Danıştay Kararı 13. Daire 2018/3507 E. 2019/94 K. 10.01.2019 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2018/3507 E.  ,  2019/94 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2018/3507
Karar No:2019/94

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : …
KARŞI TARAF (DAVALI) :
İSTEMİN KONUSU :…. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 02/06/2018 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak 14/06/2018 tarihinde yapılacağı ilan edilen “Ankara Büyükşehir Belediyesi Uhdesinde Bulunan …’ın İşletmeye Verilmesi İşi” ihalesinin ve ihaleye çıkış kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; dava dilekçesinde Odaya ait hak ve yükümlülüklerin belirtildiği, ancak dava konusu ihale işleminin Odanın ve mimarlık mesleği mensuplarının ne tür bir menfaatini ihlal ettiği hususunun açık ve anlaşılır biçimde ortaya konulamadığı, dava konusu ihale işlemi ve dayanağı ihaleye çıkış kararı ile Odanın kuruluş ve görev alanı birlikte değerlendirildiğinde, davacı Odanın dava konusu ettiği ihale ile arasında somut, güncel ve meşru bir menfaat alakasının bulunmadığı, iptali talep edilen ihale işleminin davacı Odanın menfaatini etkilemediği, Odanın kuruluş amaçlarıyla bir ilgisinin bulunmadığı, dava dilekçesinde de dava konusu ihale işleminin meslek mensuplarının ne tür bir menfaatini ihlal ettiğinin açıklanamadığı gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, …’ın yapıldığı arazinin mutlak tarım arazisi olduğu, …’a ilişkin imar planlarına karşı açılan davalarda ehliyet sorunu görülmediği, yasal düzenlemelerle Odaya kamunun ve ülkenin çıkarlarının korunması, çevre ve tarihî değerlerin korunması gibi konularda gerekli gördüğü tüm girişimlerde bulunma amacının yüklendiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle ehliyet yönünden reddi yolundaki … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın davacıya iadesine,
5. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
6. 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 10/01/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde, idari işlemler hakkında, yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar, iptal davaları olarak tanımlanmıştır.
İptal davasının gerek anılan maddede, gerekse içtihat ve doktrinde belirlenen hukukî nitelikleri göz önüne alındığında, idare hukuku alanında tek taraflı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen idari işlemlerin ancak bu idari işlemle meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulü zorunlu bulunmaktadır.
Taraf ilişkisinin kurulması için gerekli olan kişisel, meşru ve güncel bir menfaat alâkasının varlığı ise, davanın niteliğine ve özelliğine göre idari yargı yerlerince belirlenmekte, davacının idari işlemle ciddi ve makul, maddi ve manevi bir ilişkisinin bulunduğunun anlaşılması, dava açma ehliyeti için yeterli sayılmaktadır.
Ayrıca, iptal davaları ile idari işlemlerin hukuka uygun olup olmadığının saptanmasına, hukukun üstünlüğünün sağlanmasına, böylece de idarenin hukuka bağlılığının belirlenmesine, sonuçta hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilebilmesine olanak sağlandığından, bu davalarda menfaat ilişkisinin bu amaç doğrultusunda yorumlanması da gerekmektedir.
Anayasa’nın kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını düzenleyen 135. maddesinde, “… kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları; belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlâkını korumak maksadı ile kanunla konulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzel kişileridir…” kuralı yer almış; 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği Kanunu’nun 2. maddesinde, birliğin kuruluş amaçları arasında “Mühendislik ve mimarlık mesleği mensuplarının, müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleriyle ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplinini ve ahlâkını korumak için gerekli gördüğü bütün teşebbüs ve faaliyetlerde bulunmak” ve “Meslek ve menfaatleriyle ilgili işlerde resmî makamlarla işbirliği yaparak gerekli yardımlarda ve tekliflerde bulunmak, meslekle ilgili bütün mevzuatı, normları, fenni şartnameleri incelemek ve bunlar hakkındaki görüş ve düşünceleri ilgililere bildirmek” sayılmış; Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Ana Yönetmeliği’nin 3. maddesinde ise “b)…kamunun ve ülkenin çıkarlarının korunmasında, yurdun doğal kaynaklarının bulunmasında, korunmasında ve işletilmesinde, çevre ve tarihi değerlerin ve kültürel mirasın korunmasında, tarımsal ve sınai üretimin artırılmasında, ülkenin sanatsal ve teknik kalkınmasında gerekli gördüğü tüm girişim ve etkinliklerde bulunmak” da birliğin ve bağlı odaların amaçları arasında düzenlenmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı oda tarafından Atatürk Orman Çiftliği’nin ülkenin kentleşme politikaları bakımından önemli bir yere sahip olduğu, söz konusu projenin sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi olumsuz etkileyeceği gibi hususlar ileri sürülerek 14/06/2018 tarihinde yapılacağı ilan edilen ” Ankara Büyükşehir Belediyesi Uhdesinde Bulunan … İşletmeye Verilmesi İşi” ihalesinin ve ihaleye çıkış kararının iptali istemiyle davanın açıldığı anlaşılmakta olup, davacı tarafından ileri sürülen iddiaların meslekî faaliyet alanına ilişkin olması nedeniyle dava konusu işlemle mâkûl menfaat ilgisinin ve dolayısıyla dava açma ehliyeti bulunduğunun kabulü gerekmektedir.
Öte yandan, aktarılan yasal düzenlemeler uyarınca, kuruluş amaçları arasında çevre ve tarihî değerlerin ve kültürel mirasın korunmasında, tarımsal ve sınaî üretimin artırılmasında gerekli gördüğü tüm girişim ve etkinliklerde bulunmak da sayılan davacı Oda’nın; söz konusu ihalenin, çevresel, tarımsal ve tarihî açıdan önemli bir alan olan Atatürk Orman Çiftliği’nin özelliğini yitirmesine yol açacağı iddiasıyla iptalini istediği dava konusu işlem ile menfaat ilgisinin bulunduğu kuşkusuzdur.
Açıklanan nedenlerle, davanın esasının incelenerek bir karar verilmesi gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.