Danıştay Kararı 13. Daire 2018/1989 E. 2019/591 K. 26.02.2019 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2018/1989 E.  ,  2019/591 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2018/1989
Karar No:2019/591

TEMYİZ EDEN (DAVALI): Sermaye Piyasası Kurulu
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI): …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : …. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem : … Holding tarafından 25/10/2011 ve 06/07/2012 tarihlerinde … Dış Ticaret A.Ş. paylarının emsallerine göre bariz şekilde farklı fiyatlar üzerinden (toplam 85.855.452-TL) satın alınması ve aynı payların …’a 21.450.000-TL bedelle satılması neticesinde Holding malvarlığında 64.405.452-TL tutarında bir azalmanın meydana getirilmesine ilişkin işlemlere taraf olduğu ve bu işlemler neticesinde menfaat elde ettiği gerekçesiyle, 2499 sayılı Kanun’un 46. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi ile 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 21. maddesinin dördüncü fıkrası ve 92. maddesi uyarınca “64.405.452-TL’nin, tahsisli sermaye artırımı işleminin gerçekleştiği 13/12/2012 tarihinden itibaren işletilecek kanuni faizi ile birlikte Holding’e ödemesi hususunda davacının uyarılmasına”, (varsa) zarara uğrayan yatırımcıların genel hukuk hükümleri çerçevesinde (yasal koşulların oluşması halinde) mevzuata aykırılık teşkil eden bahse konu işlemlerde sorumluluğu bulunan Holding yöneticileri aleyhine dava açabileceklerinin Kurul’un haftalık bülteni ile kamuoyuna duyurulmasına ve söz konusu hususta Holding ortaklarının bilgilendirilmesini teminen konunun Holding tarafından yapılacak olan ilk genel kurul toplantısının gündemine alınmasının Holding’den istenilmesine” ilişkin Sermaye Piyasası Kurulu’nun 21/11/2013 tarih ve 38 nolu toplantısında alınan 1258 sayılı kararın iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesi’nce; Dairemizin 02/12/2014 tarih ve E:2014/3994, K:2014/3898 sayılı usule ilişkin bozma kararına uyularak, bozulan kısımlar yönünden dava dosyası yeniden incelenerek, davalı idarece, … Holding A.Ş. tarafından … Dış Ticaret A.Ş. paylarının satın alınması ve satılması işlemlerinin mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 47/1/A-6 maddesi ile 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde incelenmesi neticesinde, … Holding tarafından 25/10/2011 ve 06/07/2012 tarihlerinde … Dış Ticaret A.Ş. paylarının 85.855.452-TL’ye satın alındığı, aynı payların …’a 21.450.000-TL bedelle satılması suretiyle Holding malvarlığında 64.405.452-TL tutarında bir azalmanın meydana geldiği, söz konusu işlemlere taraf olduğu ve bu işlemler neticesinde menfaat elde ettiği gerekçesiyle davacının da aralarında bulunduğu kimi şahıslar hakkında Sermaye Piyasası Kurulu’nun 21/11/2013 tarih ve 38 numaralı toplantısında dava konusu 1258 sayılı kararın alınması üzerine bakılan davanın açıldığı, dava dosyası ile Mahkemenin 2016/359, 435, 1388, 1389 esas sayılarına kayıtlı dava dosyaları kapsamında bulunan bilgi belgeler ile raporlar birlikte değerlendirildiğinde, … Dış Ticaret A.Ş. değerinin tespiti amacıyla üç farklı değerleme şirketi (… Yatırım, … ve …) tarafından birbiriyle uyumlu rapor düzenlendiği, aynı zamanda …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve D.iş:… sayılı kararıyla da şirket değerinin 67.189.663,99-USD olarak tespit edildiği dikkate alındığında, anılan şirket hisselerinin 25/10/2011 ve 06/07/2012 tarihlerinde (tahsisli sermaye arttırımı yöntemiyle) 85.855.452-TL bedel üzerinden … Holding A.Ş.’ye satılmasında yönetim kurulu üyesi olan davacıya yüklenebilecek bir kusurun bulunmadığı, belirlenen değerin satış tarihi itibariyle esas almaya elverişli olduğu, nitekim Sermaye Piyasası Kurulu’nun 29/11/2012 tarih ve 2600 sayılı yazısıyla da bu satışa izin verildiğinin görüldüğü, bahse konu hisselerin 21.450.000-TL bedel üzerinden …’a satışının ise, kamuoyuna 20/08/2013 tarihinde açıklanan … A.Ş. ile olan birleşme yol haritasında ön şart olarak yer aldığı, anılan satışın ‘önemli miktarda şirket malvarlığının toptan satışı’ kapsamında 24/12/2013 tarihli (davacının katılmadığı) … Holding Olağanüstü Genel Kurulu’nda onaylandığı, hisse değerlerinin zaman içerisinde artıp azalabildiği, devir işleminin nakdi olarak değil, tahsisli sermaye artışı yöntemiyle gerçekleştirildiği dikkate alındığında da, anılan hisselerin …’a satışının 21.450.000-TL bedel üzerinden yapılması hususunun, tek başına örtülü kazanç aktarımının varlığı için yeterli olmadığı, bir başka ifadeyle sadece alım ve satım bedeli arasındaki farka dayanılarak örtülü kazanç aktarımının gerçekleştirildiği sonucuna varılamayacağı, dolayısıyla tüm bu işlemler neticesinde davacının Holding malvarlığında 64.405.452-TL tutarında bir azalmanın meydana getirilmesi suretiyle menfaat elde ettiğinden bahsedilemeyeceği, dava konusu Kurul kararının, “64.405.452-TL’nin, tahsisli sermaye artırımı işleminin gerçekleştiği 13.12.2012 tarihinden itibaren işletilecek kanuni faizi ile birlikte, davacı nezdinde takip ve tahsil edilebilmesi için gerekli tedbirlerin alınması hususunda holdingin, söz konusu tutarın Holding’e ödemesi hususunda ise davacının uyarılmasına” ilişkin kısmı incelendiğinde; kazanç aktarımının Sermaye Piyasası Kurulu’nca tespiti hâlinde, halka açık ortaklıklar, kolektif yatırım kuruluşları ile bunların iştirak ve bağlı ortaklıkları, Kurulca belirlenecek süre içinde kendilerine kazanç aktarımı yapılan taraflardan, aktarılan tutarın kanuni faizi ile birlikte malvarlığı veya kârı azaltılan ortaklığa veya kolektif yatırım kuruluşuna iadesini talep edebileceği, kendilerine kazanç aktarımı yapılan tarafların, Kurulca belirlenecek süre içinde aktarılan tutarı kanuni faizi ile birlikte iade etmek zorunda oldukları, Kurul’un, 21. maddede belirtilen işlemlerde bulundukları tespit edilen halka açık ortaklıklar, kolektif yatırım kuruluşları ve bunların bağlı ortaklıkları ile iştiraklerinden denetleme sonuçlarının Kurul tarafından belirlenecek usul ve esaslar dâhilinde ortaklara duyurulmasını istemeye, Kurulca belirlenen tutarın tayin edilen süre içinde iadesi için dava açmaya yetkili olduğu, Sermaye Piyasası Kanunu ile, örtülü kazanç aktarımının tespiti hâlinde bu işlemlere taraf olan ve bu işlemler neticesi menfaat elde eden kişilerden, elde edilen menfaatin ne şekilde takip ve tahsil edileceği hususunda usul ve esasların belirlenmesi ile bunlarla ilgili genel veya özel kararların alınması konularında Sermaye Piyasası Kurulu’na bir kısım görev ve yetkilerin verildiği, alınan bu kararlara karşı bir onay veya izin müessesesi getirilmediğinden, kararın tesisi ile muhatabın bu karara karşı uyma yükümlülüğü doğmuş olup bu yükümlülüğe uyulmaması hâlinde Kanun’un 103/1. maddesi gereğince, söz konusu kişilere idarî para cezası verilmesi gerektiği, bu itibarla, işbu davada, davacı tarafından kazanç aktarımı yapıldığına ilişkin yeterli bilgi belge bulunmadığı tespit edildiğinden, dava konusu Kurul kararının bu kısmında hukuka uygunluk bulunmadığı, dava konusu Kurul kararının, “zarara uğrayan yatırımcıların genel hukuk hükümleri çerçevesinde mevzuata aykırılık teşkil eden bahse konu işlemlerde sorumluluğu bulunan Holding yöneticileri aleyhine dava açabileceklerinin Kurul’un haftalık bülteni ile kamuoyuna duyurulmasına ve söz konusu hususta Holding ortaklarının bilgilendirilmesini teminen konunun Holding tarafından yapılacak olan ilk genel kurul toplantısının gündemine alınmasının Holding’den istenilmesine” ilişkin kısmı incelendiğinde; 6362 sayılı Kanun’un genel kurul toplantılarına ilişkin esasları düzenleyen 29/4. maddesinde, halka açık ortaklıkların genel kurullarında gündeme bağlılık ilkesine uyulmaksızın Kurulun görüşülmesini veya ortaklara duyurulmasını istediği hususların genel kurul gündemine alınmasının zorunlu olduğu kurala bağlandığı, aksi halde, Kurulca alınan genel ve özel nitelikteki kararlara aykırı hareket etmekten dolayı ilgili kişilerin idarî para cezası yaptırımıyla karşılaşacaklarının, anılan Kanun’un 103/1. maddesinde düzenlendiği, bu itibarla, işbu davada, davacı tarafından kazanç aktarımı yapıldığına ilişkin yeterli bilgi belge bulunmadığı tespit edildiğinden, dava konusu Kurul kararının bu kısmında da hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlemin “64.405.452-TL’nin, tahsisli sermaye artırımı işleminin gerçekleştiği 13.12.2012 tarihinden itibaren işletilecek kanuni faizi ile birlikte, davacı nezdinde takip ve tahsil edilebilmesi için gerekli tedbirlerin alınması hususunda holdingin, söz konusu tutarın Holding’e ödemesi hususunda ise davacının uyarılmasına” ilişkin kısmı ile “zarara uğrayan yatırımcıların genel hukuk hükümleri çerçevesinde mevzuata aykırılık teşkil eden bahse konu işlemlerde sorumluluğu bulunan Holding yöneticileri aleyhine dava açabileceklerinin Kurul’un haftalık bülteni ile kamuoyuna duyurulmasına ve söz konusu hususta Holding ortaklarının bilgilendirilmesini teminen konunun Holding tarafından yapılacak olan ilk genel kurul toplantısının gündemine alınmasının Holding’den istenilmesine” ilişkin kısmının iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, Mahkeme kararında dava konusu işlemin iptaline gerekçe olarak gösterilen hususların, somut olayda örtülü kazanç aktarımının gerçekleştiği gerçeğini ortadan kaldırmadığı, kararın eksik ve yetersiz incelemeye dayandığı, hatalı tespit ve hukuki değerlendirmeler içeren bilirkişi raporlarına dayalı olarak hüküm tesis edildiği, bilirkişi raporlarındaki çelişkiler giderilmeden karar verildiği, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen davanın bir tespit davası olduğu, değerleme tamamen teknik bilgiyi gerektiren bir konu olduğundan bilirkişi tayin edildiği, davada rapora itiraz edecek bir başka tarafın olmadığı, yetersiz ve eksik bilirkişi raporlarının delil niteliği tartışmalı olup hükme esas alınmasının isabetsiz olduğu, üç ayrı bağımsız denetim şirketinden değerlenme konusunda görüş alınmasının fiyatı hukuka uygun hâle getirdiği yönündeki değerlendirmenin gerçeği yansıtmadığı, holding tarafından sunulan her üç değerleme raporunun da hukuka aykırılıklar içerdiği, yetersiz ve çelişkili olduğu, Mahkemenin değerleme raporlarının içeriğini sorgulamaksızın bu raporların tek başına var olmasını yeterli görmesinin ve bu varsayım üzerine somut olayda örtülü kazanç aktarımı olmadığı sonucuna varmasının hatalı olduğu, holding tarafından toplam 85.855.452-TL bedelle iktisap edilen … Dış Ticaret paylarının davacıya 21.450.000-TL bedelle satılmasının, söz konusu fiyatın yönetim kurulu değişikliği gerçekleşmeden önce davacı ve ilişkili kişiler taahhüt edildiği dikkate alındığında örtülü kazanç aktarımı suçunu oluşturacağının açık olduğu, davacının da aralarında bulunduğu hâkim ortakların yaptıkları işlemler sebebiyle holdingin büyük zarara uğratıldığı, küçük yatırımcının zararına sebep olunduğu, somut olayda örtülü kazanç aktarımının unsurlarının tahakkuk ettiği, ceza davasında verilen beraat kararının ve bilirkişi raporlarının gerekçelerine bakılmaksızın karar verilmesinin eksik ve hatalı olduğu, nitekim beraat kararının da delil yetersizliğinden verildiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyize konu Mahkeme kararında konuya ilişkin hukuk mahkemeleri tarafından alınan bilirkişi raporları ve denetim şirketlerinin değerlenme konusundaki raporları üzerinden değerlendirme yapıldığı, somut olayda örtülü kazanç aktarımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin ortaya konulmadığı görüldüğünden eksik inceleme sonucunda dava konusu işlemin iptali yönünde verilen temyize konu kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptali yolundaki …. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 26/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.