Danıştay Kararı 13. Daire 2018/2735 E. 2020/1201 K. 04.06.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2018/2735 E.  ,  2020/1201 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2018/2735
Karar No:2020/1201

TEMYİZ EDENLER : 1. (DAVALI)…
VEKİLİ : …
2. (DAVACI) :
VEKİLİ : …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket bünyesinde “…” logosuyla yayın yapan televizyon kanalının … tarihinde saat … arasında yayınladığı reklamlarda, 3984 sayılı Kanun’un 19. maddesinin 3. fıkrasının tekraren ihlâl edildiğinden bahisle yayının bir kez durdurulmasına ilişkin … tarih ve … sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce Dairemizin 24/02/2016 tarih ve E:2015/4502, K:2016/440 sayılı bozma kararına uyularak verilen kararda; davacı şirkete ait “…” logosuyla yayın yapan televizyon kanalında … tarihinde saat … arasında yayımlanan reklamlarda, mevzuatta öngörülen bir saatlik % 20 oranının karşılığı olan 12 dakikanın 21:00-22:00 saatleri arasında % 23 olarak aşıldığı, 23:00-00:00 saatleri arasında ise 23 dakika 11 saniye süre ve % 38 oranıyla reklam yayınlandığının tespiti üzerine, bir saatlik yayın içerisinde spot reklamlara ayrılan sürenin % 20’yi aşamayacağı şeklindeki kuralın tekraren ihlâl edildiğinden bahisle dava konusu işlemle davacı şirket hakkında yayın durdurma yaptırımının uygulandığı, yayın durdurma, Anayasa’nın 26. maddesinde düzenlenen düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti ile radyo ve televizyon istasyonu kurmanın ve işletmenin serbest olduğu yolundaki 133. maddesinin 1. fıkrasındaki hükmün ve basın dışı kitle haberleşme ve yayım araçları vasıtasıyla halkın haber almasını, düşünce ve kanaatlere ulaşmasını ve kamuoyunun serbestçe oluşmasını teminen kitle haberleşme araçlarından yararlanma hakkını düzenleyen 31. maddesinin 2. fıkrasındaki basın dışı yayınlardan yararlanma hakkının sınırlandırılması mahiyetinde olduğundan, program yayınını durdurma yaptırımının, para cezasından daha ağır bir yaptırım olduğu, 6112 sayılı Kanun’da bu fiile ancak idarî para cezası verilebileceği ve yaptırım ağırlığı olarak Anayasal bir hak olan düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetini sınırlayan program yayınını durdurma yaptırımının, para cezası yaptırımı ile kıyaslandığında davacının aleyhine olduğunun kanun koyucu tarafından yeni yürürlüğe giren kanunda da kabul edilmesi karşısında, lehe düzenleme olan idarî para cezası yaptırımının davacı yayın kuruluşuna uygulanması gerektiği, Mahkeme dosyasının temyiz incelemesi aşamasında Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce verilen 10/12/2015 tarih ve E:2015/4502 sayılı ara kararla davalı idareden ve davacıdan; “…’nun … tarih ve … sayılı toplantısında alınan davacı yayın kuruluşuna bir (1) kez program durdurma müeyyidesi uygulanmasına ilişkin 15 nolu kararının, davacı şirkete uygulanıp uygulanmadığının sorulmasına ve buna ilişkin bilgi ve belgelerin istenilmesine” karar verildiği, gönderilen bilgi ve belgelerden, davacı hakkındaki program yayınını durdurma yaptırımının uygulanmadığının anlaşıldığı, bu durumda, davacı hakkında tesis edilen program yayınını durdurma yaptırımının infaz edilmemiş olduğunun anlaşılması karşısında, reklam sürelerine ilişkin düzenlemeleri tekraren ihlâl eden davacıya lehe düzenleme olan idarî para cezası yaptırımının uygulanması gerekirken, program yayınını durdurma yaptırımının uygulanması yönündeki dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, idari işlemlerin tesis edildikleri andaki duruma göre değerlendirilmesinin bir zorunluluk olduğu, tekerrür hükümleri dikkate alındığında meydana gelen mevzuat değişikliklerinin dikkate alınmaması gerektiği, davacı tarafından, 3984 sayılı Kanun’un sistematiği içerisinde idari para cezasının yayın durdurmadan sonra geldiği, bu bakımdan 6112 sayılı Kanun’da yer almayan yayın durdurmaya yönelik işlem karşısında idari para cezasının daha lehe olarak değerlendirilemeyeceği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, davalı idarenin temyiz aşamasında ileri sürdüğü hususların yasaya ve usule aykırı olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur. Davalı idare tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … ‘İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacı ve davalının temyiz istemlerinin reddine,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptali yolundaki … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 04/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.