Danıştay Kararı 13. Daire 2018/622 E. 2023/2107 K. 02.05.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2018/622 E.  ,  2023/2107 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2018/622
Karar No:2023/2107

TEMYİZ EDENLER : 1. (DAVALI) … Kurumu
VEKİLİ : Av. …
2. (DAVACI) … Akaryakıt Dağıtım Sanayi ve Ticaret A.Ş.
VEKİLİ : Av. Av. …

İSTEMİN KONUSU : .. Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Dağıtıcı lisansı sahibi davacı şirket tarafından tanzim edilen fatura ve irsaliyelerde satış yapılan muhatabın lisans numarasına yer verilmediğinin tespit edildiğinden bahisle, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 19. maddesinin yedinci fıkrası uyarınca 70.000,00-TL idari para cezası verilmesine ilişkin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (Kurul) … tarih ve … sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; lisans sahiplerinin kullanıcılar dışındaki kişilere yaptıkları ham petrol ve akaryakıt satışları ile hizmet ifalarında, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tanzim edecekleri fatura ve irsaliyelerde satış yapılan muhatabın lisans numarasını da belirtmekle yükümlü oldukları, 213 sayılı Kanun hükümlerine göre tanzim edilecek fatura ve irsaliyelerde satış yapılan muhatabın lisans numarasının belirtilmesi yükümlülüğüne aykırı hareket etmenin, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 4. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ile Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliğinin 18. maddesine aykırılık teşkil edeceği, bu fiilleri işleyenler hakkında Kanun’un 19. maddesinin yedinci fıkrası uyarınca işlem tesis edileceğinin açık olduğu; bu itibarla, sevk irsaliyelerinde muhatabın lisans numarasını belirtmediği sübuta eren davacı hakkında idari para cezası uygulanmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; dağıtıcı lisansı sahibi olan davacı şirketin 213 sayılı Kanun’a göre tanzim edilen fatura ve irsaliyelerde satış yapılan muhatabın lisans numarasını belirtmediği açık ise de, davalı idare tarafından idari para cezasının hangi nedenle üst sınırdan verildiğinin somut bilgi ve belgelerle ortaya konulmadığı, ayrıca bu konuda herhangi bir açıklama da getirilmediği göz önünde bulundurulduğunda, herhangi bir kriter gözetmeksizin salt takdir yetkisinden hareketle Kanun’da öngörülen üst sınırdan idari para cezası verilmesine ilişkin dava konusu kararda hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulü ile İdare Mahkemesi’nin davanın reddi yolundaki kararının kaldırılmasına ve dava konusu işlemin iptaline, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı işler için belirlenen 1.510,00-TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, her türlü harçtan muaf olduklarından aleyhlerine harca hükmedilemeyeceği, 5015 sayılı Kanun’da öngörülen petrol piyasasının düzenleme amacı doğrultusunda tayin edilen cezanın hakkaniyete aykırı veya ölçüsüz olmadığı, somut olayda üst sınırdan ceza uygulanmasında hukuka aykırılık bulunmadığı, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.
Davacı tarafından, dava konusu uyuşmazlığın temyiz kanun yoluna kapalı olduğu, bayileri olmayan akaryakıt istasyonunda yapılan denetimde şirketlerinin sevk irsaliyesinin sehven ibraz edildiği, evrakların fiili duruma ve mevzuata uygun olarak tanzim edildiği, bu nedenle verilen cezanın esastan iptal edilmesi gerekirken, yalnızca üst sınırdan ceza uygulandığı gerekçesiyle iptalinin hukuka aykırı olduğu, idari para cezasına konu fiilin soruşturma zamanaşımına uğradığı ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMALARI : Davacı tarafından, alt ve üst sınırları belirlenen nispi para cezalarında kusurun ağırlığı ve cezanın muhatabına etkisi değerlendirilerek cezanın uygulanması gerektiği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … ‘IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Bölge İdare Mahkemesi kararının dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmının Dairemiz kararında belirtilen gerekçelerle onanması; Bölge İdare Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının vekâlet ücretine ilişkin kısmının ise düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
Davacı tarafından, dava konusu idari para cezası tutarının 70.000,00-TL olduğu ve Bölge İdare Mahkemesi’nce verilen kararın temyiz kanun yoluna kapalı olduğu ileri sürülmüş ise de, düzenleyici ve denetleyici Kurul tarafından verilen idari para cezasından kaynaklanan uyuşmazlığın, 2577 sayılı Kanun’un 46. maddesinde yer alan temyize tâbi uyuşmazlıklar arasında olduğu anlaşıldığından, itiraz geçerli görülmemiş ve temyiz isteminin esasının incelenmesine geçilmiştir..

ESAS YÖNÜNDEN:
MADDİ OLAY :
Dağıtıcı lisansı sahibi davacı şirket tarafından tanzim edilen fatura ve irsaliyelerde satış yapılan muhatabın lisans numarasına yer verilmediğinin tespit edildiğinden bahisle, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 19. maddesinin yedinci fıkrası uyarınca 70.000,00-TL idari para cezası verilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı Kurul kararı tesis edilmiş, anılan kararın iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun işlem tarihinde yürürlükte bulunan hâliyle 19. maddesinde idarî para cezaları, “İdarî yaptırımlar” başlıklı 20. maddesinde ise esas olarak piyasa faaliyetinin (geçici veya süresiz) durdurulması ve lisans iptali hususları düzenlenmiştir.
7164 sayılı Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 33. maddesi ile, 5015 sayılı Kanun’un 20. maddesi, “İdarî yaptırımlar; tedbirler, lisans iptalleri ve idarî para cezalarından oluşur. (…)
Bu Kanuna göre idarî yaptırımlar aşağıdaki usulde yürütülür:
a) Lisans sahibi kişiler hakkında bu Kanuna, ikincil mevzuata veya lisans hükümlerine, Kurul kararlarına aykırı davranılması hâlinde; Kurul tarafından belirlenen niteliği itibarıyla düzeltme imkânı olan fiiller için ilgilisine Kurum veya Kurumca yetkilendirilen kuruluşlar tarafından, otuz gün içerisinde aykırılığın giderilmesi, aksi hâlde hakkında geçici durdurma yapılabileceği ihtar edilir. Verilen ihtar süresi sonunda mevzuata aykırı durumu devam ettirenlerin ilgili piyasa faaliyeti altmış gün süre ile geçici olarak durdurulur. Niteliği itibarıyla düzeltme imkânı olan fiilin tespit tarihinden itibaren iki yıl içerisinde tekrar edilmesi hâlinde ise ihtar işlemi uygulanmaksızın ilgili piyasa faaliyeti altmış gün süre ile geçici olarak durdurulur. Geçici durdurma süresince, tehlikeli eylemin veya kötüniyetin veya ürünlerde zarar oluşmasının önlenmesi ile faaliyetin durdurulmasına neden olan durumun ortadan kaldırılmasına ilişkin faaliyetler dışında hiçbir piyasa faaliyeti yapılamaz. Geçici durdurma süresi sonunda da tespit edilen aykırılıklar giderilmezse, faaliyetin durdurulmasına devam edilerek soruşturma başlatılır ve gerekli idari yaptırımlar uygulanır. (…)” şeklinde değiştirilmiştir.
7164 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile 5015 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 6. maddenin birinci fıkrasında, “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce Kurulca idari para cezası verilmemiş olan ve Kurul tarafından belirlenen niteliği itibarıyla düzeltme imkânı bulunan fiiller için, 20’nci maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen ihtar yapıldıktan sonra sonucuna göre gerekirse idari soruşturma başlatılarak yaptırımlar uygulanır. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce lisansı sonlandırılan veya iptal edilenler hakkında düzeltme imkânı bulunan fiiller için herhangi bir idari işlem tesis edilmez.” kuralına yer verilmiştir.
Öte yandan, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 2. maddesinde, “Kabahat” deyiminin, Kanun’un karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlamına geldiği; 3. maddesinde, bu Kanun’un, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması hâlinde, diğer genel hükümlerinin, idarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı; “Zaman bakımından uygulama” başlıklı 5. maddesinde, 26/09/2004 günlü, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümlerinin kabahatler bakımından da uygulanacağı, kabahatler karşılığında öngörülen idarî yaptırımlara ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından ise derhâl uygulama kuralının geçerli olduğu; bu maddenin atıf yaptığı 5237 sayılı Kanun’un 7. maddesinin ikinci fıkrasında, suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanunun uygulanacağı ve infaz olunacağı kurala bağlanmıştır.
5015 sayılı Kanun’un 20. maddesinde yer verilen kural kapsamında … tarih ve …sayılı Kurul kararı ile, “Mali belgelerde muhatabın lisans numarasının bulunmaması” fiili niteliği itibarıyla düzeltme imkânı bulunan fiiller arasında sayılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 24. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde, kararlarda yargılama giderleri ve hangi tarafa yükletildiğinin belirtileceği; 31. maddesinde, yargılama giderleri hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı kurala bağlanmış; anılan madde ile atıfta bulunulan Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Yargılama giderlerinin kapsamı” başlıklı 323. maddesinde, karar ve ilam harçları, posta giderleri, keşif ve bilirkişi ücretleri, vekille takip edilen davalarda yasa gereği takdir olunacak vekâlet ücreti yargılama giderleri arasında sayılmış; 326. maddesinin birinci fıkrasında, yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği; 330. maddesinde, vekil ile takip edilen davalarda mahkemece kanuna göre takdir olunacak vekâlet ücretinin taraf lehine hükmedileceği; 332. maddesinde ise, yargılama giderlerine mahkemece re’sen hükmedileceği kural altına alınmıştır.
2577 sayılı Kanun’un 49. maddesinin birinci fıkrasında, “Temyiz incelemesi sonunda Danıştay; a) Kararı hukuka uygun bulursa onar. Kararın sonucu hukuka uygun olmakla birlikte gösterilen gerekçeyi doğru bulmaz veya eksik bulursa, kararı, gerekçesini değiştirerek onar. b) Kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onar.” kuralı yer almıştır.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun “Avukatlık Ücreti” başlıklı 164. maddesinde, avukatlık ücretinin, avukatın hukukî yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade ettiği belirtilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
1. Temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının, davacı şirkete 70.000,00-TL idarî para cezası verilmesine dair kısmı yönünden davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile anılan Mahkeme kararının kaldırılmasına ve dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmının incelenmesi;
7164 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önce, 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinde idarî para cezaları, 20. maddesinde ise diğer yaptırımlar düzenlenmiş olup, idarî para cezalarının da idarî yaptırım oldukları hususunda tereddüt bulunmamakla birlikte, 5015 sayılı Kanun’da idarî para cezaları ile diğer yaptırımlar farklı usûl ve esaslara bağlanmıştır. Bu bağlamda 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesinde, 15 günlük süre içerisinde aykırılığın giderilmesi yönünde yapılması gereken ihbar, idarî para cezası verilebilmesinin ön şartı olarak belirtilmediği hâlde, idarî para cezası dışındaki idarî yaptırımları düzenleyen 20. maddesinin önceki metninde, lisans iptali için aykırılığın giderilmesi yönünde 15 günlük süre tanıyan ihbar yapılması zorunlu görülmüştür. Daha da önemlisi, ilgiliye verilen 15 günlük süre içerisinde aykırılıklar giderildiği takdirde piyasa faaliyetinin geçici olarak durdurulmasına karar verilemeyeceği anlaşılmakla birlikte, söz konusu aykırılığın verilen süre içerisinde giderilmiş olması idarî para cezası verilmesine engel değildir. Başka bir anlatımla, ilgilinin mevzuata aykırı fiili hem idarî yaptırım uygulanmasını hem de idarî para cezası verilmesini gerektiriyorsa, aykırılığın verilen süre içerisinde giderilmesi durumunda ilgilinin piyasa faaliyetinin geçici olarak durdurulması ve lisans iptali gibi yaptırımlar uygulanmayacak, ancak söz konusu mevzuata aykırılık nedeniyle idarî para cezası uygulanabilecektir.
Değişiklikten sonra ise, 5015 sayılı Kanun’un 20. maddesinde yapılan yeni düzenleme ile, idarî yaptırımlar sayılmış ve idarî para cezalarının da 20. maddedeki hükme tâbi olacağı belirtilmiştir.
Bu itibarla, 19. maddede yer verilen idarî para cezalarına ilişkin fiillerden Kurul tarafından belirlenen “niteliği itibarıyla düzeltme imkânı olanlar” için otuz günlük süre içerisinde aykırılığın giderilmesi, aksi hâlde hakkında geçici durdurma yapılabileceğinin ihtar edileceğine ilişkin düzenlemenin, idarî para cezaları yönünden cezalandırılmadan önce mevzuata aykırı davranışta bulunan kişi veya kişilere söz konusu aykırılığın ortadan kaldırılması için tanınmış bir imkân olduğu, bu yönüyle ihtarın kişinin cezalandırılabilmesine ilişkin bir ön şart teşkil ettiği ve anılan Kanun değişikliğinin failin lehine olduğu anlaşılmaktadır.
Bu bağlamda, niteliği itibarıyla düzeltme imkânı bulunan fiilleri işleyenlerin önceki kanun döneminde doğrudan idarî para cezasına muhatap oldukları hâlde, söz konusu kanun değişikliğinden sonra aynı fiilleri işleyenlerin ihlâlin ortadan kaldırılması hususunda ihtar edilmelerinin öngörülmesi, böylelikle ihtar edilen kişilerin söz konusu ihlâli ortadan kaldırarak ceza almaktan kurtulabilmelerine imkân tanınması karşısında, ihtar müessesesinin maddî hukuka etkisinin bulunduğu ve lehe kanun kapsamında belirtilen fiilleri önceki kanun döneminde işleyenler yönünden de geçmişe etkili olarak uygulanması gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Diğer taraftan, 7164 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile 5015 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 6. maddenin birinci fıkrasında, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce Kurulca idarî para cezası verilmemiş olan ve niteliği itibarıyla düzeltme imkânı bulunan fiilleri işleyenler için nasıl bir usûl izleneceği öngörülmüş; ikinci fıkrasında ise maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce Kurul tarafından karara bağlanmış idarî para cezalarının tahsiline ilişkin kurallara yer verilmiştir.
Söz konusu Geçici maddede, niteliği itibarıyla düzeltme imkânı bulunan fiilleri kanun değişikliğinden önce işleyen ve haklarında idarî para cezası uygulanan kişiler yönünden ne gibi bir işlem yapılacağı açıklanmamış olmakla birlikte, yeni düzenlemede yer alan ihtar müessesesi lehe kanun niteliğinde olduğundan, yargı aşamasındaki idarî para cezaları ile ilgili olarak yargı yerleri tarafından lehe kanun hükümlerinin belirtilen kişiler hakkında da uygulanması gerektiği açıktır.
Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde, 5015 sayılı Kanun’da yapılan değişiklik uyarınca alınan düzenleyici Kurul kararıyla niteliği itibarıyla düzeltme imkânı olan fiiller arasında sayılan “Mali belgelerde muhatabın lisans numarasının bulunmaması” fiili nedeniyle idarî para cezası verilmeden önce ihtarda bulunma şartının yerine getirilmesi ve lehe kanun niteliği taşıyan söz konusu kuralın davacıya da uygulanması gerektiğinden, davanın reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile Mahkeme kararının kaldırılması ve dava konusu işlemin iptali yolundaki temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla hukukî isabetsizlik bulunmamaktadır.
2. Temyiz konu Bölge İdare Mahkemesi kararının vekâlet ücreti yönünden incelenmesi;
2577 sayılı Kanun’un 49. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca, Danıştay’ın, temyize konu kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onayabileceği kuşkusuzdur.
İdari Yargılama Usulü Kanunu ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yargılama giderlerine ilişkin hükümlerine göre, vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti yargılama giderlerinden olup, vekâlet ücretinin tutarı ve hangi tarafa yükletildiğinin kararda gösterilmesi gerekmektedir.
Avukatın hukukî yardımının karşılığı olan vekâlet ücretinin tutarı ise, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi esas alınmak suretiyle tespit edilmelidir. Anılan Tarife incelendiğinde, idare mahkemelerinde avukatla takip edilen dava ve işlerin duruşmalı veya duruşmasız olmasına göre hükmedilecek maktu vekâlet ücreti farklılık göstermektedir. Bu itibarla, ilgili Tarife uyarınca vekâlet ücreti belirlenirken bakılan davanın duruşmalı veya duruşmasız olup olmadığı göz önünde bulundurulmalıdır. Diğer yandan, davanın duruşmalı olarak görülmesi talebiyle açılmış olmasına rağmen duruşmaya katılmayarak duruşmayla ilgili hukukî bir yardım sağlamayan vekil lehine duruşmalı vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, İdare Mahkemesi’nce bakılan davada, davacı şirketin dava dilekçesinde yer alan talebi üzerine daha önce belirlenen 26/05/2017 tarihinde duruşma yapıldığı, duruşmaya davacı vekilinin katılmadığı, davalı idareyi temsilen Av. … ‘in geldiği, Mahkemece duruşmanın davalı idare vekili ile gerçekleştirilerek duruşmaya son verildiği, ancak Bölge İdare Mahkemesi kararında duruşmaya katılmayan davacı taraf lehine duruşmalı davalar için öngörülen 1.510,00-TL vekâlet ücretine hükmedildiği görülmektedir.
Bu kapsamda, duruşmalı olarak görülen davada duruşmaya katılmayarak hukukî yardım sağlamayan davacı lehine duruşmalı vekâlet ücreti yerine, duruşmasız davalar için öngörülen 990,00-TL vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği anlaşıldığından, davacı lehine duruşmalı davalar için öngörülen vekâlet ücretine hükmedilmesinde usûl kurallarına uygunluk bulunmamaktadır. Ancak, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmemektedir.
Bu itibarla, 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca, temyizen incelenen kararın hüküm fıkrasında yer alan “1.510,00-TL avukatlık ücretinin” ibaresinin, “990,00-TL avukatlık ücretinin” şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile Mahkeme kararının kaldırılması ve dava konusu işlemin iptali yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, anılan Bölge İdare Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen GEREKÇEYLE ONANMASINA,
3. Temyize konu kararın yargılama giderlerine ilişkin kısmının, hüküm fıkrasında yer alan “1.510,00-TL avukatlık ücretinin” ibaresinin, “990,00-TL avukatlık ücretinin” şeklinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
4. Davalı harçtan muaf olduğundan temyiz aşamasında yatırılan toplam … -TL harcın istemi hâlinde davalıya iadesine,
5. Temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına,
6. Posta giderleri avansından artan tutarların taraflara iadesine,
7. 2577 sayılı Kanun’un 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’ne gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine, 02/05/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.