Danıştay Kararı 13. Daire 2018/2908 E. 2020/276 K. 03.02.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2018/2908 E.  ,  2020/276 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/2908
Karar No : 2020/276

DAVACI : … Liman İşletmeciliği ve Yatırımları A.Ş.
VEKİLLERİ : Av. …, Av. …
DAVALILAR: 1. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
2. … A.Ş.
VEKİLLERİ : Av. …,
Av. …
DAVANIN KONUSU :
… A.Ş.’ye ait … Liman Sahasının işletme hakkının davacı şirkete verilmesine ilişkin sözleşmenin 9.6.2. ve 9.6.3. maddelerinde düzenlenen yatırımlara ilişkin 21 aylık gecikme süresinin 5 yıllık yatırım ve 30 yıllık işletme hakkı sürelerine eklenmesi istemiyle yapılan 08/02/2018 tarihli başvurunun reddine ilişkin Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın 06/06/2018 tarih ve 48831 sayılı işleminin iptali istenilmektedir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’UN DÜŞÜNCESİ :
Davadan feragat edildiği anlaşıldığından, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI …’UN DÜŞÜNCESİ
:
Dava; … A.Ş.’ye ait … Liman Sahasının işletme hakkı verilen davacı şirketin 08/02/2018 tarih ve HUK/163 sayılı “mücbir sebep” konulu süre uzatım başvurunun reddine ilişkin Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın 06/06/2018 tarih ve 321388994-102 [K009] sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
Uyuşmazlıkta, davalı idarelerden … A.Ş. tarafından, cevap dilekçesinde, davaya konu işlemin iptali ile işletme hakkı ve yatırım sürelerinin uzatılması taleplerinin adli yargı önünde görülmesi gerektiği ileri sürülerek görev itirazında bulunulması üzerine Danıştay Onüçüncü Dairesinin 05/11/2018 tarih ve E:2018/2109 sayılı kararıyla; “… Liman Sahası’nın işletme hakkı verilmesi yöntemiyle özelleştirilmesini teminen yapılan ihale sonucunda Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, … A.Ş. ve davacı şirket arasında imzalanan … Liman Sahası’nın otuz yıl süreyle işletme hakkı verilmesine ilişkin sözleşmenin idarî bir sözleşme niteliğinde olduğu, uyuşmazlığın özelleştirme uygulaması sonucu imzalanan işbu idarî sözleşmeden kaynaklanması nedeniyle, 4046 sayılı Kanun’un 27/a maddesi uyarınca davanın görüm ve çözümü, idari yargının ve ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’ın görev alanı içinde bulunduğu” gerekçeleriyle görev itirazının reddine karar verilmiştir.
4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun’un 5398 sayılı Kanun’un 9. maddesiyle değişik 27/a maddesinde, özelleştirme uygulamalarına ilişkin idarî davaların, ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da görüleceği kurala bağlanmış, maddenin gerekçesinde de, “özelleştirme uygulamaları olan kuruluşların özelleştirme kapsam ve programına alınmasına, İdarece ihaleye çıkma kararlarına, ihale komisyonlarınca yapılan ihaleler sonucunda verilen nihai kararlara, Kurulca verilen nihai devre ilişkin kararlara karşı açılan davaların kısa sürede sonuçlanmasının temini açısından Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olması uygun olacaktır.” denilmek suretiyle Danıştay’da ilk derecede açılacak davaların kapsamı belirlenmiştir.
Dava konusu işlemin ise özelleştirme uygulamasından kaynaklanmayıp, Bakanlar Kurulu’nun 10/08/1993 tarih ve 93/4693 sayılı kararı ile özelleştirme kapsam ve programına alınmasına karar verilen … A.Ş.’ye ait … Liman Sahası’nın işletme hakkının verilmesi yöntemiyle özelleştirilmesini teminen yapılan ihale sonucunda alınan ihale komisyonu kararının onaylanmasına ilişkin Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 04/10/2013 tarih ve 2013/157 sayılı kararı ile söz konusu liman sahasının 30 yıl süreyle işletilmesi hakkının davacı şirkete verildiği, bunu müteakiben Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, … A.Ş. ve davacı şirket arasında 14/02/2014 tarihinde … Liman Sahası’nın 30 yıl süreyle işletilmesine ilişkin sözleşmenin imzalandığı, davacı şirketin anılan sözleşme kapsamında yatırımlara başladığı ancak mücbir sebep hallerinden bahisle yatırım ve işletme süresinin uzatılması istemiyle davalı idarelere başvurduğu, uyuşmazlığın bu başvurudan kaynaklandığı, diğer bir anlatımla uyuşmazlıkta, söz konusu sözleşme maddesi hükümlerinin incelenmesi suretiyle bir karar verileceği anlaşıldığından, davanın görüm ve çözümünün genel görevli idare mahkemesine ait bulunduğu sonucuna varılmış olup, öncelikle davanın görev yönünden reddi gerekmektedir.
Ancak usule ilişkin bu hususun Dairece kabul görmemesi hali dikkate alınarak işin esası yönünden de düşünce verilmesi gerekli görülmüştür.
Dava dosyasının incelenmesinden, Bakanlar Kurulu’nun 10/08/1993 tarih ve 93/4693 sayılı kararı ile özelleştirme kapsam ve programına alınmasına karar verilen … A.Ş.’ye ait … Liman Sahası’nın işletme hakkının verilmesi yöntemiyle özelleştirilmesini teminen yapılan ihale sonucunda alınan ihale komisyonu kararının onaylanmasına ilişkin Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 04/10/2013 tarih ve 2013/157 sayılı kararı ile söz konusu liman sahasının 30 (otuz) yıl süreyle işletilmesi hakkının davacı şirkete verildiği, bunu müteakiben Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, … A.Ş. ve davacı şirket arasında 14/02/2014 tarihinde … Liman Sahası’nın 30 yıl süreyle işletilmesine ilişkin sözleşmenin imzalandığı, sözleşmenin “İşletme Hakkı” başlıklı 4. maddesinde, işletme hakkının, fiili teslim tarihi itibarıyla, … A.Ş.’nin (TDİ) kullanımında olan Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazlar ve deniz alanı ile TDİ’nin mülkiyetinde bulunan diğer taşınmazlar ve bunların altyapı tesisleri, yerüstü yapıları ve bütünleyici parçalarından oluşan … Liman Sahası ile TDİ’nin … Liman Sahası’nda kruvaziyer gemi ve yolcularına sunduğu veya sunulabilecek barınma, ardiye, şifting, palamar, gemilere su, elektrik, internet, bavul taşıma hizmeti verme, atık alma, yolcu salonu işletmeciliği ve bakım-onarım, iaşe vb. diğer hizmetlerin sunulması da dâhil ancak bunlarla sınırlı olmamak şartıyla turizm yatırımı kapsamında bulunan veya turizm işletmesi faaliyetlerinin yapıldığı münhasıran deniz turizm araçlarına güvenli bağlama ve gelen yolculara kruvaziyer limanlarda verilen Terminal ve Teknik Hizmetleri’ni sunma hakkı şeklinde tanımlandığı, sözleşme çerçevesinde yapılacak yatırımların “terminal ve teknik hizmetlere ilişkin yatırımlar” (sözleşme madde 9.6.2.) ve “tescilli yapılara ilişkin yatırımlar” (sözleşme madde 9.6.3.) olmak üzere iki grupta toplandığı ve sözleşme hükümleri uyarınca yapılacak yatırımların fiili teslim tarihinden itibaren 5 yıl içerisinde tamamlanacağının öngörüldüğü, bu kapsamda fiili teslim tarihi olan 24/02/2014 tarihinden itiberen başlayan 5 yıllık yatırım süresinin 24/02/2019 tarihinde sona ereceği, yani davacı şirketin söz konusu yatırımları 24/09/2019 tarihinde bitirmekle yükümlü olduğu anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konusu olayda, davacı şirket tarafından TDİ’ye hitaben yazılan ve gereği için Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’na da gönderilen 08/02/2018 tarih ve HUK/163 sayılı yazı ile; şirketleri tarafından 5 yıllık süre içerisinde yatırımların bitirilebilmesi için her türlü özen ve dikkatin gösterilmesi, her türlü önlemin alınmasına karşın, şirketlerinin hiç bir kusuru ve ihmali bulunmayan gerek zaman ve gerekse maliyet açısından Sözleşmede öngörülen yükümlülüklerinin muhtelif sebeplerle (Mücbir Sebepler) yatırımların 5 yıl içerisinde tamamlayabilme imkanının kesintiye uğradığı, bu nedenle Sözleşmenin 13. maddesinde öngörülen “Mücbir Sebep” hükmü uyarınca süre uzatım talebinde bulunulduğu belirtildikten sonra, süre kaybına neden olan ve mücbir sebep kapsamında değerlendirilmesi gereken haller sırasıyla;
– … Binasından Kaynaklı Gecikmeler: … Liman Projesi ihale koşulları kapsamında, ÖYK’nın 03/07/2017 tarih ve 2007/48 sayılı kararıyla … Sanat Vakfı’na (…) kiralanan 4 No.lu Antrepo ve ilave bölümlerinde (Müze) gerçekleştirilen faaliyetlerin, …’ın kira süresi sonuna kadar (2035) … tarafından yürütüleceğinin hükme bağlandığı, Sözleşme uyarınca, …’ın kullanımında bulunan Müze’nin güçlendirmede dahil her türlü bakım, onarım vb. Yatırımlarının yapılması yükümlülüğünün kira sözleşmesinin sonuna kadar …’a bırakıldığı, şirketlerinin yükümlülüğü altında bulunan ve yapımı zorunlu kılınan 10 metrelik rıhtım genişletme çalışmaları kapsamında yapılan teknik değerlendirmeler sonucunda ise; riskli yapı mahiyetinde olması nedeniyle Müze binası da dahil olmak üzere mevcut rıhtım tabliyesi üzerindeki tüm binaların (1,2,3 ve 4. No.lu Antrepolar) yıkılması gerektiğinin tespit edildiği; bu çerçevede kullanım hakkı şirketlerine devredilen 1, 2 ve 3 No.lu Antrepoların peyderpey yıkıldığı, ancak rıhtımdaki inşai çalışmalardan olumsuz etkilenmesi en muhtemel bina olan Müze’nin ise Sözleşme gereği şirketlerinin kontrolü dışında bırakıldığı, Sözleşme uyarınca bu alanda sadece …’ın ilgili alanı tahliye etmeyi kabul etmesi halinde tasarruf edilebileceğinin hüküm altına alındığı, bu kapsamda Vakıf ile görüşmeler başlatılmasına rağmen olumlu sonuç alınamadığı, riskli yapı konumundaki Müze tahliye edilmeden şirketlerinin Sözleşme uyarınca yapımı zorunlu olan , rıhtım inşaat çalışmalarının yürütülmesinin imkansız olduğu, şirketlerince inşai çalışmaların Vakıf ile yapılan müzakere sürecinden etkilenmemesi iç,n gerekli önlemler alınmış hatta bu doğrultuda fahiş ilave maliyetlere katlanılmışsa da öngörülemez bu gelişmelerin önüne geçilemediği, bu kapsamda varılan mutabakat sonucunda, Müzenin 15/04/2018 tarihinde tahliye edilmesi halinde, binaya ilişkin yıkım ruhsatının ancak 15/05/2018 tarihinde temin edilebileceğinin öngörüldüğü, bu doğrultuda Şubat 2017-Ağustos 2017 dönemine ilişkin 6. İlerleme raporunda 01/03/2018 tarihinde temin edileceği öngörülen , yeni müze binasının yapım ruhsatının ise, ancak en erken 31/0/2018 tarihinde temin edilebileceğinin düşünüldüğü; …’ın mevcut Müzeyi halen tahliye etmemesi ve halihazırda yüksek risk arzeden Müze binasının yakınında herhangi bir rıhtım inşa faaliyetinin gerçekleştirilememesi nedeniyle hedef iş programında 37 aylık bir gecikmeye maruz kalınmasına rağmen, bu mücbir sebebin olumsuz etkilerinin azaltılabilmesi için iş programının yeniden revize edildiği ve revize edilen bu iş programı kapsamında … Liman Projesindeki yatırımların 21 aylık gecikme ile Kasım 2020’de tamamlanacağının öngörüldüğü;
– İmar Planının İptali Davasına İlişkin Süreç: TMMOB Şehir Plancıları Odası, TMMOB Mimarlar Odası ve TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası tarafından ihale sonuçlanmadan önce 01/02/2013 tarihinde Danıştay Altıncı Dairesinde … Kruvaziyer Liman Alanına İlişkin Nazım İmar Planı ve Koruma Amaçlı İmar Planının onaylanmasına ilişkin ÖYK kararının iptali istemiyle açılan ve sirketlerinin de ÖİB yanında müdahil olarak katıldığı davada 17/04/2014 tahinde yürütmenin durdurulmasına karar verildiği, projenin tamamını etkileyen bu kararın 29/06/2015 tarihinde kaldırıldığı, bu süreç içerisinde TDİ tarafından 22/012/2014 tarih ve 11012162-104.99/5226-6630 “… Liman Sahası Dahilinde Yıkım Dahil Herhangi Bir İnşai Faaliyet Gerçekleştirilmemesi Gerektiğine İlişkin” yazı uyarınca alandaki yürütülmesi zorunlu yıkımlar dahil gerçekleştirilmesi planlanan tüm inşai faaliyetlerin aksine bir karara kadar askıya alındığı, bu doğrultuda, yürütmenin durdurulması kararının yürürlükte olduğu 14,5 aylık sürede gerek fiziki inşaat operasyonlarının, gerekse ruhsat ve projelendirme süreçleri bakımından herhangi bir yol alınamadığı, Sözleşmenin 13. maddesinde, “Türk resmi makamlarının, yükümlülüklerin yerine getirilmesini geciktiren vaya imkansız kılan kararları, eylem ve işlemleri” ifadeleri ile örnek mücbir sebep halleri arasında sayılan söz konusu mücbir sebep halinin 24/12/2014 tarih ve HUK/06 sayılı yazı ile davalı kurumlara bidirilerek işletme hakkı süresinin mücbir sebep halinin devamı süresince uzatılmasının istenildiği, anılan isteme ÖİB tarafından verilen 03/02/2015 tarih ve 15460114-100 K009/653 yanıtta, söz konusu istemin mahkemenin vereceği nihai karara istinaden değerlendirileceğinin bildirildiği, bunun dışında başkaca bir gelişmenin olmadığı;
Kiracıların Tahliyesine İlişkin Süreçler: Sözleşmenin ,imzalandığı tarihte … Liman Sahasında 10’u kamu kurumlarından oluşmak üzere 78 kiracının bulunduğu, söz konusu kiracılar ile TDİ arasında imzalan sözleşmelere ilişkin “hak ve yükümlülüklerin” Sözleşmenin 9.4. maddesi uyarınca fiili teslim tarihi itibarıyla şirketlerine devredildiği, ancak, hak ve yükümlülüklerin devrinin Sözleşmenin 9.4.3 ve 9.4.6. maddeleri kapsamında “sözleşmenin devri” olarak nitelendirilmediği, devir işlemlerinin gerçekleştirilmesi için TDİ tarafından her bir kiracı ile müzakerelerde bulunulması ve bu yolla kira sözleşmelerinin şirketlerine devrinin sağlanması gerekmekte iken, TDİ tarafından bu konuda herhangi bir hukuki işlemde bulunulmadığı, kiracıların tahliye süreçleri tamamlanmadan bu alanlarda yıkım ruhsatları dahil herhandi bir inşai çalışma gerçekleştirilmesi mümkün olmadığından, TDİ’nin dahli olmadan kiracıların tahliye sürecine başlanılarak tahliye davalarının açıldığı, ancak kira sözleşmelerinde “Özelleştirme Uygulamasını Takiben Kiralanan Yerlerin Tahliye Edileceğine” dair hükümlere yer verilmesine rağmen tahliye süreçlerinde yoğun bir dirençle karşılaşıldığı, tahliyeye yönelik açılan davaların ise mahkemelerce; sözleşmelerde yer alan özel fesih düzenlemesinin “geçerli bir fesih nedeni sayılmaması” ve “sıfat yokluğu” gerekçeleriyle reddedildiği, bu aşamada gerçek kiralayan TDİ’nin ise herhangi bir davada aktif bir ehliyet üstlenmediği, tüm bu gelişmeler sonucunda tahliye süreçlerinin Aralık 2015’te sonuçlandırıldığı ve tahliye edilen alanların fiili teslim tarihini takiben yaklaşık 20 aylık sürenin sonunda yıkım ruhsatı başvurularına ve inşaata elverişli hale geldiği;
Mevzuat Değişikliğinin Ruhsat Süreçlerine Etkileri: İnşai faaliyetlere başlamadan evvel temini gereken izin ve ruhsatlar için hazırlatılan ruhsat projeleri ile Beyoğlu Belediye Başkanlığına başvurulduğu, ancak, 26/02/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “Alışveriş Merkezleri Hakkında Yönetmelik” ile getirilen yeni düzenleme sonucunda şirketlerince yürütülen tüm ruhsat süreçlerinin yeniden başlatılmasının hasıl olduğu, zira aslen “Kruvaziyer Liman” vasfını haiz olan … Liman Sahasının, ilgili belediyelerce anılan Yönetmelik kapsamında görülerek “Alışveriş Merkezi” olarak değerlendirildiği ve bu suretle ilgili alanlara ilişkin yürütülecek tüm ruhsat süreçlerinin “Büyükşehir Belediyeleri” nezdinde yürütülmesi gerektiğinin bildirildiği, bu durumun “öngörülmesi mümkün olmayan, şirketlerinin yükümlülüklerinin yerine getirilmesini geciktiren resmi makam işlemleri” sebebiyle hedeflenen iş programında 4 aylık bir gecikmeye neden olduğu;
Yolcu Salonu Binası’na Yönelik Yapı Tatil Kararına İlişkin Süreçler: Şirketlerince yapı ruhsatının temin edilmesini takiben Yolcu Salonu Binası’nda yürütülen faaliyetlerin, mutat uygulamaların dışında bir yaklaşım ile “hiç bir aykırılık tespit edilmemiş olamasına rağmen “tedbir amaçlı” olarak Koruma Kurulunun 24/03/2017 tarih ve 5322 sayılı kararına istinaden … Büyükşehir Belediyesi tarafından geçici süre ile durdurulduğu, yeni revizyon projelerin hazırlanması üzerine Koruma Kurulunun 12/05/2017 tarih ve 5429 sayılı kararı ile güncel projelerin onaylandığı, bu nedenle Yolcu Salonu Binası’ndaki ortaya çıkan bu durumun 1,5 aylık bir gecikmeye sebep olduğu;
Yapımı Gerekli Ankraj Çalışmalarına İlişkin Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (…) ile Yürütülen Müzakereler: … Liman Sahasında gerçekleştirilecek 2.042 araçlık otoparkın yer üstüne yapılması durumunda Limanın büyük bir açık otopark haline dönüşmesinin kaçınılmaz olması hususu dikkate alınarak otopark ihtiyacının Koruma Kurulu tarafından onaylı projelere alınan yapı ruhsatları uyarınca yer altında inşa edilmesinin uygun bulunduğu, bu doğrultuda onaylı projelere ve yapı ruhsatlarına istinaden inşai çalışmaların gerçekleştirilmesi kazı çukurunun kazılması gerektiği, bu çalışmanın çevre yapılara herhangi bir zarar vermemesi engellemek adına ankraj çalışmalarının yapılmasının ise teknik bir zorunluluk olduğu, ancak bu çalışmanın gerçekleştirilebilmesi için yan parsel malik ve kullanıcılarının söz konusu uygulamaya muhalefetlerinin bulunmaması gerektiği, ilgili çalışmanın yürütüldüğü alanlardan birinin …’nün kullanımındaki 5 No.lu Antrepo binasına komşu konumda olduğu, aslında TDİ’nin mülkiyetinde bulunan bu yapının ÖYK’nın 11/05/2012 tarih ve 2012/63 sayılı kararına istinaden, 02/08/2012 tarihinde taraflar arasında imzalanan kira sözleşmesi ile 28 yıllık süre ile …’nün kullanımına bırakıldığı, onaylı projelere istinaden inşai çalışmalar gerçekleştirilebilmesi için … ile komşu olan ilgili parselde kazı çukuru açılması gerektiği, bunun için ise iksa uygulamasının elzem olduğu, iksa sisteminin bir parçası olan diyafram duvar hesapları ve projelerinin ise zemin ankrajlı olarak oluşturulduğu, …’nün liman sahasına ilişkin yükümlülüklerinin TDİ ile ilgili Üniversite arasında imzalanan kira sözleşmesinin 28. maddesinde, “Kiracı, kiralananın bulunduğu … Limanının özelleştirme kapsam ve programında olduğunu ve ileriki tarihlerde özelleştirilmesinin planlandığını bilmektedir. Kiracı, gerek özelleştirme işlemleri gerekse özelleştirmenin tamamlanmasından sonra … Limanını işletecek özel kişi, kurum ve kuruluşların liman sahası içerisinde yapacakları inşaat çalışmalarını ve bu sebeple kiralananın etrafında yapılacak giriş ve çıkışlarını engellemeyeceğini beyan ve taahhüt eder. Kiracı liman sahası içerisinde yapılacak inşaatlar sebebiyle gerek TDİ’den ve gerekse özelleştirme sonucu işletmeyi alan firma/firmalardan herhangi bir talepte bulunmayacağını kabul etmektedir.” şeklinde düzenlendiği, bu kapsamda … ile müzakere edilmeye çalışıldığı, ancak bir sonuca ulaşılamadığı, bu kapsamda lirketlerine devri yapılmamış kira sözleşmesi nedeniyle sorunun halledilmesi için inisiyatif alması gereken TDİ’nin bu konuda aktif bir rol üstlenmemesi nedeniyle şimdiden hedef iş programında 3 aylık bir gecikme yarattığı, ankraj sisteminin alternatifi olabilecek baretli kazık sisteminin ise şirketlerine ek maliyet getireceği, öte yandan bu durum projelerin tadil edilmesini ve uygulama tekniklerinin değiştirilmesini gerektirdiğinden sürecin daha da uzayacağı;
Öngörülemez Zemin Koşullarından Kaynaklı Gecikmeler: İhale döneminde idare tarafından şirketleri ile paylaşılan zemin profili bilgileri ile ihale sonrasında yerinde yapılan uygulama çalışmaları sırasında karşılaşılan zemin profili bilgilerinin birbirinden oldukça farklı olduğunun tespit edildiği, bu nedenle tüm çabaların gösterilmesine rağmen hedeflenen iş programının yakalanamadığı, ilave zemin iyileştirme faaliyetleri ve olağanüstü zemin zemin koşullarına bağlı ilave projelendirme süreçleri sebebiyle 2,5 aylık bir gecikmenin ortaya çıktığı;
… Su ve Kanalizasyon İdaresi Hattı Deplasesinden Kaynaklanan Gecikmeler: Şirketlerince, yerinde yapılan incelemelerde liman sahasında bulunan parsellerden birinde İSKİ’ye ait deşarj hattının tespit edildiği, anılan deşarj hattının mevcut Müzenin yerine yapılacak yeni müze binasının inşaatı için gerekli iksa işlerinin gerçekleştirilmesini engellediği, deşarj hattının Müzenin yıkımından sonra deplase edilebileceği, söz konusu deplase sürecinin ise, projelendirme süresi 3 ay, deplasenin inşaat süresi 7 ay olmak üzere toplam 10 aylık bir süreyi gerektireceği, deplase çalışmalarına ilişkin olarak projelendirme sürecinin devam ettiği şeklinde sayıldıktan sonra, bu doğrultuda, başvuru kapsamındaki mücbir sebepler dolayısıyla şirketlerinin yatırım yükümlülüklerini yerine getiremediği ve toplamda geçen 37 aylık süreye rağmen bunun 21 aylık kısmının Sözleşmenin 9.6.2 ve 9.6.3. maddelerinde öngörülen 5 yıllık yatırım süresine ve Sözleşme uyarınca fiili teslim tarihinden itibaren 30 yıl olarak belirlenen işletme hakkı süresinine eklenmesinin istenildiği; bu başvurunun ÖİB tarafından dava konusu işlemle; işletme hakkı verilmesine ilişkin sözleşmenin 9.2.1 ve 9.6.4.3 maddelerinde 9.6.4.2. maddesi gereği TDİ ile İdarelerine sunulan ilerleme raporlarından, yatırımların şirketin kusuru ve ihmalinden kaynaklanmayan nedenlerle süresinde tamamlanamayacağının anlaşılması halinde bir yıla kadar ek süre verilebileceğinin öngörüldüğü, 9.6.4.5 ve 9.6.5.9. maddelerinde de, bu kapsamda verilecek ek sürenin yatırımlara ilişkin olduğu, işletme hakkı süresine eklenemeyeceği ve inşaat yapım süresinin herhangi bir sebeple uzamasının, işletme hakkı süresini ve ihale bedelini etkilemeyeceği hususunun açıkça belirtildiği; Sözleşmenin 13. maddesinde ise, “bir olayın mücbir sebep sayılabilmesi için, olaydan etkilenen tarafın gerekli özen ve dikkati göstermiş ve her türlü tedbiri almış olmasına karşın önlenemeyecek, kaçınılamayacak ve giderilemeyecek olması, olayın gerçekleştiği andan itibaren 5 (beş) iş günü içerisinde TDİ’ye bildirilmiş olması ve bu durumun işleticinin sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerinin yerine getirilmesini zaman ve/veya maliyet açısından önemli ölçüde veya tamamen olumsuz yönde etkilemesi gerektiğine, mücbir sebep sayılacak olayın TDİ’ye bildirimi ve TDİ ile İdare tarafından mücbir sebebin varlığının kabulü durumunun, işleticiye sözleşme çerçevesinde herhangi bir yaptırımın uygulanmasına veya sözleşmenin idare tarafından feshedilmesine engel teşkil edeceğine, işletme hakkı süresinin mücbir sebebin devam ettiği süre boyunca uzayacağına” ilişkin düzenleme getirildiği; daha önce Şubat 2017- Ağustos 2017 dönemi 6. ilerleme raporuna ilişkin olarak TDİ ile İdarelerine yapılan başvuruda, öngörülemez nitelik arz ederek şirketin kontrolü dışında cereyan eden sebeplerin, sözleşmede öngörülen yatırım yükümlülüklerinin yerine getirilmesini zaman ve maliyet açısından tamamen olumsuz yönde etkilediği ve işletme süresi boyunca projeden beklenen karlılık oranlarını ciddi ölçüde düşürdüğünün belirtildiği, bu başvuruya TDİ tarafından verilen yanıtta, tarafların bu konudaki hak ve yükümlülüklerinin işletme hakkı devir sözleşmesinde açıkça belirlendiği ve bu hak ve yükümlülükler dışında kalan talep ve değerlendirmelerin kabulünün mümkün görülmediğinin bildirildiği; bu çerçevede, 08/02/2018 tarihli yazıda belirtilen gecikme sebeplerinin şirketin kusuru ve ihmalinden kaynaklanmadığının tespiti ve ilerleme raporlarından, yatırımların bu sebeplerle süresi içinde tamamlanamayacağının anlaşılması halinde, yatırımların tamamlanması için şirketlerine bir yıldan daha uzun olmayacak şekilde ek süre verilebileceği, ancak bu sürenin 30 yıllık işletme hakkı süresine eklenemeyeceğinden bahisle reddildiği görülmektedir.
Taraflar arasında imzalanan … A.Ş.’ne Ait … Liman Sahasının 30 Yıl Süreyle İşletme Hakkının Verilmesine İlişkin Sözleşmenin (Sözleşme) 9.2.1. maddesinde, Sözleşmenin 9.6.4.3 maddesinde yer alan sebeplerin varlığı halinde işletmeciye yatırımları tamamlaması için en fazla 1 (bir) yıla kadar ilave süre verilebileceği kurala bağlanmış, madde hükmü ile göndermede bulunulan Sözleşmenin 9.6.4.3. Maddesinde ise, İdare tarafından işeticinin kusuru ve ihmalinden kaynaklanmayan sebeplerle, Sözleşmenin 9.6.2 ve 9.6.3 madddelerinde düzenlenen yatırımların süresi içerisinde tamamlanamayacağının ilerleme programlarından anlaşılması halinde, işleticiye 1 (bir) yıldan daha uzun olmayacak şekilde yatırım için verilen süreye ek süre verilebileceği, işleticiye bu madde kapsamında süre uzatımı verilebilmesi için işleticinin Sözleşmede düzenlenen yatırım süresinin bitiminden en az 3 (üç) ay önce işletici tarafından önerilen ve TDİ tarafından kabul edilen tarafsız bir teknik müşavir firmaya yatırımların geldiği aşama, tamamlanması için yapılması gereken işler ve yatırımın bitirilme zamanı hakkında rapor hazırlatacağı ve bu raporu TDİ ve İdareye sunacağı ifade edilmiştir.
Yukarıda yer verilen Sözleşme hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; işleticinin kusuru ve ihmalinden kaynaklanmayan sebeplerle yatırımların süresi içerisinde tamamlanamayacağının anlaşılması halinde işleticiye verilecek olan en fazla 1 (bir) ek sürenin, yatırımların tamamlanmasına yönelik olduğu, bu madde kapsamında verilecek olan ek sürenin 30 yıllık işletme süresiyle bir ilgisinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Nitekim, bu kapsamda ÖİB’nin 26/09/2018 günlü, 31388994-102 K009] sayılı işlemiyle, Sözleşmenin anılan hükümleri çerçevesinde yatırımların tamamlanabilmesi için davacı şirkete 14/02/2019 tarihinden itibaren başlamak üzere 1 (bir) yıllık ek süre verilmesi uygun görülmüştür.
Ancak, davacının bu dava kapsamındaki istemi, Sözleşmenin anılan madde hükümleri çerçevesinde bir süre uzatım talebi olmayıp, davacı yukarıda ayrıntısına yer verilen ve “mücbir sebep” olarak nitelendirilmesi gerektiğini öne sürdüğü nedenlerden dolayı hem yatırım hem de 30 yıllık işletme süresinin uzatılmasını istediğinden, uyuşmazlığın çözümünün davacının ileri sürdüğü hallerin “mücbir sebep” olarak kabul edilip edilmeyeceğine bağlı olduğu açıktır.
Sözleşmenin 13. maddesinde;
“SÖZLEŞME çerçevesinde bir olayın mücbir sebep sayılabilmesi için, olaydan etkilenen tarafın gerekli özen ve dikkati göstermiş ve her türlü tedbiri almış olmasına karşın önlenemeyecek, kaçınılamayacak ve giderilemeyecek olması, olayın gerçekleştiği andan itibaren 5 (beş) iş günü içerisinde TDİ’ye bildirilmiş olması ve bu durumun İŞLETİCİNİN SÖZLEŞME kapsamındaki yükümlülüklerinin yerine getirilmesini zaman ve/veya maliyet açısından önemli ölçüde veya tamamen olumsuz yönde etkilemesi gerekmektedir.
Bu çerçevede, mücbir sebep olarak sayılacak olaylar, yargısal içtihatlarla kabul edilen hallere ilaveten ve onlarla sınırlı olmamak üzere şunlardır:
a) Türk resmi makamlarının, yükümlülüklerin yerine getirilmesini geciktiren veya imkansız kılkan kararları, eylem ve işlemleri,
b) Savaş, seferberlik haller, halk ayaklanmaları, ihtilal, saldırı, terör hareketleri ve sabotajlar,
c) Deprem, fırtına, sel baskını, çığ, yıldırım gibi doğal afetler,
d) Kimyasal kirlilik, yangın veya ciddi bulaşıcı hastalıklar baş göstermesi.
Mücbir sebep sayılacak olayın TDİ’ye bildirimi ve TDİ ve İDARE tarafından mücbir sebebin varlığının kabulü durumu İŞLETİCİ’ye SÖZLEŞME çerçevesinde herhangi bir yaptırımın uygulanmasına veya SÖZLEŞME’nin İDARE tarafından feshedilmesine engel teşkil eder. İşletme hakkı süresi mücbir sebebin devam ettiği süre boyunca uzar…” denilmek süretiyle “Mücbir Sebep” konusunda düzenleme yapılmıştır.
Buna göre, bir olayın Sözleşme kapsamında mücbir sebep sayılabilmesi için;
– Olaydan etkilenen tarafın gerekli özen ve dikkati göstermiş ve her türlü tedbiri almış olmasına karşın önlenemeyecek, kaçınılamayacak ve giderilemeyecek olması,
– Olayın gerçekleştiği andan itibaren 5 (beş) iş günü içerisinde TDİ’ye bildirilmiş olması,
– Bu durumun işleticinin sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerinin yerine getirilmesini zaman ve/veya maliyet açısından önemli ölçüde veya tamamen olumsuz yönde etkilemesi gerekmektedir.
Öte yandan, mücbir sebep hallerinin yatırım süresine bir etkisinin olmadığı, bir olayın mücbir sebep olarak kabul edilmesinin işletme süresini etkileyeceği, yani mücbir sebebin varlığı süresince işletme hakkı süresinin uzayacağı açıktır.
Her ne kadar dava dilekçesinde, yukarıda ayrıntısına yer verilen ve mücbir sebep olarak kabulü gerektiği öne sürülen olaylar nedeniyle hem işletme hem de yatırım süresinin uzatılması istenilmekte ise de, Sözleşmenin 13. maddesi uyarınca yatırım süresinin uzatılması söz konusu olamayacağından, davacının yatırım süresinin uzatılması yönündeki isteminde hukuki isabet bulunmamaktadır.
Bu nedenle, davacı tarafından öne sürülen mücbir sebep hallerinin işletme süresi açısından değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davacı tarafından öne sürülen mücbir sebep hallerini ele alarak irdelemek gerekirse;
… Binasından Kaynaklı Gecikmeler ile Yapımı Gerekli Ankraj Çalışmalarına İlişkin Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (…) ile Yürütülen Müzakereler ile ilgili olarak;
ÖYK’nın 03/07/2007 tarihli ve 2007/48 sayılı karaı ile 28 yıl süreyle … Sanat Vakfı’na (…) kiralanan 4 No.lu Antepo ile ÖYK’nın 11/05/2012 tarihli ve 2012/63 sayılı kararı ile 28 yıl süreyle Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ne kiralanan 5 No.lu Antrepo ya ilişkin işlemler Sözleşmenin “Taşınmazlar” başlıklı 5.2.5 maddesinde, “… Liman sahasında bulunan 4 ve 5 No.lu Antrepolara ilişkin olarak…. söz konusu alanlarda gerekli güçlendirme de dahil her türlü bakım, onarım vb. yatırımlar sürelerinin sonuna kadar … ve …’ne ait olup İŞLETİCİ’nin bu konuda herhangi bir yükümlülüğü bulunmamaktadır.” şeklinde düzenlenmiştir. Madde hükmünden anlaşılacağı üzere, Sözleşmede davacı şirkete bu konuda herhangi bir yükümlülük getirilmemiş olduğundan, davacının bu taşınmazlar ile ilgili olarak ileri sürdüğü ek maliyet ve güçlendirme çalışmaları nedeniyle oluşan gecikmenin mücbir sebep olarak kabulüne olanak bulunmamaktadır.
İmar Planının İptali Davasına İlişkin Süreç ile ilgili olarak;
TMMOB Şehir Plancıları Odası (… Şubesi), TMMOB Mimarlar Odası (… Büyükkent Şubesi) ve TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (… Şubesi) tarafından … Kruvaziyer Liman Alanına İlişkin Nazım İmar Planı ve Koruma Amaçlı İmar Planının onaylanmasına ilişkin ÖYK’nın 22/10/2012 tarih ve 2012/160 sayılı kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle 01/02/2013 tarihinde Danıştay Altıncı Dairesinde açılan davada, anılan Dairenin 23/09/2013 tarih ve E:2013/821 sayılı kararıyla yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacılar tarafından itiraz edilmesi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 17/04/2014 tarih ve YD İtiraz No: 2013/894 sayılı kararıyla, “yerinde yaptırılacak keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda yürütmenin durdurulması istemi hakkında yeniden bir karar verilmek üzere itirazın kabulüne ve yürütmenin durdurulması isteminin reddine ilişkin kararın kaldırılmasına” karar verilmiş, bu karar ÖİB’ye 08/10/2014 tarihinde tebliğ edilmiş, bu karar sonucunda Danıştay Altıncı Dairesinin 14/10/2014 tarihli kararıyla, yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılıp, bilirkişi raporu alındıktan sonra konu hakkında yeniden bir karar verilinceye kadar yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne karar verilmiş, ayrıca yine aynı tarihli ara kararı ile davacı şirketin davalı idare yanında davaya katılma istemi de kabul edilmiştir. Sözleşmenin 13. maddesinde “Türk resmi makamlarının, yükümlülüklerin yerine getirilmesini geciktiren vaya imkansız kılan kararları, eylem ve işlemleri” mücbir sebep halleri arasında sayılmış, yine aynı maddede, bir olayın mücbir sebep olarak kabulü için olayın gerçekleştiği andan itibaren 5 (beş) iş günü içerisinde TDİ’ye bildirilmiş olması gerektiği öngörülmüştür. Davacı şirketin, davalı idare yanında davaya katılmasına ilişkin dilekçenin hangi tarihte Danıştay kaydına girdiği bilinmemekle birlikte, anılan davadan katılma kararının verildiği 14/10/2014 tarihinde haberdar olduğu, ancak bu duruma ilişkin olarak Sözleşmede öngörüldüğü üzere 5 iş günü içerisinde TDİ’ne bir başvurusunun bulunmadığı, diğer bir anlatımla, 24/12/2014 tarih ve HUK/06 sayılı yazı ile yapılan başvurunun 5 iş günlük süreden çok sonra yapıldığı görüldüğünden, gerekli bildirimin Sözleşmede öngörülen süre içerisinde yapılmadığı dikkate alındığında, mücbir sebep koşullarının oluşmadığı açıktır.
Davalılardan ÖİB tarafından, savunma dilekçesinde imar planlarının iptaline ilişkin davanın açılma tarihinin devir sözleşmesinin imza tarihinden önce olduğu, yani davacın şirketin işletme hakkı devir sözleşmesini imzaladığı tarihte böyle bir davanın olduğunu ve yürütmenin durdurulması karar ve/veya iptal kararı verilebileceğini baştan bilerek ve bu durumun olması halinde nasıl bir tedbir alacağını hesaplamış bir şekilde ihaleye katıldığı öne sürülmekte ise de, davacı şirketin anılan davadan katılma isteminin kabulüne ilişkin kararın verildiği 14/10/2014 tarihinde haberdar olması, Sözleşmenin ise 14/02/2014 tarihinde imzalanması karşısında davalının bu iddiası yerinde görülmemiştir.
Kiracıların Tahliyesine İlişkin Süreçler ile ilgili olarak;
İhale şartnamesi ve Sözleşme gereği fiili teslim tarihi itibarıyla TDİ’nin … Liman Sahasında kullanımında olan Devletin hüküm ve tasarrufundaki taşınmaz mallar ve deniz alanı ile TDİ’nin mülkiyetinde bulunan diğer taşınmazlar ve bunların alt yapı tesisleri, yer üstü yapıları ve bütünleyici parçalarının kullanım hakkı davacı şirkete devredilmiş, yine l… Liman Sahasında TDİ’nin Sözleşme imza tarihi öncesinde burada bulunan dükkanları kiraya verdiği üçüncü kişilerle imzaladığı kira sözleşmeleri de, Sözleşmenin eki olarak devredilmiş, fiili teslim tarihi sonrasında Sözleşme ekinde yer alan kira sözleşmelerine ait tüm hak ve yükümlülükler davacı şirkete geçmiştir. TDİ ile üçüncü kişiler arasında yapılan kira sözleşmelerinin 18. maddesinde, “İş bu mukavele süresi içinde mecurun 4046 sayılı Kanun kapsamında özelleştirilmesi, kiralayan TDİ A.Ş.’nin hukuki, ticari şekil ve unvanının değişmesi veya mecurun … Kruvaziyer Liman Turizm ve Ticaret Merkezi projesi içine alınarak değerlendirmeye tabi tutulması halinde, kiralayan TDİ A.Ş. sözleşmeyi feshedebileceği gibi yerine kaim olarak kurulmuş şirket (3. şahıs) 1 ay önceden ihbar ve ihtar etmek kaydıyla sözleşmenin aynı şartlarla devamına veya sözleşmeyi tamamen feshetme hak ve yetkisine haizdir.” kuralı yer almaktadır. Ayrıca ÖİB tarafından yürütülen imar planı hazırlık ve ihale sürecinde, … Liman Sahasının özelleştirilmesiyle birlikte imar planlarının uygulaması aşamasına geçileceği … Liman Sahasında yer alan tüm tüm kiracıların tahliye edileceği konusunda davalı idarelerce gerekli bildirimlerde bulunulmuştur. Öte yandan, kiracılarla ilgili husus Sözleşmenin “9.4 Yürürlükteki Sözleşmeler” başlıklı maddelerinde açıkça belirlenmiş olup, bu husus davacı şirket tarafından kabul edilerek Sözleşme imzalandığından, sonradan kiracılar ile ilgili olarak davacı şirket tarafından ödendiği belirtilen tahliye tazminatları ile kaybedilen süreye ilişkin taleplerin mücbir sebep olarak kabulü mümkün olmadığı değildir. Kaldı ki, bu konuya ilişkin olak TDİ’ ye süresi içerisinde başvuruda bulunulduğuna yönelik dosya kapsamında herhangi bir bilgi ve belge de bulunmamaktadır.
Mevzuat Değişikliğinin Ruhsat Süreçlerine Etkileri ile ilgili olarak;
Sözleşmenin “Yeni Kanun, Yönetmelik ve Sair Mezuat” başlıklı 18. maddesinde, “İŞLETİCİ, faaliyetlerini daima yürürlükteki mevzuata uygun olarak yürütecektir. SÖZLEŞME süresince yürürlüğe girecek mevzuatın, kısmen veya tamamen önemli ölçüde İŞLETİCİ’nin faaliyetlerini kısıtlaması, zorlaştırması, giderlerini arttırması veya gelirlerini düşürmesi bu kurala bir istisna teşkil etmeyeceği gibi anılan durumlarda İŞLETİCİ, İDARE veya TDİ’ye tazminat talebinde bulunmayacaktır.” düzenlemesi yer almaktadır. Öte yandan Sözleşmede, sözleşmenin imzalandığı tarihten sonra mevzuatta meydana gelebilecek değişikliklerin tarafları etkileyen hükümlerinin Sözleşmeye yansıtılacağına ilişkin bir düzenlemede bulunmamaktadır. Ayrıca, Sözleşmeye göre, bir olayın mücbir sebep sayılabilmesi için, olaydan etkilenen tarafın gerekli özen ve dikkati göstermiş ve her türlü tedbiri almış olmasına karşın önlenemeyecek, kaçınılamayacak ve giderilemeyecek olması, gerektiğinden, mevzuat değişikliklerin bu kapsamda değerlendirilmesine olanak bulunmadığı gibi, Sözleşmenin yukarıdaki düzenlemelerinin buna olanak tanımadığı da açıktır.
Yolcu Salonu Binası’na Yönelik Yapı Tatil Kararına İlişkin Süreçlere yönelik olarak;
Sözleşmenin “Tescilli Yapılara İlişkin Yatırımlar” başlıklı 9.6.3 maddesinde; “9.6.3.1 İŞLETİCİ, fiili teslim tarihinden itibaren 5 (Beş) yıl içerisinde Tescilli Yapıların restorasyon veya restitüsyon ile güçlendirme işlerini uygulanması gerekli güncel Türk standart ve teknik şartnamelerine ve mevzuata uygun olarak, Koruma Kurulundan gerekli onayları ve izinleri alarak gerçekleştirecektir….”, “9.6.3.3 İŞLETİCİ, Tescilli Yapıların rölöve, restitüsyon, restorasyon işlemlerini imar planı çerçevesinde 2863 sayılı Kanun ve ilgili diğer mevzuata göre yapacaktır.”, “9.6.3.4 İŞLETİCİ’nin Tescilli Yapılar üzerinde Koruma Kurulundan izinsiz herhangi bir inşai-fiziki uygulamada bulunması halinde, 2863 sayılı Kanunun kültür varlığı taşınmazlara ilişkin sorunluluk ve yükümlülüklere ilişkin yasal düzenlemelerine tabi olacaktır.”, “9.6.3.5 “İŞLETİCİ, SÖZLEŞME’nin 9.6.3. maddesinde yer alan yatırım şartlarını yerine getirirken söz konusu yapıların rölöve, restitüsyon,elektronik, mekanik, statik vb. Tüm gerekli projelerini hazırlayarak ilgili Koruma Kurulu Bölge Müdürlüğünden gerekli onayları almak ve Tescili Yapılan ilgili Koruma Bölge Müdürlüğünün kararlarına uygun fonksiyonlarda kullanmakla yükümlüdür.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Dava dosyasının ve Danıştay Onüçüncü Dairesinin E:2018/2109 sayılı esasında kayıtlı dosyanın birlikte incelenmesinden; … II Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 24/03/2017 tarih ve 5322 sayılı kararıyla; Beyoğlu İlçesi … Mahallesi, … ada, …-… parsellerde kayıtlı olan ve korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilen Paket Postanesine ilişkin; onaylı restorasyon projesine aykırı uygulamaların yapıldığı ve … Caddesinde çatlaklar oluştuğu gerekçesiyle yapılan şikayetler üzerine, Kurullarınca onaylanan restorasyon projesi ve müdahale paftasına aykırı olarak yapılan müdahaleye ilişkin 2863 sayılı Kanun doğrultusunda gereğinin yapılmasının istenilmesi üzerine, söz konusu yapıya ilişkin olarak Kurullarınca 09/06/2016 tarih ve 4459 sayılı kararıyla onaylanan restorasyon projelerine aykırı uygulamaların yapıldığIndan bahisle, 2863 sayılı Yasanın 65. maddesi gereği sorumlular hakkında yasal işlem başlatılmasına, tescilli 3 parselde (Yolcu Salonu Binası) Kurul üyelerince yerinde inceleme yapılana kadar taşınmaza yönelik her türlü fiziki ve inşai müdahalenin durdurulmasına karar verildiği ve Koruma Kurulunun anılan kararı uyarınca Yolcu Salonu Binası’nda yürütülen faaliyetlerin, … Büyükşehir Belediyesi tarafından geçici süre ile durdurulduğu anlaşılmaktadır.
Görüldüğü üzere, söz konusu tedbir kararı, tescilli bina olan Paket Postanesi’ne ilişkin olarak onaylı restorasyon projelerine aykırı uygulamaların yapılmasının anlaşılması üzerine alınmış olup, bu kararla yine tescilli bir yapı olan Yolcu Salonu Binası’nda da restoonaylı restorasyon projelerine aykırı uygulamaların yapılmasının anlaşılması üzerine alınmış olup, bu kararla yine tescilli bir yapı olan Yolcu Salonu Binasında da restorasyon projelerine aykırı uygulamaların yapılmasının önüne geçilmesinin amaçlandığı anlandığından, davacının bu duruma yönelik olarak “mutat uygulamaların dışında bir yaklaşım” sergilendiğine ilişkin iddiasında hukuki isabet görülmemiştir.
Bu durumda, davacı şirketin yetki ve sorumluluk alanında yer alan Paket Postanesine yönelik olarak onaylı restorasyon projelerine aykırı uygulamaların yapılmasında davacı şirketin sorumluluğunun bulunmadığından söz edilemeyeceğinden, tedbir amaçlı olarak Yolcu Salonu Binası’nda yürütülen faaliyetlerin, geçici süre ile durdurulmasında hukuka ve dayanak mevzuata aykırılık bulunmamakta olup, davacı şirketin kendi kusurundan kaynaklı bir durumun mücbir sebep olanak kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Nitekim sonraki aşamada, Paket Postanesi ile Yolcu Salonu Binası’nda gerçekleştirilen inşai çalışmalar kapsamında Koruma Kurulunca davacı şirketen talep edilen yeni kullanım ve restorasyon-rekonstrüksiyon tadilat projesi ve revize müdahale paftası da dahil muhtelif belge ve raporların davacı şirketçe düzenlenerek Koruma Kuruluna sunulması sonucunda, Koruma Kurulunun 12/05/2017 tarih ve 5429 sayılı kararı ile güncel projeler onaylanmış ve Yolcu Salonu Binası’na ilişkin yapı tatil kararı 16/05/2017 tarihi itibarıyla kaldırılmıştır.
Öngörülemez Zemin Koşullarından Kaynaklı Gecikmeler ile … Su ve Kanalizasyon İdaresi Hattı Deplasesinden Kaynaklanan Gecikmeler yönünden;
Sözleşmenin “İŞLETİCİNİN Beyan ve Taahhütleri” başlıklı 8. maddesinde; “8.7 İŞLETİCİ, yürürlükteki mevzuat ile birlikte İhale Şartnamesi’ni ve SÖZLEŞME’yi ekleri ile birlikte etraflıca incelemiş, bütün maddelerini değerlendirmiş … Liman Sahası’na ve SÖZLEŞME’ye tatbik edilecek hukuk hakkında tam bir bilgi sahibi olarak … Liman Sahası’nı, SÖZLEŞME süresince ilgili mevzuata uygun olarak işleteceğini kabul etmiştir.”, “8.8 İŞLETİCİ, gerekli bütün mali, vergisel, hukuki, teknik ve sait incelemeleri yaptıktan sonra … Liman Sahası’nın Kentsel Sit Alanında kaldığını bilerek, … Liman Sahası’na ilişkin altyapı ve üstyapı tesisleri, taşınır ve taşınmazlar, ilgili ruhsat ve izinler hakkında tam bşlgi sahibi olarak ve mevcut durumu kabul ederek devralmış olup ayıba karşı tekeffül hükümlereine dayanarak herhangi bir talepte bulunmayacaktır.” düzenlemeleri getirilmiştir.
Anılan düzenlemeler uyarınca davacı şirketin tam bilgi sahibi olarak ve mevcut durumu kabul ederek dava konusu Liman sahasını devraltığı, öte yandan, davacı şirket tarafından ihaleden önce ihale şartnamesinde ihale konusu taşınır ve taşınmaz mallar ayrıntılı olarak görülerek incelenmiş olup, zemin profilinde beklenmeyen değişimlerden bahsedilerek bunun öngörülmez olduğunun kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Öte yandan, davacı şirket tarafından, yerinde yapılan incelemelerde liman sahasında bulunan parsellerden birinde İSKİ’ye ait deşarj hattının tespit edildiği, anılan deşarj hattının mevcut Müzenin yerine yapılacak yeni müze binasının inşaatı için gerekli iksa işlerinin gerçekleştirilmesini engellediği, deşarj hattının Müzenin yıkımından sonra deplase edilebileceği, söz konusu deplase sürecinin ise, projelendirme süresi 3 ay, deplasenin inşaat süresi 7 ay olmak üzere toplam 10 aylık bir süreyi gerektireceği, ileri sürülmekte ise de, yukarada ” … Binasından (Müze) Kaynaklı Gecikmeler” başlığı altında da dile getirildiği üzere, Sözleşmede davacı şirkete bu konuda herhangi bir yükümlülük getirilmemiş olduğundan davacı şirketin sorumluluğunda bulunmayan bir alanla ilgili mücbir sebep halinden bahsedilemeyeceği açıktır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
USUL YÖNÜNDEN:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesiyle atıfta bulunulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307. maddesinde, feragat, davacıların talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tanımlanmış; 309. maddesinde, feragat beyanının dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılacağı; 310. maddesinde, feragatin hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği; 311. maddesinde, feragatin kesin hüküm gibi hukukî sonuç doğuracağı; 312. maddesinde ise, feragat beyanında bulunan tarafın davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edileceği kurala bağlanmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacı vekili tarafından verilen ve 30/01/2020 tarihinde Danıştay kaydına giren dilekçe ile davadan feragat edildiği anlaşıldığından, davanın esasının incelenmesine gerek bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVA HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA;
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen …-TL yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine,
3. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 22. maddesi gereğince yatırılan maktu karar harcının üçte ikisine tekabül eden …-TL harcın mahsubu sonucu kalan …-TL karar harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 03/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.