Danıştay Kararı 13. Daire 2018/216 E. 2018/1013 K. 16.03.2018 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2018/216 E.  ,  2018/1013 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2018/216
Karar No:2018/1013

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : …
Vekili : …
Karşı Taraf (Davalı) : …
Vekili : …
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; dava konusu işlemin sonuç olarak doğru olduğu, ancak yeterli gerekçeden yoksun bulunduğu, bu sebeple dava açmak zorunda kaldıkları, Kamu İhale Kurulu (Kurul) tarafından itirazen şikâyet başvurusu reddedilen dava dışı isteklinin itirazen şikâyet başvurusunda bulunurken “iş ortaklığı beyannamesini” sunmadığı, itirazen şikâyet başvurusunun vekâleten yapıldığı, ancak avukatın vekâletnamesinde itirazen şikâyet başvurusunda bulunma yetkisinin olmadığı, bu sebeplerle esasa girilmeden başvurunun usulden reddedilmesi gerektiği, söz konusu isteklinin ihale komisyonu tarafından değerlendirme dışı bırakılmasının sebeplerinin tamamının haklı olduğu, ancak Kurul tarafından dava konusu işlemle sadece bir sebeple değerlendirme dışı bırakılması gerektiğine karar verildiği, dava dışı isteklinin dava konusu Kurul kararı aleyhine açtığı ve sadece değerlendirme dışı bırakılmasına ilişkin sebebin incelendiği … İdare Mahkemesinin … esas numaralı dosyasında iptal kararı verilmiş olmasının da kendilerinin bu davayı açmaktaki haklılığını ortaya koyduğu, dava açmakta şahsi, güncel ve meşru menfaatlerinin bulunduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hâkimi …’in Düşüncesi : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:
Dava, Karayolları … Bölge Müdürlüğü’nce 22.03.2017 tarihinde açık ihale usulü ile gerçekleştirilen “(… – …) … – … – … Baraj Varyantı Km: 10+060 – 13+205 Arası Toprak İşleri, Sanat Yapıları, Köprü, Tünel ve Üstyapı İşleri Yapımı İnşaatı İşi” ihalesi üzerinde bırakılan davacı şirket tarafından, aşırı düşük teklif açıklaması yeterli görülmeyerek değerlendirme dışı bırakılan … İnşaat Hafriyat Nakliyat Ticaret ve Sanayi A.Ş. – … İnşaat Tur. Mad. Nak. ve Tic. Ltd. Şti. İş Ortaklığının şikâyet başvurusunun reddi üzerine ‘na yapmış olduğu itirazen şikâyet başvurusunun reddine ilişkin 04.10.2017 tarih ve … sayılı Kurul kararının kısmen iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesi’nce; bakılan uyuşmazlıkta, söz konusu ihalenin davacı üzerinde bırakıldığı, dava dışı istekli … İnşaat Hafriyat Nakliyat Ticaret ve Sanayi A.Ş. – … İnşaat Tur. Mad. Nak. ve Tic. Ltd. Şti. iş ortaklığının aşırı düşük teklif açıklamasının yeterli görülmediği ve değerlendirme dışı bırakıldığı, yapmış olduğu itiraz ve itirazen şikâyet başvurularının da reddedildiği, esasen dava konusu Kurul kararının davacı lehine olduğu; bu durumda, dava dışı … İnşaat Hafriyat Nakliyat Ticaret ve Sanayi A.Ş. – … İnşaat Tur. Mad. Nak. ve Tic. Ltd. Şti. İş Ortaklığının itirazen şikâyet başvurusunun reddine ilişkin işlemin kısmen iptali istemiyle açılan davada, dava konusu işlem ile davacı arasında meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisinin kurulmasına imkân bulunmadığı açık olup, davacının bu davayı açmaya ehliyetli olmadığı sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiş, bu karar davacı şirket tarafından temyiz edilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, iptal davaları, “idarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalar” olarak tanımlanmakta; gerek doktrinde gerekse yargı içtihatlarında menfaat ihlâli şartı subjektif ehliyet şartı olarak kabul edilmekte, ancak ne tür bir menfaat ihlâlinin gerçek ve tüzel kişilere iptal davası açma yeterliliği sağladığını gösterecek kesin bir ölçü ortaya konulamamakta ve bu alâka kural olarak iptal davasına konu olan kararın niteliğine göre belirlenmektedir.
Genelde meşru, kişisel ve güncel bir menfaatin varlığı ve bunların ihlâli menfaat alâkasının kurulmasında yeterli sayılmakta ve bu husus davanın niteliğine ve özelliğine göre idari yargı mercilerince belirlenmekte, davacının idari işlemle ciddi ve makûl, maddi ve manevi bir alâkasının varlığı, dava açma ehliyeti için gerekli görülmektedir.
Dolayısıyla, iptal davasının gerek anılan maddede, gerekse içtihat ve doktrinde belirlenen hukukî nitelikleri göz önüne alındığında, idare hukuku alanında tek taraflı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen idarî işlemlerin, bu idarî işlemle meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurulabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulü gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirketin 22.03.2017 tarihinde yapılan uyuşmazlığa konu ihaleye katıldığı ve ihalenin uhdesinde kaldığı, aynı ihaleye katılan ve aşırı düşük teklif açıklaması yeterli görülmeyerek değerlendirme dışı bırakılan dava dışı başka bir isteklinin şikâyet başvurusunun reddi üzerine söz konusu isteklinin …’na yapmış olduğu itirazen şikâyet başvurusunun reddine ilişkin 04.10.2017 tarih ve … sayılı Kurul kararının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar dava konusu Kurul kararı sonucu itibarıyla davacı şirketin lehine olsa da, davacı şirket tarafından, Kurul’un esasa girmeden başvuruyu usulden reddetmesi gerektiği, söz konusu isteklinin ihale komisyonu tarafından değerlendirme dışı bırakılmasının sebeplerinin tamamının haklı olduğu, ancak dava konusu işlemle sadece bir sebeple değerlendirme dışı bırakılması gerektiğine karar verildiği, bu sebebin de gerekçesinin yetersiz olduğu iddialarıyla Kurul kararının iptalinin talep edildiği anlaşılmakta olup; bu hususların dava konusu ihalede davacı şirketin rakibi konumunda olan isteklinin lehine ve kendisinin aleyhine olduğu, davacının anılan iddialarını ancak kendisinin açacağı bir davada ileri sürebileceği kuşkusuzdur.
Bu itibarla, dava konusu işlem ile davacı şirket arasında kişisel, güncel, meşru ve makul bir ilginin bulunduğu ve işin esası incelenerek bir karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından, İdare Mahkemesi’nce verilen davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin temyize konu kararda usul hükümlerine uygunluk görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine, kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine, 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 16.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.