Danıştay Kararı 13. Daire 2018/4038 E. 2020/132 K. 14.01.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2018/4038 E.  ,  2020/132 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2018/4038
Karar No:2020/132

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Gıda İnşaat Taahhüt Tekstil Turizm Hayvancılık
KARŞI TARAF (DAVALI) : Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem : Davacı şirkete ait akaryakıt istasyonunda gerekli şart ve seviyede ulusal marker içermeyen ve teknik düzenlemelere aykırı akaryakıt ikmal edildiğinden bahisle 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 19. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinin 4 nolu alt bendi uyarınca 147.933,00-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (Kurul) 23/02/2017 tarih ve 6938-45 sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacının iptalini istediği işlemin 23/02/2017 tarihli olması nedeniyle, 09/01/2018 tarihli ara kararıyla davalı idareden dava konusu işlemin davacıya hangi tarihte tebliğ edildiğinin sorulduğu, 26/01/2018 tarihinde Mahkeme kaydına alınan dilekçe ekinde sunulan tebliğ mazbatasının incelenmesinden, dava konusu işlemin, davacı şirketin “… Cad. No:… …” adresine 25/03/2017 tarihinde tebliğ edildiği, 18/12/2017 tarihinde kayda giren dilekçeyle işbu davanın açıldığı, dava konusu işleme karşı, işlemin tebliğ tarihi olan 25/03/2017 tarihinden itibaren altmış gün içerisinde en geç 24/05/2017 tarihine kadar dava açılması gerekirken, anılan süre geçirildikten sonra 18/12/2017 tarihinde kayda giren dilekçeyle açılmış bulunan davanın süre aşımı nedeniyle esasını inceleme olanağı bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nce; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, idari uyuşmazlıklarda dava açma süresinin yazılı bildirim tarihini izleyen günden başlayacağı, kayıtlı adresin bağlı olduğu muhtarlık dışında başka bir mahalle muhtarlığına yapılan tebligatın usule uygun geçerli bir tebligat kabul edilemeyeceği, usule uygun yazılı bildirim yapılmayan durumlarda muhatabın öğrenme tarihinden itibaren dava açma süresinin başlayacağı, davanın süre aşımı yönünden reddi yolundaki kararın hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Davacı şirkete ait akaryakıt istasyonunda gerekli şart ve seviyede ulusal marker içermeyen ve teknik düzenlemelere aykırı akaryakıt ikmal edildiğinin tespit edildiği, davacının yazılı savunmasının alınmasına karar verildiği, davacı şirketin savunmasının değerlendirilmesi neticesinde tesis edilen 23/02/2017 tarih ve 6938-45 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (Kurul) kararının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7. maddesinin 1. fıkrasında, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hâllerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde dava açma süresinin altmış gün olduğu; 2. fıkrasında ise, bu sürelerin idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren başlayacağı kurala bağlanmıştır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinde, tebligatın, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılacağı belirtilmiş, 12. maddesinde, “Hükmi şahıslara tebliğ, salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılır. Bir ticarethanenin muamelelerinden doğan ihtilaflarda ticari mümessiline yapılan tebliğ muteberdir.”, “Hükmi şahısların memur veya müstahdemlerine tebligat” başlıklı 13. maddesinde, “Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler herhangi bir sebeple mutat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir hâlde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.”, 21. maddesinin 1. fıkrasında, kendisine tebligat yapılacak kimse veya Kanunda sayılan kişilerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim edeceği ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama hâlinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” kuralına yer verilmiştir.
Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 21. maddesinin son fıkrasında, tüzel kişilerin orada hazır bulunan memur ya da müstahdemlerine tebliğ yapılabilmesi için tüzel kişiler adına tebliği almaya yetkili kişilerin orada bulunmadığının tebliğ mazbatasında belirtilmesi gerektiği vurgulanmış; 53. maddesinde ise, “usulüne aykırı tebliğ” düzenlenmiş olup, bu maddeye göre tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabın tebliği öğrendiğini beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edileceği belirtilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Aktarılan kurallara göre, tebliğ yapılacak kimse Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre faaliyet gösteren bir şirket ise tebligatın şirketin yetkilisine, eğer tebliğ yapılacak kimse belirtilen Kanun hükümleri uyarınca kurulan ve faaliyet gösteren bir ticaret şirketi değilse tebligatın bizzat işletme sahibine yapılması; bu kişilerin tebliğ yapılacak adreste bulunamaması veya evrakı alacak durumda olmaması hâlinde ise, iş yerinde bulunan diğer kişilere tebligat yapılması gerekmektedir. Ancak, diğer kişilere yapılacak tebligatta, tüzel kişiliğin yetkilisinin veya işletme sahibinin iş yerinde bulunamaması nedeniyle tebligatın bu kişilere yapıldığının açık bir şekilde belirtilmesi zorunludur.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirkete idari para cezası verilmesine ilişkin Kurul kararının, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Denetim Dairesi Başkanlığı’nın 15/03/2017 tarih ve 13927 sayılı yazısı ekinde davacı şirketin ”… Caddesi, No:…, …” adresine tebligata çıkarıldığı; 25/03/2017 tarihli tebliğ mazbatasında posta memuru tarafından şirket temsilcisinin iş yerinde bulunmadığı veya tebligatı alacak durumda olmadığı yolunda herhangi bir kayıt düşülmeden, iş yeri kapalı olduğundan tebliğ evrakının … Mahallesi Muhtarı …’a teslim edilerek, 2 nolu haber kağıdının muhatabın kapısına yapıştırılıp, komşusu …’ın haberdar edilmek suretiyle tebliğ edildiğinin belirtildiği, davacı şirket tarafından Kurul kararının 11/12/2017 tarihinde öğrenildiği beyan edilerek 18/12/2017 havale tarihli dilekçeyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu Kurul kararının 25/03/2017 tarihinde … Mahallesi Muhtarı … adlı kişiye tebliğ edildiği, ancak, davacı şirketin faaliyet gösterdiği adresin, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Denetim Dairesi Başkanlığı’nın 15/04/2017 tarih ve 13927 sayılı yazısı ekinde ”… Caddesi, No:…, …” olarak, dava dilekçesi ve dava konusu Kurul kararında ise ”…Mahallesi, … Caddesi, No:…, …” olarak belirtildiği görülmektedir.
Bu durumda, davacının faaliyette bulunduğu adresin hangi mahalle muhtarlığına bağlı olduğunun, söz konusu tebligatın neden … Mahallesi Muhtarına tebliğ edildiğinin ve yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerine göre de tebligatın 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinde öngörülen usule uygun olarak yapılıp yapılmadığının araştırılması gerekmektedir.
Bu itibarla, dava konusu Kurul kararının davacı şirkete usulüne uygun şekilde tebliğ edilip edilmediğinin araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki temyize konu İdare Mahkemesi kararında usul hükümlerine uygunluk görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. Davanın süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’ne gönderilmesine, 14/01/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.