Danıştay Kararı 13. Daire 2018/2780 E. 2020/1235 K. 04.06.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2018/2780 E.  ,  2020/1235 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2018/2780
Karar No:2020/1235

TEMYİZ EDEN (DAVALI): …
VEKİLİ : …
KARŞI TARAF (DAVACI): …
VEKİLİ : …
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, …-… Karayolu … km … Köyü … Mevkiindeki petrol istasyonunun davalı idare adına hareket eden … Gümrük Muhafaza Müdürlüğü … Şubesi görevlilerince mühürlenmesine ilişkin … tarih ve … sayılı mühürleme tutanağı, … tarihli idarî mühürleme tutanağı ve işyerinde bulunan bütün yer altı tankı ve satış pompalarına uygulanan mühürleme işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce; davacıya ait akaryakıt istasyonunun 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 20. maddesinin 8. fıkrası uyarınca mühürlendiği, mühürlemenin davacının kaçakçılık fiilini işlediğinden bahisle gerçekleştirildiğinin anlaşıldığı; ancak 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun 3. maddesinin 11. fıkrasına göre kaçakçılık suçu fiilinin kapsamının, seviyenin altında ulusal marker içeren veya hiç içermeyen akaryakıt ile sınırlandığı, davacının işletmekte olduğu akaryakıt istasyonunda yapılan denetimler sırasında alınan numuneler üzerinde yapılan incelemede ürünlerin ulusal marker seviyesinin geçerli çıktığı, davacının kaçakçılık fiilini işlemediği anlaşıldığından 5015 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 8. fıkrası uyarınca uygulanan mühürleme işleminin sebep unsurunun bulunmadığı dikkate alındığında, davacıya ait akaryakıt istasyonunda uygulanan mühürleme işleminde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nce; kaçakçılık suçunun oluşması için sadece ulusal marker seviyesinin geçerli olmaması şartının aranmadığı, kaçak akaryakıt elde etmeye, satmaya yönelik düzenek veya ekipman bulundurmanın da kaçakçılık fiili kapsamında değerlendirileceği, olayda, davacıya ait akaryakıt istasyonunda 11/09/2014 tarihinde yapılan denetimde 3 nolu tanka ait çubuğun üzerindeki akaryakıt ölçüm samandrasının yerden yaklaşık 10-15 cm yükseklite iken 6-7 cm lik bir tahta parçası ile sıkıştırılmış olduğu ve bu hâliyle otomasyon sistemine bilgi aktarılamadığının tespit edilmesi üzerine istasyonun mühürlendiği, dava konusu mühürleme işleminin 5015 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 8. fıkrası uyarınca yapıldığı, bu maddeye göre kaçakçılık fiili tespit edilen istasyonun kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar kesinleşinceye kadar mühürleneceği kuralı getirilmiş olup, davacı hakkında kaçakçılık suçu nedeniyle Altınbaş Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014/117 Muh. Sayılı yazısı ile adli soruşturma açılmasını gerektirir bir eylem olmadığının değerlendirildiği, dolayısıyla bu suçtan adli bir kovuşturma bulunmadığının anlaşıldığı, buna göre 5015 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 8. fıkrası uyarınca davacının istasyonunun mühürlenmesine ilişkin işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle, istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, dava konusu mühürleme işleminin 5015 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 8. fıkrası uyarınca tesis edildiği, 5607 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 14. fıkrasının ihlâl edildiği ve kaçakçılık fiilinin işlendiğinin tespit edildiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bölge idare mahkemesi kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin iptaline ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun yukarıda özetlenen gerekçeyle reddi yolundaki temyize konu … İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın davalıya iadesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’ne gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine, 04/06/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.