Danıştay Kararı 13. Daire 2018/1908 E. 2019/50 K. 08.01.2019 T.

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2018/1908 E.  ,  2019/50 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2018/1908
Karar No:2019/50

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : …
KARŞI TARAF (DAVALI) : …
VEKİLİ : …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 190.417.234,00-TL amme alacağının vadesinde ödenmeyip kesinleştiğinden bahisle davacı hakkında 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun uyarınca düzenlenen 10/06/2008 tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; Dairemizin 09/02/2015 tarih ve E:2010/396, K:2015/434 sayılı bozma kararına uyularak, uyuşmazlık konusu ödeme emrinin dayanağını teşkil eden ödemeye çağrı mektubunun iptali istemiyle … İdare Mahkemesi’nin E:… sayılı esasına kayden açılan davada, … tarih ve K:… sayılı karar ile davanın reddine karar verildiği, mahkeme kararı ile hukuka uygun bulunan ve vadesinde ödenmeyen alacağın tahsiline devam edilmesine yasal engel bulunmadığı, bu nedenle dava konusu ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerkçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, bozma kararına uyulduğu hâlde aksi yönde karar verildiği, bankanın yönetim kurulu üyesi olmadığından borçtan sorumlu tutulamayacağı, dava konusu alacağın amme alacağı olarak kabul edilemeyeceği, Fon’a borçlu olan şirketlerde sadece bir yıl yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmasına rağmen borcun tamamından sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Fon alacağının güvenli bir şekilde takip ve tahsili amacıyla borçlu şirketlerin kanuni temsilcisi olan davacıya gönderilen ödeme emrinin hukuka uygun olduğu, usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NİN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 37. maddesinde; amme alacaklarının hususi kanunlarında belli edilen zamanlarda ödeneceği, hususi kanunlarında ödeme zamanı tespit edilmemiş amme alacaklarının Maliye Bakanlığı’nca belirtilecek usule göre yapılacak tebliğinden itibaren bir ay içinde ödeneceği, bu ödeme müddetinin son gününün amme alacağının vadesi günü olduğu; 55. maddesinin 1. fıkrasında, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “ödeme emrine itiraz” başlıklı 58. maddesinin birinci fıkrasında ise, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı iddialarıyla 7 gün içinde dava açabileceği kurala bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu ödeme emrinin dayanağı olan 22/10/2007 tarih ve … sayılı ödemeye çağrı mektubuna karşı açılan davanın reddine ilişkin … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, Dairemizin 08/01/2019 tarih ve E:2016/3915, K:2019/49 sayılı kararı ile, “alacak tutarının, alacağın Fon tarafından devralındığı 27/11/2001 tarihine kadar temerrüt faizi işletilip, bu tarihten sonra da birikmiş alacak tutarına gecikme zammı işletilmek suretiyle hesaplanması gerekirken, 04/10/2007 tarihli Fon Kurulu kararına kadar temerrüt faizi işletilmek suretiyle hesaplandığı, gecikme zammı ve faiz hesabının hukuka aykırı yapıldığının Dairemizin 09/02/2015 tarih ve E:2009/121, K:2015/433 sayılı bozma kararında da hüküm altına alındığı, bu nedenle dava konusu işlemde hukuka uygunluk, davanın reddine ilişkin Mahkeme kararında ise hukukî isabet bulunmamadığı” gerekçesi ile bozulduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda, dava konusu işlemin yargısal denetiminin anılan bozma kararı dikkate alınarak yeniden yapılması gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 08/01/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.