Danıştay Kararı 13. Daire 2018/2109 E. 2020/275 K. 03.02.2020 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2018/2109 E.  ,  2020/275 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/2109
Karar No : 2020/275

DAVACI : ….
VEKİLLERİ : …
DAVALILAR: 1. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
VEKİLİ : …
2. …
VEKİLLERİ : …

DAVANIN KONUSU :
…’ye ait … Liman Sahasının işletme hakkının davacı şirkete verilmesine ilişkin sözleşmenin 9.6.2. ve 9.6.3. maddelerinde düzenlenen yatırımlara ilişkin 21 aylık gecikme süresinin 5 yıllık yatırım ve 30 yıllık işletme hakkı sürelerine eklenmesi istemiyle davacı şirket tarafından yapılan 08/02/2018 tarihli başvurunun cevap verilmemek suretiyle reddine ilişkin işlemin iptali istenilmektedir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … ‘UN DÜŞÜNCESİ :
Davadan feragat edildiği anlaşıldığından, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI … ‘UN DÜŞÜNCESİ :
Dava; ‘ye ait … Liman Sahasının işletme hakkı verilen davacı şirketin … tarih ve … sayılı süre uzatım başvurunun cevap verilmemek suretiyle reddine ilişkin işlemlerin iptali istemiyle açılmıştır.
Uyuşmazlıkta, davalı idarelerden tarafından, cevap dilekçesinde, davaya konu işlemin iptali ile işletme hakkı ve yatırım sürelerinin uzatılması taleplerinin adli yargı önünde görülmesi gerektiği ileri sürülerek görev itirazında bulunulması üzerine Danıştay Onüçüncü Dairesinin 05/11/2018 tarih ve E: 2018/2109 sayılı kararıyla; “… Liman Sahası’nın işletme hakkı verilmesi yöntemiyle özelleştirilmesini teminen yapılan ihale sonucunda Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, ve davacı şirket arasında imzalanan … Liman Sahası’nın otuz yıl süreyle işletme hakkı verilmesine ilişkin sözleşmenin idarî bir sözleşme niteliğinde olduğu, uyuşmazlığın özelleştirme uygulaması sonucu imzalanan işbu idarî sözleşmeden kaynaklanması nedeniyle, 4046 sayılı Kanun’un 27/a maddesi uyarınca davanın görüm ve çözümü, idari yargının ve ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’ın görev alanı içinde bulunduğu” gerekçeleriyele görev itirazının reddine karar verilmiştir.
4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun’un 5398 sayılı Kanun’un 9. maddesiyle değişik 27/a maddesinde, özelleştirme uygulamalarına ilişkin idarî davaların, ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da görüleceği kurala bağlanmış, maddenin gerekçesinde de, “özelleştirme uygulamaları olan kuruluşların özelleştirme kapsam ve programına alınmasına, İdarece ihaleye çıkma kararlarına, ihale komisyonlarınca yapılan ihaleler sonucunda verilen nihai kararlara, Kurulca verilen nihai devre ilişkin kararlara karşı açılan davaların kısa sürede sonuçlanmasının temini açısından Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olması uygun olacaktır” denilmek suretiyle Danıştay’da ilk derecede açılacak davaların kapsamı belirlenmiştir.
Dava konusu zımni ret işlemlerinin ise özelleştirme uygulamasından kaynaklanmayıp, Bakanlar Kurulu’nun 10/08/1993 tarih ve … sayılı kararı ile özelleştirme kapsam ve programına alınmasına karar verilen ‘ye ait … Liman Sahası’nın işletme hakkının verilmesi yöntemiyle özelleştirilmesini teminen yapılan ihale sonucunda alınan ihale komisyonu kararının onaylanmasına ilişkin Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 04/10/2013 tarih ve … sayılı kararı ile söz konusu liman sahasının 30 yıl süreyle işletilmesi hakkının davacı şirkete verildiği, bunu müteakiben Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, ve davacı şirket arasında 14/02/2014 tarihinde Salıpazarı Liman Sahası’nın 30 yıl süreyle işletilmesine ilişkin sözleşmenin imzalandığı, davacı şirketin anılan sözleşme kapsamında yatırımlara başladığı ancak mücbir sebep hallerinden bahisle yatırım ve işletme süresinin uzatılması istemiyle davalı idarelere başvurduğu, uyuşmazlığın bu başvurudan kaynaklandığı, diğer bir anlatımla uyuşmazlıkta, söz konusu sözleşme maddesi hükümlerinin incelenmesi suretiyle bir karar verileceği anlaşıldığından, davanın görüm ve çözümünün genel görevli idare mahkemesine ait bulunduğu sonucuna varılmış olup, öncelikle davanın görev yönünden reddi gerekmektedir.
Ancak usule ilişkin bu hususun Heyetçe kabul görmemesi hali dikkate alınarak işin esası yönünden de düşünce verilmesi gerekli görülmüştür.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulu Kanunu’nun 14. maddesinin 3. fıkrasının (d) bendinde, dilekçelerin, idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı yönünden inceleneceği; 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, 14. maddenin 3/d bendinde yazılı hallerde davanın reddine karar verileceği kurala bağlanmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden; bakılmakta olan davada, davacı tarafından davalı idarelere yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemlerin iptali istenilmekte ise de, söz konusu başvuruya zımni ret süresinden sonra yanıt verilmesi üzerine, davacı tarafından bu kez anılan ret işleminin iptali istemiyle dava açıldığı ve bu davanın Danıştay Onüçüncü Dairesinin E: 2018/2908 sayılı esasına kayıtlı olduğu anlaşılmakta olup, davacının davalı idarelere yaptığı süre uzatımına ilişkin başvurunun Özelleştirme İdaresi Başkanlığının 06/06/2018 tarihli kararı ile reddedilmesi karşısında, aynı başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemlerin, gelinen bu aşamada idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gerekli işlem olduğundan söz edilemeyeceğinden, söz konusu zımnen ret işlemlerinin iptali isteminin incelenmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
USUL YÖNÜNDEN:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesiyle atıfta bulunulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307. maddesinde, feragat, davacıların talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tanımlanmış; 309. maddesinde, feragat beyanının dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılacağı; 310. maddesinde, feragatin hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği; 311. maddesinde, feragatin kesin hüküm gibi hukukî sonuç doğuracağı; 312. maddesinde ise, feragat beyanında bulunan tarafın davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edileceği kurala bağlanmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacı vekili tarafından verilen ve 30/01/2020 tarihinde Danıştay kaydına giren dilekçe ile davadan feragat edildiği anlaşıldığından, davanın esasının incelenmesine gerek bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVA HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA;
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen …-TL yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine,
3. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 22. maddesi gereğince yatırılan maktu karar harcının üçte ikisine tekabül eden …-TL harcın mahsubu sonucu kalan …TL karar harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 03/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.