Danıştay Kararı 13. Daire 2018/2141 E. 2020/3368 K. 25.11.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2018/2141 E.  ,  2020/3368 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2018/2141
Karar No:2020/3368

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Medya Yayın Hizmetleri A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı yayın kuruluşuna ait “…” logosu ile yayın yapan televizyon kanalında … tarihinde yayınlanan “…” adlı programda 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendindeki “Hukukun üstünlüğü, adalet ve tarafsızlık esasına aykırı olamaz.” şeklindeki yayın ilkesinin ihlâl edildiğinden bahisle uyarı cezası uygulanmasına ilişkin … tarih ve … sayılı Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (Kurul) kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; … adlı televizyon kanalında … tarihinde saat …’da yayınlanan “…” isimli programda gündeme ilişkin yapılan değerlendirmelerde 22.06.13 – 22.10.07 saatleri arasında katılımcı … tarafından, “… Bu ülkenin ana muhalefet partisinin verdiği destek var. … Üç tane belediyede (…, …, …) 250 DHKP-C sempatizanı çalışıyor şu anda bu üç ilçede ve belediye başkan yardımcıları seviyesinde DHKP-C’ye parasal yardım, kaynak sağlandığı yönünde şu anda istihbarat birimlerinde. … Bilinmeyen ana muhalefet partisinin başka bir terör örgütüne verdiği destekti. …” gibi ithamlarda bulunmasına rağmen sunucu tarafından konuya ilişkin müdahalede bulunulmadığı gibi sorulan sorularla söz konusu ithamların baskın bir şekilde öne çıkarıldığından bahisle uyarı cezası uygulanması üzerine bakılan davanın açıldığı;
Dava dosyası ve ekleri ile mevzuat kuralları ve söz konusu programda, bahse konu iddiaların sunuluş biçimi ve kullanılan yayın formatı birlikte değerlendirildiğinde, 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yer alan yayınların hukukun üstünlüğü, adalet ve tarafsızlık esasına aykırı olamayacağına yönelik düzenlemeye uygun biçimde yayın yapılmadığı, bahsi geçen söylemlerin hiçbir hukukî bilgi ve belgeye dayanmadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nce; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, programın canlı olarak yayınlandığı, canlı yayın kazalarının yaşanabilmesinin olağan ve kaçınılmaz olduğu, bireysel çerçevede yapılan konuşmaların, yayında, konuklar ve izleyicilerle paylaşılması sırasında sarf edilebilecek sözlerin önceden tahminin mümkün olmadığı, canlı yayınlanan programlarla ilgili olarak gerek yayın öncesinde gerek yayın esnasında program içeriğine ilişkin bir denetim mekanizması kurma imkânı bulunmadığı gibi, yayın esnasında programın içeriğine müdahalede bulunulmasının da mümkün olmadığı, programın güncel gelişmeleri konu aldığı, dönemin başbakanı …’nun açıklamalarının, güncel terörle mücadele konuşmasının tartışıldığı, terörü içte ve dışta destekleyen güçlere ilişkin tespitler yapıldığı, program konuğunun ceza konusu söylemleri kendi bilgisi ve araştırmaları dahilinde ve yine kendi yorumlarıyla izah ettiği, program konuğunun söylemleri nedeniyle kendileri aleyhine ceza tesis edilmesinin hatalı olduğu, konuğun gazeteci olup ulaştığı istihbarat raporlarına yansıdığını iddia ettiği bir bilgiyi kamuoyu ile paylaştığı, gazetecinin haber kaynağını açıklamak zorunda olmadığı, programda bahsi geçen gelişmelerin başka basın yayın kuruluşları tarafından da hem yazılı hem görsel basında haber yapıldığı, basının üstün kamu yararını haiz her olayı ve iddiayı kişi ve kurum gözetmeden haber yapmakla, gündeme getirmekle ve eleştirmekle yükümlü olduğu, yayının basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI :Davalı idare tarafından, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, Yüksek Mahkeme kararlarında radyo ve televizyon özgürlüğünün basın özgürlüğüne göre daha dar bir özgürlük alanı olarak ele alındığı ve sahip olduğu kitleleri etkileme gücü dikkate alınarak bu özgürlük alanının daha sıkı tedbirlere konu olabileceğinin kabul edildiği, basının yansız ve özgür olarak haber verme ve bir düşünceyi, görüşü tartışma, eleştirme, kamuyu aydınlatma fonksiyonunu yerine getirmesi için bazı ayrıcalıklarının olması gerektiği, ancak tüm özgürlüklerde olduğu gibi basın özgürlüğünün de kişi ve toplum özgürlüğü açısından sınırlı olduğu, haberde kullanılacak dil ve ifadenin yapılacak niteleme ve yorumun, haber verilişinin gerektirdiği ve zorunlu kıldığı biçim ve ölçüde bulunması gerektiği, 6112 sayılı Kanun’da radyo ve televizyonlar yoluyla düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usullerin belirlendiği, bu hükümlere uyulmaması hâlinde müeyyide uygulanmasının işin tabiatının gereği olduğu, basın özgürlüğünün hiçbir kısıtlamaya tâbi tutulamayacağının kabulünün, beraberinde geri dönülmez kaos durumlarına sebebiyet vereceği, konunun açıklanması için gerekli, yararlı ve ilgili olmayan beyanların kullanılmasının, kişinin şeref ve haysiyetine saldırı niteliğinde değerlendirmeler yapılmasının hakkın sınırının objektif yönden aşıldığını gösterdiği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKÎ DEĞERLENDİRME :
Bölge İdare Mahkemesi kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın davacıya iadesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’ne gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine, 25/11/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.