Danıştay Kararı 13. Daire 2018/410 E. 2023/1188 K. 15.03.2023 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2018/410 E.  ,  2023/1188 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2018/410
Karar No:2023/1188

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Elektronik Yayıncılık Sanayi ve Ticaret İşletmecilik A.Ş.

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirkete ait “… TV” logosuyla yayın yapan televizyon kanalında 09/05/2016 tarihinde yayınlanan “… ” kuşağında “… ” isimli ürüne ilişkin tanıtım yayını nedeniyle 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasının (j) bendinin tekraren ihlâl edildiğinden bahisle, aynı Kanun’un 32. maddesinin 2. fıkrası uyarınca 14.359,00-TL idari para cezası verilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (Üst Kurul) kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; bir yayında 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasının (j) bendinde belirtilen yayın ilkesinin ihlâl edildiğinden söz edilebilmesi için iki unsurun varlığının birlikte bulunması gerektiği, bunlardan ilkinin yayının haksız çıkarlara hizmet etmesi, ikincisinin ise haksız rekabete yol açan unsurlar içermesi olduğu, davacı yayın kuruluşunun tanıtımını yaptığı ürünün tüketiciler tarafından alınması durumunda anlaşmalı yerlerden yapılan alışverişlerde indirim sağlanacağı, dava konusu işlemde bu hususun gerçeği yansıtmadığına ilişkin bir tespite yer verilmediği, bu nedenle ilgili ürünün tanıtımının haksız çıkarlara hizmet ettiği sonucuna varılamayacağı, davacının kendi ürününün tanıtımını yapmasının haksız rekabete yol açacağı düşünülse dahi, söz konusu madde hükmünün ihlâl edilmediği anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdarî Dava Dairesi’nce; 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasının (j) bendinde, yayın hizmetlerinin haksız çıkarlara hizmet eden ve haksız rekabete yol açan unsurlar içeremeyeceğinin belirtildiği, söz konusu düzenlemede cümlelerin arasında ”ve” bağlacı kullanılmak suretiyle ancak haksız çıkar ve haksız rekabet şeklinde yer verilen bu iki unsurun birlikte gerçekleşmesi hâlinde bir idari yaptırımın uygulanacağı, davacı yayın kuruluşunun ”…” isimli kendi ürününün tanıtımını yaptığı ve bu ürünün tüketiciler tarafından alınması durumunda anlaşmalı yerlerden yapılan alışverişlerde indirim sağlanacağının belirtildiği, bu durumda, anılan tanıtım yayınında 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasının (j) bendinin ihlâl edilebilmesi için aranılan “haksız çıkar” ve “haksız rekabet” şeklinde yer verilen iki unsurun birlikte gerçekleşmediği anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle istinaf başvurusunun belirtilen gerekçeyle reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, yayın kuruluşlarının ekranlarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanmamaları ve ticari hayatta haksız rekabete yol açabilecek yayınlardan kaçınmalarının esas olduğu, davacı yayın kuruluşunun kendi ürünü olan ”…”nı alan izleyicilere indirimler kazandıracağını ileri sürdüğü, bu kartın tanıtımını yapması diğer yayıncılar açısından değerlendirildiğinde, ekranlarını kendi ürününe kullandırmasının haksız rekabete yol açtığı, madde metni ile haksız rekabet yapılarak haksız kazanç elde edilmemesinin amaçlandığı, yayın kuruluşunun haksız rekabet teşkil eden fiili tespit edilmişken, bu durumun haksız çıkara hizmet etmediği yorumunun kabul edilemez olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY
Davacı şirkete ait ”…” logolu yayın kuruluşunda 09/05/2016 tarihinde yayınlanan “…” kuşağında, adı geçen yayın kuruluşunun pazarladığı ve başta elektrik faturaları olmak üzere, marketler ve akaryakıt istasyonlarındaki alışverişlerde indirim kazandıran ”…”nın tanıtımına yer verilmiş, tanıtımda, ”…. 19,00-TL’ye alan izleyicilerin, bu kart sayesinde 120,00-TL ve üzeri elektrik faturalarında her ay %12 indirim sağlayacakları, elektrik faturalarında 2 yıl süresince indirimden faydalanacakları, bunun yanı sıra daha sonra anlaşma sağlayacakları market ve akaryakıt istasyonlarında da yine bu kart sayesinde izleyicilerin indirimler kazanacağı” şeklinde ifadelere yer verilmiş, davalı idare tarafından anılan yayının incelenmesi neticesinde kendi kanalında söz konusu kartın tanıtımının yapılmasının haksız rekabete yol açtığından bahisle 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasının (j) bendinde yer alan yayın ilkesinin tekraren ihlâl edildiği sonucuna varılarak aynı Kanun’un 32. maddesinin 2. fıkrası uyarınca 14.359,00-TL idari para cezası uygulanması üzerine bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un “Yayın hizmeti ilkeleri” başlıklı 8. maddesinin birinci fıkrasında, “Medya hizmet sağlayıcılar, yayın hizmetlerini kamusal sorumluluk anlayışıyla bu fıkrada yer alan ilkelere uygun olarak sunarlar. Yayın hizmetleri;

J) haksız çıkarlara hizmet eden ve haksız rekabete yol açan unsurlar içeremez. …”; 32. maddesinin ikinci fıkrasının dava konusu Kurul kararının tesis edildiği tarih itibarıyla yürürlükte bulunan hâlinde ise, “8’inci maddenin birinci fıkrasının diğer bentleri ile ikinci ve üçüncü fıkralarında ve bu Kanun’un diğer maddelerinde belirlenen ilke, yükümlülük veya yasaklara aykırı yayın yapan medya hizmet sağlayıcıları uyarılır. Uyarının ilgili kuruluşa tebliğinden sonra ihlâlin tekrarı hâlinde medya hizmet sağlayıcıya ihlâlin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlâlin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden üçüne kadar idari para cezası verilir. İdarî para cezası miktarı, radyo kuruluşları için bin Türk Lirasından, televizyon kuruluşları ve isteğe bağlı medya hizmet sağlayıcıları için onbin Türk Lirasından az olamaz.” kurallarına yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Hukuk kurallarını yorumlarken tek başına lafzî yoruma başvurmak çoğu zaman yeterli olmamaktadır. Kanunlarda kullanılan sözcükler ve dil bilgisi analizleri metnin yorumunda kanun koyucunun düşüncesini aksettirecek en önemli unsurlardır. Bir metnin anlamını en temel şekilde, o metinde kullanılan kelimeler vermektedir. Diğer yorum unsurlarını kullanmak sureti ile metnin anlamının tespiti yapıldığında metinden gramatik unsurla elde edilenden farklı bir anlam, daha doğru bir anlam çıkarılabilecektir (Öztan Bilge, Medeni Hukukun Temel İlkeleri, Ankara 2012, s.136).
Lafzî yorum yöntemi kanun koyucunun, kanundaki sözcükleri kullanırken onların sözlük anlamına ve dil bilgisi kurallarına tamamen uyduğu varsayımına dayanır, halbuki kanun koyucunun bu hususta her zaman aynı ve yeterli titizliği gösterdiğini söylemek mümkün değildir. (Bilge Necip, Hukuk Başlangıcı, Ankara 2005, s.202).
Diğer taraftan, kanun yapılırken kullanılan dil sonucunda ortaya çıkan karışıklığın ve anlam karmaşasının, mahkemelerce yorum yoluyla düzeltilmesi mi, yoksa kanunun lafzı yanlış sonuçlar doğursa da sadece lafzî yorum yapılarak aynen uygulanması mı gerektiği hususları doktrinde de tartışılmaktadır. Mevzuatımızda “ve” bağlacının “veya” anlamında kullanımına ilişkin çok sayıda örnek bulunmakta olup, bu sorunun çözümü için Yargıtay’ın içtihat yapması önerilmiştir. (Gürsoy Mustafa, Terazi Dergisi, Şubat 2013, s. 99-103).
Bağlaçlar, genel olarak söz içinde birden çok kelimeyi, kelime grubunu veya cümleyi birbirine bağlayarak aralarında çeşitli yönlerden ilgiler kuran görevli kelimelerdir. Bu kapsamda “ve” bağlacı da iki kelime veya iki cümle arasına girerek bunlar arasında bir bağ olduğunu anlatan söz olarak tanımlanmaktadır (Türk Dil Kurumu, Güncel Türkçe Sözlük, http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.5b2b31731aded4.01271895) .
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirkete ait televizyon kanalında 09/05/2016 tarihinde yayınlanan “Tele-Alışveriş” kuşağında … TV’nin kendi ürünü olan ”…”nı pazarladığı ve başta elektrik faturaları olmak üzere, marketler ve akaryakıt istasyonlarındaki alışverişlerde indirim kazandıran kartın tanıtımında yer alan ifadelerde, … 19,00-TL’ye alan izleyicilerin, bu kart sayesinde 120,00-TL ve üzeri elektrik faturalarında %12 indirim sağlayacakları, elektrik faturalarında 2 yıl süresince indirimden faydalanacakları, bunun yanı sıra, daha sonra anlaşma sağlayacakları market ve akaryakıt istasyonlarında da yine bu kart sayesinde izleyicilerin indirimler kazanacaklarının ifade edildiği, davalı idare tarafından, davacının kendi kanalında bu şekilde bir tanıtım yapmasının haksız rekabete yol açtığı sonucuna varılarak para cezası uygulanmasına ilişkin dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında, 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasının (j) bendinde yer alan düzenlemede cümlelerin arasında ”ve” bağlacı bulunması nedeniyle “haksız çıkar” ve !haksız rekabet” şeklinde yer verilen iki unsurun birlikte gerçekleşmesi hâlinde bir idari yaptırımın uygulanabileceği, ihlâle esas yayında ise söz konusu iki unsurun birlikte gerçekleşmediği belirtilerek dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.
Dava konusu işleme esas alınan 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasının (j) bendinde, yayın hizmetlerinin haksız çıkarlara hizmet eden ve haksız rekabete yol açan unsurlar içeremeyeceği belirtilmiş olup “ve” bağlacı kullanılan bu hüküm lafzî olarak yorumlandığında, söz konusu hükmün uygulanabilmesi için haksız çıkarlara hizmet etme ve haksız rekabete yol açma unsurlarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği düşünülebilir ise de, amaçsal yorum yöntemi kullanıldığında bu iki şarttan herhangi birisinin gerçekleşmesinin yeterli olduğu, normun koruduğu değer dikkate alındığında, bu iki şartın bir arada aranması hâlinde, kuralın uygulanmasının imkânsız hâle geleceği ve normun kendisinden beklenen amacın gerçekleşmeyeceği sonucuna varılmıştır.
Bu nedenle, uyuşmazlığa esas alınan hükümde kullanılan “ve” bağlacının yorum yoluyla “veya” olarak anlaşılıp uygulanmasının kanun koyucunun normu düzenlemesindeki amacın gerçekleşmesine daha iyi hizmet edeceği açıktır.
Bu itibarla, her ne kadar temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasının (j) bendinin ihlâli nedeniyle yaptırım uygulanabilmesi için söz konusu bentte yer alan haksız çıkara hizmet etme ve haksız rekabete yol açma unsurunun birlikte gerçekleşmesi gerektiği, ancak ihlâle esas yayında söz konusu iki unsurun birlikte gerçekleşmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmış ise de, ihlâle konu düzenlemede yer alan ”ve” bağlacının ”veya” şeklinde yorumlanması neticesinde yaptırım uygulanabilmesi için söz konusu unsurlardan herhangi birinin ihlâl edilmesinin yeterli olacağı anlaşıldığından, anılan yayın ilkesinin ihlâl edilip edilmediğine ilişkin olarak bu çerçevede bir hukuki değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekirken, aksi yönde yapılan değerlendirme sonucu verilen Bölge İdare Mahkemesi kararında hukukî isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin kabulüne;
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun gerekçeli olarak reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’ne gönderilmesine, 15/03/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.