Danıştay Kararı 13. Daire 2019/1015 E. 2020/3114 K. 12.11.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2019/1015 E.  ,  2020/3114 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/1015
Karar No : 2020/3114

DAVACI : … Petrol Nakliyat İnşaat Pazarlama Ticaret Ltd. Şti.

DAVALI : Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu

VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU :
Davacı şirkete ait akaryakıt istasyonunda dağıtım firmasına ait herhangi bir belirti ve fiyat panosunun bulunmadığından bahisle 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (4) numaralı alt bendi uyarınca …-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (Kurul) 26/05/2011 tarih ve 3238-59 sayılı kararının iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI :
Dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu, denetimin usûle uygun şekilde yapılmadığı, istasyonda logonun bulunmamasının başkaca bir belirti bulunmadığı anlamına gelmeyeceği, dağıtıcıya ait flamaların istasyonda asılı olduğu, ayrıca cezanın ölçülülük ilkesine de aykırı olduğu ileri sürülerek iptali ile 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (4) numaralı alt bendinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması gerektiği ileri sürülmüştür.

DAVALININ SAVUNMASI :
Davacı şirkete ait akaryakıt istasyonunda, bayisi olarak faaliyet gösterdiği dağıtım şirketine ait herhangi bir belirti ve fiyat panosunun olmadığının belirlendiği, bu durumun 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 7. maddesinin dördüncü fıkrasına aykırı olması nedeniyle, aynı Kanun’un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (4) numaralı alt bendi uyarınca idari para cezası verilmesine ilişkin işlemin usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ : Dava konusu işlemin iptali gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …’NUN DÜŞÜNCESİ : Davacı şirkete ait akaryakıt istasyonunda dağıtım firmasına ait herhangi bir belirti ve fiyat panosunun bulunmadığından bahisle 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (4) numaralı alt bendi uyarınca …-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun 26/05/2011 tarih ve 3238-59 sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Danıştay Onüçüncü Dairesi’nin davanın reddine ilişkin 10/02/2015 günlü, E:2011/3309, K:2015/469 sayılı kararı, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 29/05/2017 günlü, E: 2015/3995, K: 2017/2325 sayılı kararıyla bozulmuştur.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesine göre, Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davalarda, temyiz incelemesi sonucu bozulan kararlar üzerine, Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurullarının kararlarına uyulması zorunludur.
Bu durumda, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun bozma kararında belirtilen gerekçelerle dava konusu Kurul kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu Kurul kararının iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Dairemizin 10/02/2015 tarih ve E:2011/3309, K:2015/469 sayılı davanın reddi yolundaki kararının Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 29/05/2017 tarih ve E:2015/3995, K:2017/2325 sayılı kararı ile bozulması ve idarenin karar düzeltme isteminin de İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 30/01/2019 tarih ve E:2017/3545, K:2019/308 sayılı kararıyla reddedilmesi üzerine, gereği yeniden görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Davacı şirkete ait akaryakıt istasyonunda 28/11/2007 tarihinde yapılan denetim sonucunda düzenlenen tutanakta, akaryakıt istasyonunda herhangi bir firmaya ait belirleyici logonun yer almadığı, ayrıca yazar kasa ve fiyat panosunun da bulunmadığı yönünde tespitlere yer verildiği; bu tespit üzerine dava konusu işlemin tesis edildiği, anılan işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dairemizin 10/02/2015 tarih ve E:2011/3309, K:2015/469 sayılı davanın reddi yolundaki kararına yönelik olarak davacı tarafından yapılan temyiz başvurusu üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 29/05/2017 tarih ve E:2015/3995, K:2017/2325 sayılı kararı ile;
“Dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 7. maddesinin dördüncü fıkrasında, bayinin bayilik süresinin bitiminde sözleşme yaptığı yeni dağıtıcının ürünlerini pazarladığı anlaşılacak şekilde faaliyetine devam edeceği ve en geç bir ay içinde eski dağıtım şirketi ile ilgili tüm belirtileri kaldıracağı düzenlenmiş; 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinin (4) numaralı alt bendinde, 7. maddenin ihlâli halinde sorumluları hakkında altıyüzbin Türk Lirası idarî para cezası uygulanacağı, aynı maddenin dördüncü fıkrasında, bayiler için yukarıda yer alan cezaların beşte birinin uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
Öte yandan, gerçek ve tüzel kişilere verilecek lisanslara, Kuruma yapılacak bildirimlere ve kayıt düzenlerine ilişkin usul ve esasların belirlenmesi amacıyla 17/06/2004 tarih ve 25495 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği’nin 38. maddesinin (f) bendinde; bayilik lisansı sahiplerinin, bayilik sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesinden itibaren bir ay içerisinde eski dağıtıcı ile ilgili tüm belirtilerin kaldırılması ve faaliyete sözleşme yapılan yeni dağıtıcının ürünlerinin pazarlandığı anlaşılacak şekilde devam edilmesi ile yükümlü oldukları kuralına yer verilmiştir.
Ancak Kanunun anılan 19’uncu maddesinin 2’inci fıkrasının a bendi hükmü başka bir uyumazlıkta itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine götürülmüş ve Anayasa Mahkemesi 07/04/2016 günlü, E:2015/109; K:2016/28 sayılı kararıyla sözkonusu hükümdeki “Aşağıdaki hallerde, sorumlulara altı yüz bin Türk Lirası idari para cezası verilir:” bölümünün, “5015 sayılı Kanun’un 7. maddesinin dördüncü fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan “…bayi, sözleşme yaptığı yeni dağıtıcının ürünlerini pazarladığı anlaşılacak şekilde faaliyetine devam eder…” ibaresi yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE,” karar vermiş, iptal kararının yürürlüğünü dokuz ay süreyle ertelemiştir. Ne var ki bu konudaki yeni yasal düzenleme, dokuz aylık sürenin dolmuş olmasına rağmen henüz yapılmamıştır.
T.C. Anayasası’nın itiraz yolu ile Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması durumunu düzenleyen 152. maddesinin birinci fıkrası; “Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır.” hükmünü taşımakta; üçüncü fıkrasında da “Anayasa Mahkemesi, işin kendisine gelişinden başlamak üzere 5 ay içinde kararını verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır. Ancak, Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır.” kuralı yer almaktadır. 152. maddenin üçüncü fıkrasında yer alan kural, Anayasa Mahkemesinin verdiği iptal kararlarının, itiraz yoluna başvurulmasını isteyen kişi ya da kişiler tarafından açılan davaların yanısıra iptal edilen hüküm ya da hükümler esas alınarak hakkında uygulama yapılmış olan kişiler tarafından açılan ve görülmekte olan davalarda da uygulanması gerektiğini açıkça vurgulamaktadır.
Bu hukuksal durumun doğal sonucu olarak, bir kanun ya da kanun hükmünde kararnamenin uygulanması nedeniyle dava açmak durumunda kalan ve Anayasanın 152. maddesi uyarınca itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulmasını isteme hakkına sahip olan kişilerin de hak ve menfaatlerini ihlal eden kuralın, itiraz yoluyla daha önce yapılan başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş olması halinde, iptal hükmünün hukuki sonuçlarından yararlanmaları gerekeceği açıktır.
Öte yandan, Anayasa’nın 153. maddesinde, Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararlarının geriye yürümeyeceği kuralı, iptal edilen hükümlere göre kazanılmış olan hakların korunmasına yönelik olup, Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmiş olduğu bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanmış hükümler dikkate alınarak çözümlenmeleri Anayasa’nın üstünlüğü ve Hukuk Devleti ilkesine aykırı olduğu gibi, temyiz incelemesinin Anayasa’ya aykırılığı belirlenerek iptal edilen kurallara göre yapılmasına da olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda, dava konusu işlemin dayanağı olan yasal düzenlemenin Anayasa Mahkemesince iptal edilerek kararın yürürlüğe girmiş bulunması ve kanun koyucu tarafından bu konuda henüz düzenleme yapılmamış olması karşısında, hukuka aykırılığı Anayasa Mahkemesi kararı ile saptanmış Yasa maddesi uyarınca verilen dava konusu para cezasında ve davanın reddi yolundaki Daire kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.” gerekçesiyle Dairemiz kararının bozulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46. maddesinin birinci fıkrasında, Danıştay dava dairelerinin nihaî kararlarının Danıştay’da temyiz edilebileceği; 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 38. maddesinde, İdari Dava Daireleri Kurulu’nun, idari dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararları temyizen inceleyeceği; 2577 sayılı Kanun’un 49/4 ve 50. maddelerinde Danıştay dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların temyizen bozulması hâlinde ise Danıştay dava dairelerine ısrar imkânı tanımayıp, Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu kurala bağlanmıştır.
Aktarılan kanun hükümlerine göre, Danıştay dava dairelerince ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurullarınca bozulması hâlinde Danıştay dava dairelerine ısrar imkânı tanınmadığından, bozma kararına uyularak İdari Dava Daireleri Kurulu kararında belirtilen gerekçelerle, dava konusu Kurul kararının iptaline karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Dava konusu 26/05/2011 tarih ve 3238-59 sayılı Kurul kararının İPTALİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
3. Davalı idare tarafından yapılan toplam …-TL yargılama giderinin davalı idare üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 12/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.