Danıştay Kararı 13. Daire 2018/2594 E. 2019/4353 K. 16.12.2019 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2018/2594 E.  ,  2019/4353 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2018/2594
Karar No:2019/4353

TEMYİZ EDEN (DAVACI): …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI): Maden Tetkik ve Arama (MTA) Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : …. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem : Davacı tarafından, 10/04/2012 tarih ve 28260 sayılı Resmî Gazete’de ilan edilen ve Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nce 04/05/2012 tarihinde gerçekleştirilen … ihale dosya numaralı “…-…-… Jeotermal Alanı” ihalesinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesi’nce; 5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu uyarınca 04/05/2012 (25/04/2012 son teklif verme tarihi) tarihinde gerçekleştirilen ihalenin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20/A maddesi uyarınca ivedi yargılama usulüne tâbi olduğu, dava konusu ihalenin 04/05/2012 tarihinde kesinleştirildiği, 5686 sayılı Kanun uyarınca ihalenin Resmî Gazete’de yayımlandığı, komşu parsel maliklerinden olan ve söz konusu alanda eşinin kafe işlettiğini belirten davacının 30/03/2017 tarihli dilekçesine eklediği işletme faaliyet raporu ile faaliyetten haberdar olduğu, Resmî Gazete’de 10/04/2012 tarihinde ilan edilen ihaleyi aradan uzunca bir zaman geçtikten sonra 17/08/2017 tarihinde öğrendiğinin kabulünün hayatın olağan akışına aykırı düşeceği sonucuna varıldığından, 30/03/2017 tarihinde öğrendiği kayda giren davacının öğrenme tarihinden itibaren 30 günlük özel dava açma süresi geçirildikten sonra 17/08/2017 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenmesinin mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, 30/03/2017 tarihli faaliyet raporundan haberdar olunduğu gerekçesiyle davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verildiği, ancak kararda belirtilen faaliyet raporunun kendilerine sunulmadığı, davalı idare tarafından ihale ve işletme ruhsatı hakkında kendilerine hiçbir bildirimde bulunulmadığı, ihalenin ve ruhsatın iptali istemiyle birlikte dava açıldığı, dilekçe ret kararında ayrı ayrı belgelerle dava açılmasına karar verilmesi üzerine idareden bilgi ve belge talep edilmiş ise de, idarece herhangi bir bilgi ve belgenin tarafına verilmediği, bu hususun bile dava konusundan haberdar olmadığını açıkça gösterdiği, ihaleye konu alanda hiçbir çalışma yapılmadığı, alana iş makinesi gelmediği, inşaat yapılmadığı, ihalenin önceden öğrenilmesinin mümkün olmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idare tarafından, ihaleye konu alanın … Jeotermal Madencilik Enerji İnş. Taah. Tur. San. ve Ltd. Şti.’ye ihale edilmiş olduğunun 05/06/2017 tarihinde öğrenildiğinin davacının eşi tarafından belirtildiği, davaya konu ihaleden davacının öğrenme tarihi olarak beyan ettiği tarihten daha önce haberdar olunduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı tarafından, 10/04/2012 tarih ve 28260 sayılı Resmî Gazete’de ilan edilen ve Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nce 04/05/2012 tarihinde gerçekleştirilen … ihale dosya numaralı “…-…-… Jeotermal Alanı” ihalesinin iptali istemiyle 17/08/2017 tarihinde (Dilekçe ret kararı verilen … İdare Mahkemesi’nin E:… sayılı dosyası dava dilekçesinin Mahkeme kayıt tarihi) Mahkeme kaydına giren dilekçeyle bakılan dava açılmıştır.
Davacı tarafından uyuşmazlığa konu ihalenin öğrenilme tarihi dava dilekçesinde 31/07/2017 olarak belirtilmiş olup, dosyanın incelenmesinden, davacının söz konusu ihaleden bu tarihten daha önce haberdar olduğuna ilişkin bir tespitin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasa’nın 11. maddesinde, “Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.”; 36. maddesinde, “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”; 40. maddesinin 2. fıkrasında, “Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.”; 125. maddesinde ise, “İdarî işlemlere karşı açılacak davalarda süre yazılı bildirim tarihinde başlar.”kuralına yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7. maddesinin 1. fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hâllerde idare mahkemelerinde “altmış gün” olduğu belirtilmiş; aynı maddenin 2. fıkrasında, dava açma süresinin idarî uyuşmazlıklarda, yazılı bildirimin yapıldığı, 4. fıkrasında ise ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı kuralı yer almıştır.
2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin 1. fıkrasında, hangi işlemlerden doğan uyuşmazlıkların ivedi yargılama usulüne tâbi olduğu sayıldıktan sonra, aynı maddenin 2. fıkrasında, ivedi yargılama usulünde dava açma süresinin “otuz gün” olduğu kuralına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasa’nın 125. ve 2577 sayılı Kanun’un 7. maddelerinde, idarî işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin, yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren başlayacağı belirtilmek suretiyle dava açma süresinin başlamasında, “yazılı bildirim”in esas alınması öngörülmüş olup, hak arama özgürlüğünün kullanılması bakımından, idarî işlemlerin idare tarafından ilgililere açık ve anlaşılabilir biçimde bildirilmesi gerekmektedir.
Düzenleyici işlemler dışında kalan bireysel nitelikteki idarî işlemlerin iptali istemiyle açılan davalarda, dava açma sürelerinin hesabında, idarî işlemin ilgilisine tebliğ edildiği tarihin esas alınması gerekmekte ise de, idarece tesis edilen işlemin doğrudan tarafı olmayan ve bu nedenle de idarece yazılı bildirim zorunluluğu bulunmayan kişilerin açacakları davalarda, bu kişilerin idarî işlemi öğrenme tarihinin belirlenebildiği durumlarda, öğrenme tarihinin esas alınması gerektiği yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir.
Bu itibarla, davacı tarafından öğrenme tarihi olarak belirtilen 31/07/2017 tarihini izleyen günden itibaren 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinde öngörülen 30 günlük dava açma süresi içinde, 17/08/2017 tarihinde açılan davanın süresinde olduğu anlaşıldığından, davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde usul kurallarına uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca …. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 16/12/2019 tarihinde esasta oybirliği, gerekçede oyçokluğuyla karar verildi.

(X) GEREKÇEDE KARŞI OY :
Anayasa’nın 40/2. maddesi hükmü ile bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde haklarını arayabilmelerine kolaylık ve olanak sağlanması amaçlanmış; idareye, işlemlerinde, ilgililerin kaç gün içinde, hangi mercilere başvurabileceklerini bildirme yükümlülüğü getirilmiştir. Anayasa’nın 125. maddesinde de, idarî işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin “yazılı bildirim” tarihinden başlayacağı belirtilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7. maddesinde, idare mahkemelerinde idarî işlemlere karşı dava açma süresinin “altmış gün” olduğu kurala bağlanmış, 20/A maddesinde ise ivedi yargılama usulünde dava açma süresinin “otuz gün” olduğu öngörülmüştür.
Bu bağlamda, ilgililere herhangi bir yazılı bildirimin yapılmadığı ve idarî işlemin bir şekilde öğrenilmesi üzerine dava açıldığı durumda, bu kişilerin kaç gün içinde hangi merciye başvuracaklarını bilmeleri beklenemeyeceğinden, dava açma süresinin hesabı açısından öğrenme tarihinin başlangıç alınması ve aynı şekilde özel dava açma süresinin değil genel dava açma süresinin işletilmesi gerekir.
Olayda; davacı tarafından, 10/04/2012 tarih ve 28260 sayılı Resmî Gazete’de ilan edilen ve Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nce 04/05/2012 tarihinde gerçekleştirilen … ihale dosya numaralı “…-…-… Jeotermal Alanı” ihalesinin iptali istemiyle 17/08/2017 tarihinde (Dilekçe ret kararı verilen … İdare Mahkemesi’nin E:… sayılı dosyası dava dilekçesinin Mahkeme kayıt tarihi) bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacının, 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinde öngörülen ve özel bir yargılama niteliği taşıyan ivedi yargılama usulünü ve bu usule tâbi işlerde geçerli olan dava açma süresini kendisine yazılı olarak bir bildirim yapılmadığı sürece bilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla ivedi yargılama usulüne tâbi olan bir işlemi öğrendiğinde kaç gün içinde hangi merciye başvuracağını ya da doğrudan dava açıp açamayacağını bilmesi beklenemez.
Bu itibarla, kendisine ihale ile ilgili herhangi bir yazılı bildirim yapılmayan davacının, 31/07/2017 tarihinde öğrendiği jeotermal alan ihalesinin iptal edilmesi istemiyle altmış günlük genel dava açma süresi içerisinde, 17/08/2017 tarihinde açtığı davanın süresinde olduğunun kabulü gerekir.
Açıklanan nedenle, davanın süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin Mahkeme kararının bu gerekçeyle bozulması gerektiği oyuyla, gerekçe yönünden karara katılmıyorum.