Danıştay Kararı 13. Daire 2018/668 E. 2023/27 K. 10.01.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2018/668 E.  ,  2023/27 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2018/668
Karar No:2023/27

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …Belediyesi
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : …Grup Taahhüt Hizmetleri Dış Ticaret Ltd. Şti.

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Osmangazi Belediyesi’nce 17/06/2013 tarihinde açık ihale usulüyle gerçekleştirilen “Osmangazi Belediyesi Muhtelif Müdürlükler Destek Personeli Alım İşi” ihalesinin iptaline yönelik …tarih ve …sayılı ihale komisyonu kararının yargı kararıyla iptal edildiğinden bahisle sözleşmeye davet yazısının gönderilmesi için yapılan 08/02/2017 tarihli başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; idarenin yargı kararlarına uyması ve kararların gereklerine göre gecikmeksizin işlem tesis etmesi ya da eylemde bulunmasının hukuk devletinin gereği olduğu, idarenin mahkeme kararlarını aynen ve gecikmeksizin uygulamakla yükümlü olduğu, idarelerin yargı kararlarının uygulanması hususunda bağlı yetki içerisinde olduğu; bu itibarla, … İdare Mahkemesi’nin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının idarece yerine getirilmesi için yapılan 08/02/2017 tarihli başvurunun zımnen reddedilmesine ilişkin dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, Osmangazi Belediyesi’nin 1. bölge olarak ayrılan kısmında 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 21. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca gerçekleştirildiği, davacının ihaleye davet edilmediği, hizmet verecek yüklenici miktarında azalma olduğu, açık ihalenin iptal edildiği, davacının çağrılmasını zorunlu kılan bir düzenleme olmadığı, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, idarenin mahkeme kararını uygulamak zorunda olduğu, davalı idarenin istinafa konu ettiği ihalenin dava konusu olmadığı, işe başlama tarihinin sözleşme tarihinden itibaren 15 ay olduğu, ihalenin iptali kararının iptaline karar verildiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
ESAS YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY :
Osmangazi Belediyesi’nce 17/06/2013 tarihinde “Osmangazi Belediyesi Muhtelif Müdürlükler Destek Personeli Alım İşi” ihalesi gerçekleştirilmiştir. İhalede davacı en avantajlı ikinci teklifi sunmuştur.
Davalı idare tarafından ihalenin iptaline yönelik …tarih ve …sayılı ihale komisyonu kararının alınması üzerine davacı tarafından açılan davada, davanın reddine ilişkin …İdare Mahkemesi’nin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının, Dairemizin 03/11/2014 tarih ve E:2014/3335, K:2014/3287 sayılı kararıyla bozulması üzerine, bozma kararına uyularak …İdare Mahkemesi’nin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararıyla anılan komisyon kararının iptaline karar verilmiştir. Bu mahkeme kararı Dairemizin 15/12/2017 tarih ve E:2015/1801, K:2017/3920 sayılı kararıyla onanarak kesinleşmiştir.
Davacı tarafından, ihalenin iptali kararının yargı kararıyla iptal edildiğinden bahisle sözleşmeye davet yazısının gönderilmesi istemiyle 08/02/2017 tarihli başvurusu zımnen reddedilmiştir.
Bunun üzerine bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğu vurgulanmış; 138. maddesinin 4. fıkrasında, “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.”; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesinin 1. fıkrasında, “Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez.” kurallarına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdari yargı merciilerinin iptal kararları, bir idarî işlemin hukuka uygun olup olmadığını denetleyen idarî yargı yerinin, işlemin geçerliğini etkileyen bir sakatlık tespit etmesi hâlinde, işlemin geriye yürür biçimde tesis edildiği tarih itibarıyla hukuk düzeninden kalkmasını sağlayan yargı kararlarıdır.
Anayasa’nın 138. maddesinde belirtilen yargı kararlarının uygulanması zorunluluğunu, kararların hiç uygulanmaması hâline özgü olarak değerlendirmekten ziyade, kararların tam olarak yerine getirilmesini sağlamaya yönelik olarak değerlendirmek gerekir. Zira bir hukuk devletinde yargı kararlarının uygulanmamasından söz edilmesi mümkün olmadığı gibi, yargı kararlarının uygulanmasının zorunlu olduğunun belirtilmesine de gerek bulunmamaktadır. Bu nedenle, Anayasa hükmünde yer alan kararların “değiştirilemeyeceği” ifadesi, kararın şeklen değil içeriğine uygun olarak yerine getirilmesini, “geciktirilemeyeceği” yolundaki ifade ise, uygulamanın belirli bir süre içinde yapılması gerektiğini belirtme amacını taşımaktadır.
Her türlü işlem ve eylemi yargı denetimine tâbi olan idarenin yargı kararlarına uyması ve bu kararların gereklerine göre işlem ya da eylemde bulunmak zorunda olması aynı zamanda Anayasa’nın 2. maddesinde kabul edilmiş olan “hukuk devleti” ilkesinin de bir gereği olup, idarenin yargı kararlarını aynen ve gecikmeksizin uygulamasının anayasal bir zorunluluk olduğu kuşkusuzdur.
Aktarılan mevzuat uyarınca, idareler iptal kararının amaç ve kapsamına göre yeni bir işlem yapmak ve iptal edilen işlemden doğan sonuçları ortadan kaldırmak ve önceki hukukî durumun geçerliliğini sağlamakla görevlidir. Bu nedenle, idarelerin, idarî yargı yerlerince verilen kararların uygulanıp uygulanmaması konusunda “takdir yetkisi”ne sahip olmadığı, bu kararların doğruluğunu tartışma ve buna göre uygulama yetkisinin bulunmadığı, idarelerin bu alandaki yetkilerinin, “bağlı yetki” niteliğinde olduğu açıktır.
Öğretide ve yargı içtihatlarında, idari yargı yerlerince verilen kararların infaz zorunluluğunun infazın imkân dâhilinde olması hâlinde söz konusu olacağı, kararın gereklerine göre işlem tesis edilmesi veya eylemde bulunulmasını imkânsız kılan bir engelin bulunması hâlinde idarenin işlem tesis etmemesinin veya eylemde bulunmamasının infaz etmeme olarak nitelendirilemeyeceği kabul edilmektedir. (Turgut Candan, Açıklamalı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 8. Baskı, Ankara, Yetkin Yayınları, 2020, s. 815) Elbette, kararının infazını engelleyecek nitelikte imkânsızlık hâlinin bulunup bulunmadığı idari yargı yerlerinin denetimindedir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının uyuşmazlık konusu ihalede en avantajlı ikinci teklifi verdiği, daha sonra idare tarafından, …tarih ve …sayılı işlemle ihalenin iptaline karar verildiği, anılan işleme karşı davacı tarafından açılan davada, … İdare Mahkemesi’nin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararıyla davanın reddine karar verildiği ancak anılan kararın Dairemizin 03/11/2014 tarih ve E:2014/3335, K:2014/3287 sayılı kararıyla bozulduğu, bozma kararına uyularak … İdare Mahkemesi’nin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararıyla ihalenin iptaline yönelik komisyon kararının iptaline karar verildiği ve bu kararın Dairemizin 15/12/2017 tarih ve E:2015/1801, K:2017/3920 sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Öte yandan, uyuşmazlık konusu ihalede en avantajlı teklif sahibi olan dava dışı istekli tarafından, ihalenin iptaline yönelik …tarih ve …sayılı işlemle karşı açılan davada, … İdare Mahkemesi’nin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiş ve anılan kararın Dairemizin 16/11/2017 tarih ve E:2015/1320, K:2017/3053 sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği görülmektedir.
Davacı tarafından, ihalenin iptaline yönelik işlemin iptaline karar verilmesi nedeniyle mahkeme kararının uygulanması için başvuruda bulunulmaktaysa da, davacının ikinci en avantajlı teklif sahibi olduğu, dolayısıyla sözleşme imzalanacak istekli durumunda olmadığı, ihalenin iptaline ilişkin işlemin yargı kararıyla iptal edilmesinin doğrudan davacıyla sözleşme imzalanmasını zorunlu kılmadığı, ayrıca ihalenin iptaline ilişkin işlemin 05/08/2013 tarihinde tesis edildiği, ihalenin iptaline ilişkin yargı kararının ise 03/02/2015 tarihinde verildiği, idarenin geçen zaman içinde ihale konusu destek personeli alımına ilişkin ihtiyacının devam edip etmediğinin belli olmadığı, öte yandan, ihalenin iptaline yönelik işleme karşı en avantajlı teklifi sunan istekli tarafından açılan davada, davanın reddine karar verildiği ve bu kararın Dairemiz tarafından onandığı, verilen çelişkili kararlar nedeniyle idarede tereddüte yol açıldığı, davacının başvurusunda ihale kapsamında sözleşme yapılması için davet edilmeyi istediği, ancak ihalede en avantajlı ikinci teklif sahibi olduğu ve en avantajlı teklif sahibince açılan davada davanın reddine karar verildiği de göz önüne alındığında çelişkili yargı kararlarıyla yargı kararlarının uygulanması hususunda imkânsızlık hâli yaratıldığı ve idare tarafından alınabilecek bir karar bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, davacı tarafından yapılan başvurunun zımnen reddine yönelik dava konusu işlemde hukuka aykırılık, işlemin iptaline yönelik temyize konu Mahkeme kararında ise hukukî isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca …İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:…sayılı kararının BOZULMASINA,
3. DAVANIN REDDİNE,
4. Ayrıntısı aşağıda gösterilen …-TL ilk derece yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5. …-TL temyiz yargılama gideri ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
6. Posta giderleri avansından artan tutarın davalı idareye iadesine,
7. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
8. 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 10/01/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.