Danıştay Kararı 13. Daire 2018/2709 E. 2020/1483 K. 17.06.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2018/2709 E.  ,  2020/1483 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2018/2709
Karar No:2020/1483

TEMYİZ EDEN (DAVACI): … Akaryakıt İnşaat Gıda Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI): Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem : Bayilik lisansı kapsamında faaliyet gösteren davacı şirkete ait akaryakıt istasyonunda 05/08/2015 tarihinde yapılan denetim sonucunda, istasyonda dağıtıcısı haricinde (menşei belli olmayan) akaryakıt ikmali yapıldığından bahisle 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 19. maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinin (3) no.lu alt bendi ve aynı fıkranın (d) bendi uyarınca 194.543,00-TL idari para cezası verilmesine ilişkin 05/05/2016 tarih ve … sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (Kurul) kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; dava konusu Kurul kararının 20/06/2016 tarihinde davacı şirketin faaliyet gösterdiği adreste “çalışan” olduğu belirtilen “…” adlı kişinin imzasına tebliğ edildiği, işbu davanın ise anılan kararın iptali istemiyle 29/08/2017 tarihinde açıldığı; 04/08/2015 tarihli akaryakıt sayacı damga sökme tutanağında, 05/08/2015 tarihli dava konusu uyuşmazlığa esas denetime ilişkin tutanakta, ulusal marker tespit tutanağında ve teknik müdahale kayıt formunda “istasyon yetkilisi” sıfatıyla, davacı şirket adına düzenlenen faturalarda ise “muhasebeci” ibaresiyle adı geçenin şirket kaşesi altında imzasının bulunduğu, ayrıca dava konusu uyuşmazlığa ilişkin 15/01/2016 tarihli savunma istem yazısının da 22/01/2016 tarihinde adı geçen kişinin imzasına tebliğ edildiği, davacı şirketin ise buna istinaden savunmasını 04/02/2016 tarihinde davalı Kuruma sunduğu;
Bu durumda, 20/06/2016 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilen dava konusu Kurul kararına karşı, bu tarihi izleyen günden itibaren dava açma süresi olan 60 gün içinde davanın açılması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 29/08/2017 tarihinde açılan işbu davanın süreaşımı nedeniyle esasının incelenme olanağı bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nce; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava konusu idari para cezasının 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine uygun biçimde tebliğ edilmediği, usulsüz tebligat nedeniyle muttali olunan tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edilmesinin yasal zorunluluk olduğu, ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı şirkete ait “… Mahallesi, … Caddesi, No:…, …/…” adresinde faaliyet gösteren akaryakıt istasyonunda 05/08/2015 tarihinde yapılan denetim sonucunda, dağıtıcısı haricinde (menşei belli olmayan) akaryakıt ikmal edildiğinin tespit edildiğinden bahisle, davacının yazılı savunmasının alınmasına karar verildiği, davacı şirketin savunması yeterli görülmeyerek tesis edilen 194.543,00-TL idari para cezası verilmesine ilişkin 05/05/2016 tarih ve … sayılı Kurul kararının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Dava açma süresi” başlıklı 7. maddesinde, “1. Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür.
2. Bu süreler;
a) İdari uyuşmazlıklarda; yazılı bildirimin yapıldığı,

Tarihi izleyen günden başlar…; “Sürelerle ilgili genel esaslar” başlıklı 8. maddesinin 1. fıkrasında ise, “Süreler, tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlar.” kurallarına yer verilmiştir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinde, tebligatın, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılacağı belirtilmiş; 12. maddesinde, “Hükmi şahıslara tebliğ, salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılır. Bir ticarethanenin muamelelerinden doğan ihtilaflarda ticari mümessiline yapılan tebliğ muteberdir.”; “Hükmi şahısların memur veya müstahdemlerine tebligat” başlıklı 13. maddesinde, “Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler herhangi bir sebeple mutat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir hâlde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerine yapılır.” kuralına yer verilmiş; “Usulüne aykırı tebliğin hükmü” başlıklı 32. maddesinde ise, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılacağı, muhatabın beyan ettiği tarihin, tebliğ tarihi addolunacağı kurala bağlanmıştır.
25/01/2012 tarih ve 28184 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in “Tüzel kişilerin memur ve müstahdemlerine tebligat” başlıklı 21. maddesinde, “Tüzel kişiler adına tebligatı almaya yetkili kişiler, herhangi bir sebeple mutat iş saatlerinde işyerinde bulunmamaları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir hâlde olmaları durumunda tebliğ, tüzel kişinin o yerdeki sürekli çalışan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Ancak, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin, tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde görev itibariyle tebligatın muhatabı olan tüzel kişinin temsilcisinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu tür işlerle görevlendirilmiş bir kişi olması gereklidir. Bu kişilerin de bulunmaması hâlinde, bu husus tebliğ mazbatasında belirtilir ve tebliğ, o yerdeki diğer bir memur veya müstahdeme yapılır.”; “Muhatabın geçici olarak başka yere gitmesi” başlıklı 29. maddesinde, “21, 22, 23, 25, 26 ve 27’nci maddelerde yazılı kişiler, tebliğ yapılacak olanın geçici olarak başka yere gittiğini belirtirlerse, tebliğ memuru, muhatabın hangi sebeple adresten geçici olarak ayrıldığını, beyanda bulunanın adı ve soyadı ile sıfatını tebliğ tutanağına yazar. Tebliğ tutanağını beyanda bulunana imzalattırır ve tebliğ edilecek evrakı beyanda bulunana verir. Bu kişiler, tebliğ evrakını kabule mecburdurlar.” kuralı yer almıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda aktarılan düzenlemelere göre, tebliğ yapılacak kimse Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre faaliyet gösteren bir şirket ise tebligatın bu hükmi şahsın yetkilisine, yetkilinin tebliğ yapılacak adreste bulunamaması ya da evrakı alacak durumda olmaması hâlinde ise, iş yerinde bulunan diğer kişilere ve çalışanlarına tebligat yapılması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu Kurul kararının şirket merkezi olarak belirtilen adrese 30/06/2016 tarihinde tebliğ edildiği, tebliğ mazbatasının “İşyerinde Çalışan” sıfatıyla … tarafından imzalandığı; ancak, davacı şirkete ait imza sirkülerinde şirket yetkilisi olarak …’in gösterildiği; davacı şirket tarafından verilen dava, istinaf ve temyiz dilekçelerinde tebliğ mazbatasını imzalayan kişinin şirket çalışanı olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, dava konusu idari para cezasına ilişkin Kurul kararının davacı şirket yetkilisine tebliğ edilmesi, yoksa 7201 sayılı Kanun’un aktarılan düzenlemelerindeki usul izlenerek, davacı şirket yetkilisinin iş yerinde bulunmadığına ilişkin şerh düşülüp, iş yerindeki memur veya müstahdeme tebliğ edildiğinin belirtilmesi gerekirken, bu yol izlenilmeksizin yapılan tebligatın yukarıda anılan mevzuat hükümlerine aykırı olması karşısında, bakılan davada süre aşımı bulunduğunun kabulüne imkân bulunmamaktır.
Bu itibarla, davanın süre aşımı yönünden reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddine ilişkin temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 17/06/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.