Danıştay Kararı 13. Daire 2018/485 E. 2020/1215 K. 04.06.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2018/485 E.  ,  2020/1215 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2018/485
Karar No:2020/1215

TEMYİZ EDENLER : 1. (DAVALI) Radyo ve Televizyon Üst Kurulu
VEKİLİ : …
2. (DAVACI)…
VEKİLİ :
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı yayın kuruluşunca, Danıştay tarafından iptal edilen Uydu Yayını Lisans ve İzin Yönetmeliği ile Kablolu Yayın Lisans ve İzin Yönetmeliğinin ilgili maddeleri gereğince, 1998-2007 yılları arasında ödemiş olduğu toplam …-TL yıllık yayın izin ücretlerinin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte geri ödenmesi istemiyle yapılan 30/10/2009 tarihli başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce Dairemizin … tarih ve E:…, K:… sayılı bozma kararına uyularak verilen kararda; olayda, Kablolu Yayın Lisans ve İzin Yönetmeliği’nin Danıştay 13. Dairesinin E:2005/75, K:2006/474 sayılı kararıyla 24/01/2006 tarihinde iptal edildiği, Uydu Yayını Lisans ve İzin Yönetmeliği”nin 10/10/2007 tarih ve 26669 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Uydu Yayın Lisans ve İzin Yönetmeliğinin 24. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığı dikkate alındığında, yayıncı kuruluşun mükerrer olarak ödediği ücretlerin iadesi istemiyle idareye başvurduğu 30/10/2009 tarihinden geriye doğru 10 yıldan daha önceki döneme isabet eden ödemelerin zamanaşımına uğradığı, diğer bir anlatımla 30/10/2009 ile 30/10/1999 tarihleri arasında idare tarafından mükerrer olarak tahsil edilen ücretlerin idare tarafından idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte geri ödenmesi gerektiği, 30/10/1999 tarihinden önce yapılan mükerrer ödemelerin ise mevzuat uyarınca zamanaşımına uğradığı, bu durumda, 30/10/2009 ile 30/10/1999 tarihleri arasında idare tarafından mükerrer olarak tahsil edilen ücretlerin idare tarafından idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte geri ödenmesi gerektiğinden başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin bu kısmında hukuka uygunluk, 30/10/1999 tarihinden önce yapılan mükerrer ödemeler ise mevzuat uyarınca zamanaşımına uğradığından başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin bu kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle 30/10/2009 ile 30/10/1999 tarihleri arasında idare tarafından mükerrer olarak tahsil edilen ücretlerin idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte geri ödenmesi gerektiğinden başvurunun zımnen reddine ilişkin dava konusu işlemin bu kısmının iptaline, dava konusu işlemin 30/10/1999 tarihinden önce yapılan mükerrer ödemelerin iadesi isteminin zımnen reddine ilişkin kısmı yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davanın süre aşımı yönünden reddi gerektiği, dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığı, düzenleyici işlemin iptalinden önceki birel işlemlerin hukuk güvenliği ilkesi gereği iptalinden etkilenmediği, tesis edilen işlemlerin hukuka uygun olduğu, davacı tarafından, şirketlerinden mükerrer şekilde haksız olarak tahsil edildiği mahkeme kararı ile sabit olan ödemeler hakkında Türk Borçlar Kanunu’nun sebepsiz zenginleşme ve zamanaşımı hükümlerinin uygulanamayacağı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı ve Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacı ve Davalının temyiz istemlerinin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen iptal kısmen reddi yolundaki … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 04/06/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :

Dava, davacı yayın kuruluşu tarafından, Uydu Yayın Lisans ve İzin Yönetmeliği ile Kablolu Yayın Lisans ve İzin Yönetmeliğinin açılan dava sonucunda Danıştay’ca iptaline karar verilen ilgili maddeleri gereğince 1999-2007 yılları arasında haksız yere ödemiş olduğu yıllık yayın izin ücretlerinin geri ödenmesi için Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’na (Kurul) 30.10.2009 tarihinde yapılan başvurunun zımnen reddine yönelik işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
Anayasa’nın ”Temel hak ve hürriyetlerin niteliği” başlıklı 12. maddesinde, ”Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder.” hükmüne; ”Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” başlıklı 13. maddesinde, ”Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” hükmüne; ”Mülkiyet hakkı” başlıklı 35. maddesinde, “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, 29.03.2001 tarih ve 24357 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Uydu Yayın Lisans ve İzin Yönetmeliği ve 28.03.2002 tarih ve 24709 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kablolu Yayın Lisans ve İzin Yönetmeliği uyarınca Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından yayıncı kuruluştan söz konusu yönetmeliklerin yürürlükten kaldırıldığı tarihe kadar ”yayın ücreti” ve ”lisans ücreti” adı altında iki farklı ücretin tahsil edildiği, Kablolu Yayın Lisans ve İzin Yönetmeliği’nin Dairemizin 24.01.2006 tarih ve E: 2005/75, K: 2006/474 sayılı kararıyla tümünün iptal edildiği, Uydu Yayın Lisans ve İzin Yönetmeliği’nin, Dairemizin 26.05.2009 tarih ve E:2007/1033, K:2009/5772 sayılı kararıyla iptal edildiği, davacı yayın kuruluşu tarafından yürütülen tek hizmete karşılık bahsi geçen yönetmelikler uyarınca yayın izin ücreti ve lisans ücreti adı altında mükerrer ücretlendirme yapıldığının yargı kararlarıyla ortaya çıktığından bahisle haksız yere tahsil edildiği belirtilerek 30.10.2009 tarihli dilekçe ile 1998-2007 yılları arasında mükerrer ödenen ücretlerin iadesi istemiyle Kurul’a başvurulduğu, başvurunun başvurunun zımnen reddi üzerine görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Anayasa’nın 35. maddesinde temel hak olarak güvence altına alınmış olan “mülkiyet hakkı”, kişiye, başkasının hakkına zarar vermemek ve yasaların koyduğu sınırlamalara uymak koşuluyla, sahibi olduğu şeyi dilediği gibi kullanma, ürünlerinden yararlanma ve tasarruf etme olanağı veren bir haktır. Anayasa’ya göre bu hakka ancak kamu yararı nedeniyle ve kanunla sınırlama getirilebilir.
Mülkiyet hakkı, ekonomik değer ifade eden ve parayla değerlendirilebilen her türlü malvarlığı haklarını kapsamaktadır. Bir ekonomik değer veya icrası mümkün bir “alacak” iddiasını elde etmeye yönelik meşru bir beklenti, Anayasa’nın mülkiyet hakkı güvencesinden yararlanabilir. Ülkemiz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf olup bu sözleşme gereğince imzalanan ek protokolleri de imzalayarak bu protokollerdeki hakları da güvence altına alacağını taahhüt etmiştir. Ek 1 Nolu protokolde mülkiyet hakkı ile ilgili düzenlemeler getirilmiş olup AİHM’in yerleşik içtihatlarında da “alacak hakkı” mülkiyet hakkı olarak değerlendirilmektedir (Luca/İtalya, 24/09/2013 tarihli karar).
Bu durumda, yargı kararıyla iptaline karar verilen Uydu Yayın Lisans ve İzin Yönetmeliği ve Kablolu Yayın Lisans ve İzin Yönetmeliği uyarınca tarafından haksız yere tahsil edilen ücretler nedeniyle davacı yayın kuruluşu lehine bir alacak hakkının doğduğu, Anayasa’nın anılan hükümleri gereği alacak hakkının bir mülkiyet hakkı olarak değerlendirilmesi ve mülkiyet hakkının sınırlanabilmesi için öncelikle bu hususa ilişkin düzenlemelerin Kanunlarda yer alması gerektiği, özünde mülkiyet hakkını sınırlayan zamanaşımı müessesesine ilişkin dava konusu uyuşmazlıkta uygulanması mümkün Kanunla getirilmiş bir düzenlemenin hukuk sistemimizde bulunmadığı, bu nedenle herhangi bir süreye bağlı olmaksızın Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından haksız yere tahsil edildiği anlaşılan ücretlerin tamamının idareye başvuru tarihi olan 30.10.2009 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle geri ödenmesi gerektiği, öte yandan özel hukuktan kaynaklanan borç ilişkilerini genel olarak düzenleyen Borçlar Kanunu’nun, zamanaşımına ilişkin hükümlerinin ise, kamu kurum ve kuruluşları ile kişiler arasındaki ilişkilerden doğan ihtilaflarda kıyas yoluyla uygulanmasının hukuken mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesi kararının davanın reddine ilişkin kısmının belirtilen gerekçeyle bozulmasına karar verilmesi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.