunmadığı, davacının ticari faaliyet kapsamında ruhsatı devraldığı, işletme izninin düzenlendiği tarihten itibaren ihale bedelini kazanca dönüştürmenin ruhsat sahibinin elinde olduğu, devralınan ruhsat sahasında davacı tarafından üretime yönelik herhangi bir faaliyet gerçekleştirilmediği;
Davacı tarafından, yasal faize faiz yürütülmesinin söz konusu olmadığı, şirketin uğramış olduğu zararın hesaplanmasında ölçüt olarak kullanılan bir değer olarak faiz miktarına yer verildiği, bakiye karar harcının kendisinden tamamlatılmasının istenilmesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMALARI : Davalı idare tarafından, davacının hukuki dayanaktan yoksun bulunan temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Davacı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Davalı idarenin temyiz isteminin reddi ile Bölge İdare Mahkemesi kararının dava konusu işlemin iptaline ve 6.400.000,00-TL ihale bedelinin 24/08/2011-02/12/2015 tarihleri arasındaki döneme ilişkin yasal faiz karşılığı olan 2.463.386,30-TL’nin davacı şirkete ödenmesine ilişkin kısmının onanması gerektiği; davacının temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının anılan bedelin yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemine ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Uyuşmazlığa konu ihaleyi gerçekleştiren Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı merkez birimlerinden Maden İşleri Genel Müdürlüğü yerine 15/07/2018 tarih ve 30479 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 4 no.lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 763. ve devamı maddeleri uyarınca Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) kurulmuştur.
09/07/2018 tarih ve 30473 sayılı (3. Mükerrer) Resmî Gazete’de yayımlanan 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin (KHK) 118. maddesi ile 3213 sayılı Maden Kanunu’na eklenen Geçici 31. maddesinin 3. fıkrasında, “Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğünden önce mülga Genel Müdürlükler adına yapılmış mevcut sözleşmeler ve protokoller MAPEG’e devredilmiş sayılır. Genel Müdürlükler tarafından yapılmış olan sözleşme ve protokoller ile ilgili dava ve icra takipleri dâhil olmak üzere mülga Genel Müdürlüklerin leh ve aleyhine açılmış davalar ve icra takiplerinde MAPEG kendiliğinden taraf sıfatı kazanır.” kuralına yer verildiğinden, Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nün davalı sıfatıyla taraf olduğu görülerek esasın incelenmesine geçildi.

İNCELEME VE GEREKÇE:
ESAS YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY :
Tuz Gölü havzasında bulunan ER:… (S:…) numaralı sahaya ilişkin olarak 02/08/2011 tarihinde gerçekleştirilen ihale sonucunda … Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş. adına arama ruhsatı düzenlenmiş olup; söz konusu ruhsat 3213 sayılı Maden Kanunu’ndan doğan tüm hak ve vecibeleri ile birlikte davacı şirkete devredilmiş ve davacı şirket adına 06/01/2012 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere on yıl süreli işletme ruhsatı düzenlenmiştir.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nün (Genel Müdürlük) … tarih ve … sayılı Oluru ile, sahanın ihaleye çıkarılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada …İdare Mahkemesi’nce verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı iptal kararı gereğince, ER:… (S:…) sayılı sahanın 02/08/2011 tarihinde yapılan ihalesi ve davacı şirket adına kayıtlı söz konusu sahaya ait işletme ruhsatı iptal edilmiştir.
Genel Müdürlük Makamının … tarih ve … sayılı Oluru ile, ER:… sayılı sahada üretim ve madencilik faaliyeti yapılmadığının tespit edildiğinden bahisle, 6.400.000,00-TL ihale bedelinin davacı şirkete iadesine karar verilmiştir. Söz konusu işleme istinaden, 02/12/2015 tarihinde ihale bedeli tutarı (ana para) davacı şirketin banka hesabına ödenmiştir.
Bunun üzerine, davacı şirket tarafından, ihale bedelinin davalı idare hesabına yatırıldığı tarih ile şirketlerine iade edildiği tarih arasındaki (24/08/2011 ile 02/12/2015) dönemde söz konusu bedel üzerinde tasarruf hakkından yoksun kalındığından bahisle, ihale bedelinin belirtilen tarih aralığındaki yasal faizi karşılığı olan 2.463.386,30-TL’nin ödenmesi istemiyle davalı idareye başvuruda bulunulmuştur.
Anılan başvurunun … tarih ve … sayılı işlem ile reddi üzerine bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasa’nın “Mülkiyet hakkı” başlıklı 35. maddesinde, “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.”; “Yargı yolu” başlıklı 125. maddesinin son fıkrasında ise, “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.” kuralına yer verilmiştir.
3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine Dair Kanun’un 1. maddesinde, “Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu’na göre faiz ödenmesi gereken hâllerde, miktarı sözleşme ile tespit edilmemişse bu ödeme yıllık yüzde oniki oranı üzerinden yapılır. Cumhurbaşkanı, bu oranı aylık olarak belirlemeye, yüzde onuna kadar indirmeye veya bir katına kadar artırmaya yetkilidir.”; 2. maddesinin birinci fıkrasında, “Bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, geçmiş günler için 1. maddede belirlenen orana göre temerrüt faizi ödemeye mecburdur.” kuralı yer almıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
1. Bölge İdare Mahkemesi kararının dava konusu işlemin iptaline ve 6.400.000,00-TL ihale bedelinin 24/08/2011-02/12/2015 tarihleri arasındaki döneme ilişkin yasal faiz karşılığı olan 2.463.386,30-TL’nin davacı şirkete ödenmesine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik davalının istinaf başvurusunun reddi yolundaki kısmı incelendiğinde;
Bölge idare mahkemesi kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın bu kısmı usul ve hukuka uygun olup davalı idare tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
2. Bölge İdare Mahkemesi kararının faiz istemine ilişkin hüküm kurulmaması yolundaki İdare Mahkemesi kararına yönelik davacının istinaf başvurusunun reddine yolundaki kısmı, hükmedilen tazminat tutarına faiz yürütülüp yürütülemeyeceği yönünden incelendiğinde;
Kamu idareleri, görmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerini yürütürken hukuka uygun biçimde hareket etmek zorunda olup, hukuka aykırı işlem veya eylemlerinden dolayı kişilerin uğradıkları zararları Anayasa’nın 125. maddesi uyarınca tazmin etmek zorundadırlar.
Faizle para borçları arasında sıkı bir ilişki olup, faiz, hukuki niteliği itibarıyla asıl alacağı genişleten fer’i bir hak olan, alacaklının alacak olarak talep etmeye yetkili olduğu bir miktar parayı kullanmaktan belirli bir süre mahrum kalması nedeniyle, mahrum kaldığı zaman içinde meydana gelen zararına karşılık kendisine ödenmesi gereken ve asıl alacağa bağlı fer’i bir hak olarak tanımlanmaktadır. Talep etmeye yetkili olduğu bir miktar parayı kullanmaktan mahrum kalan ilgilinin, mahrum kaldığı süre için faiz uygulanmasını isteme hakkına sahip olmakla birlikte, bu kaybın veya yoksun kalınan kazancın idareden istenebilmesi için idarenin doğrudan veya dolaylı bir kusurunun bulunması da kural olarak aranmaz.
Hukuka aykırı bir işlem nedeniyle yoksun kalınan maddi hakların karşılanmasının zaman içinde gecikmesi ve bu gecikmeden doğan zararın karşılanması için 3095 sayılı Kanun uyarınca faiz uygulanması gerekmektedir. Buna göre, kişilerin mal varlıklarının idarenin uhdesinde kalması nedeniyle, mal varlığı değerinin idareye ödendiği veya geçtiği tarih ile idarenin söz konusu değeri iade ettiği tarih arasındaki dönemde, anılan değerin kullanılamamasından kaynaklanan bir zarar söz konusudur. Bu kapsamda hesaplanan yasal faiz tutarındaki tazminatın, idarenin hukuka aykırı işlemi nedeniyle para veya benzeri bir mal varlığı değerinin kullanılamamasından kaynaklanan zararın karşılığı niteliğinde olduğu, zararın hesaplanması bakımından yasal faiz oranının ölçüt olarak kullanılmasının, hesaplanan bu miktarın faiz niteliğinde olması anlamına gelmediği, dolayısıyla, yasal faiz oranı kullanılarak hesaplanan ancak artık anapara olarak kabul edilen tazminat miktarı üzerinden 3095 sayılı Kanun uyarınca faiz yürütülmesinin, faize faiz yürütülemeyeceği yönündeki genel kurala aykırılık teşkil etmediği açıktır.
Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin faiz konusundaki kararlarına bakıldığında da, konunun genel olarak mülkiyet hakkı çerçevesinde ele alındığı görülmektedir.
Davacı şirketin zararının, yargı kararıyla hukuka aykırı bulunan ihale işlemi nedeniyle ihale bedelinin idare hesaplarına ödendiği 24/08/2011 tarihi ile davalı idarece ihale bedelinin (ana para) iadesinin yapıldığı 02/12/2015 tarihleri arasında kullanılamamasından kaynaklandığı, bulunan tazminat miktarının faiz niteliğinde olmayıp davacı şirket açısından idarenin hukuka aykırı işleminden kaynaklanan bir zarar niteliğinde olduğu, hesaplanan zarar miktarı üzerinden faiz yürütülmesine de engel bir durum bulunmadığı, dolayısıyla bu zarar üzerinden faiz hesaplanmasının, faize faiz yürütülemeyeceği yönündeki genel ilke ile belirtilen şekildeki kabule aykırılık teşkil etmeyeceği anlaşıldığından, 24/08/2011 ile 02/12/2015 tarihleri arası için ödenmesine karar verilen 2.463.386,30-TL’nin davalı idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacı şirkete ödenmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, İdare Mahkemesi’nce 2.463.386,30-TL’nin idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi gerekirken, bu talep hakkında ayrıca bir hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına ilişkin İdare Mahkemesi kararının bu kısmına yönelik olarak davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddine dair temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararın bu kısmında hukukî isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin …. tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, dava konusu işlemin iptali ve …-TL’nin davacı şirkete ödenmesi yolundaki İdare Mahkemesi kararına yönelik davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin temyize konu kısmında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, anılan kısmın ONANMASINA,
3. Davacının temyiz isteminin kabulüne,
4. Temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının, faiz istemine ilişkin hüküm kurulmaması yolundaki İdare Mahkemesi kararına yönelik davacının istinaf başvurusunun reddine ilişkin kısmının 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
5. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’ne gönderilmesine, 28/03/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.