Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2018/4220 E. , 2023/1523 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2018/4220
Karar No:2023/1523
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …Yayıncılık A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : …Kurulu
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirkete ait “…” logosuyla yayın yapan televizyon kanalında 31/03/2016 tarihinde yayınlanan “…” adlı programda 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasının (ğ) bendinde yer alan yayın ilkesinin tekraren ihlâl edildiğinden bahisle 272.221,00-TL idari para cezası verilmesine ilişkin Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (Üst Kurul) …tarih ve …sayılı toplantısında alınan …no’lu kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesi’nce verilen …tarih ve E:…, K:…sayılı kararda; 31/03/2016 tarihinde yayınlanan “…” adlı programın çocukların istismarına sebep olduğu gerekçesiyle “Alo RTÜK” hattına yoğun şikâyetler gelmesi üzerine konu ile ilgili uzmanlar tarafından yapılan incelemede, “yarışma nedeniyle çocukların, yaşıtlarının gündeminden koparıldığı ve yetişkinlerin şarkılarını yetişkin edasıyla söyleyerek kendilerine, çocukluklarına yabancılaştığı, ünlülerden oluşan jüri üyelerinin beğenileri ve alkışların, bir anda meşhur olma durumunun, düşünme ve algılama sistemlerini olumsuz etkilediği, kolay yoldan para kazanma, çabucak yıldızlaşma fikrinin de hem programa katılan ve hem de programı izleyen çocuklara aşılandığı” şeklinde değerlendirmelerde bulunulduğu, tüm bu hususlar birlikte ele alınarak dava konusu işlemin tesis edildiği; dosyada yer alan bilgi ve belgeler ile 19/09/2017 tarihli ara kararı üzerine düzenlenen bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu programın eğlence içeriği ve izleyici etkileşimli olmasının (oylamaya katılma) çocukların ve gençlerin üzerindeki etkisini artırabilen unsurlardan olduğu, eğlence içerikli medyanın, gençlerin kimlikleri ve tarzları üzerinde olumsuz etkileri bulunduğu, özellikle aile, okul ve toplum gibi çevresel faktörleri yadsımaları, toplumsal ve sosyal başarılar yerine bireysel ve kişisel başarıların öneminin vurgulanması, ‘doğru’ ve ‘yanlış’ değer yargılarının birbirine karışması, beklentiler ile gerçekler arasındaki mesafenin artması, tahammülsüzlük ve apati gibi zararlı ve gerçekçi olmayan stereotiplerin vurgulanması, gençlerin düşünme ve üretme çabalarının yerini medya takibinin alması gibi sonuçları beraberinde getirdiği, bu tür programların çocuklar üzerindeki etkisinin kültürel açıdan yabancılaşma, kimliğinin oluşumu ve gelişiminde farklılıklar, en önemlisi de “çocukluğun kayboluşu” anlamına gelebilebileceği, özellikle yarışma programlarında katılımcıların kazanmak için verdikleri mücadelenin sadece kendilerini değil birbirlerini de olumsuz etkilemelerine neden olduğu, programa katılan çocuklar açısından da bu çocukların aileleri ile birlikte zaman geçirme, oyun oynama ve formal eğitime devam haklarının engellendiği, her hafta yaşanan sahne ve oylama için hazırlanma stresinin çocukluk yılları için baş edilemeyecek düzeyde olduğu, bu yarışmanın getireceği popülerlik ve tanınmışlık ile toplumsal hayata uyum sağlamalarında ve kendilerini gerçekleştirmelerinde engeller yaşayacakları, hatta çocukluğun kaybolacağı, ayrıca bu durumun çocuk yaşta “ünlü” olma hâlinin özel hayatın mahremiyetini ve çocuğun korunmasını azaltabilecek nitelikte olduğu, aktif ve uzun olan bu sürecin çocukların daha fazla etkilenmelerine neden olacağı hususları dikkate alındığında dava konusu Üst Kurul kararında hukuka aykırılık bulunmadığı; öte yandan, işlem tarihinden sonra 17/04/2017 tarih ve 690 sayılı Olağanüstü Hâl Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 61. maddesi ile 6112 sayılı Kanun’un 32. maddesinin 2. fıkrasında değişiklik yapılmış ise de, söz konusu değişiklikte davacı lehine bir düzenleme bulunmadığından, yeni düzenlemenin hukukun genel ilkeleri çerçevesinde geçmişe yürütülmesinin mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nce; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte olmadığı ve yayında yer alan sahnelere ilişkin en ufak bir değerlendirme içermediği, bilirkişi raporu hakkındaki itirazlarının dikkate alınmadığı, raporda yapılan açıklamaların genel, soyut ve tamamen teknik bir takım alıntılardan ve kitabi söylemlerden oluştuğu, çocukların eğitime gelecekleri günün, velileriyle mutabakat sağlanarak çocukların okul ve diğer programlarına göre belirlendiği, diğer günlerde çocukların her zamanki gündelik yaşamlarına devam ettiği, her bir çocuğun iki-üç haftada bir gün katıldığı bir çekimin söz konusu olduğu, yaşlarına uygun olmayan ve gelişimlerini olumsuz etkileyebilecek türde kıyafetler giydirilmediği ve uygun olmayan hiçbir şarkının seslendirilmemesine dikkat edildiği, programın canlı olarak değil de banttan yayınlandığı, çocukların yorulmaması ve uyku düzenlerinin etkilenmemesi için çekimlerin sadece gündüz saatlerinde yapıldığı, çocuklara pedagoglardan ve çocuk psikologlarından oluşan bir ekibin eşlik ettiği, jüri üyelerinin de yorum ve değerlendirmelerinde özen gösterdiği, kazanan çocuğun ödülünün nakit olarak verilmediği, hayatı boyunca periyodik olarak verilecek eğitim bursu olarak verildiği, çocukların küçük yaşlardan itibaren sınav gibi rekabet koşulları içerisinde yarışma içinde bulunduğu ve söz konusu durumun istismar olarak nitelendirilmediği, programda çocukların eğlenceli ve rahat bir yarışma ortamı içerisinde bulunduğu, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyanın hiçbir yerinde ve ülkemizde çocukların televizyon programlarında yer almalarını yasaklayan bir düzenlemenin bulunmadığı, dava konusu işlemde yer alan karşı oy yazıları dosyada bulunmadığından, bu yazıların davalı idareden istenilerek incelenmesinin gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, kararın usul ve yasaya uygun olduğu, programa katılan çocukların tamamının ses gelişimini tamamlamadığı ve yetişkin ünlü sanatçıların söyledikleri şarkılarla yarışmaya katıldığı, dolayısıyla seslerinin bozulabilmesine sebep olacak koşullarda yarıştırıldığı, programın yayınlanacağı günlerde çocukların eğitim ve öğretimlerinden alıkonulduğu ya da okul bitiminde dinlenmeleri gereken saatlerde bu çocuklara sahne hakimiyetleri, söyleyecekleri şarkı ve sahne şovları için provalar yaptırıldığı, okul sonrası dinlenmek yerine ailelerinden, arkadaşlarından, öğretmenlerinden ayrı, yaş ve psikolojilerine uzak bir ortamda yayınlanacak program için tüm hafta yoğun bir biçimde çalışıldığı, çocukların yaşlarına uygun olmayan set koşullarında yetişkinlere seyirlik malzeme olarak sunulduğu, çocukların bir anda meşhur olma durumu düşünce ve algılama sistemlerini olumsuz etkilemekle birlikte kolay yoldan para kazanma, çabucak yıldızlaşma duygusunun da aşılandığı, bu şekildeki programın, çocukların kendilerini sürekli başkalarının gözünden görmeye çalışan, büyüklerin gurur ve takdirini kaybetmek istemeyen mutsuz bireyler olmaya ittiği, konuyla ilgili “Alo RTÜK” hattına çok sayıda şikâyet başvurusunun bulunduğu, söz konusu programın Anayasa 90. maddesi ve Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 19. ve 32. maddelerine aykırı olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bölge idare mahkemesi kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Uyuşmazlığın çözümüne yönelik olarak Dairemizin 18/04/2022 tarihli ara kararı ile, davalı idareden, “davacı şirket vekili tarafından verilen ve 10/12/2018 tarihinde Mahkeme kaydına giren temyiz dilekçesinde, Üst Kurul’un …tarih ve …sayılı toplantısında alınan 31 no’lu kararın oyçokluğu ile alındığı, ancak dava konusu kararın karşı oylara ilişkin kısmının davalı idarece işbu dava dosyasına sunulmadığı, karşı oyların gerekçelerinin davalı idareden istenilerek incelenmesinin talep edildiği görüldüğünden, dava konusu Üst Kurul kararında karşı oyu olduğu belirtilen Üst Kurul Başkan Vekili ve Üyesinin her birinin gerekçeli muhalefet şerhlerinin onaylı örneğinin gönderilmesinin istenilmesine” karar verildiği, anılan ara karara istinaden muhalefet şerhlerini içerir dava konusu Üst Kurul kararının Dairemize gönderildiği; yine Dairemizin 12/01/2023 tarihli ara kararı ile, “Davalı idare tarafından 01/06/2022 tarihinde dosyaya sunulan dava konusu Üst Kurul kararında belirtilen muhalefet şerhlerinin davacı şirkete gönderilmesine, davacı şirketin, anılan muhalefet şerhlerine ilişkin olarak var ise beyanlarının sunulmasının istenilmesine, ara kararı gereğinin yerine getirilmesi için 30 (otuz) gün süre verilmesine” karar verildiği, verilen süre içinde davacı şirketin dosyaya beyanda bulunmadığı görülmüştür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi yolundaki …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin …tarih ve E:…, K:…sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, anılan Bölge İdare Mahkemesi kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın davacıya iadesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’ne gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine, 29/03/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.