Danıştay Kararı 13. Daire 2018/4134 E. 2019/2897 K. 02.10.2019 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2018/4134 E.  ,  2019/2897 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2018/4134

MÜDAHALE İSTEMİ HAKKINDA KARAR

vekili tarafından, … ili, … ilçesi, … Mahallesi’nde bulunan mülkiyeti Hazineye ait, … parsel sayılı, 906,46 m² yüzölçümlü, tarla vasfındaki taşınmazın, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 45. maddesi uyarınca 08/05/2018 tarihinde açık teklif usulü ile gerçekleştirilen satış ihalesinin iptali istemiyle …’ne karşı açılan davada, davanın reddi yolundaki … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararına karşı davacı tarafından temyiz isteminde bulunulması üzerine, dava konusu ihale uhdesinde kalan vekilleri ve tarafından verilen davalı idare yanında davaya müdahale istemini içeren dilekçe incelenerek gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinde, üçüncü kişilerin davaya katılması konusunda Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 66. maddesinde ise, üçüncü kişinin, davayı kazanmasında hukukî yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, fer’î müdahil olarak davada yer alabileceği kurala bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, müdahale isteminde bulunan …’in davaya müdahalede hukukî yararının bulunduğu anlaşıldığından, davalı idare yanında MÜDAHALE İSTEMİNİN KABULÜNE, 02/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2018/4134
Karar No:2019/2897

TEMYİZ EDEN (DAVACI): …
VEKİLİ: …
KARŞI TARAF (DAVALI): …
VEKİLİ: …
MÜDAHİL (DAVALI YANINDA): …
VEKİLLERİ: …

İSTEMİN KONUSU: … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: … ili, … ilçesi, … Mahallesi’nde bulunan mülkiyeti Hazineye ait, … parsel sayılı, 906,46 m² yüzölçümlü, tarla vasfındaki taşınmazın, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 45. maddesi uyarınca tarafından 08/05/2018 tarihinde açık teklif usulü ile gerçekleştirilen satış ihalesinin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; mücavir alan sınırları içerisinde bulunan tarla niteliğindeki taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama imar planında kısmen konut, kısmen yol alanında kalması nedeniyle davalı idare tarafından satışının uygun olduğunun değerlendirildiği, anılan taşınmaz için …-TL muhammen bedel belirlendiği, ihale için ilgili kurum ve kuruluşlara ilan yazılarının yazıldığı, hukuken zorunlu olmadığı hâlde ihaleye yeterli katılımın sağlanması ve hak kaybına engel olunması amacıyla davacıya ihaleye davet yazısı gönderildiği, 08/05/2018 tarihinde açık teklif usulüyle gerçekleştirilen ihaleye beş isteklinin katıldığı, ihalenin en yüksek teklifi sunan istekli üzerinde bırakıldığı, davacının söz konusu taşınmazın kullanıcısı olmasının ihale konusu taşınmazı öncelikli satın alma ve kiralama hakkı doğurmayacağı dikkate alındığında, usulüne uygun olarak gerçekleştirilen dava konusu ihale işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, … Kadastro Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla tarla vasfındaki ihaleye konu taşınmazın malik sıfatıyla zilyedi olduğuna karar verildiği, bu karara karşı yapılan temyiz başvusunun reddedilerek anılan kararın kesinleştiği, bahse konu taşınmazın 1993 yılından beri malik sıfatıyla kullanılmasından dolayı öncelikli olarak kiralama hakkı bulunduğu, bu nedenle Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmeliğin Geçici 7. maddesi uyarınca kendisine doğrudan kiralanması için başvurduğu, ancak kiralama talebi değerlendirilmeden taşınmazın şatış ihalesine çıkıldığı, söz konusu ihaleye davet edilmesi için yapılan başvuruya cevap verilmediği, taşınmazın üzerinde yaklaşık 16 yıllık meyve ağaçları ile damlama sulama sistemi, konteyner ve rüzgâr türbini bulunduğu, mevzuat uyarınca doğrudan satın alma hakkına sahip olduğu, dolayısıyla 4706 sayılı Kanun’da öngörülen 1 yıllık süre içerisinde doğrudan satın alma hakkının kullanılıp kullanılmayacağı netleştirilmeden ve bu hakkın kullanılmasına imkân tanınmadan gerçekleştirilen dava konusu ihale işleminde hukuka uygunluk bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NUN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
… Kadastro Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla meyve bahçesi olarak kullanıldığı, toprağın 6-7 yıldır işlenerek zilyetliğin sürdürüldüğü gerekçesiyle taşınmazın tarla vasfıyla tapuya tesciline karar verilmiş, bu karar … Hukuk Dairesi’nin … tarih ve E: …, K: …sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiştir.
Hazine adına tescil edilen taşınmazı, 08/08/2012 ila 07/08/2017 döneminde bahçe yapılmak suretiyle kullandığından bahisle davacıya ecrimisil tahakkuk ettirilmiş, …-TL ecrimisil bedeli peşin olarak ve itiraz edilmeden ödenmiştir.
Taşınmazı fuzulen işgal eden 28/06/2017 tarihinde tarımsal amaçlı kiralama; 25/09/2017 tarihinde kiralama talebi hakkında bilgi verilmesi ve … tarafından taşınmaza yönelik müdahalenin önlenmesi; 22/12/2017 tarihinde ise, “… kullanmış olduğu parselin satışa çıkartılacağı hususunda bilgiler edindim. Müdürlüğünüzden kiralama talebinde bulunduğum ve uzun zamandır kullanımımda olan … parsel üzerinde 12-13 yaşlarında yetişmiş meyve ağaçlarım bulunduğundan anılan parsel satışa çıkartıldığı takdirde satış şartnamesine resmî kurumlardan alınmış muhdesat bedeli raporunun da konulmasını, satış tarihinden en az 20 gün önce tarafıma ihaleye davet bildirisi gönderilmesi hususunda makamlarınızdan arz ve talep ederim.” şeklinde ifadeleri içeren satın alma başvurusunda bulunulmuş, davalı idare tarafından bu başvurulara cevap verilmemiştir.
Taşınmazın satışa çıkarılması üzerine hazırlanan şartnamede vasfının tarla olduğu, üzerinde bulunan meyve ağaçlarının da davacıya ait olduğu belirtilmiş, 20/04/2018 tarih ve 7122 sayılı yazıyla da davacı ihaleye davet edilmiştir.
Dava konusu taşınmazın 08/05/2018 tarihinde gerçekleştirilen satış ihalesinin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:
İhalenin yapıldığı tarih itibarıyla 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un “Doğrudan satış” başlıklı 4. maddesinin onikinci fıkrasında, “26/04/2012 tarihi itibarıyla belediye ve mücavir alan sınırları içinde yer alan ve imar planı bulunmayan veya imar planında tarımsal amaca ayrılan Hazineye ait tarım arazilerini 30/03/2014 tarihi itibarıyla en az üç yıldan beri tarımsal amaçla kiralayan ve kira sözleşmesi hâlen devam eden kiracıları veya bu arazileri aynı süreyle tarımsal amaçla kullanan ve kullanımlarının hâlen devam ettiği belirlenen kullanıcıları ya da paydaşlarından; bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde bu arazileri doğrudan satın almak için başvuruda bulunan ve tespit ve tebliğ edilen rayiç bedeli itiraz ve dava konusu etmeksizin kabul edenler bu fıkraya göre hak sahibi sayılır. Tarımsal amaçlı yapılar ile esaslı unsuru tarımsal faaliyet olması koşuluyla üzerinde sürekli ikamet amacıyla konut bulunan tarım arazileri de bu fıkra kapsamında değerlendirilir. Bu araziler rayiç bedelin tamamı üzerinden doğrudan satılır. Rayiç bedelin taksitle ödenmesi hâlinde, bu bedelin yüzde yirmisi, yapılan yazılı tebligat tarihinden itibaren en geç üç ay içinde, kalanı ise en fazla beş yılda on eşit taksitte kanunî faizi ile birlikte ödenir. Satılan tarım arazilerinin satış tarihinden itibaren yirmi yıl içerisinde imar planında tarım dışı amaca ayrılması hâlinde, güncel rayiç bedeli ile satış tarihinden itibaren Yİ-ÜFE (bir önceki yılın aynı ayına göre değişim) oranında artırılarak güncellenen rayiç bedeli arasındaki fark, bu fıkradaki hükümlere göre en son kayıt malikinden tahsil edilir, bu hususta tapu kütüğüne gerekli belirtme yapılır. Hazineye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin olarak bu fıkrada hüküm olmayan hâllerde; ecrimisil ve kira bedellerinin mahsubuna ilişkin hükümleri hariç olmak üzere, 19/04/2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanunun Hazineye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin hükümleri kıyasen uygulanır.” kuralına yer verilmiştir.
İhalenin yapıldığı tarih itibarıyla 382 sıra sayılı Milli Emlak Genel Tebliği’nin “Tanımlar” başlıklı 4. maddesinde, başvuru süresinin, 4706 sayılı Kanun’un 4. maddesinin onikinci fıkrasının yürürlüğe girdiği 05/12/2017 tarihinden itibaren bir yıllık süreyi; hak sahibinin ise, 26/04/2012 tarihi itibarıyla belediye ve mücavir alan sınırları içinde yer alan ve imar planı bulunmayan veya imar planında tarımsal amaca ayrılan Hazineye ait tarım arazilerini,
30/03/2014 tarihi itibarıyla en az üç yıldan beri tarımsal amaçla kiralayan ve kira sözleşmesi hâlen devam eden kiracıları veya bu arazileri aynı süreyle tarımsal amaçla kullanan ve kullanımlarının hâlen devam ettiği belirlenen kullanıcıları ya da paydaşlarından; başvuru süresi içerisinde bu arazileri doğrudan satın almak için başvuruda bulunan ve tespit ve tebliğ edilen rayiç bedeli itiraz ve dava konusu etmeksizin kabul edenleri ifade ettiği; “Hak sahibi olabilme koşulları” başlıklı 7. maddesinin birinci fıkrasında, 26/04/2012 tarihi itibarıyla belediye ve mücavir alan sınırları içinde yer alan ve imar planı bulunmayan veya imar planında tarımsal amaca ayrılan Hazineye ait tarım arazilerinin doğrudan satın alınmasında hak sahibi olunabilmesi için; a) Bu taşınmazların kiracılarının 30/03/2014 tarihi itibarıyla en az üç yıldan beri taşınmazı kiralamış olmaları ve hâlen kira sözleşmesinin devam ediyor olmasının, kullanıcılarının ise bu taşınmazları 30/03/2014 tarihi itibarıyla en az üç yıldan beri tarımsal amaçlı kullanıyor olmaları ve kullanımlarının hâlen devam ettiğinin idarece belirlenmiş olması ya da bu taşınmazların kullanım ve süre şartlarına tâbi olunmaksızın paydaşı olunmasının, b) Başvuru süresi içerisinde bu taşınmazları doğrudan satın almak için idareye başvurulmuş olmasının, c) İdarece tespit ve tebliğ edilen rayiç bedelin itiraz ve dava konusu edilmeksizin kabul edilmesinin gerektiği; ikinci fıkrasında, taşınmazların kullanım sürelerinin tespitinde; kiracı veya kullanıcı hak sahiplerinin taşınmazı kesintisiz olarak kiraladığı veya kullandığı sürelerin toplamının dikkate alınacağı, hak sahibi olmayan önceki kiracıların ve kullanıcıların kira ve kullanım sürelerinin dikkate alınmayacağı, nadasa bırakılan arazilerde nadas süresinin, kullanım süresine dâhil olacak şekilde dikkate alınacağı, taşınmazların nadasa bırakılma durumu ve süresine ilişkin gerektiğinde ilgili Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nün görüşünün alınabileceği kurala bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Aktarılan mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, Hazineye ait tarım arazilerini doğrudan satın alma hakkı, bu arazilerin 26/04/2012 tarihi itibarıyla belediye ve mücavir alan sınırları içinde yer alması ve imar planı bulunmaması veya imar planında tarımsal amaca ayrılması, kullanıcıların bu taşınmazları 30/03/2014 tarihi itibarıyla en az üç yıldan beri tarımsal amaçla kullanması ve kullanımın hâlen devam ettiğinin idarece belirlenmesi, 4706 sayılı Kanun’un 4. maddesinin onikinci fıkrasının yürürlüğe girdiği 05/12/2017 tarihinden itibaren bir yıl içerisinde (05/12/2018 tarihine kadar) bu arazileri doğrudan satın almak için başvuruda bulunulması, idarece tespit ve tebliğ edilen rayiç bedelin itiraz ve dava konusu edilmeksizin kabul edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Dairemizin 12/02/2019 ve 11/04/2019 tarihli ara kararlarıyla, taraflardan, dava konusu işlemle ilgili bilgi ve belgelerin istenilmesi üzerine alınan cevabî yazılarda, taşınmazın 26/04/2012 tarihi itibarıyla … Belde Belediyesi sınırları içerisinde plansız alanda kaldığı, ancak 04/10/2013 tarihinde onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planıyla kısmen konut alanı, kısmen de imar yolu olarak ayrıldığı, 6360 sayılı Kanuna istinaden 30/03/2014 tarihinde belde belediyesinin kapatılarak mahalle statüsünde … Belediyesine bağlandığı belirtilmiştir.
Davacının doğrudan satın alma hakkı bakımından aktarılan mevzuat kapsamındaki sübjektif durumuna gelince, mülkiyeti Hazineye ait tarım arazisinin zilyed olarak ihale tarihine kadar ecrimisil ödenmek suretiyle tarımsal amaçla kullanıldığı, … Kadastro Mahkemesi’nin … tarihli kararında toprağın 6-7 yıldır işlendiği ve zilyetliğin sürdürüldüğü belirtilerek davacının 2007 yılından itibaren taşınmazı tarımsal amaçlı kullandığının belirtildiği, dolayısıyla Hazineye ait arazinin 30/03/2014 tarihi itibarıyla en az üç yıldan beri tarımsal amaçla kullanıldığı ve kullanımın hâlen devam ettiği görülmektedir.
Dava konusu taşınmazı tarımsal amaçlı kullanan davacının, 4706 sayılı Kanun’un 4. maddesinin onikinci fıkrasının yürürlüğe girdiği 05/12/2017 tarihinden itibaren 05/12/2018 tarihine kadar doğrudan satın alma hakkı bulunduğu, 22/12/2017 tarihinde davalı idareye yaptığı başvuru ile doğrudan satın alma iradesini ortaya koyduğu, bu başvuru üzerine davalı idare tarafından taşınmazın bedeli tespit edilerek davacıya tebliğ edilmesi ve rayiç bedel üzerinden taşınmazı satın alma imkânı verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, ihale yoluyla taşınmazın satışına yönelik dava konusu işlemde hukuka uygunluk, davanın reddi yolundaki temyize konu İdare Mahkemesi kararında ise hukukî isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne,
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının BOZULMASINA,
3. DAVA KONUSU İŞLEMİN İPTALİNE,
4. Ayrıntısı aşağıda gösterilen ilk derece ve temyiz yargılama giderleri toplamı …-TL ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
5. …-TL müdahil yargılama giderinin davalı idare yanında müdahil üzerinde bırakılmasına,
6. Posta giderleri avansından artan tutarın müdahile iadesine,
7. Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
8. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
9. 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 02/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.